• Sonuç bulunamadı

Konusu II. Dünya Savaşı Olan Romanlar

BÖLÜM 1: TÜRKİYE’DE YAZILMIŞ KIRIM TATARLARI KONULU

1.3. Konusu II. Dünya Savaşı Olan Romanlar

Yavuz Bahadıroğlu’nun Kırım Kan Ağlıyor romanın ilk baskısı 1976 yılında İstanbul’da Yeni Asya Yayınları tarafından yayımlanmış olup, 196 sayfadan oluşur. Bizim

31

http://www.hasannailcanat.com/anasayfa.html.(22.06.2013)

32

Ramazan Korkmaz, Yeni Türk Edebiyatı 1839-2000, Ankara: Grafikler Yayınları, 2009, s. 490.

33 http://www.hasannailcanat.com/anasayfa.html. (22.06.2013) 34 a.g.y. 35 a.g.e.

incelediğimiz 45. Baskı Nesil Yayınları tarafından 2010 yılında çıkmıştır. 224 sayfa olan roman 10 bölümden oluşur.

Türk edebiyatında Tarihi romanlarıyla bilinen Yavuz Bahadıroğlu, genelde Osmanlı Devleti’nin çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın roman kaleme almıştır. Ancak Kırım

Kan Ağlıyor adlı romanında Kırım Tatarlarının 1941 ile 1944 yılları arasında maruz

kaldıkları zulmü konu edinmiştir.

Romanın yazılış tarihi (1976) Kırım Tatarlarının sürgün yerlerinden vatanlarına dönme mücadelelerinin en faal yıllarına denk gelmektedir. Kırım Tatar Milli Kurtuluş Hareketi olarak adlandırılan bu mücadele Mustafa Cemiloğlu önderliğinde yürütülmekteydi. Türkiye de bu mücadeleye sessiz kalmamaktaydı. Türkiye’deki Kırım Tatar Diasporası ve milliyetçi kesim tarafından Mustafa Cemiloğlu için mitingler düzenlemekteydiler. Öyle ki, demir perde ardından haber alamayan bu insanlar, o yıllarda Türk basınında sehven çıkan Cemiloğlu’nun ölüm haberi üzerine Türkiye’nin çeşitli illerinde toplu cenaze namazları kılmışlardır.

Romanın takdim kısmında bu atmosferi görmek mümkündür:

“Sovyet Birliği, bugün dünyanın hemen hiçbir yerinde görülmesi mümkün olmayan bir sömürgecilik anlayışının temsilcisidir… 1975 yılının son aylarına doğru demirperdeyi yırtarak hür dünyaya sızan hürriyet meşalesinin parıltıları arasında Mustafa Cemiloğlu isimli bir Kırım Türkü’nün temiz yüzü görünmüştür. Mustafa Cemiloğlu, milyonlarca Kırım Türk’ü gibi Sibirya’ya sürgüne gönderilmişti. Cemiloğlu’nun suçu komünist idarecilerine göre cürümdü. Çünkü hürriyet istiyordu. 1945’lerde yurtlarından sürülen Kırım Türklerinin tekrar yurtlarına dönmesi için çalışıyordu. Sonunda açlık grevine başladı. Sesini hür dünyaya duyurmak, esir milletlere, bu arada sürgündeki Kırım Türklerine dikkatleri çekebilmek için didindi. Yetmişbeş kilodan otuz kiloya düştü. Nihayet öldü. Esaret içinde hürriyet meşalesini yakarak öldü. Binlerce Kırım Türk’ü gibi… Sovyetler Birliği’nde kan ağlayan altmış milyon Müslüman Türk’ün gerçek dramını ana hatlarıyla KIRIM KAN AĞLIYOR ismini verdiğimiz eserde sunmaya çalıştık”37

Daha önce ifade ettiğimiz gibi Mustafa Cemiloğlu’nun açlık grevi sonunda öldüğü haberi sehven Türk basınına aksetmiştir. Nitekim Yeni Asya yayınları da yukarıdaki tanıtım yazısında bu haberi kullanarak bilgi yanlışlığına düşmüştür.

