• Sonuç bulunamadı

Kurumsallaşma Seviyeleri Yüksek Aile Şirketlerinde Yürütme Ve Koordinasyon Fonksiyonlar

3.2. AİLE ŞİRKETLERİNDE KURUMSALLAŞMA

3.2.3. K URUMSALLAŞMA S EVİYELERİ Y ÜKSEK A İLE Ş İRKETLERİNİN T EMEL

3.2.3.3. Kurumsallaşma Seviyeleri Yüksek Aile Şirketlerinde Yürütme Ve Koordinasyon Fonksiyonlar

Kumsallaşma seviyeleri yüksek aile işletmelerinde yürütme ve koordinasyon faaliyetleri etkin bir biçimde işlemektedir. Bu işletmelerde birey amaçları ile örgütün bütünün amaçları bütünleştirilerek her ikisi de amaçlarına en üst düzeyde ulaşırlar. Şirketteki çalışmalar, bölümler ve insanlar birbirleriyle uyumlu bir şekilde faaliyet göstermektedirler. Kurumsallaşma seviyeleri yüksek şirketlerde bölümler birbirleriyle sıkı ilişkiler içine girmiş ve her bölüm diğeriyle uyum içerisinde çalışmaktadır; her bölüm diğer bölümlerin ne yaptıklarının farkında ve kendi fonksiyonu ile diğer bölümlerin fonksiyonları arasında ne gibi ilişkilerin olduğunu bilmektedir ve de bölümlerin eylemlerinin diğer bölümlerin eylemlerine ve içinde bulunulan duruma sürekli uygunluğu sağlanmaktadır.290

Kurumsallaşma düzeyleri yüksek aile şirketlerinde aile bireylerinin birbirleriyle; aile üyeleri ile aile üyesi olmayan çalışanlar arasında çeşitli nedenlerle yaşanabilecek çatışmalar, yazılı ve işi ön plana alan sistemlerin varlığından dolayı genellikle yaşanmaz. Bu şirketlerde diğer şirketlerden farklı olarak hem yoğun iletişim hem de aile bağları

289 Ebru Karpuzoğlu; a.g.e., ss.146-147.

nedeniyle informal ilişkiler kuvvetlidir. Samimi ve içten yakınlık, karşılıklı saygı ve bağlılık, iyi tanımlanmış kişisel sınırlar, karşılıklı destek ve yardımlaşma ile ilişkilerin

sosyal faaliyetlerde korunması söz konusudur.291

Bu tür şirketlerde uygun çalışma ortamları mevcuttur. Aile üyesi olan ve olmayan çalışanlar birbirleriyle ve üstleriyle uyum içerisinde çalışırlar. Bu şirketlerde herkes birbirine güvenir ve herkes birbirinin hak ve görüşlerine saygılıdır. Çalışanlar, ayrım gözetmeksizin, işletmeye katkıları oranında maddi ve manevi olarak tatmin edilirler.

3.2.3.4. Kurumsallaşma Seviyeleri Yüksek Aile Şirketlerinde Denetim Fonksiyonu Denetim ya da kontrol; standartlarla fiili sonuçların karşılaştırılmasıdır. Kurumsallaşma seviyeleri yüksek aile işletmelerinde, planlama fonksiyonu amaçlar, mevcut durum, çevre ve gelecek göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Faaliyetler ve bölümler birbirleriyle uyum içerisinde çalışmaktadırlar. İletişim etkin bir biçimde işlemektedir. Herkes istediği bilgiye kolayca ulaşabilmektedir. Kararlar ortak alınıp, tüm problemlerin çözümünde ortak sonuçlara varılmaktadır. Tüm bunların neticesi olarak da bu şirketlerde belirlenen standartlarla fiili sonuçların birbirleriyle uyumlu olduğu söylenebilir. Ancak, eğer standartlardan olumsuz sapmalar söz konusu ise, bunlara anında müdahale edilerek düzeltmelerin yapılması gerekmektedir. Bu tip şirketlerde yönetim zamanı ağırlıklı olarak performansı geliştirmek üzere kullanıldığından bu şirketlerin iş sonuçlarında başarıya

ulaşma olasılığı da artmış olmaktadır.292

291 Ebru Karpuzoğlu; a.g.e., s.150-151. 292 Yılmaz Argüden; a.g.m.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BÜYÜME VE KURUMSALLAŞMA SÜRECİNDE AİLE ŞİRKETLERİNDE YÖNETİM ÜZERİNE ARAŞTIRMA

