• Sonuç bulunamadı

II. FEDÂİLU'L-KUR'AN EDEBİYATI

1.2.1. Kur'an'ın Fazileti ile İlgili Rivayetler

Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'e (sav) inzâl edilen ilahi bir kitap olması hasebiyle Müslümanlar nezdinde her zaman en yüksek mertebeyi ihraz etmiştir. Kur'an'da bu özelliğe delalet eden birçok ayet-i kerime mevcuttur.224

Bu ayetlerde Kur'an'ın Mü'minlere bir hidayet ve rahmet kaynağı olduğu, sıklıkla vurgulanan bir husustur. Hz. Peygamber de kendisine peyderpey indirilen bu kitabı sahabeye tebliğ etmiş, sünnetiyle de bir yaşam pratiği sergilemiştir. Hz. Peygamber (sav) hemen her fırsatta, hitap ettiği insanların ilgilerini Kur'an'a yöneltmiş, bununla ilgili teşviklerde bulunmuştur. Sahabe de Hz. Peygamber'in bu husustaki hassasiyetini titizlikle kavramış ve bunu sonraki nesillere intikal ettirmiştir. Bu nedenle bizzat Kur'an'ın kendisiyle ilgili rivayetlerin fazla olması yadırganmamalıdır. Bu başlık altında, belli bir sûre veya ayetin faziletine dair rivayetler değil, bir bütün olarak Kur'an'ın faziletine dair rivayetlerin muhtevalarına yer verilecektir.

224

a- "O kitap (Kur'an), onda asla şüphe yoktur, muttakiler için yol göstericidir." Bakara, 2/2; b-"Ey

insanlar şüphesiz size rabbinizden kesin bir delil geldi ve apaçık bir nur indirdik." Nisa, 4/174; c-

"Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla, kurtuluş

yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru yola iletir." Mâide, 5/15-16; d-" İşte bu Kur'an bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki, size merhamet edilsin" En'am, 6/155; e- " Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik"A'raf, 7/52;

f- "Ey insanlar size rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, mü'minler için bir hidayet ve

rahmet gelmiştir."Yûnus, 10/57-58; g- " Biz Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o mü'minler için şifa ve rahmettir, zalimlerin ise sadece ziyanını arttırır."İsrâ, 17/82; h- "Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak gönderdi." Zümer,

Kur'an'ın faziletini konu alan hadislerde bazı temsillerin kullanıldığı görülmektedir. Buhârî'de geçen bir hadiste, Kur'an okuyan ve onunla amel eden mü'min, tadı güzel ve kokusu hoş olan bir turunca; Kur'an okumayıp onunla amel

eden mü'min, hurmaya; Kur'an okuyan münafık, tadı olmayan reyhan otuna; Kur'an

okumayan münafık ise tadı acı, kokusu hoş olmayan hanzeleye benzetilmiştir.225 Buhârî'de geçen başka bir rivayette "Kur'an okuyan ve onunla amel eden mü'min" yerine "Kur'an okuyan kişi"; "münafık" yerine "fâcir" kelimesi geçmektedir.226

Müslim, Dârimî, Nesâî ve Buhârî'de ortak olarak geçen ve Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen başka bir hadiste temsil ve sıralama aynı olmakla birlikte, Buhârî'de geçen "Kur'an okuyan ve onunla amel eden mü'min" yerine sadece "Kur'an okuyan mü'min" ifadesi geçmektedir.227 Bir başka rivayette, temsildeki sıralama değişmekte ve teşbih edilenlerde bazı farklar olduğu görülmektedir. Dârimî'de geçen ve Hz. Ali'den mevkûf olarak nakledilen rivayette, "İnsanların bir kısmına iman verilmiş,

Kur'an verilmemiştir. Kimisine, Kur'an verilmiş iman verilmemiştir. Kimisine de hem Kur'an hem de iman verilmiştir," diye başlamakta ve şöyle devam etmektedir:

"Kendisine iman verilip Kur'an verilmeyen hurma gibidir. Tadı güzel, kokusu yoktur.

