• Sonuç bulunamadı

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerinden enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili talebine ilişkindir. Kamulaş-tırmasız el atmaya dayalı bedel davalarında, kamulaştırmadaki değer tespitine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerekir. Arsa niteli-ğindeki taşınmazlara, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmeli-dir. Dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmaz, yakın bölgelerde ve ben-zer yüzölçümlü olmalı, değerlendirme tarihine yakın, özel amacı olma-yan satışlar esas alınmalıdır. Emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanarak değer tes-piti yapılmalıdır.

➣ 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu m. 10.

T

araflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak üzerine enerji nakil hattı geçi-rilen taşınmazın, irtifak hakkı karşılığının tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın husumetten reddine, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar

Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine enerji nakil hattı geçirilen taşın-mazın, irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, Boğaziçi Elekrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın husumetten reddine, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmiştir.

Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkemece yapılan inceleme ve alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki:

Kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davalarında da Kamulaştırma Kanunu’nun değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır.

Arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilme-si, dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça, yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın, özel amacı olmayan satışların emsal alınması ve emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılık-larının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra em-sal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oran-ları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.

Bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satı-şı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzu-mu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer bi-çilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir.

Davalı Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz iti-razları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.’nun 428.

maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğin-de iaistenildiğin-desine ve peşin alınan temyize başvurma harcının Hazine’ye irad kayistenildiğin-dedil- kaydedil-mesine, 29.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 22.09.2010 Esas: 2010/4858 Karar: 2010/9655

Akdin Feshi ve Tahliye – Kiralanan›n Bizzat Kullan›m› ile ‹lgili Olmayan Olgular Akde Ayk›r›l›k ve Tahliye Nedeni Olarak Kabul Edilemez

ÖZET: Davacı, kira akdine aykırılık nedeniyle akdin feshi ve tahliye talebinde bulunmuştur. Akde aykırılık nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için akde aykırılık teşkil eden eylemin kiralananın bizzat kullanımı ile ilgisi olması gerekir. Kiralananın kullanımı ile ilgisi olmayan, sadece sözleş-medeki bazı hükümlerin ihlali olarak nitelendirilebilecek olgular akde aykırılık olarak nitelendirilemez. Açıklanan hususlar dikkate alınmak-sızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 256.

M

ahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, dava-lı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kâğıt-lar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava sözleşmeye aykırılık nedeniyle akdin feshi ve tahliye istemine ilişkin-dir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekillerince temyiz edilmiştir

Davacı vekili, müvekkili tarafından işletilen ... otobüs terminalinde da-valıların 67 No’lu bilet satış gişesinde kiracı olduklarını, davalılar ile müvekki-li arasında akdedilen kira sözleşmesi hükümlerine göre terminal alanında çığırt-kan, değnekçi, yolcu simsarı ve benzeri görevlilerin çalıştırılamayacağını, ancak davalı şirketin kira sözleşmesi ve eklerinde belirtilen yükümlülüklerinin aksine gelen yolcu bölümünde çığırtkan, değnekçi ve yolcu simsarı çalıştırdıklarını, sözleşmeye aykırı olan bu durumun giderilmesi davalıya ihtarname gönderildi-ğini ancak davalının söz konusu aykırılığı sürdürdüğünü belirterek akdin feshi ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, ken-dilerine ihtarname tebliğ edilmediğini, sözleşmeye aykırı hareket etmenin yap-tırımının şartnamenin 17. maddesinde para cezası olarak öngörüldüğünü, yine sözleşmenin fesih nedenlerinin 15. maddede sayıldığını, hiçbirinin dava konusu olaya uymadığını, davacının delil olarak dayandığı belgelerin kendi elemanla-rınca tek taraflı olarak düzenlenmiş tutanaklar olduğunu belirtmişler ve davanın reddini savunmuşlardır.

Hükme esas alınan 01.04.2000 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleş-mesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme dava-cı kiralayan ile davalılar arasında imzalamıştır. Sözleşmenin 1. maddesinde ... bilet gişesi sözleşmesi ve şartnamesinin bu sözleşmenin eki ve özel hüküm-lerini oluşturduğu açıklanmıştır. Bahsi geçen şartnamenin 4.9 maddesinde; işlet-meci kiracının birden fazla olması halinde sözleşmeden dolayı kiracıların huku-ki ve mali bakımdan müşterek ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5.2 madde-sinde; sözleşme şartlarına aykırı davranılması ve aykırılıkların giderilmemesi halinde sözleşmenin yönetim tarafından feshedileceği, 9.4 maddesinde; çığırt-kan, değnekçi, yolcu simsarı ve benzeri görevlilerin çalıştırılamayacağı hüküm-lerine yer verilmiştir. Bu şartlar sözleşme serbestisi kapsamında geçerli olup ta-rafları bağlar.