Ülkemizdeki işletmelerin hemen hepsi aile şirketidir. Bu şirketlerin büyüyüp gelişemeden kısa sürede varlıklarının sona erdiği görülmektedir. Bunun en önemli sebebi olarak da kurumsallaşamamaları gösterilebilir. Aile şirketlerinin bu konuda önlerine çıkan engellerin tespit edilmesi ve bu engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

4.1. ARAŞTIRMANIN AMACI

Değişimin sürekli bir biçimde var olduğu günümüzde ayakta kalmak isteyen işletmeler için kurumsallaşma bir zorunluluktur. Kurumsallaşmayı gerçekleştiren işletmeler daha hızlı bir biçimde büyümektedirler. Bu işletmeler değişimin gereklerini daha çabuk yerine getirirler ve böylece işletme, rakiplerine karşı daha avantajlı bir durumda bulunur.

Ülkemizde çoğunluğu oluşturan aile işletmelerinin uzun bir biçimde varlıklarını sürdürememe nedeni olarak kurumsallaşmayı gerçekleştirememeleri gösterilebilir. Bir aile şirketi kurumsallaşmışsa daha iyi büyür ve daha çabuk kabuk değiştirir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı, aile şirketlerinin kurumsallaşmaya bakış açıları ve kurumsallaşmada önlerine çıkan engellerin neler olduğunu ortaya koymaktır.

4.2. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Büyüme ve kurumsallaşma sürecindeki aile şirketlerinin yönetimi konusundaki bu çalışma, Karaman İli’nde farklı sektörlerde faaliyet gösteren küçük, orta, büyük ve uluslar arası işbirlikleri olan dört aile şirketinin şu anda yönetiminden sorumlu kişiler ile yapılan söyleşilerin içerik analizi ile incelenmesi yöntemine dayanmaktadır. Söyleşilerin iki tanesi (Göçmen Makine ve Duru Bulgur) araştırma sürecinde gerçekleştirilmiş, diğerleri (Bifa ve Saray Bisküvi) yakın zamanlardaki dergilerde yayınlanmıştır. Mülakatların tam metinleri tezin sonunda yer almaktadır.

İçerik analiziyle ilgili olarak pek çok tanım yapılmıştır. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:293

İçerik analizi, iletişimin yazılı/açık içeriğinin nesneli sistematik ve nicel tanımlarını yapan bir araştırmadır.

Yazılı ve sözlü materyallerin sistemli şekilde analiz edilip insanların söyledikleri ve yazdıklarının açık talimatlara göre kodlanarak nicelleştirilmesi sürecidir.

İçerik analizi, sözel ve yazılı verilerin belirli bir problem ya da amaç bakımından sınıflandırılması, özetlenmesi, bu verilerin belirli değişken veya kavramlarının ölçülmesi ve belirli bir anlam çıkarılması için taranarak kategorilere ayrılmasıdır.

İçerik analizi yönteminde öncelikle kategoriler belirlenmiştir. Bu çalışma için on kategori oluşturulmuştur. Bunlar; görüşülen iş adamlarının eğitim seviyeleri, yetişme ortamları, kariyer seçimleri, işletmenin kurulma ve büyüme süreci, girişimcilik özellikleri, kurumsallaşma, sektördeki öncü rol, ailenin işletme üzerindeki rolü, devlet ve bürokrasiye bakış ve sosyal etkilerdir. Sonra, söyleşiler belirlenen bu on kategoriye göre tek tek incelenmiştir. Daha sonra ise, incelemelerden yola çıkarak sonuca varılmıştır.

4.3. ARAŞTIRMANIN BULGULARI

Bu çalışma Karaman İli’nde faaliyet gösteren dört aile işletmesi üzerinde yapılmıştır. Bu nedenle Karaman İli hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra araştırmanın bulguları incelenecektir.

