• Sonuç bulunamadı

Bu çalıĢmada televizyon program formatlarının Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku bağlamında telif haklarıyla korunması, karĢılaĢtırmalı hukuktaki düzenlemeler, doktrindeki görüĢler ve Federal Mahkeme kararları ile Yargıtay kararları gözönünde bulundurularak ayrıntılı bir Ģekilde ele alınmıĢtır.

Ġncelememiz bir giriĢ, üç bölüm ve bir sonuçtan oluĢmaktadır.

GiriĢte konu ile ilgili genel bilgiler verilmiĢtir. Burada konunun takdimi, önemi, sınırlandırılması ve karĢılaĢtırmalı hukuktaki düzenlemesi üzerinde durulmuĢtur.

Birinci bölüm‟ de genel olarak Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku anlamında eser kavramı, kanunen korunan eser türleri, kimlerin eser sahibi olabileceği ve eser sahibinin sahip olabileceği haklar incelenmiĢtir.

Ġkinci bölümde televizyon programı, senaryo, treatment ve program formatı kavramları incelenmiĢtir. Söz konusu kavramlar arasındaki farklara temas edilmiĢtir. Televizyon program formatlarının Fikri Hukuk anlamında eser olarak nitelendirilip

davada Mahkeme yapılan önerinin yasal korumadan yararlanacak bir eser olmadığı gerekçesiyle davayı kabul etmemiĢtir. Bu dava gerekçesinde “SunuluĢ bütünlüğü ve kiĢilik kazanmamıĢ ve olgunlaĢmamıĢ unsurlar içeren düĢünce taslakları, diğer yaratıcı unsurlarla birlikte, ayrıca tamamlama ve değerlendirmeye gereksinme duyuyorsa, yasaya göre eser niteliği taĢımaz ve koruma kurallarından faydalanamaz (bkz.

BEġĠROĞLU, 72). Yazar Türkiye‟de de yargı organlarının aynı görüĢte olduğunu ifade etmiĢtir ancak

Yargıtay‟ın en son kararları yazarın bu görüĢünü desteklememektedir.

Davacı Ü. G. 1968 yılında Ankara Radyosu Müdürlüğü‟ne baĢvurarak “Karamazof KardeĢler” adlı romanı “Arkası Yarın” program dizisi için oyunlaĢtırmak istediğini, kendisine eserin oyunlaĢtırılmasının Ģimdilik uygun görülmediği Ģeklinde bir cevap verildiğini oysa daha sonra eserin bir baĢkasına oyunlaĢtırılmak üzere ısmarlandığını, dolayısıyla haklarının ihlal edildiğini belirterek dava açmıĢtır. Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 24.10.1972 tarihli kararı ile davacının somut bir eserle bir teklifte bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiĢ ve Yargıtay da bu kararı onaylamıĢtır. Karar için bkz. BEġĠROĞLU, 71. Bu kararda radyo programı söz konusudur ancak temelde radyo ve televizyon programları birbirine benzemektedirler. 11 BGH 26.06.2003 tarihli “Sendeformat” isimli kararında program formatlarının UrhG. § 2 anlamında

korunabilecek bir eser olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığına karar vermiĢtir. Hatta format kavramının kanunlarda olmadığını televizyon yayınlarının korunması hakkındaki tartıĢmalarla birlikte medya dünyasından hukuk literatürüne geçtiği ifade edilmiĢtir. Karar için bkz. http://www.bundesgerichtshof.de/; Kavramla ilgili bkz. von HAVE/EICKMEIER, ZUM 1994, 269;

nitelendirilmeyeceği ele alınmıĢtır. Eser olarak kabul edilecek olursa FSEK.‟te sayılan eser gruplarından hangisinin kapsamında ele alınabileceğine temas edilmiĢtir. Program formatını oluĢturan temel yapı taĢı niteliğindeki unsurlar tek tek ele alınmıĢtır. Bunların eser niteliği araĢtırılmıĢtır. Program formatıyla ilgili yabancı mahkeme kararları, Yargıtay kararları değerlendirilmiĢtir. Bu bölümde ayrıca program formatlarında eser sahipliği incelenmiĢtir.

