• Sonuç bulunamadı

KONU İLE İLGİLİ TİTERATÜRDEKİ ÇALIŞMALAR

DETERMINATION OF INCOME SMOOTHİNG APPLICATIONS OF THE COMPANIES OF WHICH STOCKS TRADED IN ISTANBUL

2. KONU İLE İLGİLİ TİTERATÜRDEKİ ÇALIŞMALAR

Geçmiş son yarım yüzyıldan beri şirket kârlarının istikrarlı hale getirilmesi konusu çeşitli araştırmacılar tarafından çeşitli yollarla araştırılmıştır. Kârları istikrarlı hale getirme hipotezini ilk olarak detaylı bir şekilde ele alan Gordon

(1964, 262), herhangi bir şirketin içinde bulunduğu çevrede veya faaliyet ala-nında meydana gelen değişimler nedeniyle, elde etmiş olduğu kârlarda yıllar itibari ile değişim meydana gelebileceğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte şirketin hisse senetlerini elinde tutanların tatmininin ancak o şirketin gelir-lerinin (kârları) daha fazla olması ve bu gelirlerin dönemler itibarıyla sürekli (istikrarlı) olması ile sağlanabileceğini ortaya çıkarmıştır. Givoly ve Ronen (1981) ise kârları istikrarlı hale getirme uygulamalarını, şirketin gelecek per-formansını ve yatırımcıların beklentilerini en iyi şekilde yansıttığına inandık-ları kâr rakaminandık-larının, zaman içerisindeki oynaklıkinandık-larını minimize etmek ama-cıyla gerçekleştirilen çabalar olarak nitelendirmişlerdir.

Levitt (1998) kârların istikrarlı hale getirilmesine yönelik girişimleri, yatı-rımcıların istikrarlı olarak artan kârları daha çok tercih etmelerine bağlamakta olup, şirket yöneticilerinin sürekli olmayan ve tahmin edilemeyen kârları ge-nellikle düşük kaliteli olarak değerlendirdiklerini ileri sürmüştür. Bu nedenle de yöneticilerin kârların istikrarlı hale getirilmesi uygulamalarına zaman za-man başvurduklarını, bu yolla kârların tahmin edilebilirliğini artırmaya çalış-tıklarını ileri sürmüştür. Breton ve Stolowy (2000) ise yöneticilerin şirketin faaliyetleri ile ilgili ekonomik olayları kontrol etmeye yönelik eylemlerinin;

projelerin seçimi, menkul kıymet veya iştiraklerin satışı ya da alışı ve diğer operasyonel kârların zamanlaması ile ilişkili olduğunu ileri sürmüşlerdir. Dö-nem sonlarında yıl içerisinde o zamana kadar nasıl performans gösterildiği bilgisine dayanarak, şirketin üretim ve/veya yatırım kararlarını değiştirip kâr istikrarı uygulamalarını gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir.

Kârların istikrarlı hale getirilmesi uygulamalarına ilişkin olarak gerçekleş-tirilen çalışmalardan bazıları aşağıda kısaca özetlenmiştir.

Ashari, Koh, Tan, Wong (1994), 1980-1990 döneminde hisse senetle-ri Singapur borsasında işlem gören 153 şirketin finansal vesenetle-rilesenetle-rini ve Eckel (1981)’in değişim katsayısı yöntemini kullanarak, araştırma kapsamındaki şirketlerde kârların istikrarlı hale getirilmesi uygulamalarına zaman zaman başvurulduğunu ortaya çıkarmışlardır. Şirketlerin kârlılığı, içinde bulunduğu endüstri ve şirket kökeni değişkenleri ile kârları istikrarlı hale getirme uygu-lamaları arasında istatistiksel bakımdan anlamlı ilişkilerin olduğunu, bu kap-samda daha az kârlı, daha çok riskli Malezya kökenli şirketlerin ve endüstri şirketlerinin kârlarını istikrarlı hale getirme uygulamalarına başvurduklarını saptanmışlardır.

Michelson, Wagner ve Wooton (2000), 1980-1991 dönem aralığında 500 şirketin net kâr, olağan kâr, vergiden önceki kâr, faaliyet kârı ve satış rakamla-rını kullanarak; kârları istikrarlı olan şirketlere borsa tepkisinin pozitif yönde olduğu, kârlarını istikrarlı hale getiren şirketlerin bu uygulamalara başvurma-yanlara göre daha yüksek kümülatif ortalama anormal getiriler elde ettikleri-ni ispatlamışlardır. Kârları istikrarlı hale getirme uygulamaları ile faaliyette bulunulan endüstri, şirket büyüklüğü ve şirketin kümülatif anormal getirileri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya çıkarmışlardır.

Albornoz ve Alcarria, (2003), 1991-1997 dönem aralığında İspanya borsa-sına kayıtlı finansal olmayan şirketlerde; kârların istikrarlı hale getirilmesi uy-gulamalarının genel olarak, şirketlerin mevcut performanslarının, hedeflenen performanslarının altında ya da üstünde olduğu durumlarda gerçekleştirildiği-ni ortaya çıkarmışlardır. İstikrarlı hale getirilmiş kârların, şirketin hisse senedi fiyatlarını dolayısıyla ortaklara tahsis edilecek olan kâr paylarını yükselttiğini saptamışlardır.

Martinez ve Rivera-Castro (2011), 1998-2007 dönem aralığında Brezil-ya’da 145 şirketin finansal verilerini ve 1981’de Eckel’in önermiş olduğu değişim katsayısı yöntemini kullanarak; kârlarını istikrarlı hale getiren şir-ketlerin yüksek oranlarda anormal getiriler sağladıklarını tespit etmişlerdir.

