• Sonuç bulunamadı

ÖZET: Davacı eş, davalı eşiyle bankada müşterek hesap açtırdığını, bankada-ki paranın tamamının davalı tarafından çebankada-kildiğini iddia ederek banka-daki paranın 1/2’sinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Söz ko-nusu talebin incelenmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermiş

olması gerekmez. Evliliğin ve mal rejiminin devam etmesi eşler arasın-daki borcun muaccel olmasına engel teşkil etmez. Müşterek ve mütesel-sil banka hesabı açtırıldığında, aksi kararlaştırılmadıkça mudiler para üzerinde yarı yarıya hak sahibidirler. Mudilerden biri bankadan payın-dan fazla para çektiğinde diğer mudiye karşı sorumlu olur. Burada mal rejimi dışında akdi ilişkiye dayanıldığından bu nevi davalarda aile mahkemesi görevli değildir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 217.

➣ 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine İlişkin Kanun m. 4.

➣ 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 7, 27.

T

araflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkeme-ce verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşü-nüldü.

Davacı, bankada davalıyla müşterek hesapta bulunan döviz ve (TL) cinsin-deki paranın davalı tarafından tamamının çekildiğini ileri sürerek,1/2’sinin dava-lıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bu talebin incelenebilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermiş olması gerekmez. Mal rejimi, eşler arasındaki borçların muaccel olmasını da önlemez (TMK. md. 217).

Eşler, evlilik birliğinin devamı sırasında müşterek ve müteselsil banka he-sabı açtırabilirler. Aksi kararlaştırılmadıkça taraflar bu para üzerinde yarı yarıya hak sahibidirler. Taraflardan biri, müşterek hesaptaki payından fazlası için çek-tiği paradan diğer hesap sahibine karşı sorumludur. Bu sorumluluk diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmesine dayanır. Davacı, teselsüllü müşterek he-saptaki paranın tamamının davalı tarafından çekildiğini ileri sürerek 1/2’sinin tahsilini istediğine göre, mal rejimi dışındaki akdi ilişkiye dayanan bu talebin ai-le mahkemesinin görevine girmediği (4787 S.K. md. 4), asliye mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verimesi gerekir-ken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMA-SINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, tem-yiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğin-den itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle ka-rar verildi. 25.10.2010

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 07.06.2010 Esas: 2009/9299 Karar: 2010/11210

Onalt› Yafl›n› Doldurmam›fl Kiflinin Evlenmesine ‹zin Verilemez

ÖZET: Hakim, olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını

doldurmuş olanların evlenmelerine izin verebilir. Somut olayda, evlen-mesine izin verilmesi istenen kişi onaltı yaşını doldurmamıştır. Bu du-rumda yasal şart oluşmadığından talebin reddine karar verilmesi gere-kirken evlenmeye izin verilmesi hatalıdır.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 124.

T

araflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkeme-ce verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı Zeynep tarafından 08.02.2008 tarihinde hasımsız olarak açılan da-vada, evlenmesine izin verilmesinin istendiği, annesi Gülsen tarafından davaya muvafakat edildiği, yurt dışında olan babasının dinlenilmediği, mahkemece da-vanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği an-laşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 124/2. maddesi ile “ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan ön-ce ana ve baba veya vasi dinlenir” hükmü getirilmiştir.

Evlenmesine izin verilmesi istenilen 04.12.1992 doğumlu Zeynep’in dava tarihinde onaltı yaşını doldurmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar veril-mesi gerekirken Türk Medeni Kanunu’nun 124/2. maddesi hükmüne aykırı ola-rak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakeme-leri Kanunu’nun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açık-lanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASI-NA, oybirliğiyle karar verildi. 07.06.2010

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 23.09.2010 Esas: 2010/11689 Karar: 2010/14949

Ecrimisil Davalar›nda 5 Y›ll›k Zamanafl›m› Süresi Dava Tarihinden Geriye Do¤ru Hesaplan›r

ÖZET: Davacı, ecrimisil talebinde bulunmuş; davalı ise zamanaşımı def ’inde bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ecrimisil davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup 5 yıllık süre dava tari-hinden geriye doğru hesaplanır. Yerel mahkemece, zamanaşımına uğra-mayan kısım dikkate alınmadan yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 126.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 995.

D

ava dilekçesinde 10.118,00.-TL işgal tazminatının faiz ve masraflarla bir-likte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili 25.06.2009 tevzi tarihli dava dilekçesi ile; davalının müvekki-line ait Bakırköy ilçesi, 2 parsel sayılı taşınmaza Kur’an kursu yapmak suretiy-le işgal ettiğinden bahissuretiy-le 01.07.1999-27.12.2005 tarihsuretiy-leri arasına ait 10.118,00.-TL ecrimisilin kademeli faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava et-miştir.

Davalı vekili, yasal süresi içerisinde husumet yokluğu ve zamanaşımı def’inde bulunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın B.K.’nun 126. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı-na tabi olması, istenilen dönem itibariyle 5 yıllık zamazamanaşımı-naşımı süresinin de geç-tiğinin anlaşılması karşısında zamanaşımı nedenine dayalı olarak davanın reddi-ne karar verilmiştir.

25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’na göre, ecri-misil davaları (5) yıllık zamanaşımı süresine tabi olup bu (5) yıllık süre dava ta-rihinden geriye doğru işlemeye başlar.

Dosya içeriğine göre; dava tarihi olan 25.06.2009 tarihinden geriye doğru (5) yılın bitim tarihi olan 25.06.2004 tarihinden taşınmazın Diyanet İşleri Baş-kanlığı’na tahsis tarihi olan 27.12.2005 tarihine kadar ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, zamanaşımına uğramayan kısım nazara alınmadan davanın yanılgı-lı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şe-kilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, pe-şin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2010 tari-hinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.09.2010 Esas: 2010/14300 Karar: 2010/14709

Outline

Benzer Belgeler