Üçüncü bölümde ise hak ihlaliyle karĢılaĢan format sahiplerinin ne gibi hukukî yollara baĢvurabileceği ve program formatlarının sözleĢme, haksız fiil, sebepsiz zenginleĢme ve culpa in contrahendo sorumluluğu gibi diğer hukukî müesseselerle korunmasına temas edilmiĢtir. Ancak program formatlarının diğer hukuki müesseselerle korunması konusunda detaylı bir inceleme yapılmamıĢtır. Zira bu konular ayrı bir tez çalıĢması olabilecek kadar geniĢ kapsamlıdır. Ayrıca bu çalıĢmanın amacı daha ziyade FSEK. bağlamında program formatlarının korunmasıdır. Bununla birlikte diğer müesseselerle koruma konusuna kısa da olsa temas edilmiĢtir. Bu bölümde son olarak marka hukuku ve haksız rekabet hükümleri bakımından sorunun çözüm yollarına temas edilmiĢtir.

ÇalıĢmamızın sonuç bölümünde ise incelememiz esnasında varılan sonuçlar topluca ortaya konulmuĢtur.

§ 2. KONUNUN KARġILAġTIRMALI HUKUKTAKĠ YERĠ I. Genel Olarak

Bu bölümde karĢılaĢtırmalı hukuk açısından program formatlarının korunması ele alınmıĢtır. Fransız Hukuku‟nda rekabet hukuku ve CPI anlamında program formatlarının korunması incelenmiĢtir. Ġngiliz Hukuk sistemi Kara Avrupa‟sı hukuk sistemine göre farklılıklar arz ettiğinden incelenmesi özel önem arz etmektedir. Alman hukukunda da konu enine boyuna ele alınmıĢtır. ÇalıĢmanın genel sistematiği içersinde zaten Alman Hukuku detaylı bir Ģekilde ele alınmıĢtır. Burada da Alman Hukukundaki mahkeme kararları ve doktrindeki görüĢler genel olarak ifade edilmiĢtir. ABD hukuk sisteminde konu ile ilgili verilmiĢ oldukça fazla mahkeme kararı vardır. Bu kararlar da sorunun çözümü açısından alternatifler ortaya koymaktadır.

II. Fransız Hukuku’nda Program Formatlarının Korunması A. Genel Olarak

Format kavramı Fransız kanunlarında hukuki bir kavram olarak tanımlanmamıĢtır12

. Bu durum program formatlarının Fransız Hukuku‟nda koruma imkânlarından mahrum olduğu anlamına gelmemektedir13

. Fikri Mülkiyet Hukuku bağlamında kanunda yer alan koruma Ģartlarını yerine getirirse elbette formatlar da korunabilir. ÇalıĢmanın bu kısmında her Ģeyden önce Fransız Hukuku‟nda telif hakları ve rekabet hukuku bağlamında formatların korunabilmesi imkânı araĢtırılmıĢtır.

B. Fransız Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda Program Formatlarının Korunması

Fransız Telif Hakları Kanunu‟nun (Code de la propriété intellectuelle) koruma konusu, diğer ülkeler de olduğu gibi, eserdir (CPI Art. 121-1). Fikrî bir ürün orjinallik (originalité)14

kriterini yerine getirdiği zaman CPI anlamında eser olarak değerlendirilebilir. Bunun için ürünün estetik bir niteliği haiz olması veya sanatsal seviyesi önemli değildir. Ancak eserde sahibinin hususiyeti (empreinte de la personnalité de l‟auteur)15 mutlaka hissedilmelidir.

CPI Art. 112-2‟de eser kategorileri örnek kabilinden sayılmıĢtır. Program formatı kavramı ilk bakıĢta bu kategorilerden görsel-iĢitsel eserler kategorisinde düĢünülebilir. CPI Art. 112-2 No. 6‟a göre görsel-iĢitsel eserler sesli veya sessiz hareketli görüntüler dizisinden

12 GAEDKE, FRAPA, 65. 13 GAEDKE, FRAPA, 65. 14

MÖHRING/SCHULZE/ULMER/ZWEIGERT-DREIER, 8; SERRA, ZUM 1990, 328, 329; GAEDKE, FRAPA, 65.

