• Sonuç bulunamadı

II. FEDÂİLU'L-KUR'AN EDEBİYATI

2.1.1. Birinci Varyant

2.1.1.2. İsnadın Ayrışan Râvîleri

2.1.1.2.1. Ahmed b. Hanbel'in Ayrışan Râvîleri

Ahmed b. Hanbel rivayeti, iki kanalla almıştır. Bunlardan biri Yahya b. Said, diğeri de Muhammed b. Ca'fer'dir.

a- Yahya b. Said: İsmi Yahya b. Said b. Ferrûh el-Kattân, 198'de vefat etmiştir. Birçok kişiden hadis almış, hadis aldığı kişiler arasında Şu'be de yer almaktadır. Kendisinden birçok kişi hadis rivayetinde bulunmuş, bunların içerisinde Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî ve Ahmed b. Hanbel ile Bundâr da yer almıştır. Ali b. el-Medînî ve Ahmed b. Hanbel, hadise itina gösterenlerin başında geldiğini, esbet olduğunu ve rical ilminde otorite kabul edildiğini bildirmişlerdir. Yahya b. Maîn de onu tevsîk etmiştir. Hakkında görüş beyan edenlerin bazıları şöyledir. İbn Sa'd: Sıka, memun ve hucettir; el-İclî: Nakiyyu'l-hadis, sıkatun; Nesâî: Sıkatun, sebtun; İbn Mencüveyh: Zamanın hıfz ve dirayet açısından en ileri gelenlerindendir, ifadeleriyle ta'dîl etmişlerdir.512 Şu'be'den sonra hadisin varyantlarının, Yahya b. Said vasıtasıyla yayılmasından dolayı bu râvînin, ikinci ortak râvî olduğunu söylemek mümkündür.

b- Muhammed b. Ca'fer: İsmi, Muhammed b. Ca'fer olup kendisine Ğunder

lakabı verilmiştir. Basralı ve sıka bir râvîdir. Özellikle Şu'be'den alınan hadisler konusunda "esbetu'n-nas" olduğu belirtilmiştir.513Şu'be, İbn Ebî Arûbe, İshak b. Râheveyh ve İbn Cureyc gibi kişilerden hadis almış, kendisinden de Musedded, Ahmed b. Hanbel, Ebubekir b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. Beşşâr hadis nakletmişlerdir. İbnu'l-Mübârek, Şu'be'den gelen hadislerde ihtilafa düşüldüğünde, Ğunder'in kitabının hakem yapılmasını istemiştir. Kendisine sıka ve sadûk

512

İbn Hacer, Tehzîbu'-Tehzîb, IV/358-359; Seyyid Kurdî Hasen-Abdulğaffar Suleyman el-Bundârî,

Mevsûatu Ricâli'l-Kütübi't-Tis'a, IV/209; Ayrıca bkz. Buhârî, et-Târîhu'l-Kebîr, Daru'l-

Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 1993, VIII/276.

denilmiştir.514

Zehebî onu, ehedu esbati'l-mutkinin olarak nitelemiştir. Ebû Hâtim, onun Şu'be'den rivayet ettikleri hadislerinin alınabileceğini, Şu'be'nin dışındakilerden rivayet ettiklerinin ise yazılabileceğini, fakat bunların hüccet olamayacağını belirtmiştir.515

İbn Hacer, onun sıka ve sahîhu'l-kitâb olduğunu, ancak kendisinde az da olsa ğafletin bulunduğunu belirtmiştir.516

el-Mizzî, kendisinden Muhammed b. Beşşar'ın rivayette bulunduğunu, sadûk ve sıka olduğunu belirttiği râvî, 193 veya 194'te vefat etmiştir.517

Ahmed b. Hanbel'in râvîleri ile ilgili şu değerlendirme yapılabilir: Ebû Hâtim, Muhammed b. Ca'fer'in, sadece Şu'be'den aldığı hadislerinin alınabileceğini ve İbn Hacer'in az da olsa kendisinde ğaflet halinin ârız olduğunu belirtmiş olmaları, râvîde az bir kusur olarak telakki edilebilir. Fakat yine Yahya b. Main, el-Mizzi ve İbn Hacer'in onu sıka olarak kabul ettiklerini hatırlamamız gerekir. Verilen bilgilerden hareketle, rivayetin bu tarîkini, isnadda bir kopukluğun olmadığı ve sahîh hadis için aranan temel ve önemli öğelerden biri olan ittisal şartını taşıdığı ve râvilerinin adalet sıfatlarına sahip olduğunu dolayısıyla sıhhat durumuna mani bir kusurun olmadığını söylemek mümkündür.

