• Sonuç bulunamadı

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDEKİ YENİ MÜLKİYET

A. MÜLKİYET MESELESİYLE İLGİLİ KUZEY KIBRIS TÜRK

3. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDEKİ YENİ MÜLKİYET

ETKİSİ

KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın yeni yasa ile ilgili açıklamasından yola çıkarak, KKTC’de AİHM’ye uyumlu hale getirilip kabul edilen yeni mülkiyet

294 ERGİNEL, s. 13–14.

295 ERGİNEL, s. 19.

yasasında asıl amaç, Türkiye aleyhine AİHM’de biriken davaların KKTC’nin

“iç hukuk” yoluyla sonuca bağlanmasıdır. Böylece, hem AİHM rahatlamış olacak hem de KKTC iç hukuku ile kendini ispatlamış olacaktır. Bu yasa ile yapılması istenen şey, Rumların yapacağı mülkiyet başvurularına bir iç hukuk yolu oluşturmaktır. Bu yasanın iç hukuk yolu olarak tanınması hemen olabilecek bir şey değildir. Deneme aşamasında olan bu yasa verdiği kararlarla AİHM’yi tatmin ederse tam anlamıyla AİHM tarafından tanınıp kabul edilecektir. Bunu da zaman gösterecektir.296

Bu yasanın uygulamaya geçilmesiyle birlikte Türkiye rahat bir nefes alacaktır. Çünkü AİHM Türkiye aleyhine yapılan Rum başvurularını değerlendirirken mağdur olarak benimsediği Rum tarafını haklı görüp hem Türkiye’ye kullanım kaybını ödettiriyor hem de malın mülkiyeti ve kullanım hakkı başvuranda kalıyor. Oysaki bu yeni yasayla olaylar kendi içinde değerlendirilip, malın tazmini, takası veya iadesi belirlenip ona göre karar verilecektir.297 Böylece hem malın mülkiyetini alan üstüne kullanım kaybı olarak nitelendirilen tazminat serveti alan Rumlar tarihe karışacaktır. Bu durum şimdilik hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin çıkarına gibi görünüyor.

Yasa taslak aşamasındayken temelinde yatan görüşler sonucunda ağır eleştirilere maruz kalmış ve tasvip edilmemiştir. İlk önce bu tasarının kabul edilmesiyle birlikte iki kesimlilikten uzaklaşılıp 1974 öncesi duruma dönüleceği, Türk tarafının global takas ve tazminden uzaklaştırıldığı, soruna tek taraflı çözüm getirildiği, bu tasarıyla birlikte KKTC ve Türkiye’nin ekonomik yapısının tazminat sistemiyle zayıflayacağı anlaşılmaktadır.

Tasarının 8/1 maddesinde geçen ulusal güvenliği, kamu düzenini ve kamu yararını tehlikeye düşürmeyecek olan taşınmaz mallar, Komisyon kararıyla iade edilebilir demektedir. Bu madde çerçevesinde askeri bölgenin, sahillerin, turizm tesislerinin, sanayi bölgelerin ve Maraş’ın iadesi gündeme gelebilir. KKTC’deki mülklerin alım ve satımları tartışmalı görünerek emlak

296 KARMAN, Züleyha, “KKTC’de Yeni Mülkiyet Yasası”

http://www.abgs.gov.tr /index.php?p=37439&l=1 (erişim tarihi: 27.06.2007).

297 KARMAN, Züleyha, “KKTC’de Yeni Mülkiyet Yasası”

http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=37439&l=1 (erişim tarihi: 27.06.2007).

ve inşaat sektörü sekteye uğrayabilir.298 Bu eleştirileri takiben, Kıbrıs Türkleri özgürlükleri ve güvenliklerinin ellerinden alınmaması için kararlı ve vatansever davranarak yasa tasarısı olduğu gibi değil önemli değişikliklerle kabul edilmiştir.

Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruda bulunan Rumların sayısı 200 civarındadır. Rum basınının bu yasa hakkındaki olumsuz düşüncelerine rağmen yasanın bazı Rumlar tarafından tanınıp günden güne başvuruların artışı olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Komisyona başvuran Rumların isimleri saklanıp, basına sızdırılmıyor ve Komisyonda alınan kararlar AİHM’ye isim değil sayı olarak gidiyor. Mahkeme gibi çalışan Komisyon, 21 iş günü içerisinde başvuruyu inceleyerek, dosyaların gönderilmesi gereken savcılık içişleri bakanlığı gibi prosedürleri tamamlıyor.

Bilindiği gibi Taşınmaz Mal Komisyonunun oluşturulma amacı; KKTC’de mülkiyet konusuyla ilgili olarak bir “iç hukuk” oluşturmaktı. Yasanın işleyişinden bu güne kadar 198 başvurudan 22’si sonuçlanmıştır. Bu başvurulardan 3’ü için iade, 2’si için takas ve geri kalanlar içinde tazminat kararı verilmiştir. Komisyon takas formülüyle karara bağlanan dosyalardan birinin AİHM gündeminde başvurusu bulunan bir Rum’a ait olmasıyla bir ilke imza atmıştır. Örnek nitelikteki bu başvurunun takas formülüyle sonuçlandırılmasıyla, Komisyon’un “iç hukuk” olarak kabul etme sürecinin güçleneceğinin ve AİHM gündemindeki diğer davalara da emsal oluşturabileceğinin sinyalleri verilmiştir.299 Bu yasanın ne kadar işleyeceğini ve tam anlamıyla kabul göreceğini ilerleyen zaman gösterecektir. AİHM, bu Komisyonu, KKTC’nin değil, etkili ve fiili kontrolü altında bulunduğunu ileri sürdüğü Türkiye’nin “iç hukuku” olarak değerlendirmiştir.

Kıbrıslı Rumlar, Sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye aleyhine açtıkları davaların bundan sonra KKTC Mahkemesine gidip oradaki iç hukukun tüketilmesinin kabul edilebilecek bir yol olmadığının altını çizerek itiraz etmişlerdir. Ayrıca Kıbrıslı Rumlar ve GKRY, böyle bir iç hukuku kabul

298 SEZER, “Kıbrıs’ta Saatli Bomba” s. 33–43.

299 http://tr.greekmurderers.net/index.php?option=com_content&task=view&id=703&

Itemid=35 (erişim tarihi: 28–06–2007).

etmeyeceklerini KKTC’nin bir devlet olmadığını ve uluslararası toplum tarafından tanınmadığını itirazlarında belirtmişlerdir. Fakat AİHM bu itirazlara karşın KKTC’de oluşturulan iç hukukun hiçbir şekilde, bu devleti tanıma anlamına gelmediğini, Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti olduğu görüşünün değişmediğini ifade etmiştir. KKTC’de uygulanan bu iç hukuk deneme aşamasında olup, her davada ayrıca incelenecektir. İç hukuk yolunun etkili olup olmadığının ispatı, KKTC hükümetinin yasasının başarısına bağlıdır. Bir başvuruya AİHM’nin sunacağı olanaklar eğer ki iç hukuk yolunun sunacağı olanaklardan fazlaysa, o iç hukuk yolunun etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesi ihtimali zayıflayacaktır. KKTC Mahkemelerinin yürürlükte bulunan yasalara dayanarak davaları bir karara bağlamada sunduğu imkanlar AİHM imkanlarına göre çok sınırlı kalmaktadır. AİHM, Mal Tazmin Komisyonun, başvuru sahibinin malından vazgeçip malına karşılık tazminat verilmesi usulünü onaylamayıp, iç hukukların kalıcı olması için Komisyonun yetkilerini genişletmesi gerektiği konusunda sinyaller vermiştir. Bu yetkilerden kasıt, sadece taşınmaz mallar konusunda değil, taşınır mallar konusunda da başvuru olanağının tanınması, yalnızca maddi tazminat değil manevi tazminata da yer verilmesi, Komisyona mülkiyet hakkı ihlalinin yanında konut hakkı ihlali nedeniyle de başvurulabilmesinin sağlanması, sadece mala karşılık tazminat değil gerekirse mal iadesi de yapılması gerektiğidir.300