• Sonuç bulunamadı

Leech vd., Style in Fiction: A Linguistic Introduction to English Fictional Prose, s 273.

2 “Çıkılmayan” Adlı Hikâyeye Genel Bir Bakış

47 Leech vd., Style in Fiction: A Linguistic Introduction to English Fictional Prose, s 273.

düşünce, dolaysız düşüncenin şekilsel özelliklerinde birtakım eksiltmelere gidilerek uygulanır. Dolaysız düşünce için gerekli olan şekilsel koşullardan –söz eklentileri ve tırnak işaretlerinden– birinin ya da her ikisinin kaldırılması, serbest dolaysız düşün- ceye olanak tanır. Buradaki şekilsel özellikleri kaldırmak, bir yandan da anlatıdaki anlatıcının varlığını asgari düzeye indirmek demektir. Yukarıdaki alıntıda “Yağlımsı, kirli paralar.” ifadesinde söz eklentisine (aktarma fiiline) ve tırnak işaretine rastlan- maz. Serbest dolaysız düşünce olarak değerlendirilen bu cümle, yağmacı karakterin parayı avucuna aldığı andaki tepkisel düşüncesini yansıtır. Bu noktada serbest dolaysız düşüncenin, karakterin “ani idrak/kavrayış gücünü” temsil etmede kullanılabileceğini belirtmek gerekir.48

Hikâyenin devamında başkarakterle aynı dükkanda olan diğer yağmacılar polisi görüp kaçarlar:

(2) – Polis! dedi birisi. – Çıkın, çıkın...

Tezgâhın ardına sindi. Kimse kalmadı içeride, “Neden ben de onlarla çıkmadım dışarı? Yakalarlarsa beni burada...” Birden çürük azı dişinin acısını duydu. Dişçi çekiciyle vurmuş gibi. Şimdi yalnız. Kalabalıktan biri değil. İlerde bugünün insanlarını eli baltalılar, kocaman gözlüler diye hatırlayacak. “Benim gözlerim de öyle büyük mü?” (s. 64)

Metnin bu kısmında kısa süreli bir diyalog söz konusudur. Anlatıdaki mimetik niteliği öne çıkaran diyaloglar, karakterlerin anlatıdaki konumu ile ilgili de ipucu verir: Karakterlerin anlatıya sundukları katkı dağılımı, onların anlatıdaki ağırlığını belirler. Diğer bir deyişle, karakterler arasındaki hiyerarşi ve konuşmaların kimin kontrolünde olduğu gibi bilgiler, en çok ve en uzun kimin konuştuğuna bakılarak anlaşılabilir.49 Yukarıdaki (2) numaralı alıntıda, figüran konumdaki hikâye kişilerine ait sözlerin bir iki kelimeyi geçmemesi bu savı kuvvetlendirir.

Diyalogda ilk konuşan hikâye kişisinin sözleri –konuşma çizgisi ve söz eklentisinin varlığından dolayı– dolaysız söz ile, ikinci konuşanın sözleri ise –yalnızca konuşma çizgisi kullanıldığı için– serbest dolaysız söz ile aktarılmıştır. Hikâyede kim oldukların- dan çok ne söyledikleri önemsenen bu kişiler, anlatıda yalnızca uyarı niteliğindeki bu söylemleri ile yer bulmuşlardır. Onların uyarılarına uymayan başkarakter, dükkandan çıkmak yerine tezgahın arkasına saklanmıştır. Diğer yandan içindeki korku zihninde yankılanır: “Neden ben de onlarla çıkmadım dışarı? Yakalarlarsa beni burada...” Söz eklentisinin (... diye düşündü) yer almadığı ve yalnızca tırnak işaretinin kullanıldığı bu ifade serbest dolaysız düşünceye örnek teşkil eder. Karakter, korku duyduğu anda çürük dişinin ağrısını hisseder. Bu ağrı, hikâye boyunca –özellikle karakterin çıkmaza

