• Sonuç bulunamadı

3. Origen’in Yetiştiği Ortamın Dinî – Felsefî Arka Planı

3.1. İskenderiye Geleneği ve Helenistik Felsefe

3. Origen’in Yetiştiği Ortamın Dinî – Felsefî Arka Planı

Bu başlık altında Origen’in düşünce dünyasının şekillenmesinde etkin rol oynayan dinî, felsefî ve kültürel ortam hakkında bilgi verilmektedir.

3. 1. İskenderiye Geleneği ve Helenistik Felsefe

Mısırdaki Hıristiyanlık, İskenderiye şehrinde başlayıp gelişmiştir. Büyük İskender tarafından M.Ö. 332 yılında kurulan İskenderiye, Doğunun öğretileri ile Yunan kültürünün karışıp kaynaşması ile oluşan Helenizm medeniyetinin doğduğu yerdir. Şehir, Ptolemy Hanedanlığı (M.Ö. 305-M.S. 30) döneminde Helenistik dünyanın kültür, eğitim ve ticaret merkezi olmuştur. Helen kültür ve medeniyetiyle harmanlanan farklı kültür ve gelenekler burada birçok açıdan etkili bir medeniyet ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde İskenderiye, felsefi tartışmaların düzenlendiği amfileri ve yaklaşık 500.000 eseri içeren kütüphanesi ile parlak entelektüel çevresi olan bir şehir konumundadır.1

I. yüzyılın sonlarında İskenderiye’nin bu kültür çeşitliliğine Hıristiyanlık da dâhil olmuş ve ilerleyen süreçte Hıristiyan düşünürler arasında felsefî fikirlere karşı güçlü bir ilgi gelişmiştir. Onlar da kendilerinden önce Yahudilik ile Yunan kültürünü harmanlayan, Philo ve diğer Yahudi Helenistler gibi Yunan kültürünü Hıristiyanlığa dâhil etmeye başlamışlardır. Böylece II. yüzyıldan itibaren Hıristiyan ilahiyatına dair meselelerin izahında Yunan felsefesi yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede

1Birger A. Pearson, “Egypt”, The Cambridge History of Christianity: Origins to Constantine, ed. Margaret M. Mitchell &Frances M. Young, Cambridge Cambridge University Press, 2006, ss. 334-335; Roy Macleod, “Giriş: Tarihte ve Mitolojide İskenderiye”, İskenderiye Kütüphanesi Antik Dünyanın Öğrenim Merkezi, der. Roy Macleod, Ankara Dost Kitabevi 2014, ss. 13-24.

4

özellikle Platonizme ait felsefî perspektif Hıristiyan ilahiyatının temel kavramlarının izahında yaygın bir biçimde kullanılmıştır.2

Yukarıda bahsedildiği üzere çok sayıda akımın karşılaşıp birbirine karıştığı İskenderiye şehri antik felsefenin son büyük sistemi ile sistematik teolojinin ilk girişimlerinin eş zamanlı yükselişine şahit olmuştur. Dönemin senkretizm özelliğinin doğurduğu hoşgörü ortamı neticesinde Yahudiler, Hıristiyanlar, heretikler, putperestler ve çeşitli öğretilere mensup filozoflar aynı çatı altında derslere katılmıştır. Diğer inanç mensuplarının Hıristiyanlarca verilen derslere iştiraki yanında Heraclas ve Origen gibi Hıristiyan düşünürler de putperest filozofların derslerini takip etmişlerdir.3 Bu bağlamda Eusebius eserinde Porphyry’in, Origen’in daha sonra Neoplatonizmin kurucusu olan Plotinus’un öğretmenliğini de yapmış olan Ammonius Saccas’ın4 derslerine katıldığı bilgisini verdiğini nakletmiştir.5 Origen, kateşizm okulunun başına getirildikten sonra bu derse katılmaya başlamıştır. Bazı araştırmacılara göre bu hususun nakledildiği yerde Origen için kullanılan Ammonius’un ‘dinleyicisi’ (hearer) ifadesi, Origen’in Ammonius

2 M.S. 130-200 yılları arasında Yunan felsefesinin etkin bir biçimde yansıtıldığı birçok apolojik eser yazılmış, bunlardan bazılarının tamamı bazılarının da çeşitli pasajları günümüze ulaşmıştır. Yaklaşım ve vurgularında farklılık arz eden bu eserlerin ortak paydası, Hıristiyanlığın akıl ve hakikat ile uyumlu bir yaşam şekli, bir felsefe olduğunu göstermeye çalışmak olmuştur. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Cristopher Stead, Doctrine and Philosophy in Early Church, Great Britain St. Edmundsbury Press, 2000, s. 175; Anders Christian Jacobsen, “Apologetics in Origen”, Early Christianity in the Context of Antiquity: Three Greek Apologists, ed. David Brakke - Anders Christian Jacobsen - Jörg Ulrich, Frankfurt Peter Lang, 2007, s. 11-14).

