• Sonuç bulunamadı

KRALLIĞI’NA ÜLKEDEKİ MÜSLÜMAN AZINLIĞIN DURUMU VE TÜRKİYE’YE GÖÇLER

KAYNAKLAR VE YÖNTEM

KRALLIĞI’NA ÜLKEDEKİ MÜSLÜMAN AZINLIĞIN DURUMU VE TÜRKİYE’YE GÖÇLER

I. Dünya Savaşı’nın ardından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çözülme sürecine girmesiyle Sırbistan’ın emeli olan Güney Slavlarını birleştirme projesi, 1918 yılının Aralık ayında Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın kurulması ile hayata geçmiş, Krallığın başına da Sırp Karayorgiyeviç getirilmiştir. Krallığın toprakları Sırbistan, Karadağ, Hırvatistan, Slovenya, Dalmaçya, Bosna-Hersek ve Banat topraklarının bir bölümünden oluşmaktaydı.208 Ancak yeni kurulan bu krallık, etnik çeşitlilik açısından oldukça karmaşık bir yapıya sahipti. Sırplar (% 43), Hırvatlar (% 23), Slovenler (% 8.5), Boşnaklar (% 6), Makedonlar (% 5), Arnavutlar (% 3.6) ve Almanlar, Macarlar, Ulahlar, Yahudiler ile Çingenelerden (toplam % 14) oluşuyordu. Bunun dışında Slovenya ile Hırvatistan’da Katolikliğin etkisi güçlü bir şekilde kendini hissetirirken, Sırbistan ve diğer Doğu halkları, Ortodoks Kilisesi’nin etkisi altındaydı. Ayrıca Bosna-Hersek, Makedonya ve Sırbistan’da Müslümanların varlığı bu ayrılıkçı görüntüyü keskinleştiren bir etki ortaya çıkarmaktaydı. Farklılıklar etnik ve dinî temele dayanmakla birlikte bununla kalmamış, alfabede dahi gözlemlenmiştir.

207 Tablo, BCA, Kırklareli İli Lüleburgaz İlçesi Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 190; BCA,

Kırklareli İli Merkez İlçesi Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 193; BCA, Kırklareli İli Babaeski İlçesi Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 197; BCA, Kırklareli İli Babaeski İlçesi Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 199 kullanılarak tarafımızca hazırlanmıştır.

208 Fahriye Emgili, Yeniden Kurulan Hayatlar Boşnakların Türkiye’ye Göçleri (1878-1934),

Slovenya ve Hırvatistan Latin alfabesini kullanırken, Sırplar ve Karadağlılar Kiril alfabesini kullanıyordu. Özellikle siyasi açıdan ön plana çıkan ve baskıcı tutumlarıyla dikkat çeken Sırpların, ekonomik olarak Sloven ve Hırvatlardan geri kalmış olmaları ve ülke topraklarının geçmişinden gelen çetecilik ve siyasi suikast geleneği en önemli sorunlar arasındaydı.209 Bu sorunların gölgesi altında Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı 1921’den itibaren Sırpların giderek kendini daha da derinden hissettiren merkezileşme eğilimlerinin baskısı altında kalmıştır. 1929 yılının Ocak ayına gelindiğinde ise Kral Aleksander Karayorgiyeviç parlamentoyu ve 1921 Anayasası’nı feshederek ülkeyi millî sınırları dikkate almadan 9 vilayete ayırmış ve Sırp egemenliğini pekiştiren bir anayasa yürürlüğe koymuştur. Kısa bir süre sonra da ülkenin adı “Yugoslavya Krallığı” olarak değiştirilmiştir. 210 Ülkede örfi idare ilan edilmiş, basına sansür koyulmuş, tüm partiler kapatılmış ve muhalif sesler baskı ve şiddet uygulanarak bastırılmıştır. Hırvatistan’ın yeni yönetimi reddetmesi ve muhaliflerin karşı çıkışları ülkedeki bu baskıların daha da artması ile sonuçlanmıştır.211

Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanının ardından Yugoslavya’dan yaşanan ilk belirgin göç hareketinin temelinde de aslında ülkenin 1929 yılındaki bu idarî yapılanması vardır. Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Kosova, Bosna-Hersek, gibi toprakların bölünmesi ve faşist yönetimlerin idaresine verilmesi, Müslüman halkın yaşamını gittikçe zorlaştırmış, sistematik devlet terörü, etnik temizlik ve ekonomik zorluklar ülkedeki Müslümanların Türkiye’ye göç etmelerine ya da bir başka deyişle kaçmalarına yol açmıştır. Ayrıca siyasi kargaşalar ve çalkantılar gündemi o kadar meşgul etmiştir ki, ülke ekonomisi çoğu zaman geri planda kalmıştır. 1929 yılında yaşanan Dünya Ekonomik Krizi ise ülkedeki ekonomik geri kalmışlığın ve halkın yaşadığı ekonomik sıkıntıların gittikçe derinleşmesine neden olmuştur.