4.3.1. Karaman Hakkında Bilgi

Karaman, İç Anadolu Bölgesinin güneyinde Konya-İçel ve Antalya illeri arasında yer alır. Yüzölçümü 9393 km2’dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1033 metredir. Karamanoğulları Moğol istilasından sonra, Anadolu’da dağılan Türk birliğini kurmak, Anadolu’nun her tarafında ortaya çıkan karışıklıkları önlemek üzere, 1256 yılında bağımsızlıklarını ilan ederek Karamanoğulları Beyliği’ni kurarlar. 14. yy.’de Anadolu’nun en güçlü beyliği haline gelen Karamanoğulları, 1467 yılında Fatih Sultan Mehmet

293 Ezel Tavşancıl, A. Esra Aslan; İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri/Sözel, Yazılı ve Diğer Materyaller İçin, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2001, ss.17-21.

tarafından Osmanlı Devleti’ne katılır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ilçe merkezi

haline getirilen Karaman, 1989 yılında il olmuştur.294

Tarıma dayalı sanayi üretiminde çok ileri bir düzeyde olan Karaman, bol ve ucuz hammadde üretimi ile de İç Anadolu Bölgesi’nin gözbebeği durumundadır. Karaman İli’nin ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalı olup, tarıma dayalı sanayi sektöründe büyük bir gelişme göstermiştir.295

Karaman İli’nde, tarım iş kolunda çalışanların toplam istihdam içindeki oranı %65,01’dir. Bu oran, ilin içinde bulunduğu bölgenin ve Türkiye ortalamasının üzerindedir. Sanayii iş kolunda çalışanların toplam istihdam içindeki oranı, % 11,14 ile bölge ortalamasının üzerinde iken, Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Tarım sektörünün il için önemli bir faaliyet alanı olması ve Türkiye’de tarım sektöründe ücretsiz aile işçiliğinin yaygın olması nedeniyle, ücretli çalışanların toplam istihdama oranı, bölge ve

ülke ortalamasından oldukça düşüktür (%28,76).296

Karaman ili 1990’lı yıllarda ekonomik yönden atılım göstermiştir. Doğu Bloğu ülkelerin dağılması, il bazındaki öncü işletmelerin başarı sağlaması, yurtdışında çalışanların işveren olarak ile dönmesi ve know-how getirmesi ve devlet teşviklerinin yatırımları özendirmesi bu dinamiği başlatan nedenler olmuştur. Tarım ve hayvancılığın büyük önem taşıdığı ilde sanayinin gelişimi de tarıma dayalı olarak gerçekleşmiştir. Bisküvi, gofret ve diğer çikolata kaplı ürünler ile un ve bulgur üretiminin önemli miktarlara ulaşması, bu alanlardaki yan sanayinin de gelişimine ön ayak olmuştur. Gıda makineleri, ambalaj ve paketleme sanayileri de Karaman ilinde gelişme gösteren sektörlerden olmuştur.297

1990’ların sonundaki ciddi krizlere kadar Karaman merkezi istihdam sorunu olmayan, çevredeki il ve ilçelerden göç alan bir bölge hüviyetini kazanmıştır. İl merkezindeki bisküvi fabrikalarının 4 tanesi 1990’lı yıllarda defalarca Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yer almış, yüz milyonlarca dolarlık ihracat rakamlarına ulaşmışlardır. 1990’ların sonunda, özellikle eski Sovyetler Birliği’nden ayrılan ülkelerin kendi üretimlerini

294 http://www.ktso.org.tr/tr/k_genel.htm. , Erişim.29.12.2004.

295 ---“Karaman Verimliliği Artırma Projesi”, İl Düzeyinde Verimliliği Artırma Projeleri, Proje 8, Milli Prodüktivite Merkezi, Ankara, Mayıs 2004, s.20-21.

296 Yusuf Özel, “Esnek Çalışma Modeli ve Karaman İli Bisküvi Üretim İşletmeleri Üzerine Bir Uygulama”,

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2004.

gerçekleştirmeye başlaması, çeşitli küresel krizler gibi sebepler genelde ihracat ağırlıklı faaliyet gösteren bölgede ciddi bir pazar sorunu ortaya çıkarmıştır. Özellikle AB ve ABD kökenli işletmelerin Rusya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri pazarlarına girmeleri sektörün ihracat yönünden gerilemesine sebep olmuştur. Bu noktada sayıları 20’yi aşan bisküvi ve gofret fabrikaları kısmen kapanmış, kısmen küçülmüş ve düşük kapasiteyle üretimlerini sürdürmeye çalışmış, ancak 2000 yılında belli başlı birkaç işletme dışında sektör önemli kayıplara uğramıştır.298

Şu anda Karaman’da Sanayi ve Ticaret Odası’na kayıtlı 120 işletme bulunmaktadır. Bu şirketlerin sektörlere göre dağılımını Tablo 4.1’de gösterebiliriz.

