• Sonuç bulunamadı

KuĢağa Göre BeĢ Temel Değere Ait Bulguların TartıĢılması

4. TARTIġMA

4.2. KuĢağa Göre BeĢ Temel Değere Ait Bulguların TartıĢılması

AĢağıda beĢ değer sistemiyle ilgili olarak Atabek‟in hazırlamıĢ olduğu soru cetveli ile sorulan sorulara iliĢkin “üç kuĢaktan” alınan cevaplara ait bulgular verilmektedir. KiĢilik değerlerine (Yaratıcılık, sorumluluk, dayanıĢma, hak etme, özgüven) üç kuĢağın tutum ve davranıĢ eğilimlerini sırayla verecek olursak:

“Yaratıcılık” değerinin algılanmasında istatistiksel anlamda farkın olduğu saptanmıĢtır. Yine aynı tablodan “YaĢamanın amacı rahat etmektir, nasıl edinildiği hiç önem taĢımaz” Ģıkkını genç kızların %7,7‟si, annelerin %15,4‟ü ve çoğunlukla anneannelerin %76,9‟nun tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, anneannelerin küresel tüketim değerlerini önceleyen ve sosyal sorumluluklardan uzak tutum ve davranıĢlar

davranıĢ eğiliminde olmalarını destekleyen bir görüĢü Emiroğlu Ģu Ģekilde açıklamaktadır;

“Fiziksel, ruhsal ve sosyal kayıplara bağlı olarak yaratıcı yönü

etkilenmektedir. Gerçekte yaşlılıkta anlamsızlık ve olumsuzluk duyguları yaşlılık dönemindeki değişimler karşısında sosyal ve kişisel uyumsuzluğun psikolojik sonucu olarak ortaya çıkmaktadır” (Emiroğlu 1995).

“Sorumluluk” değeri ile ilgili sorulan sorulara alınan cevaplardan bir tanesi “kendimden baĢka kimseye sorumlu değilim” Ģıkkını 17 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %11,8‟i, annelerin %5,9‟u ve çoğunlukla anneannelerin %82,4‟nun tercih ettiği görülmüĢtür. Anneanneler küresel tüketim değerlerine göre tutum ve davranıĢ içinde olmasının nedeni “Yalnızlık” duygusundan kaynaklanabilir. Artan sağlık Ģikâyetleri, ekonomik sorunlar, ilgisizlik yaĢlı için birer üzüntü kaynağı olmaktadır (Sevil 2005). Anneanneler bu nedenlere bağlı olarak cevap vermiĢ olabilirler.

“DayanıĢma” değerinin algılanmasında “Sen bana, ben sana. Benim kuralım böyle.” Ģıkkını 25 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %12‟si, annelerin %32‟si ve çoğunlukla anneannelerin %56‟sı tercih ettiği tespit edilmiĢtir. Anneannelerin bu sonuçlara bağlı olarak küresel tüketim değerlerini benimseyen tutum ve davranıĢlar içinde olduğu görünse de aile içi iliĢkilerin bu Ģekilde bir kurala bağlanması veya böyle bir yöntemin benimsemesi kuĢaklar arasındaki karĢılıklı olarak etkileĢimin azaldığını göstermektedir. Goody, bu değiĢimi Ģu Ģekilde desteklemektedir:

“Karşılıklı ilişkilerde sözlü iletişimin etkisi oldukça önemlidir. Yazılı kültür ürünleri ve teknolojinin yükselişi ile modern kent yaşamında sözün etkisini kaybetmesi kültürün duygusal boyutunu boşaltmış ve insanları kendisine ve diğer insanlara karşı duygusal körlük durumuna getirmiştir” (Goody 2001).

