• Sonuç bulunamadı

E. DİNLER AÇISINDAN MÜLKİYET

1. İSLÂMİYETTE MÜLKİYET KAVRAMI

İslâmiyet’ten önce Arap yarımadasında mülkiyet sisteminin, toplulukların gelişim durumuna göre kolektiften ferdi mülkiyete doğru değişim kaydettiği söylenebilir. Topluluk ruhunun yoğunlukta olduğu yerlerde kolektif mülkiyet varken, bu ruhun etkisini kaybetmeye başlandığı yerlerde de ferdi mülkiyet ön plana çıkmıştır. İslamiyet’ten önce hayvancılıkla geçinen halkta kuvvetli bir kabile dayanışması söz konusuydu, ticaretin gelişmesiyle birlikte bu bağ yavaş yavaş kopmaya başlayarak bireyselcilik ön plana çıktı. Bu durum da mülkiyet sistemini etkiledi.56

İslâmiyet’te göre mülkiyet anlayışında, dünyadaki her şey Allah’ın mülküdür. Ferdin de mal sahibi olmasına izin veren Allah’tır. Allah şöyle buyurmuştur “Onlara, size verdiği, Allah’ın malından verin”57 Kura’n ve sünnet, İslamiyet’te kişiye birçok mülkiyet hakkı tanımıştır. İlgili ayetlerde bu ispatlanmıştır.58 Allah’ın insana verdiği çeşitli duygular arasında mal sevgisi, mülk edinme arzusu da vardır. Kur`an-ı Kerim`de mülkiyet hakkı açıkça belirtilmiştir. İslâm, ferde mülkiyet hakkı tanımış, ona, bu duygusunu meşru şekilde tatmin etmesi için zemin hazırlamıştır. İslâm’ın tanıdığı mülkiyet hakkına, sahibinin izni olmadan hiçbir şekilde müdahale edilemez.59

56 GÜRİZ, Teorik Açıdan Mülkiyet Sorunu, s. 52.

57 AYDIN, Abdullah, Kur’an-ı Kerim ve Meali, Seda Yayınları, İstanbul 2004, Nur süresi 24, s. 351.

58 AYDIN, Mülk suresi 67, s. 563.

59 İslam’ın İnsana Verdiği Temel Haklar,

http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=2471(erişim tarihi:

10.10.2006.

İslam Hukukunda mülkiyet hakkı, mubah görülen bir şeyi ele geçirdikten sonra onun üstünde söz sahibi olup, hukuk kuralları çerçevesinde kullanılan tasarrufi yetkidir. Mülkiyet sadece maddi eşyalarla sınırlı olmayıp, evin içinde ikamet etme veya sahip olduğu hayvandan yararlanma da mülkiyet kapsamına girer.60

İslam’da mülkiyet, emek teorisine dayanmıştır. Hz. Peygamberimize göre, mülkiyet emekle kazanıldığında hayır getirir, mülkiyetin korunması da emeğe saygının göstergesidir. Mülkiyet alın teri ile elde edilmelidir; aksi takdirde, dinen yasaklanan yollara başvurulabilir. Bundan dolayı da, mülk edinme yolları sınırlandırılmıştır. Malını korumak uğrunda ölen bir kişi şehit sayılmıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere, malı korumak, kollamak ve israftan kaçınmak İslami açıdan çok önemlidir.61

İslam hukukunda mülkiyet özel, kamu mülkiyeti olmak üzere ikiye ayrılır. Özel mülkiyet hakkı sadece sahibine tasarruf hakkı verir. Sahibinin izni olmadan başkalarının bu haktan yararlanmasını men eder. Özel mülkiyet, bizzat malın kendisi veya ondan elde edilen fayda ile ilgili düzenlemeler getiren şer’i bir hükümdür. Bu hüküm; insanın bir ekmek veya bir eve sahip olması gibi kendisine izafe edilen kimseye bir şeyden fayda sağlaması ve ondan karşılık alabilmesi imkânını sağlar. Zira insanın bir ekmeğe sahip olması imkânının sağlanması ya onu yemesi içindir ya da satıp karşılığını alması içindir. Aynı şekilde eve sahip olma imkânı verilmesi, aynı evde oturması veya evi satıp parasını alması içindir. Ev ve ekmekten her biri malın kendisidir. Öyleyse bunlar hakkındaki şer’i hüküm, bunları tüketerek veya mübadele yoluyla yararlanması için kanun koyucunun insanlara izin vermesi ile ilgilidir. Miras hakkı, ticaret, borçlanma ve bir takım mali mükellefiyetler özel mülkiyettir. Ayrıca İslamiyet bazı ticari anlaşmaları, domuz ve içkinin mülkiyetini Müslümanlara yasakladığı gibi İslâm Devletinin tebaasından herhangi biri için faiz, kumar, rüşvet, hırsızlık, gasptan gelen

60 İMAMOĞLU, M. Altuğ, Mülkiyet ve Toprak Sistemleri, Yazıt Yayın Dağıtım, Ankara 2006, s. 81.

