• Sonuç bulunamadı

2.1. Harun Güngör‟ün AraĢtırmalarında Deskriptif (Tasviri) Metot

2.1.13. Abdülkadir Ġnan‟ın ÇalıĢmaları

Güngör, “Abdülkadir Ġnan‟ın Din Tarihçiliği” adlı çalıĢmasında konunun iyi kavranması için Ġnan‟dan önceki Türk dini tarihi ile ilgili çalıĢmalardan söz etmektedir. Ġnan‟ın hayatı ve çalıĢmaları ile ilgili bilgiler verdikten sonra onun “Tarihte ve Bugün ġamanizm” ve “Eski Türk Dini Tarihi” adlı iki kitabını dinler tarihi metodolojisi açısından değerlendirmiĢtir. Güngör, Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulmasını takiben Türk araĢtırmacıların ve Rus baskısından ülkemize kaçan ilim adamlarının ve devlet

120

H. Güngör, “Dinler Tarihçisi Olarak Prof. Dr. Hikmet Tanyu ve Türk Dini Tarihi ÇalıĢmalarına Katkısı”, Türk Bodun Bilimi Araştırmaları, s. 306-309.

121

H. Güngör, “Bahaeddin Ögel‟in Türk Dini Tarihine Katkıları”, Türk Bodun Bilimi Araştırmaları, s. 311-316.

adamlarının ġamanizm ile ilgili çalıĢmalar yaptıklarını, bunlardan birinin de Abdülkadir Ġnan olduğunu ifade etmiĢtir. Güngör, Ġnan‟ın “ġamanizm” adlı kitabında Gök tanrı, GüneĢ, Ay, Yer-Su, Atalar kültü ve AteĢ‟i ġamanlığın unsurları olarak kabul ettiğini, ancak “Iduk” kavramının sadece hayvan kurbanı ile ilgili olduğunu düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Güngör, Ġnan‟ın ġamanizm‟i din olarak kabul ettiği bilgisine yer vermektedir. Ancak Güngör‟e göre Ġnan, yine de Altaylıların ve Yakutların ġamanlığının tamamen eski Türk dini olarak ifade edilemeyeceğini savunmaktadır. Güngör, Ġnan‟ın bu konudaki görüĢlerine yer verdikten sonra kendi karĢıt görüĢlerini ifade etmiĢtir. Güngör‟e göre Ġnan, ġamanizm hakkında detaylı bilgi sahibi değildir. Oysa Güngör, ġamanizm‟de animizm, animatizm, natürizm, totemizm, antropomorfizm ve zoomorfizm gibi çeĢitli inançların girift halde bulunduğunu ve astroloji ile ilgili inanıĢların olduğunu belirtmiĢtir. O, Ġnan‟ın Orhon Kitabelerinin ġamanist inançların etkisiyle yazıldığı fikrine karĢı çıkmıĢ ve bunun mümkün olmadığını Ģu ifadelerle ispatlamıĢtır: “Türk din sistemi Tanrı anlayıĢ ve inancı ile ġamanizm‟i aĢmasına rağmen, Ġnan, Orhon Kitabelerindeki Tanrı, Yer-Su ve Umay inancını maalesef ġamanizm‟in bir unsuru olarak görmekte, ayrıca kitabelerde kam=Ģaman, oyun vb. gibi kelimeler zikredilmemesine rağmen bu kitabelerin ġamanlık ruhunda telif edilip dikildiğini anlatmaktadır ki, buna katılmak mümkün değildir.” Güngör, Ġnan‟ın Gök tanrı ile ilgili fikirlerinin net olmadığını, ona antropomorfik ya da zoomorfik bir özellik mi yüklediğinin, fonksiyonel ya da Deus Otiosus bir tanrı mı olduğunu düĢündüğünün belli olmadığını tespit etmiĢtir.

Güngör, Ġnan‟ın Türk dinini politeist karakterde kabul ettiğini, sonradan Türk dinine Moğollardan giren Erlik ile Ülgen‟i karĢı karĢıya getirdiğini, Erlik ile Bay Ülgen‟in kızları ve oğullarının olduğunu düĢündüğünü belirtmiĢtir. Ancak Güngör, Ġnan‟ın bu kızlar ile oğullar arasında kutsal evlilik (hierogami) olup olmadığından hemen hiç söz etmediğini tespit etmiĢtir. Güngör, Türk dininde hierogaminin olmadığını belirterek Ġnan‟ın fikrine karĢı çıkmaktadır. O, Ġnan‟ın Umay‟ı milli bir tanrıça olarak gördüğünü, oysa Umay‟ın ödünç bir tanrıça olduğunun ortaya çıktığını ifade etmektedir. Güngör, Ġnan‟ın Yakutlardaki Tangara‟nın put anlamına geldiğini söylemesine de karĢı çıkmaktadır.