15

oluĢan film eserleri veya benzer eserler olarak ifade edilmiĢtir. Acaba program formatları gerçekten de görsel-iĢitsel eser olarak değerlendirilebilir mi? Program formatı, kısaca televizyon show, dizi programlarının veya televizyon filmlerinin temel yapı taĢıdır Ģeklinde tanımlanabilir16. Program formatı çok farklı unsurların bir araya gelmesiyle oluĢur. Format

değil de format üzerinde yapılan çalıĢmalar neticesinde meydana gelen televizyon programı görsel-iĢitsel eser olarak değerlendirilebilir. Program formatlarının CPI Art. 112-2 No. 6 anlamında görsel-iĢitsel eser olarak değerlendirilmesi mümkün değildir17

.

Dünya çapında geçerli olan “fikirlerin herkesin kullanımına açık olması ilkesi” Fransız Hukuku‟nda da mevcuttur. Buna göre bir fikir yeteri kadar detaylandırılmadığı takdirde korunamaz. Soyut fikirler somut olarak Ģekillenmedikçe CPI anlamında eser olarak nitelendirilip korumadan yararlanamaz18. Program formatı somutlaĢma kriterini yerine getirdiği zaman soyut bir fikir olarak değerlendirilemez19. Fransız Hukuku‟nda bir program

formatı soyut fikir olmaktan uzaklaĢtıkça ve detaylı bir Ģekilde somut hale geldiği sürece CPI anlamında korumadan istifade edebilir. Ġlk olarak 1975 yılında bir Fransız Mahkemesi20

televizyon program formatının CPI anlamında eser niteliğinde olamayacağını ifade etmiĢtir. Bu kararda program formatının soyut bir fikir olduğu, yeterince somutlaĢmadığı ve bu nedenle de korunamayacağı vurgulanmıĢtır. 1997 yılında Paris Mahkemesi “la Bonne Etoîle” davasında21, program formatlarını CPI anlamında eser olarak nitelendirmiĢ ve bu nedenle de

korunması gerektiğini ifade etmiĢtir. Kararda formatın orjinallik kriterini yerine getirdiği ifade edilmiĢtir. Yine Paris Mahkemesi “Sporttissimo” kararında22

televizyon show programı formatlarının kural olarak Fikrî Hukuk anlamında korunabileceğini kabul etmiĢtir.

C. Fransız Haksız Rekabet Hukukunda Program Formatlarının Korunması

Fransız Haksız Rekabet Hukukunun amacı haksız rekabet metotlarını (action en concurrence déloyale) cezalandırmaktır. Mahkeme kararlarında haksız rekabete iliĢkin farklı olay kategorileri geliĢtirilmiĢtir. Bu geliĢtirilen olay gruplarından özellikle “karıĢtırmaya

16

GAEDKE, FRAPA, 66.

17 GAEDKE, FRAPA, 66 ve bkz. aynı sayfada 40 no‟lu dipnottaki yazarlar. 18 GAEDKE, FRAPA, 67; SERRA, ZUM 1990, 328, 329.

19

GAEDKE, FRAPA, 67. 20

Karar için bkz. GAEDKE, FRAPA, 68.

21 GAEDKE, FRAPA, 69 ve bkz. aynı sayfa dpn. 52.

22 GAEDKE, FRAPA, 69 ve bkz. aynı sayfa dpn. 53. Mahkeme bu kararında, televizyon show programı formatının sadece soyut fikirden ibaret olmadığını bunun yanı sıra show‟un yayın akıĢı, oyun kuralları, stüdyodaki atmosfer ve show zincirine iliĢkin belirli bir felsefenin ayrıntılı bir Ģekilde detaylandırıldığını ve böylece formatın somut bir hale geldiğini ifade etmiĢtir (bkz. GAEDKE, FRAPA, 69). Söz konusu kararda program formatında puanların sayılması, soruların seçilmesi ve formüle edilmesi, spor oyunun türlerinin belirlenmesi gibi hususların genellikle bilinen Ģeyler olduğu ancak bunların kombinasyonlarının yaratıcı bir edim oluĢturduğu vurgulanmıĢtır (bkz. GAEDKE, FRAPA, 69).

