• Sonuç bulunamadı

Likert Ölçeğine Dayalı Anketlerde Parametrik Testlerin Kullanılıp

3. YÖNTEM

3.5. Verilerin Analizi

3.5.2. Likert Ölçeğine Dayalı Anketlerde Parametrik Testlerin Kullanılıp

“Z testi” ve “t testi” gibi testlere "parametrik test" denilmektedir. Bu testler belli bir örneklem ortalamasına dayanarak, evren ortalamasının ne kadar olduğunun tahmininde, ya da birden fazla evrene ait örneklem ortalamalarını karşılaştırarak, bu evrenlere ait ortalamalarının birbirinden farklı olup olmadığının sorgulamasında kullanılmaktadır.

Likert ölçeği yaklaşımı ile bulunmuş olan ortalamalar söz konusu olduğunda da, parametrik testler birçok araştırmacı tarafından geniş ölçüde kullanılmaktadır. Bununla birlikte, parametrik test tekniklerinin Likert tipi araştırmalarda “kullanılamayacağı” yönünde itirazlar da mevcuttur. Bunun sebebi, Likert de verilerin 1, 2, 3, 4, 5 gibi tam sayılar içermesi, yani “süreksiz veri” olmalarıdır. Bazı yazarlar ise, bunun tam tersi görüşte olduklarını açıkça beyan etmektedirler.9

162

Söz konusu tartışma oldukça uzun olmakla birlikte biz bunu kısaca özetleyelim.

İtiraz eden yazarlara göre, karakter olarak sürekli olamayacak verilerin ortalamasından ve belirli bir verinin ortalamadan ne kadar saptığından söz etmek abestir. (Parametrik testlerde, “ortalama” ve “standart sapma” gibi kavramlar temel parametrelerdir) Bu itiraza karşı olan yazarlara göre ise, örneklemler aşırı derecede küçük olmadığı takdirde, orijinal verilerin kendileri süreksiz olsalar bile, bunların ortalamasının ve standart sapmasının hangi değeri alabileceği ile ilgili olarak çok sayıda kombinasyon mevcuttur. Bir başka deyişle, verilerin süreksiz karakterde olması, ortalama ve standart sapmanın sürekli (her değeri alabilecek) karakterde olmasına engel teşkil etmez. Söz konusu yazarlara göre önemli olan da budur.

Parametrik testlerin temel varsayımlardan birisi, “normal dağılım”dır. Süreksiz olan verilerin gerek evrende, gerekse örneklemde normal dağılmasına elbette imkân yoktur. Fakat parametrik testlerde kullanılan normal dağılım varsayımı, orijinal verilerin değil, örneklem ortalamalarının dağılımı ile ilgilidir. Evren normal dağılmasa bile, normal dağılmayan bu evrenden örneklem çekilmesi söz konusu olduğunda, ortalamalarının dağılımının (sonsuz sayıda hayali çekiliş yapılması ile elde edilen örneklem ortalamalarının dağılımının) “normal dağılım” karakterinde olamayacağını düşünmek için bir sebep bulunmamaktadır.

Biz parametrik testlerin Likert tipi araştırmalarda da kullanılabileceğini savunan bu ikinci kampa dahiliz. (Bu, çalışmamızdan da bellidir) Çalışmamızda üç yıldızlı otel müşterileri ile beş yıldızlı otel müşterilerinin aynı soruya verdiği cevapların ortalamalarının birbirinden anlamlı olarak farklı olup olmadıklarını Z testi yardımıyla test etmekle yetinmeyip, bu cevapların oranlarının da birbirinden anlamlı olarak farklı olup olmadığını yine Z testi yardımıyla test etmiş olmamız ve buna rağmen genellikle birbiriyle uyumlu sonuçlar elde etmiş olmanız, parametrik testlerin Likert tipi araştırmalar için de uygun olduğunun -bizce- önemli bir kanıtı olarak kabul edilebilir. Bununla ne demek istediğimizi biraz açıklamamız da yarar vardır:

İki “oran”ın (“ortalama” değil, “oran”) farklılığının test edilmesinde parametrik test kullanılabilmesine, literatürde hiçbir itiraz bulunmamaktadır. Ayrıca, “ortalamalar” yaklaşımına dayanan bir test, “oranlar” yaklaşımına dayanan (yani itiraz

163

edilmeyen) bir teste rahatlıkla dönüştürülebilir. Örneğin bir Likert sorusu için üç yıldızlı otel müşterilerinin cevap ortalaması 3,4 iken, aynı soru için beş yıldızlı otel müşterilerinin cevap ortalaması 4,2 olsun. Aynı zamanda, bu soruya 3 rakamından büyük cevap veren (“katılıyorum” ve “kesinlikle katılıyorum” diyenler) deneklerin oranı ise üç yıldızlı otel müşterilerinde %60, beş yıldızlı otel müşterilerinde ise %72 olsun. (Bunun, bir çuvalda kırmızı renkte olmayan bilyaların oranının %60 olduğunu söylemekten farkı yoktur. Çünkü çuvaldaki bilyalar Likertteki beş çeşit seçenek gibi, beş çeşit renkte olabilse de, ya kırmızıdırlar, ya da kırmızı değildirler. Böylece -bir anlamda- nicelik niteliğe dönüştürülmüş olmaktadır) Beş yıldızlı otel müşterilerinde söz konusu oranın daha yüksek olduğunu söylemekle, beş yıldızlı otel müşterilerinin ortalamasının daha yüksek olduğunu söylemek, hemen hemen birbiriyle özdeştir. Hatta gerçekte, “oran” da bir çeşit “ortalama”dır. (Gürtan, 1982. s.698-699) Örneğin yukarıda belirttiğimiz teorik örnekte, eğer üç yıldızlı müşterilerin söz konusu oranı %60 ın altında olsaydı, bunların söz konusu ortalamasının 3,4 ten büyük olabilmesi de -kolay kolay- mümkün olamazdı. Herhangi bir örneklemde söz konusu oran diğerindekinden daha yüksek ise, o örneklemin ortalaması da diğerinin ortalamasından daha yüksek olmak zorundadır. Likert tipi bir araştırmada, “ortalama analizi “oran” analizine dönüştürüldüğünde, parametrik testin kullanımına hiç itiraz edilmiyorsa, fakat buna rağmen ortalamalarının farklılığın test edilmesinde parametrik test kullanılmasına itiraz ediliyorsa, bu durum kendi içerisinde bir çelişki oluşturur. (Çünkü oran da bir çeşit ortalamadır) Ama parametrik testin Likert tipi araştırmalarda da kullanılabileceğine dair bizce bundan daha önemli olan bir ipucu -yukarıda da belirtildiği gibi- bu çalışmada oranlara dayanan testlerin, ortalamalara dayanan testlerle genellikle uyumlu sonuçlar vermiş oluşudur.

Kısacası, oranların birbiriyle karşılaştırılmasında parametrik test kullanımına bir itiraz yoksa ve bu testin sonuçları Likert ortalamalardan birbiriyle karşılaştırılmasında kullanılan parametrik testin sonuçlarıyla uyumlu bir manzara sergilemişse, bu durum, parametrik testin ortalamalarının karşılaştırılmasında da kullanılabileceğine dâir bir kanıt sayılmalıdır.

Bir konu üzerine birkaç söz daha etmemizde yarar bulunmaktadır. Likert uygulamasında parametrik test kullanılmasına itiraz edilmesinin sebebi, verilerin sürekli karakterde olmaması idi. Örneğin 2,95 değeri 3 demek değildir; ama 2,95

