• Sonuç bulunamadı

Herhangi bir fikrî çalıĢmanın eser olarak kabul edilmesi ve fikrî hukuk korumasından yararlanabilmesi için FSEK.‟te düzenlenen eser gruplarından birine dâhil olması gerekir6

. Buna ilaveten eserin objektif ve sübjektif unsurlarını da bünyesinde barındırmalıdır7

. Televizyon program formatlarının FSEK.‟te ele alınan eser grupları içinde yer almadığı görülmektedir. Bu nedenle televizyon program formatlarının fikrî hukukta korunması tartıĢılmaktadır. Ancak kanunda sayılan eser grupları her ne kadar sınırlı sayıda olsa da bu

Haklar mahkemesine yapılan baĢvuru ile “Dest-i Ġzdivaç” programının yayınının durdurulması ve tazminat talepli dava devam etmektedir. http://www.medyatava.com/haber.asp?id=43562.E.T. 07.03.2008.

Bir baĢka dava Atv'nin 'Haberin Merkezi' sloganı için yaptığı ihtara rağmen Show Tv'nin yayınında değiĢiklik yapmaması üzerine bu kanala karĢı açtığı davadır. Atv, kendisine ait 'Haberin Merkezi' sloganını kullanmaya devam eden Show TV'ye 350 bin YTL'lik dava açtı. Show TV Yönetim Kurulu BaĢkanı Mehmet Bülent Ergin, Ali Kırca, Haber Genel Yayın Yönetmeni Murat Demirel ve grafiker Umut Akınerler'i de davalı olarak gösterdi. ATV, 100 bin YTL maddi ve 250 bin YTL manevî tazminat istediği dilekçede, ayrıca yasal olarak maddî tazminatın üç katını isteme hakkını da saklı tuttuğunu belirtti. Ġstanbul Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne baĢvuran atv avukatları, haberde kullanılan 'Haberin merkezi' sloganı, müzik, animasyon, grafik, kırmızı turuncu renk kombinasyonu gibi tüm görsel unsurlar üzerine de ihtiyati tedbir konulmasını talep etti. Avukatlar, Show TV'ye geçen Ali Kırca'nın haber sunumu sırasında masada duran kupanın konumlandırılmasını dahi taklit ettiğini vurguladı. Mahkemeye sunulan 19 sayfalık dava dilekçesinde, 'Haberin Merkezi' sloganının ilk kez 2002 yılında Murat Birsel tarafından kullanıldığı ve o zamandan beri atv ile bütünleĢtiği belirtildi. http://www.televizyongazetesi.com/?im=yhs&hn=14057. E. T. 18.01.2008.

6 BELGESAY, 13; USLU, 27; FROMM/NORDEMANN/VINCK/HERTIN, § 2 60 vd.; REHBINDER, 59, 60; SCHRICKER, § 2, 53, 54; DREIER/SCHULZE, § 2 Nr. 3, 4.

7 SCHRICKER/ LOEWENHEIM, § 2 Nr. 20; FROMM/NORDEMANN/VINCK/HERTIN, § 2 Nr. 23 vd.; DREIER/SCHULZE, § 2 Nr. 13; ERDMANN, Fs. für V. GAMM 1990, 389, 398; BGH GRUR 1985, 1041, 1046; REHBINDER, § 11 Nr. 149, 150.

eser gruplarının alt grupları sınırlı sayıda ele alınmamıĢtır8. Örneğin ilim ve edebiyat eser

grubunun altında yer alabilecek eserler kanunda sınırlı sayıda sayılmamıĢtır. Zaten bunun aksi de hukuk mantığı ve kanun yapma tekniği ile bağdaĢmazdı.

Dolayısıyla televizyon programları ve formatlarının kanunda yer alan eser gruplarından herhangi birinin alt gruplarında ele alınması düĢünülebilir. Bu bağlamda eser nedir ve televizyon program formatları eser olarak nitelendirilebilir mi sorusu önem kazanmaktadır. Bu nedenle öncelikle program formatlarının eser niteliğini haiz olup olmadıkları tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Zira eser niteliği tespit edilmeden korumanın mümkün olup olmayacağı da tartıĢılamaz. Televizyon program formatlarının eser niteliğini incelendikten sonra bunların hangi eser grupları içinde değerlendirilebileceği ele alınmıĢtır. Bu bağlamda Yargıtay kararlarında9

televizyon program formatlarına, sinema eserlerine benzetilerek, bir koruma sağlandığı görülmektedir. Ancak program formatlarını sinema eserlerine benzetmek mümkün ise de bunun gerekçelerini ortaya koymak gerekmektedir. Ayrıca program formatlarının bir bütün olarak ele alınması durumunda ilk bakıĢta sinema eserine benzetilmesi veya bir baĢka eser grubuna dâhil edilmesi düĢünülebilir. Bununla birlikte televizyon program formatlarını oluĢturan unsurların tek tek ele alınması ve bunların eser niteliğinin incelenmesi neticesinde farklı sonuçlara da ulaĢmak mümkündür. Ayrıca program formatlarının soyut düĢünce safhasını aĢamamıĢ, somutlaĢmamıĢ bir niteliğe sahip olduğu ileri sürülerek eser olarak korunamayacağı da iddia edilmektedir10