2.1.1.2.2. Dârimî'nin Ayrışan Râvîsi

a-Bişr b. Ömer ez-Zehrânî: Dârimî, rivayeti Şu'be'den, Bişr b. Ömer

kanalıyla almıştır. İsmi, Bişr b. Ömer ez-Zehrânî el-Ezdî'dir. Mâlik b. Enes'ten hadis almıştır. 206'nın sonu 207'nin başlarında vefat etmiştir.518

el-İclî, onun sıka biri olduğunu bildirmiş,519İbn Ebî Hâtim, kendisinden Muhammed b. el-Musannâ ile

İbnu'l-Medînî'nin hadis aldığını ve sadûk olduğunu belirtmiştir.520

Zehebî ise, onun

514

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, VII/221; Yahya b. Maîn, Târîhu Yahya b. Maîn, thk. Ahmed Muhammed Nur, Camiatu'l-Melik Abdulaziz, Mekke 1979 s. 64.

515 Zehebî, Mîzânu'l-İ'tidâl, thk. Ali Muhammed el-Becâvî, Daru'l-Marife, Beyrut tsz., III/502. 516 İbn Hacer, Takrîbu't-Tehzîb, I/472.

517

el-Mizzî, Tehzîbu'l-Kemâl, XXV/5; el-Kelâbâzî, Ricâlu Sahîhi'l-Buhârî, II/641-642.

518 Buhârî, et-Târîhu'l-Kebîr, II/80; İbn Hibbân, es-Sıkât, VIII/141. 519 el-İclî, Ma'rifetu's-Sıkât, I/246.

Şu'be'den hadis aldığını, 206'da vefat ettiğini ve sıka olduğunu belirtmiştir.521Kendisinden hadis alan kimseler arasında Dârimî'de bulunmaktadır.522

Dârimî'nin Sünen'ine aldığı bu tarîki, isnad açısından incelediğimizde râvîler arasında muasarat ve mülakâtın vuku bulduğunu, hadis aktarımı konusunda râvîler arasında bir ınkıtaın söz konusu olmadığını belirtmek mümkündür.

2.1.1.2.3. Buhârî'nin Ayrışan Râvîleri (a)

a- Yahya b. Said: Ahmed b. Hanbel'in râvîleri arasında ismi geçmişti. Buna

göre Yahya b. Said, Şu'be'den rivayette bulunan mutkin ve sıka bir râvîydi.

b-Ali b. Abdillah: İbn Hacer, Buhârî'nin Fedâilu'l-Kur'an'da kendisinden

rivayette bulunduğunu belirtmiştir. İsmi ile ilgili ihtilaf vardır. Kimisine göre bu, Ali b. İbrahim b. Abdilmecid'dir. Kimisine göre Ali b. Abdillah b. İbrahim'dir. İbn Mende ise, Buhârî'nin şeyhlerinden birisinin adının Ali b. İbrahim olduğunu, ama onun asıl isminin, Ali b. Abdillah b. İbrahim olduğunu belirtmiştir. İbn Hacer'e göre bu isabetli görünmektedir. Zira Buhârî'nin adetlerinden biri de birçok şeyhini, dedelerine nisbet ederek zikretmiş olmasıdır. Mesela Yusuf b. Musa b. Raşid için o, Yusuf b. Raşid; İshak b. İbrahim b. Mahled için o, İshak b. Mahled, demektedir. Kesin çizgilerle ayırmak zor görünse de İbn Hacer ve İbn Mende'nin görüşlerinin isabetli olduğunu söylemek mümkündür. Sadûk olduğu bildirilen Ali b. Abdillah, Darekutni'ye göre sıka olup 274'de vefat etmiştir.523Buhârî'nin kendisinden 18 yıl sonra vefat etmiş olan birisinden hadis almış olması normal karşılanabilir. Ancak burada bir hususa dikkat çekmek gerekmektedir. Ali b. Abdillah'ın şeyhleri arasında Yahya b. Said'in ismine; Yahya b. Said'in talebeleri arasında da bu râvînin ismine rastlayamadık. Bu durumda her iki râvî arasındaki zaman aralığına bakmak gerekecektir. Yahya b. Said'in 198'te ve Ali b. Abdillah'ın 274'te vefat ettiklerini

521 Zehebî, el-Kâşif, I/269.

522 Zehebî, Siyeru A'lami'n-Nübelâ, thk. Komisyon, Müessesetu'r-Risale, Beyrut 1996, XII/224-232;

el-Hatîp el-Bağdâdî, Târîhu Bağdad, thk. Beşşar Avad Maruf, Daru'l-Ğarbi'l-İslamî, Beyrut 2001, X/29-31; İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, V/258.

