• Sonuç bulunamadı

A. ARAŞTIRMANIN KONUSU, ÖNEMİ, YÖNTEMİ VE KAYNAKLARI

I. BÖLÜM

3. Kutsal Kitap İnancı

Tanrı insanı yarattıktan sonra başıboş bırakmamış ve mesajlarını her dönemde çeşitli yollarla göndermiştir. Bu mesajlar aracılı veya doğrudan, anlaşılabilir ya da kavranamayan ifadelerle muhataplarına ulaşmıştır. Dinlerin mensupları bu vahyi anlamaya ve yaşamaya çalışmış ve onu kaydetmişlerdir.205 Böylelikle ilahi mesajlar kutsal kitaplarda toplanıp korunmuştur.206Bu kitaplar bir dönemin kültürünü, değerini ve düşünce yargılarını sonraki nesillere aktarmaya yarayan en önemli araçlardır. Bir inancın veya bir bilginin insanlar arasında yayılması ve bu yayılmanın kalıcı hale gelmesi yine kutsal kitaplar sayesinde mümkün olmaktadır.207

Kur’an-ı Kerim’de ismen bahsedilen Sâbiîlerin müstakil bir din olduğu bilinmektedir.

Ancak kutsal kitap inancı hakkında İslam kaynaklarında çeşitli bilgiler bulunmaktadır. İbn-i Kesir, âlimlerden bir kısmının - Ebu'l-Âliye, Rebî' İbn Enes, Süddî, Câbir İbn Zeyd ve Dahhâk- onların kitap ehlinden bir fırka olduğu ve Zebur okudukları görüşünde olduklarını belirtir.208 Yine benzer bir görüş Hasan-ı Basri ve Katade tarafından da nakledilmiştir.

Taberî’nin naklettiği bu görüşe göre ise Sâbiîler meleklere tapan, aynı zamanda kıbleye doğru dönüp namaz kılan ve Zebur okuyan bir kavimdir.209

Şit (as)’e nispet edilen Suhuf-u Şit’in Sâbiîlerin kutsal kitabı olduğu görüşünde olanlar bulunmaktadır. Hamdi Yazır, Şihabuddin Ahmed b. Fazlullah el Ömerî’nin Mesâlikü’l

205Ali İsra Güngör, “Kutsal Metin” Dinler Tarihi, ed. Ahmet Hikmet Eroğlu, Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Ankara 2013, s.118.

206 Güngör, “Kutsal Metin”, s. 132.

207 Mehmet Alparslan Küçük, Kutsal Kitap Anlayışı Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam Örneği, Berikan Yayınevi, Ankara 2009, s. 12.

208İbn Kesir, Tefsir’ül Kur’an-il Azim, c. 1, s. 367-368.

209et-Taberi, Taberî Tefsiri Câmiul Beyan Te’vili ayn Kur’an, c.1, s. 228-229; el-Endelûsî, Bahru’l Muhit, s.

401-402; Te’vîlâtü’l Kur’ân Tercümesi, c. 1, s. 174.

Ebsâr” Ebu’l-Fidâ Tarihi ve Ebu’l-İsâ el-Mağribi’nin kitaplarına atıfta bulunarak Süryan ümmeti denilen kavmin Sâbiî milleti olduğunu ve dinlerini Şit ve İdris Peygamberlerden aldıklarını söylediklerini belirtir. Suhuf-i Şit (Şit’in sayfaları) dedikleri kitapta kerem (cömertlik), şecaat, doğruluk, yakına sahip çıkma gibi ahlaki güzellikler ve iyilikler zikredilmiş ve emredilmiş, kötülükler sıralanıp bunlardan çekinilmesi emredilmiştir.210 İbn Zeyd’e göre aynı grup, Musul civarında yaşayan ve “Lâ ilahe illallah” diyen fakat herhangi bir dine ve kitaba uymayan, hiçbir amel işlemeyen ve Rasulullah’a da iman etmeyen bir topluluk olarak bilinmektedir.211