Tüm bu gelişmeler neticesinde Yugoslavya’dan yeni bir göç dalgası beklenmiş ve biraz da abartılı tahminler yapılmıştır. 1929 yılında Yugoslavya’da yaşanan karışıklıklar ve baskılar nedeniyle ülkedeki Müslümanlardan 200.000 kişinin Türkiye’ye göç etmek üzere hazırlandığına dair Türk basınında haberler yer almış,

209 Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provakosyonu Yugoslavya, İletişim Yayınları, İstanbul 2018,

s. 44-45.

210 Fahriye Emgili, Yeniden Kurulan Hayatlar Boşnakların Türkiye’ye Göçleri (1878-1934),

s. 335.

76

hatta bazı çalışmalarda bu gazeteye atıfta bulunularak bu göçmenlerin geldiği ve Anadolu’nun çeşitli yerlerine sevk edildiği yazılmıştır.212 Ancak bir gün sonra farklı bir gazetede bu haberin doğru olmadığı, son zamanlarda Sırbistan’dan 8 bin muhacirin geldiği, bu göçmenlerin iskân yerlerine sevk edildiği, 200 bin göçmenin daha geleceği yönündeki haberin ise doğruyu yansıtmadığı açıklanmıştır.213 Bunun dışında Hariciye Vekâleti, Dahiliye Vekâleti’ne gönderdiği 29 Mayıs 1929 tarihli bir tezkerede Üsküp Konsolosluğu, havaların düzelmesi ile Cenubî Sırbistan’dan Türkiye’ye göçlerin başladığını, göçlerin münferit göçler olduğunu, sayının her geçen gün arttığını ve konsolosluğun; Tikveş, Usturumca, Köprülü, Manastır havalisinin Teşrinievvele kadar boşalacağını düşündüğünü, Yenipazar havalisinde ise henüz muhaceretin başlamadığını bildirmiştir. Ancak Belgrad Elçiliği, Üsküp Konsolosluğu’nun yukarıdaki bölgelerin boşalacağı yönünde verdiği bilgileri abartılı bulmuş, buna rağmen yine de tedbirlerin alınmasının uygun olacağı yönünde görüş bildirmiştir. Dahiliye Vekâleti, söz konusu tezkereye cevaben Makedonya, Tikveş, Usturumca, Köprülü ve Manastır havalisinin Ekim ayına kadar tamamen boşalıp, buradaki Müslüman halkın Türkiye’ye göç etmelerini mevcut iskân bütçesi ile karşılamanın mümkün olmadığını bildirmiştir. Bu sebeple de gelecek mültecilerin maddi sıkıntı çekmemeleri, muhtaç durumda olanların daha da sefalete düşmemeleri için pasaportlarının vize edilmeyip, yalnız hükümetten yardım talep etmeyen, gayri muhtaç ve Türk unsuruna mensup bulunanların arzu ettikleri yerde ikamet ve ticaret etmek üzere Türkiye’ye gelmelerine kolaylık gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Türk unsurundan muhtaç olanların kabulü durumunda ise öncesinde iskân bütçesinin revize edilmesinin gerekliliğinin altı çizilmiştir.214

1931 yılına gelindiğinde Yugoslavya’da şartlar düzelmemiş, hatta daha da zorlaşmıştır. Çıkartılan Zirai Islahat Kanunu, zaten ekonomik açıdan zor durumda olan Müslüman nüfusun tamamen çökmesi ile sonuçlanmıştır. Söz konusu kanun, Müslümanların ellerindeki toprakların bedelsiz olarak istimlâk edilmesine yol açmış ve sadece Bosna-Hersek, Makedonya, Kosova ve civarlarında uygulanmıştır. Bu da

212 Fahriye Emgili, Yeniden Kurulan Hayatlar Boşnakların Türkiye’ye Göçleri (1878-1934), s.

343; Ülkü Köksal, Yugoslavya’dan Türkiye’ye Göçler (1923-1960), Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trabzon 2004, s. 22.