3 William Fairweather, Origen and Greek Patristic Tradition, New York Charles Scribner’s Sons, 1901, s.

2.

4 Ammonius Saccas M.S. 175 yılında İskenderiye’de dünyaya gelmiştir. Helenistik felsefe üzerinde derinlemesine çalışmalarda bulunan Saccas, Platonik felsefenin kendine özgü bir yorumunu geliştirmiştir.

Öğretisini sözlü olarak aktarıp yazılı eser bırakmamış olan Ammonius Saccas’ın oluşturduğu akımın İskenderiye’ye yeni bir soluk kazandırdığı ifade edilir. Onun teorik tartışmalardan ziyade felsefî hayatı pratik olarak yaşamaya teşvik ettiği belirtilir (https://www.theosophytrust.org/228-ammonius-saccas, 24.01.2017).

5 Eusebius, The Ecclesiastical History, trans. J. E. L. Oulton, London William Heinemann Ltd., C. II, 1973, s. 59.

5

Saccas’ın derslerine aralarında öğretmen-öğrenci ilişkisi bulunmaksızın katılımını ima etmektedir.6 Yine Porphyry, Origen’in her zaman Platon’un çalışmalarını okuduğunu ve Pythagorascı filozoflar Numenius, Chronios, Longinus, Moderatus, Nichomachus, Stoacı Apollophanes, Chairemon ve Cornutus’un çalışmalarını iyi bildiğini söylemektedir.7 Origen’in eserleri de bu iddiayı destekleyecek biçimde büyük bir bilgi birikimini yansıtmakta ve felsefi gelenek ile ilgili bilgilere kaynaklık etmektedir.

İskenderiye’de dini doktrinleri açıklamak için felsefi kavramlardan faydalanma geleneği Yahudi- Helenistik filozof Philo’ya (M.Ö.15-M.S.50) kadar dayandırılmaktadır.

Onun Yahudi kutsal kitabını açıklamada felsefî kavramları kullanan ilk Yahudi olmamakla birlikte, bu işi daha sofistike olarak gerçekleştirdiği belirtilmektedir. Yunan felsefesinde kapsamlı bir eğitim almış olan Philo’nun yazılarının büyük çoğunluğu Yahudi şeriatı ve kutsal kitabının yorumlanmasına adanmıştır. Philo, felsefî motifleri kutsal metinlere yerleştirmesine imkân sağlayan alegorik yorumun hararetli bir savunucusu olmuş ve metnin literal okunmasında ortaya çıkan problemleri alegorik

6 Origen’in Eusebius tarafından muhafaza edildiği ifade edilen mektuplarından birinde Yunan felsefesi üzerine daha çok deneyim kazanarak bu suretle eğitimli insanlara ve heretiklere daha iyi cevaplar verebilmek için İskenderiye’de bir felsefe öğretmenin derslerine katıldığını zikretmesi onun Ammonius Saccas’ın derslerine katıldığı iddiasını destekler gözükmektedir (Eusebius, C. II, ss. 61-63). Origen bu öğreticinin kimliğinden bahsetmese de bazı araştırmacılar Origen’in adını belirtmediği bu felsefe öğreticisinin Ammonius Saccas olduğunu ileri sürmektedir. Ancak başka bazı araştırmacılar ise bu bilgiye şüphe ile yaklaşmakta, bu kişinin Ammonius Saccas değil, başka bir öğretici olduğunu iddia etmektedir (Bkz. Bkz. Jean Danielou, Origen, trans. Walter Mitchell, Oregon Wipf & Stock, 2016, s. 321; Elizabeth Depalma Digeser, Christians, Platonists, and the Great Persecution, London Cornell University Press 2012, ss. 49-71; Henri Crouzel, Origen, trans. A. S. Worral, Edinburg T&T Clark, s. 10-12; Ronald E.

Heine, Origen Scholarship In The Service Of The Church, Oxford Oxford University Press, 2010, s. 24-25).

7 Bunun için bkz. Eusebius, C. II, s. 59.

6

metotla aşmaya çalışmıştır. Onun bu yöntemle, yalnızca Yahudileri ilgilendiriyormuş gibi duran yasalarda dahi evrensel boyutun var olduğunu ispata çalıştığı ifade edilmektedir.8 Philo’nun, Platonizmi Tevratla ilişkilendirmek için kullandığı alegorik metot, Clement’e Eski Ahit’in Tanrısı ile İsa Mesih’in Babasının aynılığını inkâr eden Gnostiklerin iddialarını çürütmek için yöntem sağlamıştır. Clement’in eserleriOrigen’i Philo’nun çalışmaları ile tanıştırmıştır. Origen de İskenderiye’nin kutsal kitabı alegorik yöntemle ele alma geleneğini devam ettirmiş, böylelikle Hıristiyan alegorik metodu onunla birlikte sistemli hale gelmiştir.9