Görüldüğü gibi İslam âlimleri arasında Sâbiîlerin kutsal kitapları hakkında ileri sürülen görüşler oldukça sınırlıdır. Sâbiîlerin kutsal bir kitaba bağlı olduğunu iddia edenler bulunduğu gibi, onları hiç bir kitaba uymayan ve şeriatları olmayan bir grup olarak nitelendirenler de olmuştur. Buna bağlı olarak Sâbiîlerin ehli kitap şemsiyesi altında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda farklı görüşlerin ortaya konulması kaçınılmaz olmuştur.

Ehl-i kitap tabirinin Sâbiîleri de kapsayacak şekilde kullanıldığını dikkate alarak bu konudaki tartışmaların üzerinde durmanın konuya katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ehl-i kitap tabiri; “Kutsal kitap sahipleri”, “İlahi bir kitaba inananlar” veya “Kitaplılar” anlamına gelir ve bu terim aynı zamanda ümmi teriminin zıddıdır.212 Kur’an’da ise “kendilerine kitap verilenler”213, “kendilerine kitap verdiklerimiz”214 ve “kendilerine kitaptan bir pay verilenler”215 şeklinde ifade edilmektedir.

210 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.3, ss. 304-306.

211et-Taberi, Taberî Tefsiri Câmiul Beyan Te’vili ayn Kur’an, c.1, s. 228-229.

212Aynur Uraler, Hz. Peygamber’e Yahudi ve Hıristiyanların Yönelttikleri Sorular, M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2015, s. 36.

213 Bkz. Bakara 2/101, 144, 145; Âl-i İmrân 3/19, 20, 100, 186.

Kuranı Kerim’e göre Allah katından indirilmiş ve onun hükümleriyle amel edilmesi gereken diğer kitaplar Tevrat, Zebur ve İncil’dir. Ulemanın bir kısmı kendilerine suhuf ve Zebur indirilen kimseleri ehli kitaptan sayarken, kimileri bu kitap ya da sayfaların hüküm değil de öğüt ve hikmet ihtiva ettiğini ileri sürerek bunlara tabi olan kimseleri ehli kitap olarak kabul etmemişlerdir.216 Ayrıca, “Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi”217 ayetini referans göstererek ehl-i kitap olarak tanımlanan kimselerin, Hz. Peygamber’den önce yaşamış Tevrat ve İncil’in müntesipleri olan Yahudi ve Hıristiyanların anlaşılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.218

İslam fakihleri ehli kitap tabirinin kapsamı konusunda iki farklı görüş ileri sürmüşlerdir. Hanefilere göre ilahi bir dine inanan ve kendilerine kitap indirilen herkes bu şemsiye altındadır. Şafîî ve Hanbelîler ise bu tabirin sadece Yahudi ve Hıristiyanlar için kullanılması gerektiğini ve diğer grupları ihtiva etmediğini ileri sürmüşlerdir.219 Bunun dışında Kur’an’nın ehli kitap olarak sadece Yahudi ve Hıristiyanları muhatap almasının sebebi bu iki dinin ilahi kaynaklı olması - Allah, Peygamber, ahiret ve kitap inançlarının bulunması - ve bu dinlere mensup insanların Kuran’ın indirildiği dönemde Hicaz bölgesinde tanınmış olmalarıdır.220 Nitekim ehli kitap olarak isimlendirilen inanç gruplarının peygamber

214 Bkz. Bakara 2/121, 146.

215 Âl-i İmrân 3/23; en-Nisâ 4/44.

216 Bkz. Ahmet Özel, “Gayri Müslim”, DİA, XIII, s. 418.

217 En’âm 6/156.

218Mustafa Sinanoğlu, “Kelâmcıların Ehl-i Kitaba Yaklaşımları” Kuran-ı Kerim’de Ehli KitapTartışmalı İlmi Toplantı, Altunizade Kültür Merkezi, İstanbul 2007, s. 332.