O, diğer bazı tarihçilerde olduğu gibi Ġnan‟da da dini, sadece tarihi bir fenomen olarak görme yanlıĢlığının olduğunu, bu yanlıĢın, tarihçilerin kitaplarının isimlerinden de anlaĢılacağını ifade etmektedir. Güngör, Ġnan‟ın “Türklerin Eski Dini Tarihi” adlı

kitabının isminin bu konuda örnek olduğunu ifade eder. Güngör‟e göre din belli bir dönem içinde görülemez. Çünkü tarihi aĢan bir karakter arz eder. Ayrıca insanın tarihi bir varlık olması düĢüncesiyle de birleĢmez.

Güngör, Ġnan‟ın “Eski Türk Dini Tarihi” adlı eserindeki “Hurafeler ve MenĢe‟leri” ile “Eski Türklerde Din (Türklerin Cahiliyyet Devri)” baĢlıklarına da eleĢtiriler getirmiĢtir. Çünkü ona göre dinler tarihi biliminin önemli özelliklerinden biri de objektif olmasıdır. Oysa Ġnan bu baĢlıklarla objektiflikten uzaklaĢmıĢtır ve baĢka bir bilimin kullandığı terminolojileri kullanarak hataya düĢmüĢtür.

Güngör Ġnan‟ın fikirlerini ele alıp önemli tespitlerde bulunduktan sonra onun bir dinler tarihçisi olarak kabul edilemeyeceğini bildirmiĢtir. Çünkü O‟na göre bir bilim, ona ait terminoloji kullanılarak yapılabilir. Güngör, Cahiliyyet devri tabirinin Abbasiler devrinde Ġslam tarihine sokulduğunu, böyle bir tabirin Türkler için kullanılamayacağını, aksi takdirde bu durumun Türklerin Ġslam öncesi kültürlerini inkâr etmek olduğunu ifade etmiĢtir. Ayrıca Güngör‟e göre Ġnan gibi tarihçilerin ve edebiyatçıların yaptığı Ģekilde Türk tarihini ve edebiyatını Ġslam öncesi ve Ġslam sonrası olarak devrelere ayırmak bilimsellikten uzaktır. Güngör bu eleĢtirisini yaparken Ģu Ģekilde karĢı çıkmaktadır: “Mesela Sovyetlerin dağılması ile ortaya çıkan ve her birinin kendi kültür ve tarihi bulunan ama din olarak Hıristiyan, Musevi, Budist-Lamaist ve Ak-din mensupları bu tür bir tasnifte nereye yerleĢtirileceklerdir?”

Güngör, Ġnan‟ın makalelerini bilgilerin tutarlılığı ve sağlamlığı açısından kitaplarından daha önemli bulmaktadır. O, Ģu örnekleri vererek Ġnan ile aynı düĢüncede olduğunu ifade etmiĢtir: “Örneğin onun Ak-yang_Ak dinle ilgili verdiği bilgi, Çet Çolpan tarafından kurulan ve bizce Budizmo-Ģamanizm olarak nitelenen bu din, Altaylıların bir yandan ilerleyen provoslav dinine, diğer yandan da Lamaizme bir tepki ve Altay Türklerinin milli kimliklerini koruma mücadelesidir. Kitapta buna yer verilmesi oldukça önemlidir. Diğer yandan ġamanizm kitabının ikinci baskısına yazdığı Balbal terimi ile ilgili açıklama da önemlidir. Hiç olmazsa Ġnan burada Balbal‟la TaĢnine‟leri ayırmaktadır. Halbuki bu husus ülkemizde hala karıĢtırılmaya devam etmektedir.”

Güngör, adı geçen çalıĢmasında Ġnan‟ın bir dinler tarihçisi değil, bir din etnologu olarak kabul edilebileceğini, zamanında ülkemizde çok bilinmeyen veya tabu sayılabilen konularla ilgili çalıĢmalar yaptığını belirtmiĢtir. “ġamanizm” adlı kitabı ile

ġamanizm konusuna dikkatleri çektiğini ifade ederek hem Türk din tarihine hem de Türk etnolojisine önemli katkılar yaptığı tespitinde bulunmuĢtur.122