523 İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, III/142; Seyyid Kurdî Hasen-Abdulğaffar Suleyman el-Bundârî,

hatırlarsak, aralarında 76 yıllık bir fark ortaya çıkmaktadır ki bu, kolay tolere edilebilecek bir zaman aralığı değildir.

2.1.1.2.4. Buhârî'nin Ayrışan Râvîleri (b)

a- Ğunder: Muhaddisler, rivayeti aldıkları şahsın bazen ismini, bazen

lakabını isnadda zikretmişlerdir. Buhârî, Muhammed b. Ca'fer ismini zikrederek hadisi nakleden Ahmed b. Hanbel'den farklı davranmış, bu râvinin lakabı olan Ğunder ismini isnadda zikretmiştir. Ahmed b. Hanbel'in râvîleri arasında ismi geçen bu şahıs hakkında daha önce bilgiler verilmişti.

b- Muhammed b. Beşşâr: İsmi, Muhammed b. Beşşâr Ebubekir el-Basrî

Bundâr olan râvî, Ğundar'dan hadis almış ve 252'de vefat etmiştir.524 Kendisine Bundâr lakabı da verilmiştir. Bundar'ın, rivayet ettiği hadisleri ezberlediği ve bu hadisleri hıfzından kıraat ettiği,525

hadis rivayetinde sıka ve sadûk olduğu belirtilmiştir.526

Muhammed b. Ca'fer Ğunder ve Yahya el-Kattân'dan rivayette bulunmuştur.527

Kendisinden, aralarında İbn Huzeyme'nin de bulunduğu birçok kişi rivayette bulunmuştur. Kendisinin güvenilir olduğunu belirtenlerin sayısı az değildir.

528

Buhârî'nin şeyhlerinden olan ve hıfzının kuvvetli olduğu belirtilen râvî için لها ماما هنامز , روهشم ةقث gibi ta'dîl edici ifadelere yer verilmiştir. Bazı alimlerin hakkında yaptıkları değerlendirmeler şu şekildedir: Darekutnî, تابثلَا ظافحلا نم; el-İcli ve İbn Hacer, ةقث; Ebû Hâtim, قودص; en-Nesâî: هب س اب لَ حلاص. Buhârî kendisinden 205; Müslim ise 460 hadis rivayette bulunmuştur.529

Buhârî'nin tahdîs ettiği bu rivayetin râvîlerinin, mutkin ve sıka oldukları görülmektedir. Râvîler arasında bir inkıta görünmemektedir. Bu rivayet, yukarıda geçen ve Buhârî'nin naklettiği tarîke mutabi' olmaktadır. Yukarıdaki rivayette Ali b. Abdillah ile Yahya b. Said arasında uzun bir zaman aralığının olduğunu, bu durumun bir inkita' ihtimalini gündeme getirebileceğinden bahsetmiştik. Ancak Buhârî'nin bu

524 Buhârî, et-Târîhu'l-Kebîr, I/49. 525 İbn Hibân, es-Sıkât, IX/111. 526

el-İclî, Ma'rifetu's-Sıkât, II/232.

527 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, VII/214.

528 Zehebî, el-Kâşif, II/159; İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, III/518-520. 529 İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, III/518-520; Takrîbu't-Tehzîb, I/469.

ikinci rivayetinde râvîler arasında ittisal şartının mevcut olması ve bu râvîlerin güvenilirliklerinin ortaya çıkmış olmasından hareketle, birinci rivayetteki olası kusurun telafi edildiğini söyleyebiliriz. Buhârî'nin aktardığı her iki hadisin metni birbirine oldukça yakındır. Yani rivayetler arasında âmmın tahsisi, mutlakın takyidi, nesh ve aralarında bir tenâküz halinin mevcut olmaması da bu tesbiti desteklemektedir.

