• Sonuç bulunamadı

II. FEDÂİLU'L-KUR'AN EDEBİYATI

1.2.3. Bazı Ayetlerin Fazileti ile İlgili Rivayetler

Fedâilu'l-Kur'an bölümlerinde, Kur'an ve içerisindeki bazı sûrelerin fazileti ile ilgili rivayetler bulunduğu gibi, belli sûrelerin belli ayetlerinin faziletine dair rivayetler de mevcuttur. Bu cümleden olarak, Fedâilu'l-Kur'an bölümlerinde yer alan Bakara sûresinin ilk ayetlerinin fazileti, Âyetü'l-Kürsî'nin fazileti, Bakara sûresinin sonundaki ayetlerin fazileti ve Haşr sûresinin sonundaki ayetlerin fazileti aşağıda ayrı başlıklar altında ele alınacaktır.

1.2.3.1. Bakara Sûresinin İlk Ayetlerinin Fazileti

Bakara sûresinin ilk ayetlerinin fazileti ile ilgili rivayetler, Kütüb-i Tis'a'daki kaynaklardan sadece Darimi'nin Sünen'inde geçmektedir. Senedi munkatı' olduğu belirtilen bu rivayetin içeriği, Bakara sûresinin evvelinden dört ayeti353

okuyan kişiye, o gün şeytanın musallat olmayacağı şeklindedir.354

1.2.3.2. Âyetü'l-Kürsî'nin Fazileti

Bakara sûresinin 255. ayeti olan Âyetü'l-Kürsî'nin fazileti ile ilgili çok sayıda rivayet mevcuttur. Âyetü'l-Kürsî'nin faziletinin mahiyeti ile ilgili, aralarında Gazzâlî

353 "Bakara sûresinin ilk dört ayeti" ifadesi üzerinde durmak gerekmektedir. Zira ilk ayetlerde, hurûf-i

mukatta'dan sonra Kitapta hiç bir şüphenin olmadığı, muttakilere hidayet olduğu belirtilmiş ve muttaki olanların vasıfları zikredilmiş, son ayette de (5. Ayet) takva niteliklerini taşıyan bu insanların kurtuluşa ereceği ifade edilmiştir. Buraya kadar konu bütünlüğü bulunmaktadır. Sonraki iki ayet kafirlerden, ondan sonraki on iki ayet de münafıklardan bahsetmektedir. Bu durumda rivayette geçen Bakara sûresinin ilk dört ayeti ifadesi ya huruf-i mukatta bir sonraki ayetle birleştirilerek bir ayet sayılmıştır. Ya da rivayetin metni ile ilgili bir problem vuku bulmuştur. Zira beşinci ayeti önceki dört ayetten ayırmak, muttakilerin akıbetini bildirmiş olması ve sonraki ayetlerin kafir ve münafıklardan konu açmış olması münasebetiyle kanaatimizce mümkün görünmemektedir.

354

İbn Mesud'a dayandırılarak aktarılan rivayet şu şekildedir: "Kim Bakara sûresinin evvelinden dört

ayeti, Ayetu'l-Kürsî'yi, Âyetü'l-Kürsî'den sonraki iki ayeti ve Bakara sûresinin ahirinden üç ayeti okursa, ona ve ehline o gün şeytan yaklaşamaz. Onu, hiç bir şey rahatsız edemez. Mecnûna bunlar okunsa mutlaka ayılır/kendine gelir." Bkz. Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/720.

ile İbn Teymiyye'nin de bulunduğu birçok alim görüş beyan etmiş ve Allah'ın sıfatlarını bu şekilde beyan eden başka bir ayetin olmadığını belirtmişlerdir.355