“Hak etme” değerinde üç kuĢağın tutum ve davranıĢ yönteminde; “Önemli olan kazanmak. Kim kazandığını hak ediyor ki?” Ģıkkını 18 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %27,8‟i, annelerin %11,1‟i ve çoğunlukla anneannelerin %61,1‟nin tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, anneannelerin geleneksel değerlere önem veren, geleneksel dayanıĢma yollarını önceleyen, bir yakın topluluğun üyesi olmayı daha

önemli sayan tutum ve davranıĢlara daha çok sahip oldukları tespit edilmiĢtir. Köknel, bu durumun nedenini ekonomik değerlere bağlar. Ekonomik yetersizlik ve zorlanma, insanların temel toplumsal yapılarının geleneksel, tutucu değerler sistemine kaymasına yol açtığını (Köknel 2007) belirtmiĢtir. YaĢlılıkla birlikte gelir kaybına uğrayan yaĢlıların bu Ģekilde tutum belirlemesine neden olmuĢ olabilir.

Son olarak kiĢilik değerleri içinde yer alan “Özgüven” duygusu ile ilgili olarak sonuçlar Ģu Ģekilde olmuĢtur: “Özgüven baĢkalarını yenerek kazanılır” Ģıkkını 11 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %9,1‟i, annelerin %18,2‟si ve çoğunlukla anneannelerin %72,7‟nin tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, anneannelerin geleneksel değerlere önem veren, geleneksel dayanıĢma yollarını önceleyen, bir yakın topluluğun üyesi olmayı daha önemli sayan tutum ve davranıĢlara daha çok sahip oldukları tespit edilmiĢtir. Anneannelerin geleneksel tutum ve davranıĢı değerlerine bağlı kalmasının nedenini Akarsu Ģu Ģekilde açıklamıĢtır:

“Bizim bu başkalarının arasında edindiğimiz duyguların arkasında bizim kendi duygularımızı açıklığa kavuşuncaya ve bizim kendi düşüncelerimizi toplulukta gelişen gelenek ve göreneklerden ayırıp, onları çekip çıkarmaya başlayıncaya ve kendi düşünce yapımızı kuruncaya kadar uzun zamana gereksinme vardır. Hele duygularımızı içinde yaşadığımız topluluğun duygularında arındırıp kendi duygu doğrultumuzu değiştirip yeniden kurmaya girişmek büsbütün zorlaşır” (Akarsu

2006). Gerçektende hayatın son dönemlerine doğru bu yapıyı değiĢtirmek daha da zordur.

ĠĢlev değerlerinde ( Yararlılık, grup çalıĢması, verimlilik, hedef ve program ) üç kuĢağın tutum ve davranıĢ eğilimlerini sırayla verecek olursak:

“Yararlılık” değerinde “Para kazanırsan sana iĢe yarıyor derler.” seçeneğini 54 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %24,1‟i, annelerin %25,9‟u ve çoğunlukla anneannelerin %50‟sinin tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, küresel tüketim değerlerini önceleyen, sosyal sorumluluklardan uzak tutum ve davranıĢlara daha çok sahip oldukları ortaya çıkmıĢ olsa da bu sonuçta; anneannelerin umutsuzluğu ve yalnızlığını gösteren duyguların sahibi olduğu anlaĢılmaktadır. Bu nedenini Erikson

kazandırdığını, yaĢlılık döneminde o güne kadar üretkenliklerinden çocuklarının ve torunlarının faydalanıĢını görmenin kiĢiye doyum sağladığını, bugünüyle geçmiĢini böylece bütünleĢtirebildiğini ifade etmektedir. Üretken olmayan bir yaĢamın ise yaĢlıya piĢmanlık ve umutsuzluk yaĢattığı gibi, yaĢlıda ölüm korkusunu da yoğunlaĢtırdığına iĢaret etmektedir.

“Grup çalıĢması” değerinde “Grup çalıĢması bana kazandırırsa iyidir.” seçeneğini 24 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %20,8‟i, annelerin %15,5‟i ve çoğunlukla anneannelerin %66,7‟sinin tercih ettiği ve buna bağlı olarak da yaĢlıların sosyal sorumluluklardan uzak tutum ve davranıĢlar içerisinde olmasının temel nedeni “uyum” sorunları olarak gösterilebilir. Erikson, yaĢlanan bireyin kendi kültürel çevresi ve tarihsel döneminde toparlayabildikleri kadar olgunlaĢabileceğini söylemiĢtir. Ġnsanlık tarihinin bir dönemi ile yollarının kesiĢtiğini bilerek yaĢamın anlamını bir kez daha sorgulayan bu bireyler, sınırlı hayatlarına, yaĢam sevincini artıran toplumsal anlamlar yüklerler. Bu olgunluğa sahip olamayan bireyler için vakit yeniden yaĢama özlemine izin vermeyecek kadar kısalmıĢtır. Bu durum huzursuzluk ve yoğun ölüm korkusu doğurmaktadır (Öztürk 1985). Ayrıca yaĢlılığın genel olarak olumsuz bir Ģekilde değerlendirilmesi de içe kapanıklığı arttırmaktadır.