2.1.1.2.5. İbn Mâce'nin Ayrışan Râvîleri

İbn Mâce, Ebubekir b. Ebî Şeybe ve Ğunder kanalıyla rivayeti Şu'be'den almıştır. Daha önce Ğunder ile ilgili bilgiler verildiğinden burada sadece Ebubekir b. Ebî Şeybe hakkındaki bilgilere yer verilecektir.

a- Ğunder: Yukarıda hakkında bilgi verilmişti.

b- Ebubekir b. Ebî Şeybe: İsmi, Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe'dir.

Kûfelidir. Sıka, hafız ve sadûk bir râvidir. Kardeşi Osman da kendisi gibi hadis nakletmiştir. Fakat Osman'dan daha sıka olduğu ifade edilmiştir.530

el-Musned ve el- Musannef isimli eserleri meşhurdur. 235'de vefat etmiştir.531 Kendisinden Buhârî, Muslim, Ebû Davud ve İbn Mâce rivayette bulunmuşlardır.532Kendisi hakkında ظفاح

ثيدحلل , نقتم533

, ةفوكلا لها ظفحا, تبثلا534 gibi ta'dil edici ifadeler kullanılmıştır. Ahmed b. Hanbel sadûk; el-İclî ise sıka ve hafız olduğunu belirtmişlerdir.535 Ğunder'den hadis aldığı bilgisi daha önce geçmişti.

Rivayetin bu tarîkindeki râvîler, verilen bilgiler ışığında değerlendirildiğinde sıka oldukları, kaynaklarda adalet ve zabt ile ilgili göze çarpan bir kusurlarının olmadığı, dolayısıyla söz konusu isnadın güvenilir olduğunu söylemek mümkündür.

530 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, V/160.

531 İbn Hacer, Takrîbu't-Tehzîb, I/320; el-Kelâbâzî, Ricâlu Sahîhi'l-Buhârî, I/427. 532

Seyyid Kurdî Hasen-Abdulğaffar Suleyman el-Bundârî, Mevsûatu Ricâli'l-Kütübi'-Tis'a, II/339.

533 Hayruddin ez-Zirikli, el-A'lam, Daru'l-İlm, Beyrut 2002, IV/118. 534 el-Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdad, X/70.

2.1.1.2.6. Ebû Davud'un Ayrışan Râvîleri

a- Halit (b. el-Hâris el-Hecîmî): İbn Hibbân, isminin Halit b. el-Hâris el-

Hecîmî olduğunu, Basralı olup künyesinin Ebû Osman olduğunu, akıllı ve zeki biri olup 186'da vefat ettiğini belirtmiştir.536

Şu'be ve es-Sevrî'den hadis almıştır.537 Buhârî, Muslim, Ebû Davud, Tirmizî, Ahmed b. Hanbel ve İbn Mâce kendisinden hadis almışlardır. Hakkında yapılan değerlendirmelerin bir kısmı şöyledir. Ebu Zur'a, قودصلا دلاخ; Yahya b. Maîn: ييرصبلا خويش تبثان ;Ahmed b. Hanbel, هيلإ ثراحلا نب دلاخ تيبثتلا يف ىهتنملا; Ebû Hâtim, ةقث ماما ;538 el-Mervezî: عمسي امك ثيدحلاب ئجي ثراحلا نب دلاخ ناك ; Tirmizi نومأم ةقث . İbn Hacer de Halit'in, Şu'be'den hadis aldığını ve aralarında Ubeydullah b. Muaz'ın da bulunduğu birçok kimsenin kendisinden hadis naklettiğini bildirmiştir.539

b- Ubeydullah b. Muâz: İsmi, Ubeydullah b. Muâz b. Muâz olup künyesi

Ebû Amr'dır. 237'de vefat etmiştir.540

Yahya el-Kattan, Bişr b. el-Mufaddal, Halit b. el-Hâris ve daha birçoklarından rivayette bulunmuştur. Buhârî, Muslim ve Ebû Davud dahil olmak üzere kendisinden bir çok kişi rivayette bulunmuştur. Müslim kendisinden, 167, Buhârî de 7 hadis rivayet etmiştir. Ebû Hâtim, ةقث ;el-Âcurî, ناك احيصف ناكو ظفحي; İbn Hibbân ةقث gibi ta'dîl edici ifadeleri kullanmışlardır.541

Ebû Davud'un naklettiği bu isnaddaki râvîlere bakıldığında, cerh-ta'dil bilginlerinin bu râviler için tevsik edici ifadelerde bulunduklarına şahit olmaktayız. Bu râvîlerin birbirlerinden hadis aldıkları rical kitaplarında ismen belirtilmiş, böylelikle isnad ile ilgili bir meçhûliyetin olmadığı, dolayısıyla isnadın güvenilir olduğunu söyleyebiliriz.