Muslim'in Sahîh'inde geçen rivayetin metninde Âyetü'l-Kürsî için ismi tafdîl kullanılarak "En büyük ayet" tanımlaması yapılmıştır. Ubey b. Ka'b'ın merfû' olarak naklettiği rivayet şöyledir: "Ey Ebu'l-Munzir, senin ezberlediğin Kur'an ayetlerinden

hangisinin daha büyük (a'zam) olduğunu bilir misin?" Ubey "Allah ve Rasulu daha iyi bilir," cevabını verdi. Hz. Peygamber aynı soruyu tekrarlayınca "Ayetu'l Kursî," dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber Eliyle göğsüme vurarak şöyle dedi "Vallahi Ey Ebu'l-Munzir, ilim sana mübarek olsun," dedi.356

Tirmizi ve Elbanî'nin zayıf addettikleri bir rivayete göre Âyetü'l-Kürsî, Kur'an ayetlerinin en önde gelenidir. Ebû Hureyre'nin Hz. Peygamber'den naklettiği rivayet şöyledir: "Her şeyin bir zirve noktası vardır. Kur'an'ın zirvesi de Bakara

sûresi ve içinde Kur'an ayetlerinin seyyidi olan Âyetü'l-Kursî'dir," dedi.357

Gün içinde okunan Âyetü'l-Kürsî'nin, gün boyunca kendisini okuyanı koruyacağı belirtilmiştir. Tirmizi'nin ğarîb hadis olarak kitabına aldığı ve senedinde zabt bakımından eleştirilen Abdurrahman b. Ebîbekr b. Ebî Melîke el-Melîkî'nin bulunduğu Ebû Hureyre rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Hâmîm el-Mü'min, "İleyhi'l-Masir'a" kadar ve Ayetü'l-Kursî'yi sabahleyin

okursa, akşama kadar bu sûreler onu korur. Kim bunları akşamleyin okursa, bu ayetler onu sabaha kadar muhafaza eder."358

355

Gazzali'nin, Âyetü'l-Kürsînin bütün ayetlerin seyyidi olduğuna dair açıklamaları için Bkz. Gazzali,

Cevâhiru'l-Kur'an, thk. Şeyh Muhammed Reşid Rıza el-Kebbanî, Daru İhyai'l-Ulum, Beyrut

1990, s. 73-76; Suyûtî, a.g.e., s. 159; İbn Teymiyye ise, Âyetü'l-Kürsî'nin faziletine dair şunları ifade etmektedir: "Allah, Hadîd sûresinin başında ve Haşr sûresinin sonunda kendi zâtı ve isimleri ile ilgili konuları bir çok ayetle anlatılmıştır. Ancak Kur'an'da muhteva itibarı ile Âyetu'l- kursi gibi Kur'an'ın ana konularını, bir tek ayette toplamış başka bir ayet yoktur. Bkz. İbn Teymiyye,

Mecmû', XVII/130.

356 Müslim, Salatu'l-Musafirîn ve Kasruhâ, 257, I/556. 357

Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 2, V/157; el-Elbânî, Sisiletu'l-Ehâdîsi'd-Daîfe ve'l-Mevdû'a, Mektebetu'l-Maarif, Riyad 1988, III/524.

358 Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 2, V/157; Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/720; el-Mübârekfûrî,

Uzun olan ve Elbani'nin sahîh olarak nitelediği Ebû Eyyub el-Ensarî kanalıyla aktarılan başka bir rivayete göre, içinde Âyetü'l-Kürsî okunan ev, fâcir olan cinnîlerden muhafaza edilir.359

Mürsel veya mu'dal olduğu ifade edilen başka bir rivayete göre Hz. Peygamber, Kur'an'daki en büyük ayetin Ayetü'l-Kursî olduğunu ifade etmiştir. Rivayetin metni şöyledir: "Bir adam "Ey Allah'ın Rasulu, Kur'an'ın hangi sûreleri

daha büyüktür?" diye sormuş Hz. Peygamber "İhlâs sûresi," cevabını vermiştir. Adam "Kur'an'daki en büyük ayet hangisidir?"diye sormuş, Hz. Peygamber "Âyetü'l- Kürsî,"cevabını vermiştir. Adam yine "Ey Allah'ın Rasulu, Hangi ayetin sizde ve ümmetinizde daha fazla tezâhür etmesini istersiniz?" diye sorunca Hz. Peygamber "Bakara sûresinin sonu. Çünkü bu ayet, Allah'ın arşının altındaki rahmet