“Verimlilik”, “Ġnsanlar neyi neden yaptığını düĢünse kimse çalıĢmaz.” seçeneğini 30 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %13,3‟ü, annelerin %36,7‟si ve çoğunlukla anneannelerin %50‟sinin tercih ettiği saptanmıĢtır. Genç kızların daha az oranda birinci seçeneği tercih etmesi; evrensel değerlere dayalı yetkin birey olma. Kendi iradesine dayanarak yaĢama isteğine sahip olma. Olaylara yön vermede akılcılık, dünya görüĢünde insan idaresine dayanma, toplum yaĢamında paylaĢıma yönelik tutum ve davranıĢlara daha çok sahip olduğu tespit edilmiĢtir. Gençlerin kendilerini tanıması ve yaĢa bağlı olarak güçlerini verimli kullanmasında öğrenim durumlarının katkısı olduğu sonucuna varılabilir.

“Hedef” değerinde “Ben vardığım yeri hedef sayarım.” seçeneğini 30 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %13,3‟ü, annelerin %36,7‟si ve çoğunlukla anneannelerin %50,‟sinin tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, küresel tüketim değerlerini önceleyen, sosyal sorumluluklardan uzak tutum ve davranıĢlara daha çok sahip oldukları gözlemlenmiĢtir. Anneannelerin vardığı yeri hedef saymasının temel

nedeni yaĢlanma veya emeklilikle birlikte “her Ģeyin bittiğine” inanması olabilir. Uçanak, bir araĢtırmada yetiĢkin geliĢimini açıklayan modellerden biri olan geliĢimsel düzenleme modeli çerçevesinde, genç yetiĢkinlik, orta yaĢlılık ve yaĢlılık olmak üzere üç ayrı dönemde geliĢimsel hedeflerde ortaya çıkan değiĢmeler incelenmiĢ, sonucunda; genç yetiĢkinlikten yaĢlılığa doğru deneklerin belirttikleri hedeflerde geliĢimsel kazançlar yönünde bir gerileme gözlenirken, kayıplardan kaçınmada artıĢ olduğu görülmüĢtür (Uçanak 2004). Ayrıca yaĢlılıkla birlikte hedeflerin azalmasının nedeni olarak fiziksel ve biliĢsel kayıplara bağlayan araĢtırma sonuçları da vardır. Örneğin Birtane ve arkadaĢları ise, Edirne Huzurevinde kalan 21 kadın ve 75 erkek ile yaptıkları çalıĢma sonucunda; kadınlarda biliĢsel iĢlev ve yaĢam kalitesinin erkeklere göre daha düĢük olduğunu ve 65 yaĢ üstü popülasyonda yaĢam kalitesinin öncelikle biliĢsel iĢlevlerin durumu ve aktivite düzeyinden etkilendiğini belirtmiĢlerdir.

“Program” değerler sisteminde üç kuĢak arasında tutum ve davranıĢ yöntemi açısından bir fark olmadığı tespit edilmiĢtir.

Ait Olma Değerleri (Aile, kurumlar, köken, kültür, geçmiĢ) ilgili olarak üç kuĢağın tutum ve davranıĢ yönetimine baktığımızda:

“Aile” değerinde “Aile desteği olmazsa insan hiçbir Ģey yapamaz.” Seçeneğini 51 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %11,8‟i, annelerin %37,‟ü ve çoğunlukla anneannelerin %51,0‟ın tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, küresel tüketim değerlerini önceleyen, kiĢi olarak kendi bencil değerleri açısından dünyaya ve olaylara bakan sosyal sorumluluklardan uzak tutum ve davranıĢlara daha çok sahip oldukları tespit edilmiĢtir. Ne kadar sıkı aidiyet bağları kurarsak kuralım, kendimizi en iyi hissettiğimiz grubun içinde bile farklı bir birey olarak farklılaĢmak, kendi özgünlüğümüzü yaĢamak isteriz. Ancak araĢtırmamızda yaĢlıların bu tutum ve davranıĢ içinde girmesinin temel nedenini olarak kendilerini güvende hissetmek istemesi ile açıklanabilir. Harvard Üniversitesi halk sağlığı bölümünden Dr. Thomas Glass üç bin kiĢiyi, yıl boyunca takip ettiği araĢtırmasında, güçlü sosyal bağlara sahip olan insanların çok daha sağlıklı yaĢadıklarını bilimsel olarak kanıtlamıĢtır.

“Kurumlar güçlü olduğu ölçüde insana değer katar.” seçeneğini 48 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %16,7‟i, annelerin %35,4‟ü ve çoğunlukla anneannelerin %47,9‟unun tercih ettiği saptanmıĢtır. Genç kızların daha az oranda birinci Ģıkkı tercih etmesi; evrensel değerlere dayalı yetkin bireyler olarak kendi iradesine dayanarak yaĢama isteğine sahip olduğu görülmüĢtür. Gençlerin bu sorudaki cevaplarında Ģu sonuç çıkarılabilir; Ġnsanların kurumlara daha fazla değer kattığı.

“Köken” değerine baktığımızda yine gençlerin evrensel değerlere sahip tutum ve davranıĢ içinde olduğunu görüyoruz: “Köksüz olmak insan için en büyük kayıptır.” Ģıkkını 44 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %4,5‟i, annelerin %36,4‟ü ve çoğunlukla anneannelerin %59,1 ‟inin tercih ettiği saptanmıĢtır. Atabek “Ġnsanın kökeni ile değil kazanımları ile değerlendirilmelidir” derken Fromm “insan baĢkalarını sevebilir, bu ise bağımsızlık ve üretkenliğin var olmasını gerektirir ya da eğer özgürlük duygusu geliĢmemiĢse, ortak- yaĢamsal olarak- bir baĢka deyiĢle, onların bir parçası olarak veya onları kendisinin bir parçası yaparak-baĢkaları ile kendisi arasında bağlantı kurabilir” der. Her ikisi de kazanılmıĢ değerlerin önemliliğini vurgular. Çizelge 3.2.12‟de ortaya çıkan sonuç bu düĢünceleri destekler niteliktedir.

“Bağlı olduğum kültür insanlığın tarihsel mirası olan kültürüdür” Ģıkkını 77 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %41,6‟sı, annelerin %36,4‟ü ve anneannelerin %22,1 ‟inin tercih ettiği saptanmıĢtır. Anneannelerin daha az oranda birinci Ģıkkı tercih etmesi;. Olaylara yön vermede akılcılık, dünya görüĢünde insan iradesine dayanma, toplum yaĢamında paylaĢıma yönelik tutum ve davranıĢlara daha az sahip olduğu tespit edilmiĢtir. YaĢlılığı günlük yaĢam aktivitelerinin ve iliĢkilerinin azaltılması olarak algılayan bireylerin, sosyal bütünlüklerinin yanında biyolojik yapılarının da bundan etkilendiği gözlemlenmektedir. “ĠliĢki azaltımı” kuramı olarak literatürde yer bulan bu kuramda ileri yaĢlarda yaĢlıların giderek yaĢamdan, günlük aktivitelerden ve toplumsal iliĢkilerden kendilerini çektiklerini ve bu davranıĢların „normal‟ olarak algılandığı vurgulanmıĢtır.

YaĢlıların bu tür tutum ve davranıĢ yönetimini benimsemesi kültürel travmalara bağlı olmuĢta olabilir. Durkheim bu durumu Ģu Ģekilde açıklamaktadır: Hızlı ve aykırı bir sosyal geliĢme sonrasında kültür iki kutuplu hale gelir. Kültürün sembolleri geçmiĢte olduğundan çok farklı anlamlar kazanmaya baĢlar, geçerli

değerler değerini yitirir, minik ve jestler bile geçmiĢte olduğundan daha farklılaĢır, inançlar inkâr edilir, idoller yok olur.