536

İbn Hibbân, es-Sıkât, VI/267.

537 Buhârî, et-Târîhu'l-Kebîr, III/145.

538 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, III/325; Zehebî, el-Kâşif, I/362.

539 İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, I/315; el-Mizzî, Tehzîbu'l-Kemal, VIII/35; İbn Mencüveyh, Ricâlu

Sahîhi Muslim, I/188.

540 Buhârî, et-Târîhu'l-Kebîr, V/401.

541 İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, III/27; İbn Mencüveyh el- Isbehânî, Ricâlu Sahîhi Muslim, thk.

2.1.1.2.7. Nesâî'nin Ayrışan Râvîleri

İsnad şemasına bakıldığında Nesâî'nin rivayeti, iki râvî vasıtasıyla Şu'be'den aldığını görmekteyiz. Bu râvîler, Yahya b. Said ile Muhammed b. Ca'fer'dir.

a-Yahya b. Said - Muhammed b. Ca'fer (Ğunder): Daha önce her iki râvî

hakkında malumat verilmiş, özetle her iki râvînin sıka ve güvenilir oldukları belirtilmişti. Muhammed b. Ca'fer 193; Yahya b. Said ise 198' de vefat etmiştir. Her iki râvînin hadis aldıkları Şu'be ile aralarında bir inkita' bulunmamaktadır. Fakat burada bir noktanın altını çizmek gerekir. Nesâi, 88 yaşında ve 303'te vefat ettiğine göre doğumu, 215 olmalıdır.542

Bu nedenle vefatları 193 ve 198 olan Muhammed b. Ca'fer ve Yahya b. Said ile Nesâî'nin görüşmüş olmaları kronolojik olarak mümkün değildir. İsnadın bu kısmında kuvvetle muhtemel bir kopukluk söz konusudur.

Dolayısıyla rivayetin bu tarîkinin isnad analizi yapıldığında, Nesâî ile hadisi aldığı diğer râvîler arasında bir inkıta' ihtimali kuvvetli olduğundan, söz konusu rivayetin sıhhat şartını kaybettiğini söyleyebiliriz.

Rivayetlerin, anlamı değiştirmeyecek ufak metin farklılıkları dışında muhteva açısından birbirlerini desteklediklerini görmekteyiz. Bu farklılıklar, rivayetin omurgasını değiştirebilecek düzeydeki farklılıklar değildir. Râvîlerle ilgili verilen bilgileri, rivayet metodolojisi açısından değerlendirdiğimizde hadisin ortak râvîlerinin sıka olduğu konusunda bir şüphe bulunmamaktadır. Ayrışan râvîler kısmında, her bir hadis musannifinin râvîlerinin kimlik bilgileri ve hadis rivayet ilmine olan ehliyetleri incelendiğinde, usûl bilginlerinin hadisin sıhhati için kriter olarak belirledikleri adalet ve zapt sıfatlarına sahip oldukları görülmüştür. Öte yandan râvîler arasında iletişimin, dolayısıyla rivayet alış verişinin önemli bir etkeni olan ittisal açısından bir problemin varlığı gözükmemektedir. Netice olarak hadisin varyantlarının sahîh olarak değerlendirilebileceği kanaati bizde hasıl olmuştur. Ancak Nesâî'nin rivayetinin tartışılma ihtiyacı vardır. Zira Nesâî'nin naklettiği rivayetin muttasıl olmadığını, kuvvetle muhtemel bir inkitanın olduğunu, Nesâî ile

542 Zehebî, el-Kâşif, I/195; İbn Hacer, Takrîbu't-Tehzîb, I/80; İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, I/26;

rivayeti aldığı şahıslar arasında uzun bir zaman aralığının olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bunun dışında Buhârî'nin şeyhlerinden olan Ali b. Abdillah ile Yahya b. Said arasında uzun bir zaman diliminin olduğu görülmekle birlikte, gerek aktarılan rivayet metinlerinin birbirini desteklemesi, gerekse de bu zaman diliminde görüşme ihtimallerinin olması, bu zaafı kısmen tedarik etmektedir. Ama bu rivayet, diğer tarîklerle birlikte değerlendirildiğinde söz konusu problemin, hadisin sıhhatini olumsuz anlamda etkilemediği ifade edilebilir.