sebep verecek Ģekilde baĢkasının iĢ ürününü kullanmak (confusion dans l‟esprit public)” ve “parazit davranıĢ (agissements parasitaires)23” formatların rekabet hukuku bakımından

korunmasında özel önem arz etmiĢtir. Bunun nedeni ise genellikle bu olay grubu ile bağlantılı olarak formatlar bakımından rekabet kuralları ihlal edilmektedir. Ayrıca taraflar arasında bir rekabet iliĢkisinin olması gerektiği ifade edilmektedir24. Eğer taraflar aynı müĢteri çevresine

hitap ediyorlarsa aralarında rekabet iliĢkisinin olduğu kabul edilir25. Türk Hukuk sisteminde

ise taraflar arasında rekabet iliĢkisinin aranmadığını burada belirtmek gerekir. Buna bağlı olarak Türk Hukuk sisteminde tarafların aynı müĢteri çevresine de hitap etmeleri gerekmemektedir.

Yine Versailles Mahkemesinin “La nuit des héros” kararında26

mahkeme haksız rekabetten dolayı davalı “TF 1” kanalını davacı “Antenne 2” kanalına tazminat ödemeye mahkûm etmiĢtir. Mahkeme, kararında her iki televizyon kuruluĢunda yayınlanan programları karĢılaĢtırmıĢ ve aralarındaki büyük benzerlikten dolayı haksız rekabetin mevcut olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca mahkemenin bu kararında stüdyo donatımının ve moderatörün taklit edilmesinin seyircileri yanıltacağı ifade edilmiĢtir. Bundan dolayı mahkeme programın bu Ģekilde taklit edilmesinin iltibas tehlikesi oluĢturduğunu kabul etmiĢtir27

.

D. Değerlendirme

Fransa da Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku bakımından program formatlarının orjinallik kriterini yerine getirmeleri durumunda CPI anlamında eser niteliğine sahip oldukları son zamanlarda verilen mahkeme kararlarından anlaĢılmaktadır.

Ancak Fransız Hukuku‟nda program formatlarına daha ziyade haksız rekabet kurallarına göre koruma sağlanmaktadır. Fransız haksız rekabet hukuku, yapımcı firma ve yayın kuruluĢlarına ürettikleri formatları taklitlere karĢı koruma imkânı sağlamaktadır. Özellikle de “La nuit des héros” kararında da olduğu gibi sadece oyun konsepti değil aynı zamanda stüdyo donatımı, moderatörün sahneye çıkıĢ tarzı, stüdyodaki seyircilerin durumu

23 Parazit davranıĢtan (agissements parasitaires) kastedilen, rakiplerin, ürün için yapılacak masraf ve zamandan tasarruf etmesi veya orjinal ürünün know-how bilgilerini, itibarını kullanmasıdır. Parazit davranıĢ‟ın kabulü için rekabet iliĢkisi ve karıĢtırma tehlikesi Ģart olarak aranmaz. Burada iĢ, emek, para, zaman harcanarak meydana getirilen ekonomik bir değeri haiz ürünün kopya edilmesi parazit davranıĢın (agissements parasitaires) kabulü için yeterlidir. Fransız mahkemeleri bu tarz durumlarda haksız rekabetin mevcut olduğunu kabul etmiĢlerdir (bkz. GAEDKE, FRAPA, 70).

24 GAEDKE, FRAPA, 70. 25 GAEDKE, FRAPA, 70. 26 GAEDKE, FRAPA, 71. 27

gibi unsurlar bakımından programlar arasında fark yoksa haksız rekabetin varlığından söz edilir28.

III. Ġngiliz Hukukunda Program Formatlarının Korunması A. Genel Olarak

Ġngiltere‟de ilk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 1709 yılında çıkarılmıĢtır. Buna karĢın bu alandaki yeni geliĢmelere uyum sağlamak için sık sık yapılan kanun reformları hâkimler hukukunun29 muazzam etkisini göstermektedir. Günümüzde Ġngiltere‟de fikri mülkiyet hukukunun büyük bir kısmı 1988 tarihli Copyright, Desingns and Patent Act adlı (CDPA) telif, tasarım ve patent hakları kanunuyla yasal olarak düzenlenmiĢtir. Fikri eserlerin rekabet ve haksız fiil hukuku gibi diğer alanlarla korunması ise yazılı olmayan hâkimler hukuku (Common Law System) ile sağlanmaktadır.