164

cevabını vermek isteyenler de 3 demeye zorlanmış olmaktadırlar. (Gerçi burada Likert ölçeğinin 1 ile 5 arasında olmak yerine -sözgelimi- niçin 100 ile 500 arasında saptanmayacağı ve böylece 295 denilmesine de niçin imkân sağlanmadığı akla gelebilir. Buna, deneklerin birer computer değil, birer insan oldukları, rakamlarla değil kelimelerle düşündükleri ve böylece kendilerinin ifadeye katılım derecelerine o kadar da hassas bir tarzda karar veremeyecekleri söylenerek itiraz edilmektedir.)10 Veriler sürekli değil diye yapılan söz konusu itiraz, bizce özünde, -sözgelimi- 2,95 ile 3 ün aynı kefeye konulmasına yapılan bir itirazdır. Oysa oran analizi yapılıp, -oran analizinin karakteri gereği- sadece ifadeye “katılanları ve katılmayanları” ayırt eden bir anket formu hazırlandığı takdirde, “katılıyorum” diyenler içerisinde, eğer beşli Likert uygulaması yapılsaydı 4 diyecek olanlar ile 5 diyecek olanlar (“katılmıyorum diyenlerin içerisinde de 2 veya 1 diyecek olanlar) aynı kefeye konulmuş olmaktadırlar. Bir başka deyişle, parametrik testin Likertte kullanılmasına itiraz edenlerin, aynı gerekçeyle aslında oran analizine çok daha fazla itiraz etmeleri gerekir ki, oran analizinin hiçbir tartışmaya konu olmaması, Likerte yapılan bu itirazın geçerliliğini de bizce zayıflamaktadır.

Okuyucunun aklına şöyle bir soru gelmesi de olasıdır: Acaba bu çalışmada, hem ortalamaları (parametreleri) esas alan testleri, hem de oranları esas alan testleri ayrı ayrı yapmak yerine, -ortalamaları esas alan testlerin Likertte kullanılmasına yöneltilen eleştirilerden kaçınmak için-, niçin sadece oranları esas alan testlerin yapılmasıyla yetinilmemiştir? Hatta bunun için 5 seçenekli anket formu yerine, sadece “katılıyorum-katılmıyorum” seçeneklerini içeren (yani Likert tipi olmayan) bir anket formu kullanılamaz mıydı?

Beşli Likert ve bunun ortalamasına dayanan yaklaşım, ötekinden daha hassas bir ölçü kullanmak anlamına gelmektedir. Yani, konunun özünde, hassaslıkla ilgili olan başka gerekçeler de bulunmaktadır. Örneğin, bir soruya “katılıyorum” ve “katılmıyorum” tarzında iki cevap seçeneği tanınmışsa, kararsız olan denekler de bu iki cevaptan birini vermeye zorlanmış olmaktadırlar. Yani sadece iki seçenek bulunması durumunda, anketi yapan, demekten kesin bir cevap istiyor demektir. Oysa

165

denek, kesin türde bir cevap verme konusunda kendini çok kararlı hissetmeyebilir. Örneğin, ifadeye katılmakla birlikte, eğer biraz tereddüt hissediyorsa, sırf kesin türde bir cevap vermiş olmamak için soruyu cevapsız bırakabilir. Böylece, hesaba katılması gereken denek sayısı (örneklemin büyüklüğü) azalmış olacaktır. Bu nedenle, soruların 5 li Likert tipinde oluşu ve oran analizi ile yetinilmeyip, ortalamayı esas alan analizlerin de yapılması, bu tür sakıncaları ortadan kaldırabilir. Hatta başlangıçta sadece oran analizi yapılması hedeflense bile, anket formundaki soruların, 5 seçenekli Likert tipinde olmasında, deneklerin kendilerini daha rahat hissetmeleri sağlaması açısından yarar bulunmaktadır. Bir de şunu belirtebiliriz ki, iki cevap seçenekli bir anket formunun uygulanması halinde, kararsız olmalarına rağmen kendilerini mutlaka bir cevap verme zorunluluğunda hisseden "yardımsever" denekler bulunabilir. Bunlar, sırf bu nedenle, soruyu boş bırakmamak için "katılmıyorum" veya “katılıyorum” diyebilirler. Böylece gerçeği yansıtmayan bir veri elde edilmiş olur.

166