• Sonuç bulunamadı

3. Ruh Doktrini

3.3. Kurtuluşta Özgür İrade ve Tanrı’nın İnayetinin Rolü

Origen De Principiis adlı eserinin üçüncü kitabının birinci bölümünü özgür irade konusuna ayırmaktadır. Onun özgür irade ile ilgili tanımlamasına yer vermeden önce şu

419 Edwards, s. 98.

420 B. Darrell Jackson, “Sources of Origen’s Doctrine of Freedom”, Doctrines of Human Nature, Sin, and Salvation in the Early Church, ed. Everett Ferguson, Paul Corby Finney, David Scholer, USA Taylor &

Francis, 1993, s. 15.

421 Origen, De Principiis, 2. 2. 2.

127

hususu belirtmek gerekir. Origen’e göre özgür irade kendi başına müstakil bir konuyu oluşturmamakta ve Tanrı’nın insanlığı yargılaması fikri ile yakın ilişki içerisinde bulunmaktadır. Çünkü o, özgür iradeyi yargılama için gerekli bir koşul olarak görmekte ve ancak özgür olarak yapılan eylemler için yargılamanın söz konusu olacağını savunmaktadır. Origen’e göre varlıklar kendilerine verilen akıl yetisi ile içinde bulundukları pozisyonda iyi ve kötüyü ayırırlar. Bu çerçevede akıllı varlıklar Tanrı’nın iradesini takip etme ya da ondan uzaklaşma arasındaki seçimde karar vermede tamamen özgürdür. Bu şekilde özgürce yapılan seçim yargılamanın temeli olur ve iyiyi seçen övgüyü, kötüyü seçen kınamayı hak eder.422 O halde Origen özgürlüğü akıl ile iyiyi fark edip benimseme kabiliyeti kapsamında ele almaktadır. Onun özgür irade ile ilgili görüşü genel olarak bu çerçeve içinde değerlendirilmelidir.

Origen, özgür iradeyi tanımladığı ilgili bölümün başlarında mahlûkatı hareket edebilme kapasitelerine göre dört gruba ayırır. İlk grup kendi başına hareket edemeyip yalnızca dış kaynaklarca hareket ettirilebilen şeylerdir. Taş ve odun gibi şeyler bu gruba aittir. Diğer gruplar ise bitkiler, hayvanlar ve son olarak büyüyen ve ruha sahip olan her şeydir. Origen’e göre birinci grubu oluşturan cansız varlıklar dışındaki üç varlık grubunu irdelemek ve bunlardan hangilerinin özgür iradeye sahip olduklarını tespit etmek gerekmektedir. Bunun için de öncelikle bu üç grup varlığın bir ruha sahip olup olmadığının tespit edilmesi icap edilmektedir. Çünkü bir ruha sahip olmayanlar özgür bir iradeye de sahip olamayacakları için kendi başlarına hareket edemezler. Bir ruha sahip olanlar ise özgür iradeye sahiptir ve kendi kararları eyleme geçirdikleri fikirlere sahiplerdir.

Origen’e göre bir başka ayrım akıl ile donatılan ve donatılmayan ruhlar şeklinde yapılmalıdır. Akıl bahşedilmemiş olanlar içlerinde ortaya çıkan düşünceler üzerinde

422 Origen, De Principiis, 3. 1. 3.

128

içgüdüsel olarak davranırlar. Örneğin bal peteğini yapmak gerektiğinde arı bunun mantıklı olup olmadığını düşünmeksizin içgüdüsel olarak inşa eder. Akılla donatılmış varlıklar ise akıl ile ortaya çıkan fikirler üzerinde değerlendirmede bulunurlar. Bu değerlendirmeye bağlı olarak sahip oldukları fikirlere nasıl tepki vereceklerine karar verirler. Bu noktada Origen için özgür irade bir durum karşısında seçenekler arasında seçim yapma kabiliyetidir. Akıllı varlıklar bulundukları durumla ilgili mantıklı bir cevap olarak muhtemel eylemler arasında seçim yapmak için özgür iradelerini kullanırlar.423