Davamızın konusu akde aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshi ve tahliye is-teği olup akde aykırılık nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için sözleşmeye aykırılık teşkil eden eylemin kiralananın bizzat kullanımına yönelik olması ge-rekir. Kiralananın kullanılması ile ilgisi olmayan, sadece sözleşmedeki bazı

hü-kümlerin ihlali olarak nitelendirilebilecek olgular akde aykırılık olarak nitelen-dirilemez. Bu tür davranışlar sözleşmenin haklı nedenle feshini gerektirir.

Olayımızda; zorunlu dava arkadaşlarından davalı ... Tur. Ltd. Şti.’nin sözleşme ve şartnamenin yolcu simsarı, değnekçi, çığırtkan ve benzeri görevli-lerin çalıştırılamayacağına ilişkin hükümgörevli-lerine aykırı davrandığı ve süreli ihta-ra ihta-rağmen aykırılığı gidermediği saptanmıştır. Belirtilen husus yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda akde aykırılık değil sözleşmenin haklı neden-le feshini gerektirir. Şu durumda mahkemece akdin feshine karar verilmesi ineden-le yetinilmesi gerekirken tahliyeye de karar verilmesi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.09.2010 tarihinde oybir-liğiyle karar verildi.

YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.06.2010 Esas: 2010/76 Karar: 2010/7456

Önal›m Hakk›na Konu Pay Elbirli¤i Mülkiyetine Tabi ‹se Dava Tüm Ortaklarca Birlikte Aç›lmal› veya Di¤erlerinin Muvafakat›

Sa¤lanmal›d›r; Muvafakat Olmazsa Terekeye Temsilci Atanmal›d›r

ÖZET: Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.

Önalım hakkına konu pay elbirliği mülkiyetine tabi ise tüm ortakların birlikte dava açmaları veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafa-kat etmesi gerekir. Çünkü bu hallerde davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulun-makla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi su-retiyle ya da davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Açıklanan şekillerde muvafakat sağlanamazsa terekeye temsilci atanması için davacıya süre verilmelidir. Temsilci davacı dışın-da biri olursa dışın-davacının sıfatı biter; temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin hususların mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 640, 732.

➣ 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 38.

M

ahalli mahkemesinden verilmiş bulunan önalım davasına dair karar, dava-cılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kâ-ğıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, önalıma konu payın iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Tekirdağ Çorlu’da bulunan 102 ada 71 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin miras bırakanlarının hisse-dar olduğunu, taşınmazın bir kısım hisselerinin davalıya satıldığını, satıştan ha-berleri olmadığını belirterek önalım hakkı nedeniyle davalı payının iptali ile da-vacılar adına tescilini istemiştir. Davalı vekili ise, davanın reddini savunmuştur.

Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülki-yetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya di-ğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının ka-bulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda or-takların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanunu’nun 640.

maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsil-ci atanması için davacıya süre verilir. Temsiltemsil-ci davacı dışında biri olursa davacı-nın sıfatı biter davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.

Olayımıza gelince: Önalıma konu payın bulunduğu 102 ada 71 parsel nolu taşınmazın tapu kaydında davacıların kendi adına müstakil payları bulunma-maktadır. Davacıların tapu paydaşlarından Mahmut oğlu Şakir ile Mehmet kızı Sıdıka’nın mirasçıları olduğu ve davacılar dışında başka mirasçıların da bulun-duğu dosya içinde bulunan mirasçılık belgelerinden anlaşılmaktadır. Davacıla-rın dayandığı pay elbirliği halinde mülkiyete konu olduğundan, tüm mirasçıla-rın birlikte dava açması ya da birinin açtığı davaya diğerlerinin de katılması ya da muvafakat etmesi, mümkün olmadığı takdirde terekeye bir mümessil tayin edilerek davaya mümessil huzuruyla bakılması gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan ve taraf teşkili sağlanmadan işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacı olarak davada yer alan Galip, Öz-lem, Ahmet, Muzaffer, Hutbiye, Kader, Nurten, Sevgi, Gülten, Fevzi, Özcan, Hutbi, Nuri, Kadriyi, Müsemma, Filiz, Hürmüz, Zübeyde, Şahin’in de dava ko-nusu taşınmazla bağlantıları kurulamamış olup, bu kişilerin dava koko-nusu