Kur'an verilip iman verilmeyen, yeşil bir ağaç gibidir, kokusu güzel tadı acıdır. Kendisine hem Kur'an hem de iman verilen insan ise, turunç gibidir. Kokusu da tadı da güzeldir. Kendisine hem iman hem de Kur'an verilmeyen ise, hanzeleye benzer. Tadı acı olup kokusu da yoktur." 228

Hadislerin bir kısmında Kur'an'ın fazileti anlatılırken, geçmiş ümmetler ile Hz. Peygamber'in ümmeti arasında bir mukayese yapılmış ve onun ümmetinin değeri ortaya konulmuştur. Buhârî "Fadlu'l-Kur'an 'Ala Sâiri'l-Kelâm" bâbının altında iki rivayet aktarmıştır. Bunlardan biri, yukarıda geçen rivayet, diğeri de İbn Ömer'den gelen şu rivayettir: "Sizin eceliniz ile geçmiş ümmetlerin eceli, ikindi vakti ile güneşin

225

Buhârî, 66 Fedâilu'l-Kur'an 36, VI/111.

226

Buhârî'deki diğer rivayette Enes b. Mâlik, Ebu Musa el-Eş'arî'nin Hz. Peygamber'den şu hadisi naklettiğini bildirmiştir. Hadis şöyledir: "Kur'an okuyan kişi turunç gibidir. Tadı hoş, kokusu da hoştur. Kur'an okumayan kişi hurma gibidir. Tadı hoş, fakat kokusu yoktur. Kur'an okuyan fâcir, reyhan gibidir. Kokusu güzel, fakat tadı acıdır. Kur'an okumayan fâcir, hanzeleye benzer, tadı acı, kokusu da yoktur." Buhârî, 66 Fedâilu'l-Kur'an 17, VI/106-107.

227 Muslim, Salatu'l-Musâfirîn ve Kasruha, 243, I/549; Buhârî, 97 Kitâbu't-Tevhîd 57, VIII/218;

Dârimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 8, II/716; Nesâi, 47 Fedâilu'l-Kur'an 57, VII/248.

batması arası bir süre gibidir. Sizin ile Yahûdi ve Hıristiyanların durumu ise şuna benzer: Bir adam, bazı işçiler çalıştırmış ve onlara "Kim bir kîrat (bir ölçü) ücret karşılığında günün ortasına kadar bana çalışır?" diye sormuş, Yahûdiler bu teklifi kabul edip çalışmışlar. Sonra "Kim bana günün ortasından ikindi vaktine kadar çalışmak ister?" diye sormuş, Hristiyanlar bu teklifi kabul edip çalışmışlar. Sonra sizler ise ikindiden akşam vaktine kadar iki kîrat karşılığında çalışıyorsunuz. Onlar (Yahudi ve Hristiyanlar): "Biz hem fazla çalışıyor, hem de az ücret alıyoruz," deyince işveren "Ben sizin hakkınızı alarak size zulmettim mi?" diye sormuş. Onlar "Hayır," cevabını vermişlerdir. Bunun üzerine O, "İşte bu, benim faziletimdir, istediğime veririm," demiştir.229 Buhârî'nin, bu rivayeti, "Kur'an'ın Diğer Kelamlardan Üstün Olması" bâbının altında zikretmiş olması, hadiste geçen "fadl" tabirinden anladığı şeyin, Kur'an olduğunu ortaya koymaktadır. İbn Battal'a (ö.449/1057) göre, Hz. Peygamber'in Kur'an okuyan mü'mini, tadı ve kokusu güzel olduğundan turunca benzetmesi, Kur'an'ın kelamların en güzeli olduğuna delalet etmektedir. İbn Ömer'den gelen rivayet ise, Hz. Peygamber'in ümmetinin okunan her bir Kur'an harfi için on hasene kazandığına, bu nedenle ecr bakımından Ehl-i kitaptan daha faziletli olduğuna, Kur'an'ın ise Tevrat ve İncîl'den daha üstün olduğuna işaret etmektedir.230

Rivayetlerde, Hz. Peygamber'in kendisinden sonra bıraktığı mirasın, en değerlisinin Kur'an olduğu vurgulanmıştır. Buhârî, "Allah'ın Kitabını Vasiyyet Etmek" bâbı altında şu rivayeti aktarmaktadır: Muhammed b. Yusuf, Mâlik'ten o da Talha'dan onun şöyle dediğini nakletmiştir: "Ben Abdullah b. Ubey'den, Hz.