Tablo 4.1 Karaman’da Faaliyet Gösteren İşletmelerin Sektörlere Göre Dağılımı

Sektör Faal

Gıda Sanayi Tesisi 36 Ambalaj ve Kağıt Sanayi Tesisi 9 Tekstil Sanayi Tesisi 3 Plastik Sanayi Tesisi 4 Maden ve Toprak Sanayi Tesisi 7 Makine ve Metal Sanayi Tesisi 11 Mobilya Sanayi Tesisi 1 LPG Dolum Tesisi 1

Boya Tesisi 1

Soğuk Hava Tesisi 17 Yem Sanayi Tesisi 3 Muhtelif (Gayri Faal) Sanayi Tesisi 27

Toplam 120 Kaynak: ---“Karaman Verimliliği Artırma Projesi”, İl Düzeyinde Verimliliği Artırma Projeleri, Proje 8,

Milli Prodüktivite Merkezi, Ankara, Mayıs 2004, s.21.

Sektörel büyüme hızları, İç Anadolu Bölgesi ve Türkiye ortalamaları ile karşılaştırıldığında; Karaman İli tarım sektörünün, 1987-2000 döneminde yıllık ortalama %1,6 düzeyinde büyüme hızı ile bölge ve Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme gösterdiği söylenebilir. Benzer şekilde, Karaman ili sanayii sektörü büyüme hızı ve hizmet

298 H. Bahadır Akın, Birol Mercan; “Yöresel Kalkınma ve Endüstriyel Odaklar Açısından Karaman Bisküvi

Sanayi ve Yerel Bir Girişimcilik Örneği Olarak Saray Bisküvi ve Gıda A.Ş.,

sektörü büyüme hızları da bölge ve Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir (Tablo 4.2.).299

Tablo 4.2. Karaman İli’nde GSYİH’nın Sektörel Büyüme Hızları (1987-2000 Dönemi; Yıllık Ortalama;%)

Tarım Sanayi Hizmet Toplam

Karaman 1,6 9,6 9,5 4,7

İç Anadolu 0,2 4,9 3,5 3,2

Türkiye 1,4 4,4 3,9 3,6

Kaynak: Yusuf Özel, “Esnek Çalışma Modeli ve Karaman İli Bisküvi Üretim İşletmeleri Üzerine Bir

Uygulama”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2004.

4.3.2. Araştırma Bulguları

İçerik analizi yöntemi temel alınarak belirlenen on kategoriye göre, dört aile şirketinin sahipleriyle yapılan söyleşinin analizi aşağıdadır.

4.3.2.1. Eğitim

Müftüoğlu,300 ülkemizde işletme kuran kişilerin genellikle eğitim imkanlarından

yararlanamadan çok genç yaşta iş hayatına atıldıklarını, yoğun bir çalışma zorluğu nedeniyle ne öğrenimlerini ve ne de geniş bir kültür edinme imkanı bulabildiklerini belirtmektedir.

Görüşme yapılan işadamlarından Yılmaz Babaoğlu ilkokul mezunu. İlkokul tahsilini yaptıktan sonra ailesi okumasını istememiş. Okulu bitirdikten hemen sonra babasıyla birlikte ticarete atılmış. Mustafa Göçmen, Meslek Lisesi mezunu ve ilkokuldan beri makinelerle ilgili eğitim almış. Sami Özdağ ise, Selçuk Üniversitesi Eğitim Enstitüsü’nü o dönemin siyasi olayları nedeniyle bırakmak zorunda kalmış. İhsan Duru, Gazi Üniversitesi Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü’nü bitirmiş. İncelenen görüşmelerde, sadece Mustafa Göçmen’in şu an yaptığı işle ilgili eğitim aldığı görülmektedir.

299 Yusuf Özel; a.g.e.

Yılmaz Babaoğlu, zaman zaman okuyamamasını bir eksiklik olarak hissettiğini; ancak bu eksikliğin çok da büyük boyutlarda olmadığını söylüyor. Önemli olanın insanın kendini geliştirmesi, araştırarak yeni şeyler öğrenmesi olduğunu belirtiyor. Göçmen de benzer olarak üniversite okumanın çok da fazla önemli olmadığını, yüksek tahsil yapmadan da insanın kendisini geliştirebileceğini belirtiyor.