37

1.3.2. Ali Gündüz Kırım (Türk’ün Dramı)

Türk matbuatında çeşitli gazete ve dergilerde başyazı, makale, roman, şiir ve fıkraları yazan Ali Gündüz, Kırım (Türk’ün Dramı) romanını 1980 yılında Sabah Gazetesi’nde tefrika etmiş, ardından eser 1981 yılında Gündüz Yayınevi tarafından basılmıştır. Roman 120 sayfadır. Kitabın ilk sayfasında Ali Gündüz’ün Kırım isimli şiiri yer almaktadır.

Kırım (Türk’ün Dramı), II. Dünya Savaşı yıllarında Kırım’ı anlatan bir romandır. Yazar,

romanında tarihlere önem vererek romanın içerisinde hiçbir başlık yokken, romanın bölümlerine başlık yerine bir tarih yazmıştır: “29 Ekim 1941”, “2 Kasım 1941 günü…”,

“Kasım 1941”, “2 Şubat 1942”, “8 Nisan 1944”.

Ali Gündüz’ün Kırım (Türk’ün Dramı) romanı Yavuz Bahadıroğlu’nun Kırım Kan

Ağlıyor romanı gibi Mustafa Cemiloğlu önderliğinde yürütülmekte olan Kırım

Tatarlarının vatanlarına dönme mücadelesi esnasında yazılmıştır. Yazar romanın sonuna doğru eserin akışını durdurarak okuyucularına şu şekilde seslenir:

“O yeşil yarımadada Türkler yaşamıyor… Bunun için Kırım’ın alın yazısına «Türksüz Kırım» diye yazılmış. Bu yazıyı okuyan uzak illerdeki esir Türkler «Kırım Türksüz neylesin» diye yakınıyor… Evet, Kırım Türksüz olamaz… Sibirya zindanlarında inleyen, çalışma kamplarında eriyen ve Stalin’in kızıl yumruğu altında ezilen Türkler tekrar vatanı olan Kırım’a dönmelidirler Mustafa Cemiloğlu’nun hareketini destekleyelim. Bütün dünyaya haykırıyoruz… Sovyet Rusya’nın bu insanlık dışı tutumunu birlikte protesto edelim.”38

1.3.3. Mehmet Coşar, Mehmet Pişkin Kırım Kurbanları

Kırım Kurbanları romanı Mehmet Coşar ve Mehmet Pişkin imzasıyla 1968 yılında

Türkiye Mâlûlleri Kalkındırma Derneği Kültür Yayınları tarafından yayımlanarak ilk defa okurla buluşur. Bizim incelediğimiz ikinci baskı 1972 yılında Yağmur Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Roman, 207 sayfadır. 34 bölümden oluşmaktadır.

Yazarlar kitabın sunuş kısmında romanı şu cümlelerle tanıtırlar:

“Kitabımız, Sovyet Rusya sınırları içinde bulunan «Esir Türkler»in problemlerini konu olarak ele almıştır. Bu memlekette yaşayan 35-40 milyonluk Türk ırkının, «kurtuluş»u bütün dünyanın problemi ve kurtuluşu olmalıdır. Komünist dünyası

kendi sınırları içinde hapsedilmedikçe diğer hür dünya milletlerine rahat yüzü yoktur. Bunu böyle bilmeli ve buna göre çalışmalıdır.”39

Kitabın önsözünde bu eserin, yaşanmış bir hayatın tüyler ürpertici hikâyesi olduğu belirtilmektedir: “Kitabın kahramanı, bugün hayatta olmayıp çektiği acıları anıları anlata anlata bu dünyadan göçüp gitmiştir. Ondan arta kalan işte bu kitaptaki mevcut hatıralardır”. Devamında yazarlar bu romanı onun aziz ruhuna ithaf ettiğini ekler. Ancak bu yaşanmış hayatın ürpertici hikâyesinin kime ait olduğunu yazarlar belirtmezler.