Bununla birlikte bu şirketlerin beta değerlerinin de bu uygulamalara başvur-mayanlara göre daha düşük olduğu ve daha küçük ölçekli şirketlerin kârlarını istikrarlı hale getirme uygulamalarına başvurmaya daha fazla meyilli olduk-larını ispatlamışlardır.

Ergin (2011), 2006-2010 dönem aralığında İstanbul Menkul Kıymetler Bor-sasında işlem gören 277 şirketin finansal verilerini ve Eckel (1981)’in değişim katsayısı yöntemini kullanarak; büyük ölçekli şirketlerin kârlarını istikrarlı hale getirme uygulamalarına daha fazla başvurma eğiliminde olduklarını, bu uygula-maların şirket değerine katkı sağladığı sonuçlarını ortaya çıkarmışlardır.

Wang (2011), 1977-1986 döneminde 456 şirkete ait kâr ve nakit akışı veri-leri ile yapmış olduğu analizler sonucunda, kâr istikrarı uygulamalarının kâr-ların bilgisel değerini arttırabileceğini ve daha istikrarlı kâr serilerine sahip şirketlerin daha risksiz olarak algılanabileceğini ortaya çıkarmıştır.

Rusmin, Scully ve Tower (2013) kârları istikrarlı hale getirme uygulama-larını tespit etmek amacıyla çok değişkenli regresyon analizleri uygulamış-lar ve ekonomik kriz ortamının varlığı, şirket büyüklüğü faktörleri ile kâruygulamış-ları istikrarlı hale getirme uygulamaları arasında istatistiksel bakımdan anlamlı ilişkilerin olduğunu tespit etmişlerdir.

Nejad, Zeynali, Alavi (2013), 2001-2009 dönem aralığında Tahran menkul kıy-metler borsasında kârları istikrarlı hale getirme uygulamalarını, net kâr, brüt kâr ve faaliyet kârları olmak üzere farklı düzeylerde incelemeyi amaçladıkları çalışmala-rında, Eckel (1981) modelini yöntem olarak kullanmışlardır. Bu üç düzeyden en az birinde kâr istikrarı uygulamalarına başvurulduğu tespit edilmiş ise, o şirketin kârlarını istikrarlı hale getirdiği kabul edilmiştir. Çalışma sonucunda araştırmaya konu olan 132 şirketten 78’inin kârları istikrarlı hale getirme uygulamalarına baş-vurduğu, 54’ünün ise bu uygulamalara başvurmadığı sonucunu raporlamışlardır.

Alexandri ve Anjani (2014), 2009-2013 döneminde, Endonezya borsasına kayıtlı 10 adet ticari bankanın finansal verilerini ve Eckel (1981)’in değişim katsayısını kullanarak; Endonezya borsasına kayıtlı ulusal özel ticari banka-ların çoğunluğunda kârları istikrarlı hale getirme uygulamabanka-larına başvurul-duğunu ortaya çıkarmışlardır. Bununla birlikte kârları istikrarlı hale getirme uygulamaları ile şirket büyüklükleri, kârlılıkları ve finansal kaldıraç dereceleri arasında istatistiksel bakımdan anlamlı ilişkilerin olduğunu tespit etmişlerdir.

Shu ve Thomas (2015), 1994-2010 döneminde, yöneticilerin şirketin hisse se-nedinden alacakları paylar ile kârları istikrarlı hale getirme uygulamaları arasın-daki ilişkileri tespit etmeyi amaçlamışlardır. Çalışma sonucunda, yönetimin elinde hisse senedi tutması ile kârların istikrarlı hale getirilmesi uygulamaları arasında pozitif ilişkinin bulunduğunu ve bu durumun gelecekte kârların tahmin edilebi-lirliğini artırdığını ortaya çıkarmışlardır. Acharya, Lambrecht (2015) ise, şirket içerisinden çıkar gruplarının, doğru kârdan daha çok ulaşılabilir bilgilere dayanan ve şirket dışarısından çıkar gruplarının şirket hakkındaki beklentileri ile uyumlu kârlar raporladıkları, ekonomik kriz dönemlerinde kâr rakamlarında kısmen ayar-lamalar yapabildiklerini ortaya çıkarmışlardır.

Literatürde özetle; halka açık şirketlerde zaman zaman kârların istikrarlı hale getirilmesi uygulamalarına başvurulduğu, kârları istikrarlı olan şirketlere borsa tepkisinin pozitif yönde olduğu, kârlarını istikrarlı hale getiren şirket-lerin bu uygulamalara başvurmayanlara göre daha yüksek kümülatif ortala-ma anorortala-mal getiriler elde ettikleri ve bu uygulaortala-malara başvuran şirketlerin riskinin de daha düşük olduğu sonuçlarına ulaşıldığı saptanmıştır. Bununla birlikte şirket kârlılığı, şirket büyüklüğü, şirketin içinde bulunduğu endüstri ve şirketin içerisinde faaliyet gösterdiği ülke ekonomisi değişkenleri ile kârla-rı istikrarlı hale getirme uygulamalakârla-rı arasında istatistiksel bakımdan anlamlı ilişkilerin olduğu ve bu türdeki uygulamaların şirket değerine katkı sağladığı da yapılan çalışmalar ile ortaya çıkarılmıştır.

Outline

Benzer Belgeler