B. Ġngiliz Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda Program Formatlarının Korunması

Ġngiltere‟de CDPA § 1 I a hükmüne göre30

edebiyat, sahne, müzik ve sanat eserleri korumadan yararlanır. Korunan eserler sadece edebiyat, sahne, müzik ve sanat eserleri ile sınırlandırıldığı için bu kategori dıĢındaki ürünler telif haklarıyla korunmaz. Her ne kadar belirli eser kategorilerinin korunması ilk bakıĢta CDPA.‟nın uygulama alanını güçlü bir Ģekilde sınırlandırmıĢ gibi görünse de CDPA, FSEK. ve UrhG. ile karĢılaĢtırıldığında çok daha geniĢ bir uygulama alanına sahiptir. Mahkemeler çok sayıdaki kararlarında insan elinin Ģematik resmedilmesine31, seyrüsefer tarifesine32, at yarıĢları ve bahis sonuçlarının yer aldığı

bir listeye33 veya basit radyo programları34 gibi sanatsal açıdan hiçbir iddiası olmayan eserlere de telif haklarıyla koruma sağlamıĢtır.

28 GAEDKE, FRAPA, 72.

29 BLANKE, 73. KarĢılaĢtırmalı Hukukta Ġngiliz Hukuku “Common Law System” (hâkimler veya içtihatlar hukuku) olarak nitelendirilmekte ve bu Ģekilde Avrupa kıtasında hâkim olan “Civil Law” (Medeni Hukuk) tan ayırmaktadır (bkz. V. BERNSTORFF, § 1, I; HENRICH § 1 II, 1; ZWEIGERT/KÖTZ, § 14, III,

LITTEN, 117). Bu ayrımla hâkimler hukukunun Ġngiliz devleti için sahip olduğu büyük önem ortaya

çıkmaktadır. Gerçi modern Ġngiliz Hukuku son yıllarda parlamento tarafından çıkarılan yasalarla ĢekillenmiĢtir. Ancak Ġngiltere‟deki hâkimler hukuku Medeni Hukuk sistemlerine göre her zaman daha büyük bir rol oynamıĢtır ve halen de oynamaktadır. Ġngiliz hâkimler, hükümranlılarını kıskanç bir Ģekilde gözetmeye devam etmektedirler ve giderek artan sayıdaki kanunları anlam ve amacına göre değil de sadece lafzına göre yorumlayarak bu kanunlara geniĢ bir uygulama alanı sağlamıĢlardır (bkz. JAMES, 9). Hâkimler bir kanunun lâfzî yorumuna girmeyen somut bir olayı Common Law‟a göre hükme bağlamaktadırlar (bkz. ZWEIGERT/KÖTZ, § 14, III). Kanunların yorumlanması ve hâkimler hukukunun uygulanması Doctrine of the binding case ile (bağlayıcı durum doktrini) yapılmaktadır. Bu doktrin her mahkemenin karĢılaĢtırılabilir bir somut olay bulması halinde daha yüksek mahkemelerce daha önce verilmiĢ kararlarla bağlı olmasını ifade eder (bkz. JAMES, 17; ZWEIGERT/KÖTZ, § 18, II; V.

BERNSTOFF, § 1, III).

30 Kanun metni için bkz. http://www.opsi.gov.uk/acts/acts1988/ukpga_19880048_en_2#pt1-ch1-pb1-l1g1. 31 Kennrick v. Lawrence 1850 25 Q. B. D. 99.

