• Sonuç bulunamadı

Kutsal Kitap/ Tevrat‟ın Ġçeriği Ġle ġamanizm‟in KarĢılaĢtırılması

2.3. Harun Güngör‟ün AraĢtırmalarında KarĢılaĢtırma Metodu

2.3.8. Kutsal Kitap/ Tevrat‟ın Ġçeriği Ġle ġamanizm‟in KarĢılaĢtırılması

Harun Güngör, dinler tarihi metodolojisi açısından, kutsal kitaplarda ġamanî unsurların bulunduğunu “Kutsal Kitap/Tevrat‟ta ġamanî Unsurlar” adlı makalesinde örnekler vererek açıklamıĢtır. Adı geçen çalıĢmada öncelikle çeĢitli dinler tarihçilerinin ġamanizm tanımlarına yer verilmiĢ, ardından Ģaman-ruh iliĢkisi açısından iki tür Ģamanın olduğundan söz edilmiĢtir. Buna göre, birincisi ruhlara egemen olan ve ĢaĢırmıĢ ruhların doğru yola girmesini sağlayan “psychopompe” olan Ģamanlar (Kuzey Asya Türk Ģamanları) ve ikincisi ruhun kendilerine egemen olduğu, ruhların istedikleri Ģeyleri kendilerine söylettikleri ve yaptırdıkları “chamane-possede” lerdir (Ortadoğu ve Afrika Ģamanları).

Güngör, Tevrat‟ta ġamanizm ile iliĢkilendirilebilecek pek çok konu bulunduğunu ifade ettikten sonra üç konuyu ele alıp incelemektedir. Bunlardan biri Ģöyledir: Tevrat‟ta anlatıldığına göre Yakup peygamber BeerĢeva‟dan Harran‟a giderken güneĢ batınca bir yerde gecelemiĢ, baĢının altına bir taĢ koymuĢtur. Rüyasında yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, baĢının göklere eriĢtiğini, meleklerin bu merdivenden inip çıktıklarını görmüĢtür. Güngör, Yahudi araĢtırmacıların bu rüyayı, merdivenin baĢında tanrı olduğu ve onun Yakup ile iliĢki kurduğu Ģeklinde de açıkladıklarını ifade ettikten sonra bu olayı, Ģamanın kırk boğumlu bir değneğe binerek göklere yükselip oradan da iliĢkiye girdiği ruhtan haber alması olayı ile karĢılaĢtırmaktadır. Ayrıca merdivenin hayat ağacını sembolize ettiğini ifade etmektedir.192 Hayat ağacı, bazı dini geleneklerde tanrısal âlemde veya yeryüzünde hayatı temsil etmek üzere tanrısal varlıklarca dikildiğine inanılan ağaçtır. Eski Ahit‟te, tanrının bahçeyi (cenneti) oluĢturarak Hayat Ağacı‟nı oraya diktiği ve ilk insanı buraya

191

H. Güngör, “Türk Alevi-BektaĢi ĠnanıĢlarında ġamanlığın Ġzleri”, Türk Bodun Bilimi Araştırmaları, s. 88-90.

192

yerleĢtirdiği anlatılır. Yine Eski Ahit‟in bildirdiğine göre, yılan Âdem‟i kandırmıĢ, o da bu ağacın yasak meyvesinden yemiĢtir. Bu durum kiĢiye bir tür tanrısallık ve ölümsüzlük kazandırmıĢtır. Sabiilik‟ te ise yüce IĢık Kralı‟na “Hayat” ya da “Ġlk Hayat” adı da verilmektedir. O ve çevresindeki ilahi varlıklar, bir tür hayat ağacı görünümündedirler.193

Güngör, Hayat Ağacı‟nın, ġamanî kozmolojide de yer aldığını, ancak semitik dinlerce kavram farklılaĢmasına dönüĢtürülerek üç dünyayı birbirine bağladığının kabul edildiğini belirtmiĢtir. Yakup peygamberin gördüğü rüya ile ġamanî inanıĢların temel unsuru ekstazik tecrübenin bir görünümü olan yükseliĢ motifi arasında bir iliĢki kuran Harun Güngör, ġamanî kozmolojinin üçlü dünya algısı ile Hayat Ağacı‟nın bu dünyaları birbirine bağlaması arasında da bir karĢılaĢtırma yapar.

