• Sonuç bulunamadı

Kırım Tatarlarının Topraklarının Ellerinden Alınması ve Rusya’nın Kırım’a

BÖLÜM 5: ROMANLARDA KIRIM TATARLARININ SORUNLARI

5.2. Ekonomik Sorunlar

5.2.1. Kırım Tatarlarının Topraklarının Ellerinden Alınması ve Rusya’nın Kırım’a

Rusya’nın Kırım’ı ihlak etmesinden (1783) bu güne kadar Kırım Tatarlarının en büyük problemlerden birisi toprak sorunudur. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi, Kırım Türklerinin göç etme nedenlerden en önemlisi, köylülerin topraklarının ellerinden alınması idi. Bu da Kırım’ın sömürgeleştirme politikasının ileriye yönelik bir adımıdır. Burada Kırım arşivinde bulunan bir belgeyi aktarmanın yerinde olacağını düşünmekteyiz. Novorosıysk Gubernatorun (vali) Maliye Bakanına 24.06.1902 yazmış olduğu mektupta şöyle demektedir:

“Tatarların yurt dışına göçlerini durdurmamızda hiç bir neden yok... Tatarları

İmparatorlukta Rusların altında tutmamız yararsız olmakla beraber, aynı zamanda

ben Tatarlardan Rus kollarına kalmış olan toprakların bize yararlı olacağı düşüncemi itiraf ediyorum. Bunun neticesinde Krestyan Toprak Bankası kendi parasıyla bu toprakları aldıktan sonra daha ilerdeki zamanlarda onları tekrar rus krestyanlara (köylülere) satabilir... Ben eminim ki bu projeyle Kırım’ın sömürgeleştirmesinde büyük bir adım atmış oluruz.”.348

18-20 yy. arasında Rusya’da gerçekleşen göçler hakkında çalışma yapan Rus tarihçisi 1860 yıllarında Kırım Tatarlarının %52’sinin, XX yy. başlarında ise %64’ünün topraksız kaldığı belirtmektedir. 349

Kırım Tatarlarının topraklarının ellerinden alınması sorununu, incelediğimiz romanlarda da görmemiz mümkündür.

Hilal Görününce’de Akmescit’te büyük bir çiftliğe, geniş arazilere sahip İgor

Gregoroviç adlı Rus, Hacı İbrahim Köyü’nün çayırlık alanlarına göz diker. Kırım’da sahip olduğu toprakları sürekli çoğaltmayı amaçlamaktadır. Daha önce başka Rusların da yaptığı gibi, rüşvetle Rus mahkemelerinden kendi lehine karar çıkartıp bir oldubitti ile köyün topraklarını ele geçirme niyetindedir. Bu gelişmeden haberdar olan Arslan Bey, Gregoroviç’in topraklarını görmeye gider:

347

Bezmen, ss. 461-462.

348

KÖCDA, fond 26, opis 3, delo 194, list 160-161.

349

“Arslan Bey, o gün Akmescit’e gitmişti. Maksadı, İgor Grigoroviç’in topraklarını görmekti. Maksadı, Köyüne uğrayıp, Şahbaz Beyden Gregoroviç’in bağlarının nerede olduğunu sordu. Şahbaz da atlanıp yanına düştü. Önce Grigoroviç’in göz koyduğu çayırı gösterdi. Daha sonra Salgır Nehri boyunca at koşturup, Gregoriviç’in bağlarına geldiler. Bağ, yeni sürmüş filizleriyleyemyeşil uzanıp gidiyordu. Arslan ey, “Demek bu bağın şarabını içiyor kâfir…” diye söylendi.

Şahbaz Bey,

-Hayvanlarını bir görsen... dedi. O ineklerin südü orduyu doyurur. -Hele şunun çiftliğini de bir görelim.

-Ağı ağır bağları geçerlerken, rastladıkları Rus köylüleri merakla onlara bakıyorlardı.

-Peki, sizin çayırda ne işi var bu adamın?

-Onca hayvanı nereye sığdıracak ağa? Herif iyice yayılıp bizi ortadan silmek ister. Çiftliğe gelmişlerdi. Arslan Beyin gözleri, düzenli ahırlara, daha sonra da altı taş örme, ğstğ beyaz badanalı eve çevirdi.

-Vay canına, dedi. Herif, yiyip içip, keyfine bakıyordur.