Peygamber'in bir vasiyette bulunup bulunmadığını sordum, o "Hayır," dedi. Ben de "Hz. Peygamber, insanlara vasiyeti şiddetle tavsiye ederken, kendisi nasıl bir vasiyette bulunmadı," diye şaşkınlığını dile getirince o "Hz. Peygamber, Allah'ın kitabını vasiyet etti," dedi.231 İbn Hacer, burada vasiyetten muradın, Allah'ın kitabını madden ve manen muhafaza etmek, ona saygı göstermek ve onu korumak, içindekilerle amel etmek, emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak

229

Buhârî, 66 Fedâilu'l-Kur'an 17, VI/106-107.

230 İbn Battâl, Ali b. Halef (İbn Battal), Şerhu İbn Battal, thk. Mustafa Abdulkadir, Daru'l-Kütübi'l-

İlmiyye, Beyrut 2003, X/256.

şeklinde yorumlamıştır.232

Diğer bir rivayette Hz. Peygamber (sav), kendisinden sonra Allah'ın kitabını ve ehl-i beytini bıraktığını belirtmiştir.233 Buhârî'de rivayet edilen başka bir hadiste, Şeddâd b. Ma'kil, İbn Abbas'a, Hz. Peygamber kendisinden sonra bir şey bıraktı mı? diye sorunca İbn Abbas, "İki kapak arasındakini (beyne'd-

deffeteyn)234 bırakmıştır," cevabını vermiştir.235

Bir başka rivayette, insanların Kur'an ile meşgul olmalarının ehemmiyetine vurgu yapılmış ve Kur'an'ın nitelikleri zikredilmiştir. Tirmizî'nin isnadındaki meçhûliyetten dolayı zayıf olduğunu belirttiği ve Fadlu'l-Kur'an bâbında rivayet ettiği bu hadis şöyledir: "Haris "Mescide uğradım, insanların konuşmaya

daldıklarını görünce Ali'nin huzuruna gittim ve ona "Ey mü'minlerin emiri, insanların kendilerine faydalı olmayan konuşmalara daldıklarını görmüyor musun?" dedim. O da, "Bunu yaptılar mı?" diye sorunca ben, "Evet," dedim. Bunun üzerine Ali, "Hz. Peygamber'in şöyle dediğini işittim: Yakın zamanda bir fitne zuhûr edecektir." Ben: "Ey Allah'ın Rasulu, bu fitneden kurtuluşun yolu nedir?" diye sorduğumda o şöyle karşılık verdi: "Allah'ın kitabına sarılmaktır. Kur'an'da, sizden öncekilerin ve sonrakilerin haberleri vardır.236

O, aranızdaki hükümdür. Hakk ile batılın arasını ayırandır, içindekilerin bütünü hakikattır. Kim onu terk ederse, Allah onu helâk edecektir. Onun dışında hidayet arayanı Allah dalalete düşürecektir. O, Allah'ın sağlam ipi, hikmetli öğüdü ve sırat-ı müstakimdir. Ona tâbi olan hevaya ve

232 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV/65.