359 Problemli olduğunu düşündüğümüz rivayetin metni şöyledir: Ebû Eyyub'un hurmalarının içinde

bulunduğu bir kileri vardı. Her gün cinnî facire bir hanım gelir o hurmalardan alırdı. Ebû Eyyub Hz. Peygamber'e onu şikayet etti. Hz. Peygamber "Git, onu gördüğünde Allah'ın adıyla Allah'ın Rasulune icabet et, de" dedi. Ebû Eyyub onu yakaladı, ama cinnî kadın, bu hırsızlığı bir daha yapmayacağına dair yemin edince onu serbest bıraktı. Hz. Peygamber'e geldiğinde ona "Esirine ne yaptın?" diye sordu. Ebu Eyyub "Bir daha hırsızlık yapmayacağına dair yemin etti," dedi. Hz. Peygamber "Yalan söylemiştir. Zaten o, yalan söylemeye alışkındır," dedi. Ebu Eyyub, başka bir sefer yine onu yakaladı. Cinnî kadın, bir daha yapmayacağına dair yemin edince Ebu Eyyub, yine onu salıverdi. Hz. Peygamber'e geldiğinde ona "Esirine ne yaptın?" diye sordu. Ebu Eyyub "Bir daha yapmayacağına yemin etti," dedi. Hz. Peygamber "Yalan söylemiştir. Zaten o, yalan söylemeye alışkındır," dedi. Ebu Eyyub onu üçüncü defa hırsızlık yaparken yakaladı ve ona "Seni mutlaka Hz. Peygamber'in yanına götüreceğim," dedi. Cinnî "Sana bir şey hatırlatmak istiyorum. Bu da Ayetü'l-Kursî'dir. Bu ayeti evinde okursan şeytan ve başkası evine yaklaşamaz," dedi. Ebû Eyyub, Hz. Peygamber'e geldiğinde ona "Esirine ne yaptın?" diye sorunca, cinnînin söylediği şeyleri aktardı. Hz. Peygamber "Doğru söylemiştir, fakat kendisi yalancıdır," dedi. Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 3, V/158; Nesâi, 47 Fedâilu'l-Kur'an 18, VII/285 (Farklı bir isnad ve metin ile

de nakledilmiştir. Buradaki rivayet, Ebû Hureyre kanalıyla gelmektedir. Ebû Hureyre, buradaki metne göre sadaka/zekât için toplanan hurmaları korumakla vazifelendirilmiştir. Rivayetin devamı ise aynıdır); ikinci bir rivayette Şa'bî, Abdullah b. Mesud'dan şunu nakletmiştir: Hz. Peygamber'in

ashabından biri, cinnîden bir adamla karşılaştı, boğuştular. İnsan olan, cinnîyi yendi. İnsi olan ona "Ben, seni zayıf ve ezik olarak görüyorum. Kolların köpeğin kollarına benziyor. Siz cinnler hep bu şekilde misiniz? yoksa aranızda sadece böyle olan sen misin?" deyince cinnî "Hayır, vallahi ben onların pazusu güçlü olanlarındanım. Bana ikinci bir şans ver, eğer beni yenersen ben de, sana fayda verecek bir şey öğreteceğim" dedi. İnsi bu teklifi kabul etti. Cinnî "Âyetü'l-Kürsî'yi bilir misin?" diye sual edince sahabî "Evet," dedi. Bunun üzerine Cinnî "Âyetü'l-Kürsî hangi evde okunursa şeytan, eşeğin yellenmesi gibi o evden çıkar ve sabah oluncaya kadar bir daha o eve girmez," dedi. Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/720 ( Dârimi'nin Sünen'ini tahkik eden Huseyn

