• Sonuç bulunamadı

Yolsuz ‹fllemler Sonucu Oluflan Kayda Yönelik Aç›lacak Tapu

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 23.09.2010 Esas: 2010/8236 Karar: 2010/9307

Bak›m Borcunun Yerine Getirilmedi¤i ‹ddias›na Dayal› ‹ptal ve Tescil Talebi – Kayd› Hayat ile ‹rad Tahsisi

ÖZET: Davacı, adına kayıtlı taşınmazı ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya temlik ettiğini, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini iddia ede-rek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Bakım borçlusu kural

olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp ölünceye kadar ba-kıp gözetmek yükümlülüğü altındadır. Bakım alacaklısı, bakım yüküm-lülüğünün yerine getirilmemesi halinde her zaman sözleşmeyi geriye et-kili olarak feshederek verdiklerini geri isteyebilir. Öte yandan hakim sözleşmeyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi veya re’sen ar-tık birlikte yaşamalarına son verip buna karşılık alacaklıya kaydı hayat ile irad tahsis edebilir. Dosya kapsamından, bakım borçlusunun bakım borcunu yerine getirmek istediği, ancak davacının buna izin vermediği, davalıyı evden kovduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda bakım borçlusu-nun bakım borcunu yerine getirmediği söylenemez. Hal böyle olunca kaydı hayat ile irad tahsisine karar verilmelidir.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 511, 517.

araflar arasında görülen davada;

Davacı, kayden maliki olduğu 360 ada 4 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik ettiğini, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini, evden kovduğunu, tehdit ettiğini ileri sürerek, tapu iptal tescil is-teğinde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi U.Ş.’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görü-şülüp düşünüldü.

Karar

Davacı, çekişmeli taşınmazını davalı eşine ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini, ancak davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürüp iptal tescil isteğinde bulunmuştur.

Anılan taşınmazın davacıya aitken, 06.08.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik edildiği kayden sabittir.

Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe tarafla-rına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.’nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akit-lerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla

T

bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.

Anılan yasanın, bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, ba-kım borçlusu da kural olarak baba-kım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirt-mek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetbelirt-mek yükümlülüğü, aksi kararlaş-tırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gös-terme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içe-risine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yüküm-lülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK’nun 5l7. maddesinde açıklan-mış; sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş ve-ya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek ve-yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde taz-minat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabil-mekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdir-diğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

Öte yandan, BK’nun 517/son maddesi hükmüne göre; hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşa-malarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”

Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK’nun 517/son maddesi) uyarınca çözü-me bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine ge-tirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve eko-nomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.

Somut olayda, davalının bakım borcunu yerine getirmek istediği, ancak da-vacının buna izin vermediği, davalıyı evden kovduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalının akitten doğan borcunu yerine getirmediği söylene-mez, başka bir ifade ile edimin ifasında davalının kusurlu olduğu kabul

edile-mez. Ancak, taraflar karı koca olup, sorunlarını mahkeme önüne getirecek ka-dar birbirlerine kırıldıklarına göre artık davacının bakım borçlusu ile oturama-yacağı açıktır.

Hal böyle olunca, Borçlar Kanunu’nun 517/son maddesi hükmü uyarınca, yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın tümden reddedilmesi doğru değildir.

Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan ne-denlerden ötürü HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 24.06.2010 Esas: 2010/6974 Karar: 2010/7463

Çapl› Tafl›nmaza El Atman›n Önlenmesi, Ecrimisil – Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yarg› Harçlar›ndan Muaf De¤ildir

ÖZET: Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü, uyuşmazlık konusu taşınmazın işgal edildiğini iddia ederek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bu-lunmuştur. Dava, hukuki nitelikçe taşınmazın aynına ilişkin olup konu-sunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesi mümkündür. Bu tür davalar, harca tabi davalardandır. Öte yandan Vakıflar Genel Müdür-lüğü yargı harçlarından muaf değildir. Dosya kapsamından, davacının harç yatırmadan dava açtığı, sonradan da harcın ikmal edilmediği an-laşılmaktadır. Buna rağmen işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28, 32.

➣ 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 178, 413.

araflar arasında görülen davada;

Davacı, vakıflar adına kayıtlı 18 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının dava-lı tarafından bahçe olarak kullanılmak suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek, el atmanın önlemesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.

T

Davalı, tapu tahsis belgesine dayanarak taşınmazı kullandığını belirtip da-vanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının el atması sabit görülerek davanın kabulüne karar ve-rilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Ha-kimi B.D.K.’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görü-şülüp, düşünüldü.

Karar

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davanın belirtilen niteliğine göre taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür harca tabi davanın açıldığının kabul edilebilmesi için HUMK’nun 178. maddesi gereğince başvurma harcı ile nisbi karar ve ilam harcının peşin alınmasının yanısıra, davaya devam edilip, karara bağlanarak çekişmenin gide-rilebilmesi açısından HUMK’nun 413 ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve harcın alın-ması zorunludur.

Hemen belirtilmelidir ki, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlan-masını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendili-ğinden (res’en) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32. mad-desinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe takip eden işlem-lerin yapılamayacağı ifade edilmiştir.

Öte yandan, vakıflar idaresi 5018 Sayılı Yasa uyarınca hususi bütçeye tabi olup, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 77. maddesindeki “... Tüm iş ve işlemle-ri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır” hükmünün yargı harçlarını kapsamadığı, dolayısıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün harçtan mu-af olmadığı Hukuk Genel Kurulu’nun 24.12.2008 tarih 18-777 Esas ve 2008/788 Karar sayılı kararı ile benimsenmiştir.

Bu durumda, davacı vakıflar idaresinin harç yatırmaksızın dava açtığı göze-tildiğinde sonradan da harç ikmal edilmediği halde, yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.

Hal böyle olunca, davacı idareye harç ikmali yaptırılması, ondan sonra yar-gılamaya devam edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken ya-zılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve alınan peşin harcın temyiz edene ge-ri vege-rilmesine, 24/06/2010 tage-rihinde oybirliğiyle karar vege-rildi.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 27.12.2010 Esas: 2009/19243 Karar: 2010/21884

Outline

Benzer Belgeler