Güngör‟ün karĢılaĢtırma yaptığı, Tevrat‟ta anlatılan ikinci olay ise Ģudur: Rab, Musa ile Harun‟a, firavun mucize istediğinde Harun‟un değneğini atmasını, değneğin yılana dönüĢeceğini söyler. Musa ile Harun firavunun yanına giderler ve kendilerine söylenileni yaparlar. Değnek yılana dönüĢür. Firavun kendi bilginlerini, büyücülerini çağırır. Her birinin değneği, attıklarında yılan olur. Ancak Harun‟un değneği onların değneklerini yutar. Güngör‟e göre büyü ve büyücülük, semitik kutsal kitapların tümünde sakınılması gereken bir iĢtir. Bazı Ģamanların büyü yaptıkları da bir gerçektir. Tevrat‟ta anlatılan büyü ile Ģamanların yaptığı büyü arasında hemen hiçbir fark yoktur. Fark, aynı olayların farklı isimlendirilmesindedir. Yahudilik ve Hıristiyanlıkta olağanüstü olaylarda amaç doğru ise bu tanrının iĢidir, mucizedir. Amaç doğru değilse bu Ģeytanın iĢidir.

Güngör, Tevrat‟ta anlatılan üçüncü olay olarak, Ġsrail topluluğunun hayvanları boğazlayarak kanını alıp, etin yeneceği evin yan ve üst kapı sövelerine sürecekleri örneğini ele alır. Bu olayda kanın ön plana çıktığı bir büyü iĢlemi görüldüğünü söyler. Kanla ilgili inançların, ruhun varlığını kabulle ilgili olduğunu belirtir. Kutsal kitapta kanın, ruh olarak kabul edildiğini ve bu yüzden et ile kanın bir arada yenmesinin yasaklandığını ifade eder. (Tesniye 12:13). Harun Güngör, ruhun var olduğuna inananların, bunun kemikte veya kanda olabileceğini düĢündüklerini ifade ettikten sonra bazı örnekler verir. Mesela eski Türklerin ruhun kemikte var olduğuna inandıklarını ve ak kemikliler ile kara kemikliler Ģeklinde insanları iki gruba ayırdıklarını, bugün bile Orta Asya‟da “ak süyek” kavramının asaleti ifade ettiğini belirtmektedir. Ona göre, Orta doğuda bu ayrım, kanın kutsallığı üzerine kurulmuĢtur. Bu konu ile ilgili olarak,

193

ortaçağda yapılan savaĢlarda yenen komutanın, yenilen komutanın kanını içmesi ve böylece yenilenin gücünün de yenen komutana geçmesi örneğini vermektedir. Kanın, görünmeyen varlıklarla alıĢ veriĢte de kullanıldığını, bunun en tipik örneğinin kurban olduğunu, yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi kanın kötü ruhlara karĢı koruyucu bir nesne kabul edildiğini ifade etmiĢtir.

Söz konusu çalıĢmasında Güngör, Ġbranilerde ve Araplarda görülen ve Türklere de geçmiĢ olan, çocuğun doğumunun yedinci gününde kesilen akika kurbanına ait kemiklerin kırılmadan kefenlenip temiz bir yere gömülmesi ile Orta Asya ġamanizm‟inde avlanan hayvanların tekrar geri dönmesi için kemiklerinin kırılmadan temiz bir yerde toplanması inancının aynı temele dayandığını ifade eder. Tüm bunların trans, ruh, büyü, tedavi, değiĢim/dönüĢüm vb. kavramlarla tanımlanabileceğini, ġamanizm‟in temelini ise bu kavramların oluĢturduğunu belirten Güngör, hemen hemen tüm dinlerin, özellikle de evrensel dinlerin içinde daha fazla ġamanik unsurların bulunduğunu açıklar. Sonuç olarak, dinler tarihi metodolojisi açısından incelendiğinde kutsal kitapların ġamanizm‟e ait unsurlar ihtiva ettiği vurgulanmaktadır.194

2.3.9. Türk Kültüründeki Ġnsan Figürü ile Türklerin Benimsedikleri ÇeĢitli