Selîm Esed, Şa'bî'nin İbn Mesud'dan hadis işitmediğini bildiren muhaddislerin arasında Hâkim, Darekutnî ve Ebû Hatim'in de bulunduğunu belirtmiştir. Bkz. Aynı yer).; Üçüncü bir rivayet ise şöyledir: "Allah, semavat ve arzı Ayetü'l-Kursî'den daha büyük yaratmamıştır." Tirmizi, 42

hazinelerindendir. Bu fazileti bu ümmete vermiştir. Bu ayetler, dünya ve ahiretteki bütün hayırları şâmildir," cevabını vermiştir.360

Konu ile ilgili aktarılan bir rivayetin muhtevasında, ism-i a'zamın Âyetü'l- Kürsî'de geçtiği bilgisi yer almaktadır. İsnadında Ubeydullah b. Ebî Ziyâd ve Şehr b. Havşeb bulunduğundan zayıf kabul edilen rivayeti, Esma binti Yezid, merfû' olarak şu ifadelerle nakletmiştir: " Allah'ın ism-i a'zamı şu iki ayette olanlardır: Âyetü'l-

Kürsî ile "ve ilâhukum ilâhun vâhid." 361

1.2.3.3. Bakara Sûresinin Sonundaki Ayetlerin Fazileti

Bakara sûresinin fazileti ile ilgili rivayetlerin muhtevası daha önce açıklanmıştı. Fedâilu'l-Kur'an bölümünde faziletinden bahsedilen ayetlerden biri, Bakara sûresinin sonundaki (Âmene'r-Rasûlu) ayetlerdir.

Birçok hadis kaynağında geçen bu rivayetlerde, söz konusu rivayetlerin geceleyin okunmasına vurguda bulunulmaktadır. Ebû Mesud el-Ensarî'den gelen rivayette, Hz. Peygamber'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Kim Bakara sûresinin

sonundaki iki ayeti geceleyin okursa, bu ona kâfidir."362 Başka bir rivayette,

Abdurrahman b. Yezîd, Ka'be'nin yanında Ebû Mesud ile karşılaşmış, Bakara sûresinin sonundaki iki ayetin fazileti ile ilgili olan hadisin kendisine ulaştığını ona bildirmiş, Ebû Mesud da hadisi aynı metin ile kendisine aktarmıştır.363

Tirmizî ile Dârimî'de geçen ve sahîh olmayan bazı rivayetlerde, Bakara sûresinin üç gece okunduğu evlere şeytanın yaklaşamayacağı ifade edilmiştir. Tahir

360

Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/14 (muhakkikin notu).

361 "Sizin İlahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka ilah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir." Bakara, 2/163;

Rivayet için bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXXXV/584 (tahkîkte); Ebû Davud, 8 Kitâbu'l-

Vitr, 23, II/168; Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/721 (tahkîkte).

362

Buhârî, 66 Fedâilu'l-Kur'an 27, 34, VI/110, 113; 64 Kitâbu'l-Meğâzî 12, V/17; Tirmizi, 42

Fedâilu'l-Kur'an 4, V/159; Ebû Davud, 6 Kitâbu Şehri Ramadan 9, II/118; Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/721; İbn Mâce, 5 Kitâbu İkâmeti's-Sala 183,I/437; Nesâi, 47 Fedâilu'l- Kur'an (es-Sünenü'l-Kübrâ) 12, VII/252 (Nesaî'de bu rivayet, yine sahabî Ebû Mesud kanalıyla,

metninde takdim-tehirler olmakla beraber üç farklı isnad ile zikredilmiştir.); İbn Huzeyme, Sahîhu

İbn Huzeyme, II/180; Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXVIII/300, 320, 322, 323, 326; el-Humeydî, Müsned, I/215; Taberânî, el-Mucemu'l-Kebîr, XVII/203.

el-Makdîsî'nin (ö.507/1113) ihtiyatla karşıladığı rivayeti364, Nu'man b. Beşir, Hz. Peygamber'den şöyle nakletmiştir: "Allah, semavat ve arzı yaratmadan iki bin yıl