219 Sinanoğlu, “Kelâmcıların Ehl-i Kitaba Yaklaşımları”, s. 335.

220 Sinanoğlu, “Kelâmcıların Ehl-i Kitaba Yaklaşımları”, s. 336.

anlayışına ve bu peygamberlerin getirdiği bir kitap veya suhuflara sahip olmaları gerekmektedir.221

İslam’ın yayılmasıyla birlikte ehli kitap tabiri sadece Yahudi ve Hıristiyanları ifade eden bir kavram olmaktan çıkmış ve Kur’an’da ismi geçen diğer dinlerin de ehli kitap olup olmamasıyla ilgili tartışmalar başlamıştır. Bunun sebebi bu dinlerin de kendilerine ait bir kitabının olmasıdır.222 İslam fetihleri sonucunda Sâbîîler, Müslümanların hâkimiyeti altına girmesiyle birlikte kendilerine zımmî statüsü verilmiş ve onlara ehli kitap muamelesi yapılmıştır. İnanç özellikleri gereği Müslümanlar diğer din mensuplarına nasıl hoşgörülü muamelede bulunmuşlarsa Sâbîîlere de aynı muamele yapılmış, hukuki statü tanınmış ve onlarla dostça ilişkiler kurulmaya çalışılmıştır. Ancak bu durum, Sâbiîler tarafından kendi kutsal kitaplarını Müslümanların görmesiyle birlikte korktukları ve gizeminden sarsıldıkları için kendilerine dokunmadıkları algısı oluşturmuştur.223 Hâlbuki Mecusilere Hz.

Muhammed’in (as) “onlara ehli kitap muamelesi yapın” hadisi esas alınarak zımmi statüsü verilmiş ve Sâbîîler de bu bağlamda değerlendirilmiştir.224

Kuranı Kerim’de ismi geçmekle beraber inanç özellikleri hakkında bilgi bulunmayan Sâbiîlerin ehli kitap olup olmaması hakkında âlimler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Gerçek Sâbiîlik, ilk dönem İslam kaynaklarında Yahudiliğin veya Hıristiyanlığın bir mezhebi olarak görülmüş ve bu noktada ehl-i kitap çerçevesinde değerlendirilmiştir. Ebû Hanife ve Ahmed b.

Hanbel bu görüştedir. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi Halife Me’mun’un kendileriyle görüştükten sonra Harranlılar Sâbiî ismini almışlar ve ehl-i kitap statüsü kazanmışlardır.

İmameyne göre bazı fakihlerin Kitap ehlinden saymadıkları kimseler ise Sâbiî adını taşıyan ve

221 Bkz. Bakara 2/62; el-Mâide 5/69; el-Hac 22/17.

222 Sinanoğlu, “Kelâmcıların Ehl-i Kitaba Yaklaşımları”, s. 333.

223 Drower, Haran Gawaita, s.15-16.

224 Gündüz, Sâbiîler Son Gnostikler, s. 63.

yıldızlara tapan Harran putperestleridir.225 Dolayısıyla Sâbiî grupları arasında farklı inanç özelliklerinin bulunması onlar hakkında değişik görüşler ileri sürülmesine sebep olmuştur.226

Kanaatimizce Kuran’ın bahsettiği Sâbiîlerin kim olduğunun tespit edilmesi durumunda ehli kitap olup olmadıkları da anlaşılmış olacaktır. Zira ilk dönem İslam âlimleri Sâbiî inanç özelliklerinden bahsederken monoteist inanca sahip Zebur okuyan bir gruptan bahseder.