233 Yezîd b. Hayyan, Zeyd b. Erkam'ın şöyle dediğini nakletmiştir: Hz. Peygamber, bir gün insanlara

hitap etmek üzere ayağa kalktı. Allah'a hamd ve senadan sonra şunları söyledi: "Ey insanlar

şüphesiz ki ben de bir beşerim. Rabbimin elçisinin bana gelmesinin ve benim de ona icabet etmemin vakti yaklaşmıştır. Size önemli iki şey bırakıyorum. Birincisi, içinde hidayet ve nurun bulunduğu Allah'ın kitabıdır. Allah'ın kitabına sımsıkı sarılın." Hz. Peygamber bununla ilgili teşvikte bulunduktan sonra "İkincisi, ehl-i beytimdir, sizi Allah'a karşı ehl-i beytim konusunda uyarıyorum," dedi ve bu sözü üç defa tekrarladı. Dârimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 1, II/708; İbn

Huzeyme, Sahîhu İbn Huzeyme, IV/63.

234 İsmâili'nin aktardığına göre bir rivayette "beyne'l-levheyn", başka bir rivayette ise "mâ fî hâze'l-

Mushaf" şeklinde geçmektedir. Bkz. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, Dâru's-selâm, Riyad 2000, IX/83.

235

Hadis, " نيتفدلا نيب ام لَا )ملعص( يبنلا كرتي مل لاق نم" bâbının altında zikredilmiştir. Buhârî, 66 Fedâilu'l-

Kur'an 16, VI/106. (İbn Hacer, yukarıdaki hadisten muradın, sahabenin Hz. Peygamberin

mensuh olan ayetler veya imamet/hilafet ile ilgili bir şey söyleyip söylemediğini anlamak olduğunu belirtmiştir. Bkz. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IX/65).

236 Şevkânî (ö.1250/1834) eserinde, bu rivayetin es-Sağânî tarafından mevzû kabul edildiğini

bildirmiştir. Bkz. Muhammed b. Ali eş-Şevkânî, el-Fevâidu'l-Mecmû'a Fi'l-Ehâdîsi'l-Mevdû'a, thk. Abdurrahman b. Yahya, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2009, s. 296.

batıla meyletmez. Diller onunla yanlış yapmaz. Alimler ona doymaz. Tekrar edilmesi bıkkınlık vermez. Onun hârikaları tükenmez. Cinler onu işitince "Biz, doğru yola ileten dikkatimizi çeken bir Kur'an işittik," 237

dedi. Kim Kur'an ile konuşursa doğru konuşmuş olur. Onunla amel eden mükâfatlandırılır. Onunla hüküm veren adaletli davranmış olur. Kim ona çağırırsa sırat-ı müstakime ulaşır."238 Bu hadiste üzerinde durulan hususlardan biri de Kur'an'ın tekrar tekrar okunmasının bıkkınlığa yol açmamasıdır ki, bu özellik başka rivayetlerde de dile getirilmiştir.239

Mana olarak yukarıdaki rivayete benzeyen başka tarîklerde, ümmetin fitneye girdikten sonra kurtuluşunun ancak Kur'an ile olacağı, onun dışında hüküm verenin helâk olacağı ve cinlerin işittiklerinde hayretlerini gizleyemedikleri gibi noktalara temas edilmiştir.240 Tirmizi'de nakledilip zayıf olduğu belirtilen ve Cübeyr b. Nufeyr'in Hz. Peygamber'den naklettiği bir rivayette: "Allah'tan gelenden yani

Kur'an'dan daha üstün bir şeyle Allah'a dönmüş olmazsınız,"241ifadesi kullanılmış Allah'ın rızasına ulaşabilmenin kriteri olarak Kur'an'a uygun bir yaşantının olması gerektiği belirtilmiştir.

237 Cinn, 72/1. 238

Tirmizi, rivayetin sadece bu varyantını bildiklerini, isnadının meçhûl olduğunu, hadisi aktaran râvî olan Hâris ile ilgili mekâl bulunduğunu belirtmiştir. Bkz. Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 14, V/172.

239 Dârimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 1, II/710; Ayrıca bkz. el-Elbânî, Daîfu't-Terğîb ve't-Terhîb, I/431. 240 Konu ile ilgili rivayet, Ebu'l-Buhterî'nin, Haris'ten, onun da Hz. Ali'den naklettiği şu hadistir: Hz.