Tezimizle ilgili kütüphanelerde tarama yaparken karşımıza 1954 yılında Rusya’dan kaçan Osman Karabiber’in “Kırımlı Bir Türkün Rusyadaki Maceraları”40 adlı hatıra kitabına rastladık. Kitabı inceledikten sonra tereddütsüz biçimde söyleyebiliriz ki Kırım

Kurbanları romanı bu kitaptan esinlenerek yazılmıştır. Hatta her iki eser arasında

olaylar, anlatılan insanlar, hatta bire bir alınan cümleler mevcuttur.41

Kırım Kurbanları romanı tamamen Sovyet karşıtlığı ve antikomünizm propagandası

yapmaktadır. Tüm kitapta anlatılanlar aslında giriş cümlesinde gayet net bir şekilde özetlenmiştir: ''Komünistler vatanımı... Vatanımın ruhunu çaldılar. Komünizm, büyük

bir felakettir. Yalnız Rus milleti için değil, bütün dünya için. Biz komünizmi yok edemezsek, bu bütün insanlığın çöküşü olacaktır.''42 Kırım Kurbanları da bahsedilen sistemden, Kırım'ın payına düşen kısmını anlatan bir romandır.

1.3.4. Murat Soysal 1944 Arabat Türkleri

Murat Soysal tarafından kaleme alınan Arabat Türkleri43 romanın ilk baskısı 2010 yılında Parşömen Yayınları, ikinci baskısı ise 2012 yılında Zaman Tünelinden Çığlıklar

‘1944’ adıyla Yorum Yayınevinden yapılmıştır. Bizim incelediğimiz birinci baskı 482

sayfadır. 60 bölümden oluşmaktadır. Her bölümün başlığında yazar vakanın nerde geçtiğini belirtmektedir: “Çeçenistan, 13 Şubat 1944”, “Moskova, 10 Mayıs 1944”, 18

Mayıs 1944, Kırım”, “Arabat-1944 Ölüm Gecesi”, “Kiev-1944” vs.

39

Mehmet Pişkin ve Mehmet Çoşar, Kırım Kurbanları, İstanbul: Yağmur Yayınları, 1972, s. 207.

40

Osman Karabiber, Kırımlı Bir Türkün Rusyadaki Maceraları, Ankara: Güzel İstanbul Matbaası, 1954, s. 148.

41

Mesela hem Kırımlı Bir Türkün Rusyadaki Maceraları hatıratta hem Kırım Kurbanları romanında başkahramanın sevgilisinin ismi Marusa. Ayrıca Kırımlı Bir Türkün Rusyadaki Maceraları kitabının 62-66 sayfaları ile Kırım Kurbanları’nın 96-99 sayfaları birebir aynıdır.

42

Pişkin, Coşar, a.g.e.

43

Romanda 1944 yılında Çeçenlere, Ahıska ve Kırım Türklerine karşı uygulanan sürgün konu olarak ele alınmıştır. Ancak asıl vurgulanmak istenilen olay Kırım’daki Arabat Köyü’nde gerçekleşen insan katliamıdır. 18 Mayıs 1944 yılında Kırım’da düzenlenen sürgün esnasında bir gecede bütün Kırım Tatarları hayvan vagonlarına yüklenerek sürgün edilir. Sürgün esnasında Kırım’ın batısında yerleşen Arabat Köyü unutulur. Birkaç gün sonra unutulan köylüler gemiye bindirilerek Azak Deniz’inde batırılır. Roman şu satırlarla tanıtılır:

“Bu hikâye, dünyanın birçok yerinde yaşayan, sırf çoğunluğun dışında kalmalarından ötürü, gücü ellerine geçirmişler tarafından her zaman potansiyel tehdit ve suç unsuru olabilecekleri kaygısıyla azınlık kimliklerinin, azınlık olmanın cezasını çekerek yaşayanlara, dünyanın neresinde, savunmasız azınlık kimliği taşıyan toplumlar varsa, o toplumları oluşturan insanlara adanmıştır. Gerçek yaşamdan alınmış bu drama, tarihin karanlıklarına gömülerek unutturulmaya çalışılan insanlık barbarlığın ve vahşetinin mutlaka bir gün ortaya çıkacağının da işaretidir.”44

Romanın sonunda otuz dört sayfadan oluşan Sonsöz kısmında, yazar Kırım Tatarlarının II. Dünya Savaşı esnasındaki durumlarını ve sürgün hakkında bolca bilgi vermektedir.

1.4. Romanların Muhtevası ve Olay Örgüsü