Nitekim Zebur okuduğunu kabul edenler onları ehli kitap çerçevesinde değerlendirir. Örneğin, Süddi (ö. H. 127) Sâbiîlerin Zebur okuduğunu ve bu doğrultuda ehl-i kitaptan sayıldığını iddia eder.227 İbn-i Kesir, Ebu’l –Aliye ve Dahhak’ın da aynı görüşü benimseyerek Sâbiîler’in ehl-i kitaptan Zebur okuyan bir topluluk olduğunu iddia ettiklerini nakleder. Bu sebepledir ki Ebu Hanîfe ve İshak b. Rahaveyh Sâbiîlerin kestiklerini yemekte ve kadınlarını nikâhlamakta bir mahzur görmemişlerdir.228

Bu konudaki farklı rivayetler şu şekilde sıralanabilir:

Vehb b. Münebbih (ö. H. 114) Sâbiîlerin monoteist bir inanca sahip olmakla beraber şeriatları bulunmayan bir kavim olduğunu iddia eder.229 Câbir b. Zeyd (ö.H.93 veya 103)’e Sâbiîler “ehl-i kitap mıdır” veya “yemekleri ve kadınları Müslümanlara helal midir” şeklinde sorular sorulmuş o da “Evet” cevabını vermiştir.”230 Âlimlerinden Hamdi Yazır’a göre ise Sâbiîler; Yahudilerle Hıristiyanlar, Yahudilerle Mecûsîler veya Hıristiyanlarla Mecûsîler arasında bir topluluktur. Hem ehl-i kitap hem de müşrik denilebilecek yönleri vardır.231

225 Remzi Kaya, “Ehl-i Kitap”, DİA, İstanbul 1994, c. 10, s.517.

226Özel, “Gayri Müslim”, s. 418.

227et-Tabersî, Mecmaul-Beyan fi Tefsîri’l-Kur’an, c. 1, s. 258-259.

228 İbn Kesir, Tefsir’ül Kur’an-il Azim, s. 368; Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, c. 1, s. 434.

229İbn Kesir,Tefsir’ül Kur’an-il Azim, s.368.

230el-Kurtubî, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, c. 1, s. 434.

231 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c. 3, s. 304-306.

İsmail Cerrahoğlu’na göre Sâbiîlerin diğer din mensupları arasında sayılması onların da ehl-i kitap olduğu anlamına gelmez. Aksi halde Mecûsîlerin ve Müşriklerin de ehli kitap olarak sayılması gerekmektedir. Bu ayetlerde zikredilen dinler Arapların tanımış oldukları dinlerden ibarettir. Yoksa Kuran-ı Kerim Arapların tanımamış olduğu Hint ve Çin dinlerinden bahsedecek değildir.232 Bu konu hakkında Tabersi de Sâbiîlerin ehli kitap olduğunu kabul etmez. Hatta tefsirinde Sâbiîlerin ehli kitap topluluğu olduğunu söyleyen ve onlardan cizye alınmasına fetva veren âlimlere karşılık Sâbiîlerden cizye almanın caiz olmadığını çünkü onların ehli kitap kategorisine alınmadığını belirtir.233

Önemli İslam âlimlerinden Cessas, Sâbiîlerin ehli kitap olup olmama hususunda iki farklı görüş olduğunu belirtir. İmam Azam (ölm. H. 150/ M. 767) ve bazı âlimler Sâbiîleri ehli kitap kabul ederken; İmam Muhammed ve İmam Yusuf gibi âlimler onların müşrik ve Mecusiler gibi olduğunu dolayısıyla ehli kitap olarak kabul edilmeyeceğini iddia eder. Hatta ehli kitap olmadıkları için kestiklerinin yenilemeyeceğini ve kadınlarıyla evlenilemeyeceğini belirtirler. Ebu’l-Hasen el-Kerhi bu konuya şöyle bir açıklama getirmiştir. İmam Azam’a göre Ehl-i kitap kabul edilen Sâbiîlik Hz. İsa (a.s)’nın dinini benimsemiş ve İncil okuyan bir kavimdir. Ancak Harran bölgesinde yaşayan ve yıldızlara tapan Sâbiîler ne İmam Azam ne de İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre Ehl-i kitap’tır.234