48 Leech vd., age., s. 273. 49 Neuman vd., age., s. 110.

176 EBRU ÖZLEM YILMAZ girdiği anlarda– kendisini hatırlatacaktır. Alıntının devamında yer alan “Şimdi yalnız. Kalabalıktan biri değil. İlerde bugünün insanlarını eli baltalılar, kocaman gözlüler diye hatırlayacak.” ifadeleri tipik birer serbest dolaylı düşünce cümleleridir. Düşünen karakter iken aktaran anlatıcıdır. İlk cümlede yer alan “şimdi” bir gösterimsel unsur- dur (deictic) ve “karakterin şimdisini” ifade eder. Son cümlede yer alan ve karakterin diğerlerine bakışını yansıtan “eli baltalılar, kocaman gözlüler” ifadesi ile anlatıcının söylemi birleştiğinde son cümlenin serbest dolaylı düşünce olduğu görülür. Bu cüm- leden hareketle buradaki üç cümlenin de serbest dolaylı düşünce olduğunu söylemek mümkündür (bk. 1.2.2.).

Hikâyenin devamında, başkarakter, polisten gizlendiği tezgâhın arkasında o gece başından geçenleri düşünmektedir. Bilmediği bir kentte tanımadığı insanların arasına düştüğü hissine kapılmış, bir süre sonra kalabalıktan biri olmuştur:

(3) “Kimsin sen arkadaş, niye yırtmıyorsun sen?” demişti biri. Kıpkızıl gözleri vardı. Kaçıncı dükkandı bu girdikleri bilmiyordu. Onların arasındayken kafası durmuştu, düşünemiyor- du. Boydan boya yırtılmış kumaşların, gömleklerin, parçalanmış ayakkapların, saatlerin, cam kırıklarının üstünde yürüyorlardı. Yolun taşları görünmüyordu. Şimdi yalnız (s. 64). Anlatının bu kısmında bir “geriye dönüş” söz konusudur. Öykünün öncesinde gerçekleşmiş bir olay, karaktere sonradan hatırlatılır. Yukarıdaki ilk cümle, tırnak işaretinin ve söz eklentisinin de kullanılmasından anlaşıldığı gibi, dolaysız sözdür (bk. 1.1.1.). Bir söz kategorisinin zihinde tekrar canlandırılması, söz ve düşünce katego- rileri arasında bir katmanlılık yaratmıştır. Hatırlanan bu bilgiler, okuyucu için yeni bilgilerdir ve öykünün öncesindeki olaylar hakkında bir fikir verir. Alıntıda yer alan “Kıpkızıl gözleri vardı.” cümlesi karakterin bakış açısından bir başkasını tasvir eder. “Kaçıncı dükkandı bu girdikleri bilmiyordu.” cümlesi ise üçüncü şahısta kurulması ve karaktere has bir gösterimsel unsur (“bu girdikleri”) içermesi sebebiyle yine serbest dolaylı düşünceye örnektir. Bunun devamındaki cümle ise sıralı cümle yapısındadır. Cümlenin “Onlar arasındayken kafası durmuştu” kısmı yine serbest dolaylı düşünce olarak sunulurken, “... düşünemiyordu” kısmı özetleme içerdiğinden düşünce edim- lerinin anlatısal aktarımı ile sunulmuştur. Diğer bir deyişle, cümlenin virgüle kadarki ilk kısmında karakterin söylemi ağır basarken ikinci kısmında anlatıcının söylemi ağırlık kazanmıştır.