Origen’e göre ruhun en önemli niteliği özgür iradeye sahip olmasıdır. Ruhun bir seviyeden diğer bir seviyeye hareketi kendi özgür iradesine bağlıdır. Tanrı iyiliği sonucu akıllı varlıklara özgür iradeyi bir armağan olarak bahşetmiştir. Onların düşüşleri ise bu özgür irade ile yaptıkları seçim neticesindedir. Origen, Tanrı’nın içlerindeki iyinin kendi özgür iradeleri ile korunması için yaratılan akıllı varlıklara, özgür ve gönüllü hareket gücü bahşettiğini; fakat onların iyiyi koruma noktasında tembellik ve bıkkınlık gösterip daha iyi şeyleri önemsemeyip ihmal ettiklerinden dolayı iyiden vazgeçme (çekilme) sürecinin başladığını ifade etmektedir.424

Buraya kadar anlattıklarımızdan anlaşılacağı gibi Origen’e göre Tanrı ruhları özgür iradeye sahip olarak yaratmıştır ve bu özgürlük akıllı varlıkların Tanrı’nın yaratması ve kurtuluş planı içerisinde belirli bir rol oynamaktadır. 425 Bu doğrultuda Tanrı, dünyanın yaratılışından önce, başından sonuna kadar yaratılmış şeyler ve onların tüm hikâyeleri ile ilgili plana sahiptir. Bu planın tamamı gelecekte gerçekleşecek bir model olarak logosda mevcuttur. İlk yaratımı vasıtasıyla Tanrı bu planı harekete geçirmiş ve bu model gerçeklik bulmuştur.426 Bu kurtuluş planı çerçevesinde Tanrı, akıllı varlıkları

423 Origen, De Principiis, 3. 1. 2-5.

424 Origen, De Principiis, 2. 9. 2.

425 Origen, De Principiis, 2. 9. 2.

426 Anders Christian Jacobsen, “Freedom and Providence in Origen’s Teology”, Church Studies, Issue 4, 2008, s. 68.

129

yaşamlarına yön verme hususunda seçme yetisi ile yaratmıştır. Fakat bu seçme hürriyeti olumsuz yönde kullanılmış ve akıllı varlıklar yaşamlarını Tanrı’dan zıt yöne çevirmiştir.427 Bu durum düşüşe ve çeşitliliği içeren maddi âlemin yaratılmasına neden olmuştur. Kurtuluş arınarak bu çeşitliğin üstesinden gelmek, onu ortadan kaldırmakla mümkün olmakta bu suretle akıllı varlıklar tekrar Tanrı’ya benzer hale gelmektedirler.

Yukarıdaki açıklamada görüldüğü üzere bireysel gayretleri ruhların kendilerini kurtarabilmesi için yeterli değildir. Çünkü onlar eski saf hallerine yükselebilmek için Tanrı’nın yardımına ihtiyaç duyarlar. Bir başka deyişle ruhların başlangıçtaki durumlarına yükselerek Tanrı ile birleşmesi sadece bireysel kavrayışları yoluyla değil, Tanrı’nın inayetini sürekli bahşetmesi ile başarılır. Çünkü insanla ilgili her şey Tanrı’nın bilgisi dâhilinde onun inayeti ile gerçekleşmektedir. Tanrı’nın inayeti ile kastedilen şey yaratılmış varlıkları kurtarma iradesidir.428 Bu inayet, Tanrı’nın insanları eğitmesi yoluyla bireylerin kendi özgür iradelerini kullanarak Tanrı’nın insanlar için belirlediği sona ulaşmasını ifade etmektedir.429

Origen, Tanrı’nın inayetinin özellikle logosa bağlı olduğunu ifade etmektedir.