Peygamber'e ümmeti fitneye düştüğünde bundan çıkışın nasıl olacağı sorulunca o şöyle dedi,

"(Kurtuluş) Aziz olan kitaptır. "Ona ne önünden ne de ardından batıl yaklaşamaz. O hakîm ve hamîd olan Allah tarafından indirilmiştir." Onun dışında hidayet arayanı Allah, dalalete sokar. Onun dışında hüküm vereni Allah helak eder. Kur'an hikmetli bir zikir, apaçık bir nur ve sırat-ı müstakimdir. Onda, sizden önceki ve sonrakilerin haberleri vardır. O aranızdaki hükümdür. Kur'an, hükmü ortaya koyandır, şaka değildir. Cinlerin işittikleri zaman " Biz, doğruya ileten ve dikkatimizi celb eden bir Kur'an işittik," demekten kendilerini alıkoyamadıkları bir sözdür. Onu tekrar tekrar okumak usanç vermez. İbret ve acaiplikleri tükenmez." Sonra Ali, Haris'e şöyle dedi: "Ey A'ver, işte sen bu Kur'an'a tutun." Bkz. Dârimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 1, II/711; Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 14, V/171.

241 Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 17, V/177; Ayrıca bkz. el-Elbânî, Daîfu't-Terğîb ve't-Terhîb,

Kur'an'ın faziletinin anlatıldığı rivayetlerin bir kısmında Kur'an'ı açıktan okuyan, sadakayı açıktan verene; gizli okuyan da sadakayı gizliden veren kişiye benzetilmiştir.242

Aynı şekilde bazı rivayetlerde, Kur'an'ın dünyevî meta' ve menfaate vesile yapılmaması istenmekte ve Allah'ın yarattığı mahlûklara üstünlüğü ne ise, Kur'an'ın da diğer kelamlardan üstünlüğünün bu mesâbede olduğu ifade edilmektedir. 243

Rivayetlerde aktarılan konulardan biri de, Kur'an'ın ateşe atılması durumunda ateşin onu yakmayacağı hususudur. Darimî'de geçen ve zayıf olduğu belirtilen rivayet şöyledir: Müşerrih b. Ahan, Ukbe b. Amir'in Hz. Peygamber'den şunu aktardığını bildirmiştir: "Kur'an eğer bir deriye sarılıp ateşe atılırsa, ateş onu

yakmaz."244

Ahirette Kur'an'ın, sahibini savunacağı, onun lehine şahitlik yapacağı, ona şefaat edeceği ve Kur'an ehline kıymetli elbiselerin giydirileceği belirtilmiştir. Konu ile ilgili mevkûf olarak nakledilen rivayet şöyledir: Süfyan b. Asım, Mücahid'den o da, İbn Ömer'den onun şöyle dediğini nakletmiştir: "Kur'an, sahibine şefaat etmek

üzere gelir ve şöyle der: "Ya Rab, her çalışanın yaptığı işe karşılık bir alacağı vardır. Ben, beni okuyanın lezzetine ve uykusuna mani oldum. Sen de ona ikramda

242

Rivayet şöyledir. Ukbe b. Amir, Hz. Peygamber'den şunu işittiğini aktarmıştır: "Kur'an'ı cehren

okuyan sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'an'ı gizli okuyan sadakayı gizli veren gibidir"Tirmizi, rivayetin hasen-ğarib olduğunu, Elbâni ise sahîh olduğunu belirtmiştir. Tirmizi'ye göre, sadakayı gizli vermek, açıktan verilene göre daha faziletli olduğu ve böyle bir amele riya karışmayacağı için, benzer şekilde Kur'an'ı gizli okumak da sesli okumaya tercih edilmiştir. Bkz. Tirmizi, 42

Fedâilu'l-Kur'an 20, V/180.