“GeçmiĢte neler kaybettiğimizi bilmek en önemlisidir.” ġıkkını 44 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %11,4‟ü, annelerin %34,1‟i ve çoğunlukla anneannelerin %54,5 ‟inin tercih ettiği saptanmıĢtır. Genç kızların daha az oranda ikinci Ģıkkı tercih etmesi; Geleneksel değerlere önem veren, geleneksel dayanıĢma yollarını önceleyen, bir yakın topluluğun üyesi olmayı daha önemli sayan tutum ve davranıĢlara daha az sahip olduğu tespit edilmiĢtir. Ġmam (2008);

“Eğer sahip olduğumuz değerleri ve onlarla birlikte yaşadığımız manayı

yenileme ve tazeleme gücümüz yoksa hayatımız kokuşur. İstediğimiz kadar ona geçmişten devralmaya çalıştığımız, ama yeniden yorumlayamadığımız, yeniden can veremediğimiz, ihya edemediğimiz eskimiş, yıpranmış kavramlarla, değerlerle destek olmaya çalışalım, hayat elimizden gider.”

DüĢüncelerini destekler nitelikte tutum ve davranıĢlar belirlediği, çizelge 3.2.14.‟te görülmektedir.

“Saygınlık değerleri” (Güven, kararlılık, dürüstlük, zarar, koruma) ile ilgili olarak sorulara verilen cevaplarda; üç kuĢak arasında tutum ve davranıĢ yönetimi açısından anlamlı bir fark olmadığı gözlemlenmiĢtir.

Son olarak statü değerleri ( Etiket, kazanmak, değer, ölçmek ve değer bilmek) açısından üç kuĢağın tutum ve davranıĢ yöntemlerine baktığımızda; “Kazanmak” “ölçmek” ve “değer bilmek” değerlerinde üç kuĢak arasında anlamlı bir fark olmadığı görülürken “etiket” ve “değer” değerlerinde fark olduğu tespit edilmiĢtir.

“Etiket mi önemlidir, iĢte uzmanlık mı? Duruma göre değiĢir.” Seçeneğini 68 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %48,5‟i, annelerin %27,9‟u ve çoğunlukla anneannelerin %23,5 ‟inin tercih ettiği saptanmıĢtır. Genç kızların daha çok oranda 3 Ģıkkı tercih etmesi; Evrensel değerlere dayalı yetkin birey olma. Kendi iradesine dayanarak yaĢama isteğine sahip olma. Olaylara yön vermede akılcılık, dünya

görüĢünde insan iradesine dayanma, toplum yaĢamında paylaĢıma yönelik tutum ve davranıĢlara daha az sahip olduğu tespit edilmiĢtir. Atabek;

“Toplumsal değerlerin değişebileceğini ifade ederek, kimisinin gelişimin gerisinde kalabileceğini, kimisinin de değişerek anlam kazandığını ifade etmiş ve aşağıda örnek olarak verdiği değerlerin yeni değil, çok eski ve içi boş olan tüketim dünyasının değerleri olduğunu” belirterek Ģu örneği vermiĢtir; Emeğe değer verme

yoktur, paraya değer verme vardır.

“Sana etrafının biçtiği değer neyse sen de o kadarsın.” seçeneğini 30 kiĢi iĢaretlemiĢtir. Genç kızların %16‟7‟si, annelerin %30‟u ve çoğunlukla anneannelerin %53,3‟nün tercih ettiği ve buna bağlı olarak da, geleneksel değerlere önem veren, geleneksel dayanıĢma yollarını önceleyen, bir yakın topluluğun üyesi olmayı daha önemli sayan tutum ve davranıĢlara daha çok sahip oldukları tespit edilmiĢtir. Geleneksel kültürlerde bir baĢkasının değerlendirmelerine önem verilir. Gökçe, değerlerin insanların sosyalleĢme sürecinde kiĢiler tarafından öğrenilmekte ve üstlenilmektedir. Geleneksel değerde birey kendi değerini kendi belirleme yerine bir baĢkasının değerlendirmelerine daha çok önem verir.