Buna göre logos, Tanrı’nın yolunda koşan herkesi saflaştırmakta ve tüm günahlarından arındırmaktadır. Dolayısıyla her bireyin yanı sıra bir bütün olarak insanlığın eğitimi logosa tevdi edilmiştir. Logos yaptığı işlerle akıllı varlıkların içinde bulunduğu durumu düzenlemeyi amaçlar. O, Nasıralı İsa şeklinde inkarne olarak icraatta bulunmuş, çarmıha gerilip dirildikten sonra da onun havarileri Kutsal Ruh ile birlikte Kilise içerisinde

427 Origen, De Principiis, 2. 9.

428 Burada dikkat çekilmesi gereken husus Origen’in metinlerinde inayet ile ilgili bölümlerde tercih ettiği kelime daha çok kurtarma planı anlamına gelen oikonomia (οικονομία/ilahi takdirle, inayetle oluşturulan plan) ya da paideusis (παίδευσης/eğitme –yetiştirme) kelimeleridir (Bkz. Jacobsen, “Freedom and Providence in Origen’s Teology”, s. 66).

429 Jacobsen, “Freedom and Providence in Origen’s Teology”, s. 66.

130

faaliyetini sürdürmüştür. O, tüm akıllı varlıklar Yaratıcı ile bir oldukları başlangıçtaki özgün hallerini yeniden idrak edinceye kadar da faaliyetini sürdürmeye devam edecektir.

Origen’e göre ruhların kurtulması için çaba sarfeden logos (İsa Mesih) hem ceza hem mükâfat yöntemini kullanan iyi bir eğitimcidir. İnsanların büyük çoğunluğu iyi bir yaşamı ve mükemmelliğe doğru ilerlemeyi seçmek için yeterli ilahi bilgiye ulaşmayı başaramamaktadır. Dahası önceki bölümlerde ifade ettiğimiz gibi her rasyonel varlığın Tanrı’dan uzaklaşması da farklı seviyelerdedir. Logos’un vazifesi en alt seviyedeki şeytani ruhlardan daha üst seviyelerde bulunanlara kadar bütün varlıkları ilgi alanı içinde tutmak ve onlara, bulundukları seviyeden üst kademelere çıkması için konumlarına uygun farklı kurtuluş yolları sunmaktır. O, kendisine olan ihtiyacı ve onu idrak etme kabiliyetine göre her bir ruhla özel olarak ilgilenir. Bu sayede her akıllı varlık kendi basamağından aydınlanma sürecine başlayarak üst seviyelere doğru ilerleyebilir. Netice itibariyle logos, Tanrı hakkında daha üst ilahi bilgiye erişmede yol gösterici bir kurtuluş öğretmenidir.

Ancak Tanrı’nın rehberliği insanın seçim özgürlüğüne asla müdahale etmez. Kurtuluşun nihai anlamda herkesi kapsadığı doğrudur, fakat Tanrı bunun için zorlamaz, logosun rehberliği ile ikna eder, ihtar eder, güçlendirir, ödüllendirir; fakat hiçbir zaman bireysel ruhun özgürlüğünü kısıtlamaz. Zira özgür irade ve ilahî inayetin amacı müşterektir. Tanrı inayeti ile insanlığı kurtarmak amacındadır, ancak bunun için insanlığın özgür seçimle kendisini bu eyleme dâhil etmesi gerekmektedir.430

Özgür irade günümüz dünyasında düşüncenin her alanında ortak bir nokta haline gelmiştir. Ancak Origen’in dönemini düşündüğümüzde gelişmiş bir kavram olarak irade özgürlüğünün ondan önceki dönemde bu kadar ayrıntılı ele alınmadığı görülmektedir.431

430 Origen, De Principiis, 3. 1. 15; 19.

431 Crouzel, s. 211.

131

3.4. Ruhun Yükselmesi ve Yeniden Tanrı ile Birleşmesi (Apokatastasis)