213 “200 bin Muhacir mi Gelecek”, Vakit Gazetesi, 6 Kanûn-ı Sanî 1929, s. 3. 214 BCA, 030. 10. 250. 691. 9.

kanunun asıl amacının Müslümanların ellerindeki topraklara el koymak olduğunu açıkça göstermektedir. Yönetim bununla da kalmamış, vakıf mallarının da müsadere edilmesine karar vermiştir. 215 Yaşanan tüm bu gelişmeler ülkede yaşayan Müslümanların Türkiye’ye göç etme arzularının giderek artmasını tetiklemiştir. 1921 ve 1931 tarihlerinde Yugoslavya’da yapılan nüfus sayım sonuçlarını içeren tablolar karşılaştırıldığında, diğer etnik grupların nüfusu artarken, ülkedeki Türklerin nüfusunun azaldığı görülmektedir.

Tablo 35. 1921 Tarihinde Yugoslavya’da Yapılan Nüfus Sayımına Göre Ülkedeki Etnik ve Dini Dağılım216

Dillere Göre Nüfus Dine Göre Nüfus

Sırp-Hırvat 8.911.509 Ortodoks 5.593.057 Sloven 1.019.997 Roma Katoliği 4.708.657

Alman 505.790 Yunan Katoliği 40.338

Macar 467.658 Müslüman 1.345.271 Arnavut 439.657 Protestan 229.517 Romen 231.068 Yahudi 64.746 Türk 150.322 Diğer Dinler 1.944 Çek-Slovak 115.532 Dinsizler 1.381 Rutenyalı 25.615 Rus 20.568 Polonyalı 14.764 İtalyan 12.553 Diğer 69.878 Toplam 11.984.911

Tablo 36. 1931 Tarihinde Yugoslavya’da Yapılan Nüfus Sayımına Göre Ülkedeki Etnik Dağılım217

Etnik Gruplar Nüfus Oran %

Sırp-Hırvat 10.730.823 77.01 Sloven 1.135.410 8.15 Slovak 76.411 0.55 Çek 52.909 0.38 Alman 499.969 3.59 Macar 468.185 3.36 Arnavut 505.259 0.98 Romen 137.879 0.95 Türk 132.924 0.20 Ukrayna 27.681 0.26 Rus 36.333 0.07 İtalyan 9.370 0.12 Yahudi 18.044 0.51 Çingene 70.424 0.23 Diğer 32.417 Toplam 13.934.038 215 Ülkü Köksal, a.g.e., s. 17-20.

216 Georges Castellan, Balkanların Tarihi, Milliyet Yayınları, çev. Ayşegül Yaraman, İstanbul 1991,

s. 425.

78

Yugoslavya yönetimi, özellikle Rugova’da yaşayan Arnavutların buradan göç etmelerini sağlamak için politika oluşturmuş, Türkiye’nin bu kişilere vize vermesi için girişimlerde bulunmuştur. Arnavutluk Hariciye Nezareti ise Türkiye’nin Tiran Maslahatgüzarlığı’na 15 Kasım 1932 tarihinde gönderdiği bir yazıyla, Yugoslavya’nın bu siyasetini onaylamadıklarını, Türkiye’nin bu tarihe kadar Yugoslavya’da bulunan Arnavutların toplu olarak göç etmelerine izin vermediğini, bundan sonra da Arnavutluk ve Türkiye’nin Balkanlardaki menfaatleri gereğince Yugoslavya’da yaşayan ve Türkiye’ye göç etmek isteyen Arnavutların pasaportlarının vize edilmemesine devam edilmesinin Arnavutluk Hükümeti’ni memnun edeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine Hariciye Vekaleti durumu tetkik ettikten sonra İpek, Yakova, Luma ve Debreizir havalisinde ikâmet eden ve aslen Türk olan bazı ailelerin anavatana gelmek üzere münferit müracaatları dikkate almış ise de Arnavutların muhacir sıfatı ile Türkiye’ye göç etmeleri için hiç bir emir verilmediğini, esasen Türklerden dahi toplu olarak göçmen kabul etmenin mümkün olmadığını bildirmiş ve Balkan halkının mukadderatı söz konusu olduğunda ekaliyetler hakkındaki uluslararası garantilerin her iki hükümetçe göz önünde bulundurulacağı yönünde beyanlarda bulunmuştur.218