4.3.2.2. Yetişme Ortamı

Çocukluk dönemi tecrübeleri kariyer seçiminde oldukça etkilidir. Bu etki birkaç alanda oldukça belirgindir. Ailenin çocuklarının kariyerlerinin seçiminde etkili olduğu en önemli alanlardan birisi, ailenin sosyal yapı içindeki yeridir. Sosyal yapı içindeki yer, ailenin çocuklarını yetiştirmeleri ve onları geleceğe hazırlamaları için gerekli finansal kaynaklara ulaşma derecelerini belirler. Ayrıca ailenin değer yönelimi, çocuk yetiştirme tarzı, çocuk sayısı, ebeveynlerin otoriter veya eşitlikçi olmaları gibi öğeler de çocukların sosyalleşme sürecini, buna bağlı olarak da sonraki hayatlarını etkiler.301

Yetişme ortamıyla ilgili olarak en çok bilgiyi Sami Özdağ’dan ediniyoruz. Özdağ, 1959 Karaman doğumlu. Babası 1970’lerde gıda toptancılığıyla uğraşan Özdağ, öğrencilik dönemlerinde babasına yardım ediyormuş. O yıllarda babasının toptancı dükkanına gelen kamyonlara bakarak ileride bu kamyonların kendisi adına Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına mallar taşıyacağını hayal edermiş. Yüksek öğrenimini o dönemin anarşik olayları nedeniyle tamamlayamadığını söylemesi bize o dönemin siyasi yapısı hakkında da bilgi veriyor.

Diğer üç işadamının yetişme dönemlerindeki sosyal, kültürel ve siyasi ortam hakkında açık bilgi edinemiyoruz. Ancak Yılmaz Babaoğlu’nun, ilkokuldan sonra, okumak için şehir dışına gideceğini düşünen ailesinin tahsilini sürdürmesine karşı çıkmaları, bize o dönemde (yaklaşık 1940-1950’li yıllar) bölgedeki sosyo-kültürel ortam hakkında bilgi veriyor.

Mustafa Göçmen, 1971 yılında doğmuş. Göçmen’e ailesi tarafından ilkokuldan itibaren, babasının işini devam ettirmesi düşüncesiyle, sürekli olarak makinelerle ilgili eğitim aldırılmış. İhsan Duru’nun yetişme ortamı hakkında bilgi sahibi değiliz; ancak

301 Nihat Erdoğmuş; “Girişimci İşadamlarının Kariyer Gelişimi”;

Özdağ ile yakın yaşlarda olmaları, Duru’nun da yetişme dönemindeki siyasi ortam hakkında az çok bilgi sahibi olmamızı sağlıyor.

4.3.2.3. Kariyer Seçimi

Kariyer seçimi 1940’lara kadar zamanı gelince yerine getirilen “tesadüfi bir karar” olarak düşünülmekteydi. Son yıllarda yapılan araştırma bulgularıysa kariyer davranışlarının bir gelişim sonucu oluştuğunu göstermektedir. Tıpkı bireyin fizyolojik, duygusal ve benzeri gelişmeleri gibi kariyer davranışları da çeşitli yaş dönemlerine özgü tipik özellikler gösteren bir gelişim yapısı içindedir.302

Bireyin sosyal geçmişi, ana baba ilişkisi, ailenin toplumsal ekonomik düzeyi, bireyin içinde yer aldığı sosyal çevre, kariyer seçimini etkileyen temel etkenlerdendir. Kariyer seçiminde bireyin kişiliği oldukça önemlidir. Kişilik ve kariyer seçimine yönelik kuramsal modeller, kişinin ilgi değer ve tutumlarının iş veya kariyer seçimini etkilediğini ortaya

çıkarmaktadır.303 Bunlardan John Holland’ın araştırmasına göre, kişilikleriyle uyumlu

çalışma ortamında çalışan insanlar, en iyi biçimde çalışıp gelişerek iş tatmininde bulunabileceklerdir. Holland, varsayımını kişilik tiplerine dayandırarak insanların kişiliklerinin kariyer seçimlerine yansıdığını savunmuştur. Kişilik tipleriyle iş çevrelerini altı sınıfa ayırarak, bunları gerçekçi, araştırmacı, sanatçı, sosyal, girişimci ve geleneksel olarak adlandırmıştır. Daha fazla iş tatmini için işle kişiliğin yakın bir ilişki içinde olması

gerektiğini söyler.304 Schein’e göre kişilerin ihtiyaç ve güdüleri daha sonra onların

kariyerlerini etkileyecek kariyer değerlerinin (anchor) oluşmasına neden olur. Beş kariyer

değeri; teknik/fonksiyonel, yönetim, yaratıcılık, bağımsızlık ve güvenliktir.305

İşadamlarının hemen hepsinin kariyer seçiminde ailenin işini devam ettirmenin ön plana çıktığı görülmektedir. Göçmen’de bu durum baskın olarak hissedilmektedir. Mustafa Göçmen, Karaman Meslek Lisesi mezunu ve babasının işi olan makine imalatını devam ettirmesi için ailesi O’nu, ilkokuldan itibaren bu işe yönlendirmiş. Yaptığımız söyleşide bunu açıkça dile getiren Göçmen, kendisinin aslında sözel yönünün daha kuvvetli olduğunu; ama baba mesleğini devam ettirmesi için ailesinin kendisini, makine mühendisi