32 Blacklock v. Pearson 1915 2 Ch. 379. 33

Telif haklarıyla bu kadar geniĢ ölçüde koruma sağlanmasının iki temel nedeni vardır. Birincisi farklı eser kategorileri Ġngiliz mahkemeleri tarafından çok geniĢ yorumlanmaktadır. Örneğin edebi eserin her türlü yazılı ve basılı eser olduğu ilkesi Ġngiliz Hukuku‟nun temel ilkelerinden biridir. Ġkincisi ise Ġngiliz Telif Hakları Hukuku, Türk ve Alman Hukukuna kıyasla, eser kavramına düĢük ölçüde kriterler koymuĢtur. Eser kavramının anlamı kısmen CDPA‟dan anlaĢılır. Bu Kanunun 1 I A maddesinden sadece orjinal ürünlerin korunacağı çıkarılabilir. Ġngiliz Hukuku‟nda daha önce mevcut olan bir eseri kopya etmeyen her ürün orjinal sayılır. CDPA‟nın 3 II. maddesinden tasvir edilen fikrî içeriklerin telif haklarıyla korunduğu anlaĢılabilir. Bu tasvir yazılı, sesli veya görüntülü Ģekilde olabilir. CDPA telif haklarıyla korumaya iliĢkin bu Ģartla Ġngiliz Telif Hakları Hukuku‟nda uzun zamandan beridir yerleĢmiĢ olan fikirlerin değil sadece fikirlerin ifade edilmesinin korunmaya değer oldukları ilkesini öne çıkarmaktadır35. Eser kavramı, içtihatların geliĢtirdiği bir kuralla tamamlanmıĢtır.

Bu kurala göre asgari düzeyde beceri, emek ve hüküm verme yeteneğinin sergilendiği sonuçlar için telif haklarıyla koruma söz konusu olabilir36

.

Ġngiliz Hukuku, Türk ve Alman Hukuku‟ndan farklı olarak belli bir yazarın özgün sanatsal eserini Ģart koĢmaz. Ġngiliz Hukukunda bir eserin üretiminde belli bir ekonomik asgari çabanın gösterilmiĢ olması yeterli görülmektedir37. Bir mahkeme kararında38 toto kuponunun telif haklarıyla korunmaya değer olduğuna karar verilmiĢtir ve karar gerekçesinde kupon üreticisinin yüksek ölçüde ekonomik beceri gösterdiği belirtilmiĢtir. BaĢka bir olayda ise bir eczacı kendisinin oluĢturduğu ilaç kataloğunu kopya eden rakibine karĢı dava açmıĢtır. Mahkeme davayı kabul ederek bir eserin basit ya da düzeyli olmasının önemli olmadığı bilakis davalının orjinal bir ürünü taklit ederek kendisine haksız ekonomik fayda sağlamasının önemli olduğu tespitinde bulunmuĢtur39. Asgari beceri, emek ve karar verme yeteneğinin

derecesi düĢük tutulmuĢtur40.Bu açıklamalar, Ġngiliz Telif Hakları Hukuku‟nun, Türk ve

Alman Telif Hakları Hukuku‟na göre daha ziyade ekonomik mülahazalara yönelik olduğunu

34

ITP v. Time Out 1984 F. S. R. 64.

35 CORNISH, Rz. 10-018; BAINBRIDGE, 191; GROSHEIDE, (1994 ) EIPR, 219, 220. 36 BLANKE, 76; LITTEN, 119.

37 BLANKE, 76; LITTEN, 119.

38 Ladbroke v. Hill (1964) 1 W. L. R. 273, 282. 39

Collis v. Carter (1898) 78 LT., 613 ff.

40 BLANKE, 76. Megarry isminde bir hâkim telif haklarıyla ilgili kararlarda sık sık atıf yapılan bir görüĢünü Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir: “Tasvir olarak nitelendirilemeyecek bir Ģeyin tasvir edilmesi söz konusu olabilir. Bir cetvel yardımıyla çizilen basit bir düz çizgi bana telif haklarıyla korunması gereken bir husus olarak görünmeyebilir. Fakat bu örnekte de olduğu gibi açıkça iptidai olan durumlar sarfı nazar edildiğinde çizgisel tasvirleri basitliği nedeniyle telif hakları kapsamından çıkarmak taraftarı değilim”. Bu ifadeler için bkz. LITTEN, 120.

göstermektedir41. Bir görüĢün42

isabetli bir Ģekilde ifade ettiği gibi Ġngiliz Telif Hakları Hukuku herhangi bir Ģekilde edebiyat, sahne, müzik ve sanat alanında sonuç doğuran her türlü emek ve sermaye yatırımının korunmasına izin verir.