1934 yılına kadar başta Balkanlardan olmak üzere ciddi bir muhacir gelmiş olmasına rağmen 762.736 kilometre toprak ve 17 milyon nüfusu ile Türkiye’de kilometreye hâlen sadece 22,3 kişi düşmekteydi. Trakya Bölgesi’nde ise aynı tarihte nüfus yoğunluğu 25 kişiydi. Hâlbuki Balkan Harbi öncesinde bile bölgede nüfus yoğunluğu km²’ye 48 kişi düşecek şekildeydi. Üstelik Balkan Harbi öncesinde Trakya Bölgesi bu iki kat fazla nüfusuyla daha yarım milyon muhacirin yerleştirilmesine elverişli görülmüştür.219 Nüfusun ciddi şekilde azalmış olması ve bölgenin sınırda olmasının güvenlik ve savunma gereksinimlerini tetiklemesi sebebiyle, özellikle de Balkanlardan gelen göçmenlerin yerleştirilmesinde Trakya Bölgesi’ne öncelik verilmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye genelinde insan gücüne duyulan ihtiyaç, hükümeti yeni önlemler almaya itmiştir. Dahiliye Vekaleti 1931 yılında bu sorunu çözmeye yönelik bir çalışma hazırlamıştır. Buna göre; ülkedeki nüfusun arazi miktarı

218 BCA, 030. 10. 233. 570. 25.

219 TBMM Zabıt Ceridesi, (7 Haziran 1934), Devre: IV, İctima: 3, C. 23, 1/335 Numaralı İskân

ile kıyas edilemeyecek kadar az olması sebebiyle ileriki tarihlerde uygulanmak üzere Bulgaristan ve Yugoslavya’dan Türkiye’ye gelmek isteyen kişilerden 100.000 kişinin ülkeye getirilmesi ve iskânı sağlanarak bu kişilerin üretici konumuna geçirilmesi hedeflenmiştir. Bu kişilerin barınmalarını sağlayacak evler inşaa etmek, üretici konumuna geçmeleri içinse kendilerine toprak ve hayvan verilmesi projenin kapsamındadır. Bu dönemde projenin maliyetinin ise 5 milyon Türk Lirası olacağı tahmin edilmiştir.220 Ancak Yugoslavya’dan gelen göçmen sayısı incelendiğinde bu projenin en azından Yugoslavya ayağının hayata geçirilmediğini görüyoruz. Yugoslavya’dan göçmenler gelmiş, ancak kitlesel boyutta bir göç bu dönem için söz konusu olmamıştır.

Söz konusu projenin ardından 1934 yılının ilk günlerinde Yugoslavya’dan yabancı bandıralı bir gemi ile 90 kişilik bir göçmen kafilesi gelmiş, bu kişilerin Çanakkale Limanı’nda inmeleri gerekirken, vapur göçmenleri İzmir Limanı’na bırakmıştır. Daha sonra bu göçmenler buradan tekrar Çanakkale’ye götürülmüştür.221 Yine aynı yılın Temmuz ayında Bulgaristan ve Yugoslavya’dan göçmenler gelmiş, bu kişiler Silivriye sevk edilmiş, daha sonra buraya yakın yerlerde iskân olunmuşlardır.222 1934 yılının son aylarında yine İzmir Limanı’na Yugoslavya’dan göçmenler gelmiş, gelen bu kişiler yakında bu ülkeden oldukça fazla kişinin Türkiye’ye göç edeceği bilgisini vermiştir.223 Yugoslavya’dan 1923-1933 yılları arasında Cevat Geray’ın verdiği rakamlara göre 108.179 kişi Türkiye’ye göç etmiştir. 224 TBMM zabıtlarında Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç edenlerin sayısı 1 Haziran 1933 tarihinden 1 Haziran 1934 tarihine kadar 1.383 kişiden oluşan 337 aile, 1 Haziran 1934’ten 1 Kasım 1934 tarihine kadar ise 1.959 kişiden oluşan 496 aile olarak geçmektedir.225 Dahiliye Vekaleti’nden Başvekalet’e gönderilen bir başka belgede ise 1933 yılında Yugoslavya’dan gelen göçmenlerin sayısı 3.018, aile sayısı ise 724 olarak verilmektedir.226

220 “Yeniden 100.000 Muhacir Getirilmesi Düşünülüyor”, Cumhuriyet Gazetesi, 14 Ağustos 1931,

s.1.