302 Halis Demir, Yakup Küçükkale; “Kişilik Yönelimi ile Kariyer Seçimi Arasındaki İlişki Üzerine Bir

Araştırma”, 8. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi, a.g.e., s.781.

303 Serpil Aytaç; Çalışma Yaşamında Kariyer, 1. Baskı, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 1997, ss. 87, 91. 304 Samuel Johnson; “Career Development Theory”, http://www.careernet.state.md.us/careertheory.htm.

Erişim: 30.12.2004.

olmaya zorlayarak, sürekli matematik dersine yönlendirdiklerini söylemektedir. Aslında ailesinin bu kadar baskısı olmasa rahatlıkla bir işletmeci veya bir iktisatçı olabileceğini de belirtmektedir.

İhsan Duru, Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü mezunu olmasına rağmen, 1976 yılında; yani 20 yaşında, babasının 1935 yılında kurduğu bulgur imalathanesinde ortak olarak işe başlamış. Bu durum, aile işinin devam ettirilmesine daha çok önem verildiğini göstermektedir. Bu konu hakkında Duru ile yapılan söyleşide herhangi bir bilgiye rastlayamıyoruz.

Yılmaz Babaoğlu ilkokuldan sonra 11 yaşında hemen iş hayatına atılmış. 13 yaşında bir bakkal dükkanıyla ilgileniyormuş. 18 yaşında sebze pazarında sebzecilik, daha sonra da toptancılık yapmış. Askerdeyken de sebze ve peynir işleriyle uğraşmış. 1962 senesine kadar babasıyla birlikte çalışan Babaoğlu, bu yıldan sonra bir ortakla çalışmaya başlamış ve aynı yıl Bifa Bisküvi kurulmuş. Babaoğlu’nun kariyer seçiminde ailesinin rolünün çok fazla olduğu görülüyor. Ailesinin tek çocuğu olması, okumak için büyük şehirlere gitme zorunluluğunun bulunması ve dönemin sosyo-kültürel yapısı Babaoğlu’nu, daha çocuk denecek yaşta, iş hayatına atmış.

Sami Özdağ, küçüklüğünde babasının toptancı dükkanında, ona yardım ederek iş hayatını küçük yaşta öğrenmeye başlamış. Yüksek öğrenimini, o dönemin siyasi olayları sebebiyle yarım bırakmış ve babasıyla birlikte bir müddet ticaretle ilgilenmiş. 1979 yılına kadar ticaret ve esnaflıkla uğraşmış. 1979 yılında ağabeyi ve kardeşleriyle birlikte, eskiden beri hayalini kurdukları üretim işine girerek, lokum, şekerleme ve 1980’lerin ortalarına doğru da bisküvi, çikolata ve gofret üretimine başlamışlar.

Kariyer seçiminde aile baskısının çok yoğun hissedilmediği işadamı olarak Sami Özdağ gözükmekte. Özdağ, dönemin anarşik olayları nedeniyle öğrenimini yarıda bırakmamış olsaydı, ticaret dışında, örneğin; memurluk gibi, başka değişik işlerle uğraşabileceği düşünülebilirdi. Ancak, daha öğrenci olduğu yıllarda babasının iş yerine gelen kamyonların, bir gün kendi adına tüm Türkiye’de ve ülkeler arasında mal taşıyacağının hayalini kurması, O’nun içinde bir yerlerde girişimcilik özelliğinin güçlü bir şekilde bulunduğunu ve günün birinde de bunu ortaya çıkaracağını bize göstermektedir.

Holland ve Schein’in kariyer teorilerine göre; Yılmaz Babaoğlu ve Sami Özdağ girişimci ve yaratıcı, Mustafa Göçmen teknik/fonksiyonel, yönetici olduğu söylenebilir. İhsan Duru ile yapılan söyleşide bu konuda fazla bilgi bulunmaması nedeniyle genel olarak

yönetici özelliğinin bulunduğunu söyleyebiliriz.*

Benzer Belgeler