önce bir yazı (kitap) yazdı ve Bakara sûresinin kendisiyle bittiği iki ayeti buradan inzâl etti. Bu ayetler, üç gece hangi evde okunursa, şeytan oraya yaklaşamaz." 365Mürsel olduğu ifade edilip Dârimî'de geçen ve Cubeyr b. Nufeyr'den nakledilen

diğer bir rivayete göre Hz. Peygamber, şunları söylemiştir:"Allah, Bakara sûresinin

sonundaki iki ayeti, arşının altındaki hazineden bana verdi. Bu ayetleri öğreniniz ve kadınlarınıza öğretiniz. Çünkü bu iki ayet salat, Kur'an ve duadır."366

Huzeyfe'nin, merfû' olarak naklettiği başka bir rivayette, Hz. Peygamber'e bahşedilip kendisinden önce kimseye verilmemiş olan Bakara sûresinin sonundaki ayetlerin faziletinden bahsedilmiştir: "Biz, üç şeyle diğer insanlardan üstün kılındık.

Yeryüzü, bize mescid, toprak bize temiz kılındı; saflarımız meleklerin safları gibi kabul edildi ve bana Bakara suresinin sonundaki ayetler verildi. Arşın altındaki hazineden olan bu ayetler, ne benden önce, ne de benden sonra kimseye verilmiştir." 367

1.2.3.4. Haşr Sûresinin Son Ayetlerinin Fazileti

Haşr sûresinin sonundaki ayetlerin faziletine dair rivayetlerde, bu ayetlerin sabah ve akşam okunması durumunda, yetmiş bin meleğin okuyanın affedilmesi için Allah'tan istiğfarda bulunacağı ve o gün ölürse şehît olarak öleceği belirtilmiştir. İsnadında ömrünün sonlarına doğru ihtilatta bulunduğu ve bazı alimlerin zayıf râvî

364 Muhammed b. Tâhir el-Makdisî, Zehîratu'l-Huffâz, thk. Abdurrahman el-Firyâî, Daru's-Selef,

Riyad 1996, I/588.

365 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXX/363(Muhakkik el-Arnavud, "İsnadı hasen, ricali ise güvenilir"

ifadelerini kullanmıştır. Bkz. Aynı yer.); Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 4, V/160 (Rivayet için Tirmizî, hasan-ğarîb ifadesini kullanmıştır); Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/721.

366 Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 14, II/722 (tahkîkte); el-Elbânî, Daîfu't-Terğîb ve't-Terhîb, I/1400. 367

Nesâi, 47 Fedâilu'l-Kur'an 19, VII/259. ("Bana verilip benden önce hiç kimseye verilmeyen.."formunda gelen bir çok rivayet bulunmaktadır. Buhârî'deki bir rivayette bu sayı beş (Buhârî, 7 Kitâbu't-Teyemmum 1, I/86) olarak geçmekte iken, Muslim'deki başka bir rivayette (Muslim, Kitâbu'l-Mesâcid, 3, 4, 5, 6, I/371-372) üç ve altı sayıları geçmektedir. İbn Hacer, Nesâî'nin yukarıdaki rivayetine atıfta bulunmuş ve Hz. Peygamber'e verilip kendisinden öncekilere verilmeyen birçok hasletin rivayetlerde vârid olduğunu belirtmiştir. Ancak "Bana verilip benden önce hiç kimseye verilmeyen.."formunda gelen rivayetlerde "Bakara sûresinin son ayetleri" ifadesi, hadis kaynakları içerisinde sadece İbn Huzeyme ve Nesâî'de geçmektedir. Bkz. İbn Hacer,

kabul ettikleri Halit b. Tahman bulunmasından dolayı rivayet, sahîh kabul edilmemiştir. Tirmizi'nin ğarip hadis olarak nitelediği rivayette Ma'kıl b. Yesar, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini aktarmaktadır: "Kim sabahleyin üç defa kovulmuş