243 Amr b. Kays, Atiyye'den o da Ebû Said'den Hz. Peygamber'in şöyle dediğini nakletmiştir: Allah

şöyle buyurur: "Kur'an ile meşgul olup da benden bir şey talebinde bulunmayan kişiye, benden

talepte bulunanlara verdiğimin daha güzelini veririm. Kelamullahın sair kelama üstünlüğü, Allah'ın mahlûkatına üstünlüğü gibidir." Bkz. Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 25, V/185; Dârimî,

23 Fedâilu'l-Kur'an 6, II/715; Bu rivayetin oldukça zayıf olduğu ) ادج فيعض ( olduğu belirtilmiştir. Zira isnaddaki Muhammed b. Hasen el-Hemedânî'yi gerek İbn Maîn, gerekse de Ebû Davud yalancı olduğunu belirtmişlerdir. Bkz. el-Elbânî, Daîfu't-Terğîb ve't-Terhîb, Mektebetu'l-Mearif, Riyad 2000, I/428.

244 Rivayeti eserine alan Ebû Ubeyd ve İbn Kuteybe: "Bize göre hadiste geçen 'deri' müminin Kur'an'ı

muhafaza ettiği kalbidir," yorumunda bulunmuşlardır. Bkz. Ebû Ubeyd, a.g.e., s. 54; İbn Kuteybe,

Te'vîlu Muhtelifi'l-Hadîs, s. 135; Bu rivayeti Tebrîzî de, Mişkâtu'l-Mesâbîh isimli eserine

almıştır. Tebrîzî ile Dârimî'nin Sünen'ini tahkik eden Huseyn Selim Esed, isnadda İbn Luhîa bulunduğundan bu rivayetin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bkz. Dârimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 1, II/707 (tahkikte); Tebrîzî, Mişkâtu'l-Mesâbîh, VII/437.

bulun," Bunun üzerine ona şöyle denilir "Sağ elini aç!" Bu el, Allah'ın rızası ile doldurulurduktan sonra "Sol elini aç," denilir, bu el de Allah'ın rızası ile doldurulur ve ona değerli bir süs verilerek elbise ve tâc giydirilir."245

Kur'an'ı dünyada iken okuyan kişinin, çeşitli mükâfatlara nail olacağı da rivayetlerde ifade edilmiştir. Abdullah b. Bureyde, babasından şunu nakletmiştir: "...Kıyamet gününde kabir yarıldığı zaman Kur'an, sahibini iri cüsseli bir insan

suretinde karşılar ve ona der ki "Beni tanıdın mı?" Adam:"Hayır, tanımadım," der. Kur'an "Ben şiddetli sıcaklıkta seni susattığım, gecelerini uykusuz bıraktığım arkadaşın olan Kur'an'ım.246Her tüccar ticaretinin peşindedir. Bugün ise senin

ticaretin bütün ticaretlerin fevkindedir." Bundan sonra mülk sağ eline, ebedilik ise sol eline verilir. Başına, vakar tacı giydirilir. Anne babasına dünyada giymedikleri güzel iki elbise giydirilir. Anne baba, "Bunları neyin karşılığında bize giydirdiniz?" diye sorduklarında onlara, "Çocuğunuzun Kur'an'a sarılması dolayısıyla size verildi," denilir. Sonra Kur'an'ı okumuş olana "Oku, cennetin derecelerinde ve saraylarında yüksel," denilir. O okumaya veya tertîl ile okumaya devam ettiği müddetçe bu durumu devam eder."247

Kur'an'dan iki ayet öğrenmenin, o dönemin insanları için çok değerli olan iki deveye sahip olmaktan daha hayırlı olduğu hususu da rivayetlerde anlatılan Kur'an'ın faziletlerindendir. İbrahim el-Fizari, A'meş'ten o, Ebû Salih'ten o da Ebû Hureyre'den Hz. Peygamber'in şöyle dediğini nakletmiştir:"Sizden biri, ailesine geldiğinde üç

gebe devenin orada olduğunu görünce sevinmez mi?" Onlar, "Evet," dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber de "Sizden birinizin üç ayet okuması bunlardan daha hayırlıdır," buyurdu.248Başka bir rivayette ise Ukbe b.Âmir, kendileri Suffa'da iken

245 Dârimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 1, II/707; İbn Mâce, 33 Kitâbu'l-Edeb 52, II/1243 (Rivayetin sahîh

olduğu bildirilmiştir. Bkz. el-Elbânî, Sahîhu Süneni İbn Mâce, Mektebetu'l-Meârif, Riyad 1997, III/239.