61 İMAMOĞLU, s. 83.

gelirlerinin mülkiyetini de yasaklamıştır.62 İslam hukuku özel mülkiyete çok önem verdiği açıktır. Kamu mülkiyetine gelince, kamuya ait olan bu mallar belirli kişilere, gruplara ait olamayıp toplumun bütün fertlerine aittir. Bu mallar başkalarına zarar vermeksizin kullanılmalıdır. Yol, köprü, hastane, park, ibadet yerleri, okul, mezarlıklar, pazaryerleri ve diğer kamu hizmet kurumları kamu mülkiyetindedir.63 İslam, insan hakkının vazgeçilmez temel unsurunu oluşturan mülkiyet hakkını benimsemekle kalmayıp aynı zamanda dokunulmazlığını ilan etmiştir. Allah Teala birçok ayeti kerimede hukuki olmayan yollarla elde edilen kazanç ya da kişinin malına tecavüzün haram olduğunu bildirmektedir. Bu haramı işleyenlerin kötü bir şekilde cezalandırılacağını söylemektedir.64

İslam’ın mülkiyetle ilgili temel ilkesi dokunulmazlık ilkesidir. Ancak bazı özel durumlarda devlet müdahalesi kabul edilmiştir. Bu müdahale, yarar sağlamak, zarar giderme amacıyla yapılır, aksi halde geçerli ve bağlayıcı özelliğini yitirir. Mülkiyet, eğer başkasına zarar veriyorsa ya da kamu yararına aykırıysa bu durumda mülkiyetin dokunulmazlığı ve korunması söz konusu değildir.65 Devletin özel mülkiyete müdahalesi, fiyatlara müdahale, vergi koyma, kamu yararına istimlâk gibi sınırlamalardan ibarettir.66

Sonuç olarak, İslam’da her kişiye mülk hakkı tanınmış, fakat mülk edinme ve mülk üzerinden tasarruf sağlamanın da koşulları belirlenmiştir.

Kişi meşru yollarla bu malı elde ettiyse, o mal üzerinde tam bir tasarruf hakkı vardır. Eğer mülk sahibinin rızası olmadan başka bir kişi o mal üzerinden tasarruf sağlıyorsa o zaman devlet müdahalesiyle karşılaşılır. Bu da

62 TUĞRUL, s. 43.

63 İslamda Mülkiyet,htpp://www.geocities.com/islam pencereleri/islam_mülkiyet.htm. (erişim tarihi:10.10.2006).

64 “Din ve Toplum İslam’da Mülkiyet Hakkı”, Diyanet Aylık Dergi, Kasım 2001, http://www.diyanet.gov.tr, (erişim tarihi: 10.10. 2006).

65 “Din ve Toplum İslam’da Mülkiyet Hakkı, Diyanet Aylık Dergi, Kasım 2001, http://

www.diyanet.gov.tr. (erişim tarihi: 10.10.2006).

66 TUĞRUL, s. 44.

gösteriyor ki, İslam dini özel mülkiyeti kabul etmekle kalmayıp temel ilke olarak dokunulmazlık ilkesini benimsemiştir. Kamu zararına bir durum söz konusuysa o zaman dokunulmalık kalkarak devlet müdahalesiyle karşılaşılır.

Ünlü İslam Bilgini İbni Haldun, mülkiyet ile ilgili görüşünde, emek- mülkiyet ilişkisine değinmiştir. Ona göre, insanlar ancak emek vererek yaşamlarını kazanabilmektedirler. İbni Haldun’a göre emek ile mal arasında bir bağlılık bulunmaktadır. Her kazanç emek ve mal harcamakla elde edilir.

Emek harcanmadan bir şey elde edilemez, bir malın değeri o mal için harcanan emekle ölçülmelidir.67 İbni Haldun emek sonucu üretilen mallarda kişinin mülkiyetine girdikten sonra devlet müdahalesini uygun bulmamaktadır. Devletin bu yolla yapacağı müdahalenin zulümden başka bir şey olmadığını söyler. Eğer bir kişi mülkiyet hakkını kazandıysa, mülk sahibinin birtakım sosyal ödevleri olduğunu savunur.