221 “Yugoslavyalı 90 Muhacir Geldi”, Cumhuriyet Gazetesi, 4 Ocak 1934, s. 2. 222 “80 Muhacir Geldi”, Cumhuriyet Gazetesi, 19 Temmuz 1934, s. 2.

223 “İzmir’e Yugoslavya’dan Muhacir Geldi”, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Teşrinievvel 1934, s. 2. 224 Cevat Geray, Türkiye’den Türkiye’ye Göçler (1923-1961), s. 80.

225 TBMM Zabıt Ceridesi, (12 Kasım 1934), Devre IV, İctima: 4, C. 25, s.15. 226 BCA, 030. 10. 81. 531. 8.

80

1.4.1. 1927-1934 Tarihleri Arasında Trakya Bölgesine Yerleşen Yugoslavya Göçmenleri

1927 nüfus sayımına göre, 1918’de kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve devamı niteliğinde olan Yugoslavya Krallığı topraklarında doğup Türkiye’ye göç eden ve Edirne’ye yerleşen 2.334, Tekirdağ’a yerleşen 581, Kırklareli’ne yerleşen 2.415 kişi mevcuttur. 227 Dahiliye Vekaleti’nin özellikle mübadele döneminde, mübadele kapsamı dışında kalan bölgelerden göçmen kabûl etmeme konusundaki politikasını228 düşünecek olursak bu kişilerin büyük çoğunluğunun mübadele öncesi Türkiye’ye gelmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Arşiv belgeleri ve muhacir kayıt defterleri üzerinde yaptığımız çalışmalara göre, 1927-1934 tarihleri arasında, Trakya Bölgesi’ne yerleşen Yugoslavya göçmenlerinin sayısı oldukça azdır.

1933 yılında sadece 97 kişiden oluşan 24 aile Tekirdağ’a iskân edilmiş, Kırklareli ve Edirne’ye yerleştirilen Yugoslavya göçmeni olmamıştır.229 1934 yılında ise Edirne ve Tekirdağ illeri ve sınırları içerisinde herhangi bir yere yerleşmiş ya da yerleştirilmiş Yugoslavya göçmeninin kayıtlarına rastlamadık. Yine aynı yıl Kırklareli iline iskân edilen ya da serbest göçmen olarak yerleşen 99 Yugoslavya göçmeninin kayıtlarını inceledik.

1.4.1.1. 1927-1934 Yılları Arasında Edirne’ye Yerleşen Yugoslavya Göçmenleri

1928-1930 yılları arasında Edirne’ye yerleştirilen Yugoslavya göçmenlerinin nüfus yapısını incelediğimizde 73’ünün kadın, 84’ünün erkek, ailelerin neredeyse tamamının çekirdek aile olduğunu görüyoruz. Sadece bir ailede çekirdek aileye ilaveten aile reisinin babası ve bir ailede aile reisinin annesi yaşamaktadır. Yalnız başına göç eden toplam 11 kişi mevcuttur. Bunlardan biri 22 yaşında bir kadın, geri kalan 10’u ise erkektir. Bu kişilerden ikisi bekar, ikisinin ise ailesi vefat etmiştir. Ayrıca her bir ailede ortalama 3-4 kişi mevcut olup toplam aile sayısı 43’tür. 157 kişiden oluşan bu göçmen grubunun yaş dağılımları ise şöyledir:230

227 1929 İstatistik Yıllığı, C. II, s. 47-48. 228 BCA, 030. 18. 01. 01. 08. 39. 9. 229 BCA, 030. 010. 81. 531. 8.

230 Tablo, BCA, 30. 18. 01. 02. 12. 45. 5; BCA, 030. 18. 01. 02. 12. 45. 7; BCA, 030. 18. 01. 02. 14.

Tablo 37. 1927-1930 Yılları Arasında Türkiye’ye Gelip Edirne’ye Yerleşen Yugoslavya Göçmenlerinin Yaş Durumlarını Gösterir Tablo