Ġngilizlerin telif hakları ihlalinin hangi durumlarda kabul edileceği sorusunu ele alıĢ biçimleri Türk ve Alman düzenlemeleriyle karĢılaĢtırılmalıdır. FSEK. md. 20-25 ve UrhG. 15‟inci madde de sıralandığı gibi CDPA‟nın 16 I‟inci maddesinde de eser sahibinin sadece kendisine ait olan mâli hakları sıralanmıĢtır. CDPA § 16 II‟e göre üçüncü bir kiĢinin bu mâli hakları hak sahibinin onayı olmadan kullanması halinde telif haklarının ihlal edildiği kabul edilir. Ancak CDPA‟nın 16 III. maddesine göre telif hakları ihlalinin kabul edilmesi için korunan eserin en azından isim bölümünün alınması gereklidir. CDPA § 17 III hükmüne göre de bir eserin baĢka bir boyuta taĢınması telif hakları ihlalini doğurur43. Eser sahibi CDPA § 9‟a göre eseri yaratan kiĢi olarak tanımlanmıĢtır.

C. Hughie Green Davası

Ġngiliz telif hakları salt ekonomik mülahazalarla hareket etmesine rağmen Ġngiliz içtihatlarının program formatlarının telif haklarıyla korunmasını Ģimdiye kadar reddetmiĢ olması bir hayli ĢaĢırtıcıdır. Bir Ġngiliz mahkemesinin program formatlarının telif haklarıyla korunmasına iliĢkin kararında Ģu olay ele alınmıĢtır44

: “Hughie Green adlı bir Ģahıs 1950‟li yıllarda yeni nesil eğlence sanatçıları için bir yetenek show programı geliĢtirmiĢ ve haftada bir kez yayınlanan bu show programını 20 yıl boyunca Ġngiliz televizyonunda baĢarıyla sunmuĢtur. Bu show programının o zamanki koĢullara göre bazı özellikleri vardı. Örneğin her sanatçı bir sponsor aracılığıyla tanıtılıyordu. Stüdyoda bulunanların alkıĢları Clapometer adı verilen bir aygıtla ölçülüyor ve show programının sunucusu “ bu sizin Ģovunuz, millet ve ben sizi kastediyorum” gibi bazı çarpıcı sözleri düzenli olarak tekrarlıyordu”45. Show programının

bu unsurları “Opportunity Knocks” (Fırsat Kapıyı Çalınca) adı ile 1975 ile 1978 yılları arasında Yeni Zelenda Televizyonunun yayınladığı benzer içerikli bir show programında kullanılmıĢtır. Hughie Greens, bu show programı formatının üzerindeki telif haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle “müdahalenin meni” ve “tazminat davası” açmıĢtır. Önce Yeni Zelenda Mahkemesi tarafından sonra da Ġngiliz Privy Council46

tarafından bu davalar reddedilmiĢtir.

41 ADAMS, UFITA (120), 1992, 5, 6; LITTEN, 120. 42

CORNISH, Rz. 10-007; BLANKE, 76; LITTEN, 120.

43 KarĢılaĢtırmak için bkz. Brıtısh Leyland v. Armstrong, (1986) R. P. C. 279. 44 Green v. BCNZ. (1989) 2 All ER 1056 ff.; LITTEN, 121; BLANKE, 78. 45 Green v. BCNZ. (1989) 2 All ER 1056, 1057; LITTEN, 121; BLANKE, 78. 46

Privy Council (Devlet ġurası), Ġngiliz Ġmparatorluğu döneminden kalma bir kurumdur. Ġngiliz cemiyetler topluluğundaki tüm mahkemeler için son baĢvuru mercii idi. 1931 tarihli Batı Münster nizamnamesi Ġngiliz Cemiyetler Topluluğu Üyelerine devlet Ģurasına baĢvurma zorunluluğunu ortadan kaldırarak isteğe bıraktı.

Privy Council red kararını “fırsat kapıyı çalınca (Opportunity Knocks)” adlı show programının formatının kanunda dile getirilen eser kategorileri içinde yer almadığıyla gerekçelendirmiĢtir47. Bu gerekçeye göre, söz konusu format ne edebi eserdir ne de drama

eseridir. Bilakis somut ifadesini bulmamıĢ salt bir fikirdir48. Formatta hem açık bir yapı (certainty) hem de yeterli iç bütünlük (unity) yoktur49. Hâlbuki bu iki husus bir eserin telif

haklarıyla korunması için gereklidir.

Söz konusu davada verilen karara dayanılarak Ġngiltere‟de formatların telif haklarıyla korunmasının mümkün olmadığı savunulmuĢtur50