taşın-mazla ilişkilerinin belirlenmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulma-sı da doğru değildir.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile HUMK’nun 428. maddesi uyarın-ca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcı-nın temyiz edene iadesine, 17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 11.10.2010 Esas: 2010/1733 Karar: 2010/4713

Efllerin Fiilen Ayr› Yafl›yor Olmalar› Edinilmifl Mallara Kat›lma Rejiminden Mal Ayr›l›¤› Rejimine Geçilmesi ‹çin Yeterli Neden Oluflturmaz*

ÖZET: Dava, taraflar arasındaki edinilmiş mallara katılma mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesi talebine ilişkindir. Haklı sebeplerin varlığı halinde hakim, eşlerden birinin talebi üzerine mevcut mal reji-minin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesine karar verebilir. Haklı se-bepler TMK’da ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Diğer eşin malvarlığı-nın borca batık olması, ortaklıktaki payımalvarlığı-nın haczedilmiş olması ve ben-zeri sebeplerden biri nedeniyle ortaklığın menfaatinin tehlikeye düşü-rülmüş olması haklı sebepler olarak kanunda sayılmıştır. Eşlerin fiilen ayrı yaşıyor olması mal ayrılığı rejimine geçilmesi için yeterli neden değildir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 206.

A

hmet ile Hatice aralarındaki mal tespiti ve mal ayrılığı davasının kabulüne dair Manavgat 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nden verilen 09.03.2006 gün ve 306/229 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

* Av. Mustafa K›rm›z› taraf›ndan gönderilmifltir.

Karar

Davacı vekili, vekil edeni ile davalı arasında görülen boşanma davasının red-le sonuçlandığını, tarafların 01.05.2002 tarihinden sonra ayrı yaşadıklarını, dava-lının vekil edeninin müşterek konutu kullanmasına engel olduğunu ve üç yıldır mallar üzerinde kendisinin tasarrufta bulunduğunu açıklayarak taraflar arasında-ki mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davacının açtığı boşanma davasının reddedildiğini, esasen ve-kil edenini hamile iken davacının terk ettiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, taraflar arasında görülen boşanma davasının redle sonuçlandı-ğı, davalının davacıyı Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet ettiği, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesinin tarafların men-faatine olduğu kanaati ile davanın kabulüne, dava tarihinden geçerli olmak üze-re taraflar arasındaki mal üze-rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar veril-mesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TMK’nun 206. maddesi gereğince açılmış taraflar arasındaki yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesi isteği-ne ilişkindir. Taraflar arasında görülen ve redle sonuçlanan boşanma davasında da davacı durumunda bulunan davacı, temyiz incelemesine konu olan davada, mahkeme kararıyla mal ayrılığı rejimine geçilmesini istemiş ise de, diğer eşin malvarlığının borca batık olması, ortaklıktaki payının haczedilmiş olması ve benzeri sebeplerden biriyle ortaklığın menfaatini tehlikeye düşürdüğünü kanıt-layamamıştır. Diğer yandan haklı bir sebep varsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verebilir (TMK. m. 206/1). Kanun, haklı sebebin varlığının kabul edileceği halleri 206.

maddenin 2. fıkrasında göstermiştir. Bu maddede gösterilen haller somut olay-da mevcut olmadığı gibi, şimdiki mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesi-ni haklı kılacak bir sebep de ortaya konulamamıştır. Eşlerin fiilen ayrı yaşıyor olmaları da tek başına mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi için yeterli de-ğildir. O halde, mahkemece isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne ka-rar verilmiş olması doğru olmamıştır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı görü-len hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZUL-MASINA ve 12,20.-TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesi-ne 11.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.09.2010 Esas: 2010/2531 Karar: 2010/4228

Islah Yoluyla ‹lk ‹ste¤e Kademeli Baflka Bir ‹ste¤in Eklenmesi Mümkün Olup Bu K›smi Islaht›r; Islah Karfl› Taraf›n Oluruna Ba¤l› De¤ildir