Yaş Aralıkları Toplam Kişi Sayısı

0-1 Yaş Arası 11 Kişi

2-7 Yaş Arası 40 Kişi

8-15 Yaş Arası 27 Kişi

16-30 Yaş Arası 34 Kişi

31-60 Yaş Arası 42 Kişi

61 Yaş ve Üzeri 14 Kişi

Bu göçmen grubunu meslekleri itibari ile incelediğimizde ise, 1 kişinin amele, 14 kişinin çiftçi, 1 kişinin kömürcü, 1 kişinin muallim, 7 kişinin rençber, 3 kişinin süpürgeci, 15 kişinin ise işsiz olduğu görülmektedir.231

1930 ve öncesi Yugoslavya’dan Türkiye’ye gelmiş olup, Edirne’ye iskân edilen söz konusu bu göçmenlerin geldikleri yerler ise şöyledir: 3 kişi Fizavik, 3 kişi İştip, 5 kişi Kosava, 6 kişi Manastır, 7 kişi Piribost, 3 kişi Sırbistan, 7 kişi Tırnofça, 18 kişi Bosna, 16 kişi Geylan, 29 kişi Koretin, 20 kişi Pirepol, 40 kişi Pirlepe’dir. Bu göçmenlerden 18’i 1928 yılında, 33’ü 1929 yılında ve 51’i 1930 yılında Türkiye’ye gelmiştir. Türkiye’ye geldikleri günden itibaren ortalama 35 günde Türk vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulunmuşlardır. Bu kişilerden 18’i Uzunköprü ve köylerine, geri kalan 139 kişi ise Edirne ve köylerine iskân edilmişlerdir.232 1933 yılında Türkiye’ye gelen Yugoslavya göçmenlerinden Edirne’ye iskân edilen olmamıştır.233

1.4.1.2. 1927- 1934 Yılları Arasında Tekirdağ’a Yerleşen Yugoslavya Göçmenleri

Romanya göçmenlerinde olduğu gibi, 1933 ve öncesinde Tekirdağ’a yerleşen Yugoslavya göçmenlerinde de yoğunluk 1929 yılında olmuştur. Bu tarihe ait, 47 erkek ve 43 kadından oluşan toplam 90 kişilik 20 Yugoslavya göçmeni ailenin kayıtlarını inceledik. Bu ailelerden 3 kişiden oluşan bir aile Muratlı’ya, geri kalanı ise Çorlu’ya yerleşmiştir. Muratlı’ya iskânlı göçmen olarak yerleştirilen Yugoslavya-Debre göçmeni bu aileye devlet tarafından yapılan herhangi bir yardım olmamıştır.234

231 BCA, 30. 18. 01. 02. 12. 45. 5; BCA, 030. 18. 01. 02. 12. 45. 7; BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 4;

BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 5.

232 BCA, 30. 18. 01. 02. 12. 45. 5; BCA, 030. 18. 01. 02. 12. 45. 7; BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 4;

BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 5.

233 BCA, 030. 010. 81. 531. 8.

234 BCA, Tekirdağ İli Çorlu ve Muratlı İlçelerine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 82, Defter

82

Çorlu’ya yerleşen ailelerden 32 kişiden oluşan 7 aile Yugoslavya-İştip, 8 kişiden oluşan 2 aile Yugoslavya-Köprülü, 47 kişiden oluşan 10 aile Yugoslavya-Radoviş göçmenidir. Söz konusu bu göçmenlerin tamamı çiftçidir.235

Tablo 38. 1929 Yılında Türkiye’ye Gelip Çorlu ve Muratlı’ya Yerleşen Yugoslavya Göçmenlerinin Yaş Aralıklarını Gösterir Tablo236

Yaş Aralıkları Toplam Kişi Sayısı

0-1 Yaş Arası 8 Kişi

2-7 Yaş Arası 7 Kişi

8-15 Yaş Arası 8 Kişi

16-30 Yaş Arası 33 Kişi

31-60 Yaş Arası 27 Kişi

61 Yaş ve Üzeri 6 Kişi

Bilgilerine ulaştığımız 1930 yılında Türkiye’ye gelen Yugoslavya göçmenlerinden 3’ü erkek, 2’si kadın olmak üzere 5 kişiden oluşan 2 aile Tekirdağ’a yerleşmiştir. Bunlardan 2 kişilik 1 aile Köprülü’den gelmiş olup Tekirdağ Merkez’e yerleşmiştir. 3 kişilik bir aile ise Debre’den gelmiş ve yine Tekirdağ Merkez’e yerleşmiştir. Yaşları 63, 53, 47, 42 ve 8 olan bu kişilerin tamamı çiftçidir.237