Bir anlatıda, karakterin düşüncelerini sunmadan da sahneleri onun bakış açısından görmenin mümkün olduğu yukarıda belirtilmiştir. Bu durum çeşitli şekillerde sağlana- bilir: 1. Bu durumda karakterin içsel benine atıflar söz konusu olacaktır. Burada “içsel ben”le kastedilen karakterin ruhsal/zihinsel durumudur, onun düşünsel deneyiminin doğrudan temsili değildir. 2. Diğer taraftan karakterin ruhsal/zihinsel durumu anlatıl- madan da onun bakış açısını temsil etmek mümkündür. Bu durumda anlatıcı, sahneleri

ve olayları, bunların karaktere nasıl görünebileceğini hesaba katarak aktarır.50 Yuka- rıda, (3) numaralı alıntıda yer alan “Boydan boya yırtılmış kumaşların, gömleklerin, parçalanmış ayakkapların, saatlerin, cam kırıklarının üstünde yürüyorlardı. Yolun taşları görünmüyordu.” cümleleri karakterin düşüncesini ya da ruhsal/zihinsel duru- munu sunmadan, yürünen yolu onun bakış açısından aktarır. Buraya kadar bir “geriye dönük anlatma” söz konusuyken, alıntının sonunda yer alan “Şimdi yalnız.” cümlesi bir “şimdiye dönüş” cümlesidir. Bu cümle (2) numaralı alıntıda da tekrarlanmıştır. Bu tekrarlı kullanım, karakterin “eli baltalı, kocaman gözlü, sarı yüzlü kalabalıktan biri olmadığını” hissetme ihtiyacı ile açıklanabilir.

Hikâyenin devamında başkarakter dışarıdaki polise yakalanma korkusuyla bir süre daha dükkanın içinde bekler, dışarıdaki sesleri dinler:

(4) Dışarının uğultusunu duyuyor. Anlamsız bağırışların karması bir uğultu bu. Korkutu- yor onu. Çömeldiği yerde dizleri ağrıyor. Durumunu değiştirmekten korkuyor. Kapıdaki polis duyabilir. Az önce içeriye girmek isteyenlerle tartışıyordu. Bir de şu ağır, bunaltıcı koku; kırılan şişelerin salıverdiği, boyalı, şişman kadın kokusu... Kaçması gerek buradan. Yukarıdaki alıntıda “Dışarının uğultusunu duyuyor.”, “(...) Korkutuyor onu.”, “Çömeldiği yerde dizleri ağrıyor.” ve “Durumunu değiştirmekten korkuyor.” cümle- leri kaygı ve korku içerisindeki karakterin düşüncesini değil bulunduğu durumu ifade etmektedir. Burada karakterin içsel durumuna göndermeler vardır. Bunların dışında kalan cümleler, karakterin söyleyişine has unsurlar taşımakta olup anlatıcı tarafında aktarılmıştır. Örneğin; “Kaçması gerek buradan.” cümlesinde “buradan” ifadesi karak- terin bulunduğu yeri kasteden bir gösterimsel unsurdur. Karakterin kaçma düşüncesini temsil eden cümlenin ise anlatıcı tarafından kurulduğu açıktır. Anlatıcı ve karakterin söylemlerinin karıştığı bu cümlenin serbest dolaylı düşünce olduğu söylenebilir.

Başkarakter, kendisini bunaltan bütün fiziksel koşullara rağmen bir süre daha dükkanda kalır ve dışarıdaki polisin dikkatini çekmemeye çalışır. Bir an önce bulun- duğu yerden çıkmak niyetindedir. Bir ara polis fenerinin ışığı dükkanın içinde gezinir. Yakalanma korkusu bir kez daha içini yoklar ve bu korkuyla diş ağrısını daha yoğun hisseder. Bütün bu sıkıntılar içinde onu teselli eden tek şey cebindeki bir tomar para- dır. Nihayet ayağa kalkıp dükkandan ayrılma cesaretini kendinde bulur. Sokağa çıkıp polisten kaçan diğer insanların arasına karışır.

(5) Biri koşarak geçti yanından. Başka birisi: – Geliyorlar, diye bağırdı.

Seğirtti. Şimdi tümü de koşuyordu sokaktakilerin (s. 66).

Outline

Benzer Belgeler