Bunları söyledikten sonra Arslan Beyi bir düşüncedir aldı. Bu adamı tanımak istiyordu. Kalgaylar şehrindeki şu toprak parçası demek şimdi bir Rusun emrindeydi. Ona bağlarında yetişen meyvayı sunuyor, buğdayı, aşlığını esirgemiyordu. Bu naıl işti böyle? Küsmeliydi, çatmalıydı, bir tek ot bile yeşermemeliydi üzerinde.350

Romanda harabe hale getirilen kültürü yansıtan türbedar Seyit Ali Çavuş, Giray’a toprakların nasıl ellerinden alındığını şu cümlelerle anlatır:

Potömkin derler bir zebani, Kırım’ı yerle bir etmiş. İşte şu kavuksuz mezarlar, o zamandan kalma… Başsız kalan Kırım’a başsız mezarlar dememin sebebi budur oğul. O tarihten sonra binlerce desitina toprak hile ile, ona buna dağıtıldı. Kırım Tatarları hicrete zorlandı. Kimim kimsem kalmadı burada. Gidecektim gidemedim. Geçmişten kopamadım. Cedlerimizin ruhları yakama yapıştı. Kaldım oğul.”351

Kırım Tarihinde Çariçe Katerina’nın gözdelerine ve idarî kademede görev alanlara yapılan büyük toprak bağışları için birkaç örnek verilebilir. Örneğin Rus knezi olan Potemkin, yalnızca 1784’de emrinde çalışanlara ve dostlarına 73.000 hektardan fazla hazine arazisi dağıtmış; müttefiki Bezborodko’ya Sudak’ta 18.000 hektarlık güzel bir malikâne bağışlamıştır. Ayrıca Popov’a 32.000 hektar vermiştir352.

Kırım’ın en büyük felâketlerden biri de, 1885 yılında vakıf topraklarına el konulmasıdır. Ancak Rus tarihçisi Valeriy Vozgrin, Kırım konulu kitabında örnekler vererek, vakıf

350

Çokum, ss.94-95.

351

topraklarının gasp edilmesine 1890’ların çok öncesinden başlanıldığını belirtmektedir.353

Vakıf topraklarına el konulması Kırım’daki Türk-İslam kültürünün yok edilmesi demekti. Çünkü İslam dünyasının pek çok bölgesinde olduğu gibi burada da bütün ibadethaneler, medreseler, camiler bu vakıf sistemi ile ayakta durabiliyorlardı. Romanda Sevinç Çokum bu meseleye de dikkat çekmiştir. Bahçesaray’da çocuklara ders veren Emin Hoca, Giray’la ilim irfan hakkında konuşurken şöyle der:

“Dünyaya ışık salan ilimler unutma ki, medreselerden doğmuştur. İslamî ilimlerin yanında, tip, riyaziye, hendese ve edebiyat gibi ilimler ve sanatlar da bu ocağın tedrisatına dâhil edilmiştir... Diyeceğim şu ki, ben dağılıp parça parça olmuş bir emanetin ancak bir tutamını burada yeşerttim. Dünyaya nam salan, uzak illerin insanını ayağına getiren o ilmi tamam, mükemmel hocalardan değilim. Vakıf topraklarının çoğuna Rusların el koyduğu şu öz vatanımızda camileri, mektepleri bilmem ki ne zamana kadar ayakta tutabileceğiz. Gerisini sen düşün Giray Can”.354

Kırım Kan Ağlıyor romanında Kolhoz sistemini bahane eden NKVD mensupları,

Dursunbey köyünün topraklarını ele geçirmeye çalışırlar. Köylüler karşı çıkarlar:

“Dinle, Rus, beni iyi dinle: İçimizden zorla alıp götürdüklerini ne senin, ne de Stalin’in istemeye hakkın var. Kültürümüzü yıktınız, tarihimizi bozdunuz. Şimdi de gelmiş kolektivizmin faydalarından dem vuruyorsunuz. Anlaşılan Kırım’ın verimli toprakları üstüne babanızın malı gibi yerleşmeye niyetiniz var. Önce komünizmi sokacaksınız, ardından kendiniz geleceksiniz.”355

Tabiî ki de Kırım’daki bütün toprakların tamamı ile Rusların eline geçmesi, 1944 sürgünüyle gerçekleşir. Kırım Tatarları sürgün edildikten sonra, onların topraklarına diğer milletler yerleştirilir ve Tatarlara ait topraklar onların ellerinde kalır.

Kırım (Türk’ün Dramı) romanında sürgün sahnelerden sonra, yazar şu cümleyi ekler: “Kırım’a Ruslar, Ukraynalılar; Ermeniler gibi milletler yerleştiriyor… Türkler ise bu güzel vatandan sürgün ediliyor… Kırım’ın bağrından Türkler sökülerek alınıyordu. Kırım’a Türkler dönene kadar yaz tutacak…”356

Hilal Görününce’de de yazar Kırım Tatarlarının sürgün edilmesinden sonra Kırım’a yerleştirilen halklardan söz eder: “Kırım Harbinde sonra öz yurdunu bırakanların sayısı

pek çoktur. Geriye kalanlar ise, yakın tarihinde Rusya’nın içlerine sürülüp, bağları

353 Vozgrin, s. 352. 354 Çokum, s. 195. 355 Bahadıroğlu, s. 43. 356 Gündüz, s. 113.

bahçeleri ellerinden alınmıştır. Rusya’nın ileri gelen kimseleri o güzel sahilleri, kendileri için yazlık mekân haline getirmişlerdir”357