246 Rivayet, Suyûtî'nin eserinde uzunca bir haberin parçası olarak nakledilmekte ve buraya kadar olan

kısmının aslının olmadığı bildirilmektedir. Bkz. Suyûtî, el-Leâliu'l-Masnûa, I/219.

247 Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 15, II/722; Abdurrezzak b. Hemmâm, el-Musannef, III/374; Ahmed

b. Hanbel, Müsned, XXXVII/42 (İsnadda bulunan Beşîr b. el-Muhâcir dışındaki râvîlerin sıka olduğu bildirilmiş ve rivayet mütabi' olarak değerlendirilmiştir. Bkz. Aynı yer, tahkikte); Ayrıca bkz. el-Elbânî, Sahîhu't-Terğîb ve't-Terhîb, Mektebetu'l-Meârif, Riyad 2000, II/164.

Hz. Peygamber'in şöyle dediğini nakletmektedir "Sizden birinin, Buthan (Medine'ye

yakın bir yer) veya Akîk'e (Medine'de bir vadinin adı) sabahın ilk saatlerinde gidip bir günah işlemeksizin veya sıla-i rahmi kesmeksizin iki büyük deve getirmek istemez mi?" Biz "Ey Allah'ın Rasulu bunu isteriz," dedik. Hz. Peygamber devamla "Sizden birinin, sabahleyin mescide gelip Allah azze ve celle'nin kitabından iki ayet öğrenmesi veya okuması iki deveden daha hayırlıdır. Üç ayet üç deveden hayırlıdır. Dört ayet dört deveden hayırlıdır," dedi"249

Kur'an ile meşgul olan ve onunla amel eden kimsenin böyle olmayan kimselere göre bir üstünlüğünün bulunduğu belirtilmiştir. Hatta idarecilerin seçiminde, sahabenin kendi aralarında Kur'an'a vukûfiyeti olanları ön plana çıkardıkları, rivayetlerde belirtilen hususlardandır. İsnadının sahîh olduğu belirtilen rivayette, Ebû Hamza, Zührî'den o da, Amir b. Vâsile'den şunu nakletmiştir: Nafi' b. Abdilharis, Asfan'da Ömer ile karşılaştı. Ömer, onu Mekke'ye vali tayin etmişti. Ömer'e selam verdi. Ömer "Vadi ehli için yerine kimi bıraktın?" diye sordu. Nafi',

İbn Ebzî'yi yerine bıraktığını söyleyince Ömer, "İbn Ebzî kimdir?" diye sordu. Nafi', "Mevâliden biri," dedi. Ömer, "Onlara emir olarak bir mevlâyı mı bıraktın?" sorusunu yöneltince Nafi' "Ey mü'minlerin emiri o, Kur'an'ı okuyan ve feraizi bilen biridir," diye mükabele edince Ömer, Rasulullah'tan "Allah, bazı kimseleri bu kitapla yüceltir, bazılarını ise alçaltır," sözünü işittiğini ifade etti."250

Kur'an'ın faziletinden bahsedilen rivayetlerin muhtevasında, güzel Kur'an okuyanın ve bu konuda ihtisas sahibi olanların meleklerle beraber olacağı vurgulanmıştır. Kur'an'ı güzel tilavet etme ile bu konuda mâhir olma, onu tertîl üzere okuma, bu konuda birikimi olanlardan istifade etme ve Kur'an kültürüne aşina olma gibi şartlara mebnidir. Sahîh olduğu bildirilen rivayette Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini nakletmiştir: "Kur'an'ı okuyup da onda mâhir olan, değerli meleklerle