Modern dönem araştırmalarında elde edilen bilgilere göreSâbiîler, günlük konuşma dili Arapça ve ibadet dili Mandence olan geniş dini literatüre sahip bir topluluktur. İbadet dilindeki bu farklılıktan hareketle Sâbiî kutsal metinlerinin yazılması rahipler tarafından yerine getirilmektedir. Ayrıca bu inançta kutsal metinlerin yabancılar tarafından görülmesi

232Cerrahoğlu, Kur’an-ı Kerim ve Sâbiîler, s. 115.

233 Tabersi, Mecmaul-Beyan fi Tefsîri’l-Kur’an, c. 1, s. 258-259.

234el-Cassas, Ahkamu’l- Kur’an, c. 2, s. 328.

uygun olmamakla birlikte kutsal metinlerin ehil olmayanlara gösterilmesi de “zındıklık”

sayılmıştır.235

Sâbiî kutsal metinleri yazılı metinler ve sır metinleri olmak üzere iki bölüme ayrılır.

Yazılı metinler; temel kutsal kitaplar, ezoterik (gizli) metinler, divan, şerh, tefsirler, astrolojik ve büyü kitapları gibi metinlerden oluşur. Temel kutsal kitapları arasında en önemlileri Ginza, Draşia Yahya (Yahya’nın Öğretileri) ve Qolasta’dır.236 “Ginza Rabba” (Büyük Hazine) veya

“Sidra Rabba” (Büyük kitap) gibi isimlerle adlandırılan Ginza; Sağ Ginza ve Sol Ginza olmak üzere iki bölüme ayrılır. Sağ Ginza’da teolojik, mitolojik ve kozmolojik gibi çeşitli konular işlenirken; Sol Ginza’da sadece “ruh” ile ilgili konularda bilgi verilir. Bu sebeple Sol Ginza aynı zamanda “Ruhlar Kitabı” anlamında “Sidra d. Nişmata” olarak da isimlendirilmektedir.237

Sâbiîlerin temel kutsal kitaplarından bir diğeri olan Draşia d Yahya; Yahya’ya atfedilmekte ve Yahya’nın öğretileri anlamına gelmektedir. Bu kitap aynı zamanda Draşia d Malke (Kralların Öğretileri) olarak da adlandırılır. Bunun dışında Sâbiîlerce önem verilen diğer bir kutsal kitap “Koleksiyon” ya da “Övgü” anlamına gelen Qolastadır. Bu kitap ise gusül, ayin yemekleri ve günlük ibadetlerle ilgili konuları içermektedir.238

Sâbiî literatüründe bu kitaplar dışında kutsal metinler de bulunmaktadır. Bu metinler sadece rahipler ve rahip adayları tarafından kullanılır. İçerik olarak teolojik ve kozmolojik konulardaki gizli öğretileri ihtiva eder. Ayrıca çeşitli dini törenlerle ilgili teknik ve son derece gizli bilgiler verir. Bunlar arasında “Alf Trisar Şuialia” (Binoniki Soru), mitolojik ve teolojik konular hakkında bilgi verir. Şekil olarak soru-cevap şeklinde ilerleyen bir kitaptır. Yalnızca

235Şinasi Gündüz, Dinlerde Yükseliş Motifleri ve İslam’da Miraç, Vadi Yayınları, Ankara 1996, s. 51.