. Alman Federal

8

USLU, 27; ARSLANLI, 10; FROMM/NORDEMANN/VINCK/HERTIN, § 2 Nr. 3 vd.; REHBINDER, 59, 60; SCHRICKER/ LOEWENHEIM, § 2 Nr. 74 vd.; KOCH, GRUR 1997, 417; LOEWENHEIM GRUR 1996, 830, 831; DREIER/SCHULZE, § 2 Nr. 1 vd.

9 “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 4630 sayılı yasa ile değiĢik 5 nci maddesine göre „Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle iliĢkili hareketli görüntüler dizisidir‟ denilmek suretiyle, görüntülü eserlerden hangi tür programların eser sayılacağı hususuna da açıklık getirilmiĢ olup, bu tür programlar normatif ve tahdidi olarak sınırlandırılmamıĢtır. Buna göre, program yayın formatlarının da anılan yasa kapsamında eser sayılması ve korunmasının gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim Dairemizce verilen 2000/6049-8439 ve 2004/1281-10333 sayılı ilamlarda da program formatları, anılan yasa kapsamında değerlendirilmiĢtir”, Y. 11 HD., E., 2004/6612, K. 2005/3278 (karar için bkz.

SULUK/ORHAN, 130, 131). Y. 11. HD., T. 12.02.2008, E. 2008/5996, K. 2008/12126 sayılı

yayınlanmamıĢ kararında “dava konusu olan yarıĢma program formatının sinema eseri benzeri bir eser olduğu, davacı eserinin % 70 oranında benzeri olan ve Oya TÜZÜN tarafından davalı Ege Vizyon A.ġ.‟ye yayın hakkı devredilen yarıĢma programının izinsiz iĢleme olduğu, FSEK. 21. maddeye göre eseri iĢlemek suretiyle faydalanma hakkının münhasıran eser sahibine ait olduğu, davalı Ege Vizyon A.ġ‟nin davacının iĢleme hakkını ihlal ettiğine” karar vermiĢtir.

10 Radyo Televizyon hizmetleri, özgün öneriler, düĢünceler, program taslakları ileri sürülebilen zengin bir düĢünce etkinliği alanıdır. Radyo-TV yönetimi kendisine sunulan öneriler arasında bir seçim yapabilir. Bazen Radyo-TV kuruluĢu öneri sahibinin önerisini gerçekleĢtirebileceğine güvenemediği için düĢünceyi programlaĢtırmamakta ya da önerinin baĢkaları tarafından programlaĢtırılmasını uygun görmektedir. Önerisinin (bu öneri genellikle program formatıdır) bir baĢkası tarafından gerçekleĢtirildiğini gören kimse kendi düĢüncesi üzerinde hak sahibi olabilecek midir? (bkz. BEġĠROĞLU, 72). Ġtalya‟da Burgagna isimli bir yazar kamusal yayın organı olan RAI‟ye bir televizyon dizisi için öneride bulunmuĢtur. Bu öneriyi yazarın katkısı olmaksızın RAI “YeĢil Yıllar” ismiyle programlaĢtırmıĢ ve yayınlamıĢtır. Yazarın açtığı

Mahkemesinin kararlarında da program formatlarının UrhG.§ 2 anlamında eser niteliğine sahip olmadığına dair görüĢler mevcuttur11. Bu noktada program formatları soyut fikir midir

yoksa korunmaya değer somutlaĢmıĢ bir fikrî çalıĢma mıdır tartıĢılmıĢtır. Bu tartıĢmalara bağlı olarak bir fikrî çalıĢmanın somutlaĢma dereceleri incelenmiĢ ve hangi noktadan sonra hukukî koruma sağlanabileceğine temas edilmiĢtir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda da bu konuda herhangi bir düzenleme olmaması problemin çözümünü zorlaĢtırmaktadır. Program yapımcılığının maliyetleri ve yapımcının emeği de düĢünülecek olursa uygulamadaki sorunların çözümü oldukça önemlidir. Türk Hukuku‟nda bu konuda yeterli çalıĢmanın yapıldığı söylenemez. Bu nedenle konunun çalıĢılması ayrı bir önemi haizdir.