1931 yılında Türkiye’ye gelip Tekirdağ’a yerleşen Yugoslavya göçmenlerinden kayıtlarına ulaşabildiğimiz göçmen olmadı. 1932 yılında gelenlerden Tekirdağ- Muratlı’ya iskânlı göçmen olarak yerleştirilen sadece 5 kişilik bir ailenin kaydına ulaşabildik. Bu aile geçimini çiftçilik yaparak sağlamış ve iskânlı olarak kayıt edilmiş olmasına rağmen herhangi bir yardım almamıştır. Yaşları 21 ve 19 olan iki ebeveyn ile doğum tarihleri 1932, 1934 ve 1943 olan 3 çocuktan oluşan bu ailenin bireylerinin dilleri Türkçe’dir.238 Söz konusu göçmenler aynı muhacir kayıt defterinde takip edilmeye devam edilmiş olacak ki, aile Tekirdağ’a yerleştikten sonra 1934 ve 1943 tarihlerinde doğan iki çocukları da bu dönem göçmenlerinin çoğunda olduğu gibi defterde ailelerinin bulunduğu yere doğum yerleri Türkiye ve Tekirdağ olacak şekilde ilave edilmişlerdir.

235 BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 10.

236 Bir kişinin doğum tarihi ya da yaşı kaydedilmemiştir. Tablo, BCA, Tekirdağ İli Çorlu ve Muratlı

İlçelerine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 82, Defter Tarihi: 1936-1950; BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 10 arşiv belgeleri kullanılarak hazırlanmıştır.

237 BCA, 030. 18. 01. 02. 14. 63. 10.

238 BCA,Tekirdağ İli Çorlu ve Muratlı İlçelerine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 82, Defter

1933 yılında Yugoslavya’dan gelen göçmenlerden Tekirdağ’a iskân edilenlerin sayısı 97 kişi ve 24 ailedir.239

1.4.1.3. 1927-1933 Yılları Arasında Kırklareli’ne Yerleşen Yugoslavya Göçmenleri

1927-1932 yılları arasında Kırklareli’ne yerleşen Yugoslavya göçmenlerinden 103’ü kadın, 97’si erkek olmak üzere 200 kişiden oluşan 60 ailenin kayıtlarını inceledik. Beş ailede torun, yenge, anne, kardeş, yeğen gibi yakın akrabalar mevcut olmakla birlikte geri kalan aileler çekirdek aileden ya da tek başına göç etmiş kişilerden oluşmaktadır. Sekiz ailenin reisi kadındır. Ayrıca bir aile reisinin de iki eşi mevcuttur. Altı göçmen iskânlı, dokuz göçmen serbest göçmen statüsünde olup geri kalan göçmenlerin iskân şekli belirtilmemiştir. Söz konusu bu göçmenlerin meslekleri ise şöyledir: 5 kişi amele, bir kişi arabacı, 7 kişi aşçı, 2 kişi dülger, bir kişi kasap, bir kişi helvacı, 50 kişi ise çiftçidir. Göçmenlerden iki kişinin doğum tarihi kayıt edilmemiştir. Geri kalanların ise Türkiye’ye geldikleri sene hangi yaş aralığında olduklarını, doğum yerlerini ve Kırklareli’de yerleştikleri yerleri gösterir tablolar aşağıdaki gibidir.240

Tablo 39. 1927-1932 Yılları Arasında Yugoslavya’dan Gelip Kırklareli’ne Yerleşen Yugoslavya Göçmenlerinin Yaş Aralıklarını Gösterir Tablo

Yaş Aralıkları Göçmen Sayısı

0-1 Yaş Arası 22 Kişi

2-7 Yaş Arası 26 Kişi

8-15 Yaş Arası 45 Kişi

16-30 Yaş Arası 58 Kişi

31-60 Yaş Arası 55 Kişi

61 Yaş ve Üzeri 12 Kişi

239 BCA, 030. 10. 81. 531. 8.

240 Tablolar, BCA, Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 187;

BCA, Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 190; BCA, Kırklareli İli, Babaeski İlçesine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 197; BCA, Kırklareli İli, Babaeski İlçesine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 199; BCA, Kırklareli İli, Vize İlçesine Ait Muhacir Kayıt Defteri, Defter No: 200; BCA, 030. 18. 01. 02. 12. 45. 4; BCA, 030. 18. 01.