236 Süleyman Turan-Emine Battal, Dünya Dinlerinde Kutsal Metinler, STS Yayınları, Ankara 2015, ss. 146-148.

237 Gündüz, Sâbiîler Son Gnostikler, s. 76.

238 Köftürcü, “Sâbiîlik ve Maniheizm”, s. 313.

rahipler ya da rahip adaylarınca okunacağına inanılan diğer kitaplar “Alma Rişaia Rabba”

(Büyük ilk Âlem) ve “Alma Rişaia Zuta” (Küçük ilk Âlem)’dir. Gizli bilgiler ihtiva ettiğine inanılan bu kitapların açıklamaları da gizlenmiş şifreli ifadelerden oluşur. 239 Sır metinleri ise kötü güçlere, uğursuzluğa ve büyüye karşı çanak, çömlek ve levhalar üzerine yazılan şifreli ifadelerdir.240

Kutsal metinler Dinler Tarihi araştırmalarında temel bilgileri elde etmek amacıyla araştırmacıların başvurması gereken en önemli kaynaklardandır. Bu metinler tanrının insanı yarattıktan sonra onu başıboş bırakmadığının ve mesajlarını her dönemde çeşitli yollarla gönderdiğinin bir kanıtıdır. Dinlerin müntesipleri bu mesajlara muhatap olmuş; onu anlamaya ve yaşamaya çalışmıştır. Tanrı inancı bulunmayan dinlerde ise din kurucusu tarafından söylenen sözler, uygulamalar ve öğütler kutsal metin sayılmıştır.

Sâbiî inanç ve ibadetleri hakkında ayet ve hadislerde bilgi bulunmaması, onların diğer inanç ve ibadetlerinde olduğu gibi kutsal kitap inancı hakkında da İslam âlimlerinin muhtelif görüşlerileri sürmesine sebep olmuştur. Âlimlerinden bazıları onların hiçbir kitaba uymadığını; bazıları da Şit’e (as) gönderilen suhufa tabi olduğunu ya da Zebur okuduklarını ileri sürmüşlerdir. İnançları arasında –bilgi çeşitliliği görülse de- kutsal kitap anlayışına yer verilmesi, onların ehli kitap olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda tartışmalar meydana getirmiştir.

“Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi” ayetini yorumlayan bazı müfessirler ehli kitabın müntesipleri olarak sadece Yahudi ve Hıristiyanları görmüşlerdir.

Ancak İslamiyet’in yayılmasıyla birlikte bu kanaat değişmiş; Kur’an’da ismi zikredilen diğer dinlerin de ehli kitap olup olmadığı tartışılmaya başlamıştır. Bu durumun temel sebebi ise zikredilen Sâbiîlik ve Mecusilik gibi dinlerin de kendilerine ait bir kitabı olması ve siyasi,

239Küçük-Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 194.

240 Köftürcü, “Sâbiîlik ve Maniheizm”, s. 314.

sosyal ve iktisadî şartların bunu gerekli kılmasıdır. Hz. Muhammed’in (as) “Mecusilere ehli kitap muamelesi yapın” ifadesinden hareketle onların ehli kitap olmadığı ancak ehli kitap muamelesine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bir diğer rivayette Hz. Muhammed (as) kestiklerinin yenilmesini ve kadınlarıyla evlenilmesini yasaklamıştır.

Sâbiîlerin ehli kitap olup olmaması hakkında İslam âlimleri farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Onları Yahudilik-Hıristiyanlık arasında bir dini grup olarak gören Ebu Hanife ve Ahmed b. Hanbel gibi önemli İslam Hukukçuları ehli kitap olarak değerlendirirken; Ebu Yusuf ve İmam Muhammed gibi fakihler ise Sâbiîleri yıldızlara taptıkları gerekçesiyle ehli kitap olarak kabul etmemektedir.

Bu tartışmaların yanı sıra Sâbiîlik günümüzde mensubu az da olsa yaşayan bir dindir.

Bu dine mensup insanların kabul ettikleri birçok kutsal kitap bulunmaktadır ve bu kitaplar İslam kaynaklarında bahsedilen kutsal kitaplardan tamamen farklıdır. Bu dönemde Sâbiîlerin en önemli kutsal kitabı Ginza’dır. Bununla birlikte Qolasta ve Draşia d Yahya gibi önemli kutsal kitapları da bulunmaktadır.

Benzer Belgeler