ÖZET: Davacı, tapu iptali ve tescil talebinde bulunduktan sonra yargılama sı-rasında verdiği dilekçe ile bu talebi kabul edilmezse edinilmiş mallara katılma (artık değer) alacağı talebinde bulunmuştur. Kural olarak iddia ve savunma karşı tarafın onayı olmadan değiştirilemez ise de bu kura-lın istisnaları vardır. Bu istisnalardan biri de ıslahtır. Islah yoluyla ilk isteğe kademeli (terditli) başka bir isteğin eklenmesi mümkün olup bu kısmi ıslahtır. Islah karşı tarafın oluruna bağlı değildir. Yerel mahkeme-ce, dava sadece tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilip tapu ip-tali ve tescil talebinin reddine karar verilmesine rağmen kademeli (ter-ditli) ikinci talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi hatalıdır.

➣ 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 83.

S

una ile Nuri ve Yılmaz aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Ankara 7. Aile Mahkemesi’nden verilen 28.01.2010 gün ve 330/61 sa-yılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşıl-mış ve duruşma için 21.09.2010 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gön-derilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat E.C. ve karşı taraf-tan davalı Nuri vekili Avukat A.U. geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunan-ların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya ince-lendi, gereği düşünüldü:

Karar

Davacı Suna vekili; evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş Nuri adına kaydedilen 27195 ada 5 parselde bulunan 14 nolu bağımsız bölümün vekil ede-nini zarara uğratmak amacıyla kız kardeşinin eşi olan diğer davalı Yılmaz’a bo-şanma davasının açılmasından hemen sonra, değerinin çok altında bir değerle, muvazaalı bir biçimde devrettiğini belirterek davalılardan Yılmaz adına olan

ta-pu kaydının iptali ile dava konusu taşınmazın yeniden davalı eş Nuri adına tata-pu- tapu-ya tesciline karar verilmesini istemiş; daha sonra ise, 12.10.2009 tarihli dilekçe ile; dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinilmiş bir taşınmaz olması nedeniyle yarı hissesinin vekil edenine ait bulunduğunu, dava dilekçesinde da-valı Yılmaz adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile taşınmazın yeniden dada-valı eş Nuri adına tapuya tesciline ilişkin istemlerinin maddi hataya dayandığını, asıl is-tenilenin davalı Yılmaz adına olan kaydın iptali ile 1/2payının vekil edeni olan davacı Suna adına tapuya tescili olduğunu; eğer bu talepleri yerinde görülmez ise, dava konusu taşınmazın alımında vekil edeninin de en az davalı Nuri kadar katkısının bulunması nedeniyle hesaplanacak katkı payının davalı Nuri’den tah-siline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan Yılmaz vekili, davacının asıl isteğinin TMK’nun 227. madde-si uyarınca açılmış şahmadde-si hakka ilişkin bulunduğunu, tapu iptali ve tescil isteye-meyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Diğer davalı Nuri vekili ise; dava dilekçesine ve 12.10.2009 tarihli dilekçe-ye verdiği cevaplarda özetle; davalı Yılmaz’a yapılan satışın gerçek bir satış ol-duğunu, muvazaanın bulunmadığını, zaten şahsi hakka dayanılarak taşınmazın aynının talep edilemeyeceğini, dava dilekçesinde kademeli (terditli) bir talepte bulunulmadığını, bu nedenle 12.10.2009 tarihli dilekçe ile dava dilekçesindeki talep sonucunun değiştirilmesinin ve yeni bir talebin eklenmesinin olanaklı ol-madığını, işlemi onaylamadıklarını, kaldı ki davacının dava konusu taşınmazın edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını, çalışmayan, ev kadını olan dava-cının katkı sağlayacağının da düşünülemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; “...davacı vekilinin davayı tapu iptali ve tescil olarak nitelen-dirdiği, evlilik birliği içinde edinilmiş mal rejimlerinde malın aynının isteneme-yeceği M.K. ilgili maddelerinde belirtildiğinden ...” bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde TMK’nun 236. maddesi gere-ğince açılan edinilmiş mallara katılma (artık değer) alacağı isteğine ilişkindir.

Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre; taraflar 27.03.1986 tarihin-de evlenmiş, 03.09.2007 tarihintarihin-de açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.09.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nun 170. maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma

Outline

Benzer Belgeler