şeytandan Alîm ve Semî' olan Allah'a sığınırım, der ve Haşr sûresinin ahirindeki üç ayeti okursa Allah, yetmiş bin meleği akşama kadar kendisine dua etmek üzere görevlendirir. Bugün ölürse şehit olarak ölmüş olur. Kim akşamleyin bu şekilde okursa aynen bunun gibidir."368Başka bir rivayette ise, istiazeyi içeren metin

bulunmamaktadır. Hişam'ın Hasan'dan mevkûf olarak naklettiği rivayet şöyledir: "Kim, sabahleyin Haşr sûresinin sonundaki üç ayeti okur ve o gün ölürse, şehitlerden

yazılır. Kim akşamleyin okur ve onun gecesinde ölürse şehitlerden yazılır."369

Öte taraftan belli ayetleri okumanın faziletine dair rivayetler, genel manada şöyle değerlendirilmiştir: Sahabe belli zaman ve yerlerde Kâf, A'la, Kâfirûn, İhlâs, Âyetü'l-Kürsî, Âl-i İmran sûresinin sonu vb. bazı sûre ve ayetleri tekrar tekrar okuyordu. Hz. Peygamber (sav), sahabeyi bu sûre ve ayetlerin tilaveti konusunda sadece irşâd etmekle kalmamış, aynı zamanda ümmetinin Kur'an ile olan irtibatlarının devamlılığını sağlamlamayı amaçlamıştır.370

Söz konusu değerlendirmenin rivayetleri kabul eden bir yaklaşım ile yapıldığı kanaatini taşıdığımızı belirtmekte yarar görüyoruz.

Kütüb-i Tis'a'da bazı ayetlerin faziletleri ile ilgili rivayetlerin muhtevası bu

şekildedir. Daha önceki rivayetlerde olduğu gibi, bu rivayetlerde de isnad bakımından problemli olan rivayetlerin sayısı az değildir. Rivayetlerin genel teması, bu ayetlerin okunması durumunda, kişinin affedileceği, büyük sevaba nail olacağı ve şehitlerden yazılacağı gibi konulardır. Sorgulanması ve üzerinde düşünülmesi gereken şey, söz konusu rivayetlerin Hz. Peygamber'e nisbetinin sıhhat derecesidir. Bu rivayetlerin ümmet nezdinde hatırı sayılır bir hadis kitabında geçmiş olması, isnad ve metin açısından hiç bir sorun taşımadığı argümanını desteklememektedir.

368 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXXIII/421 (tahkîkte); Tirmizi, 42 Fedâilu'l-Kur'an 2, V/182. Bu

rivayetle ilgili olarak el-Mubarekfûrî, isnadda geçen Halit b. Tahmân'ın vefatından yirmi yıl önce ihtilatta bulunduğu bilgisini vermekle yetinmiş ve rivayeti tevil etmeye çalışmıştır. Bkz. el- Mubârekfûrî, Tuhfetu'l-Ahvezî, VIII/193.

369 Darimî, 23 Fedâilu'l-Kur'an 22, II/726.

Bu yaklaşım tarzı bir başka vecheden, bu hadisleri bir beşer olarak bir araya getirmek için ciddi çabalar sarf eden musanniflerin, beşeriyet sıfatlarını ihlal etmek ve onlara masumiyet kazandırmak ile sonuçlanabilir ki bu, kabul edilebilir bir durum değildir.

Kanaatimize göre küçük bir amel karşılığında çok büyük mükâfat vaadeden rivayetlerin önemli bir kısmı ihtiyatla karşılanmalıdır. Örneğin şehitlik, İslam'ın büyük önem atfettiği ve kişinin canını Allah yolunda feda etmekle neticelenen yüksek bir makamdır. Buna benzer rivayetlerin, Hz. Peygamber'in genel tavrı ve Kur'an'ın konu ile ilgili makul ölçüleri dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.371Eğer bu ölçüler çerçevesinde bu ve buna benzer rivayetler değerlendirilmez ve "muteber" bir hadis kitabında geçtiği, dolayısıyla olduğu gibi kabul edilmesi gerektiği düşüncesinden hareket edilirse, o zaman bu durum, Hz. Peygamber'in sîreti boyunca ortaya koyduğu mücadele ile uyumluluk arzetmiş olmayacaktır.