• Sonuç bulunamadı

Avrupa Konseyi Tavsiye Kararları

B. Hapis Cezasına Alternatifler Konusundaki Uluslararası Düzenlemeler - Dikey Mekanizmalar Dikey Mekanizmalar

3. Avrupa Konseyi Tavsiye Kararları

İHAS dışında, bu alanda bağlayıcı nitelikte olmayan Avrupa Konseyi metinlerine de değinmekte fayda vardır. Hapis cezasına alternatif kurumları doğrudan konu alan tavsiye kararlarına geçmeden önce, esas olarak hapis cezası ve infazını konu alan temel bir metin üzerinde analiz yapmak, Avrupa kıtasında yirmi yıllık süreçte yaşanan zihniyet değişikliğini gözlemlemek adına yararlı olacaktır.

Avrupa Konseyi üyesi devletler arasında cezaevlerinin yönetimine ilişkin müşterek ilkeler belirlemek amacıyla, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nce 12 Şubat 1987 tarihinde kabul edilen R (87) 3 sayılı Tavsiye Kararı ile “Avrupa Cezaevi Kuralları”

oluşturulmuştur. Bu kararın ilk kısmında “Suçlular için hürriyeti bağlayıcı cezaya alternatiflerin gelişmesinde önemli ilerlemeye karşın, hürriyetten yoksunluğun ceza adaleti

254 Maiorano – İtalya Kararı 107. paragraf.

255 BERNARDI: “Le alternative alla pena detentiva”, http://www.radioradicale.it/scheda/472282/la-lotta-al-sovraffollamento-carcerario-in-europa-modelli-di-pena-e-di-esecuzione.

sistemlerinde gerekli bir yaptırım olarak kaldığı” ifadesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeden yaklaşık yirmi yıl sonra, eskisinin yerine geçmek üzere oluşturulan Avrupa Cezaevi Kuralları’nın (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 11 Ocak 2006 tarih ve 2006 (2) sayılı Tavsiye Kararı) giriş bölümünde ise “(...) başvurulan son tedbir olarak uygulanması dışında hiçbir kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı (...)” ifadesi bulunmaktadır. İlk metinde, hapis cezasına alternatif kurumlara ilişkin olarak geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan gelişmeler önemli bulunmakla birlikte, bu yönde ısrarcı bir yönlendirme yapılmamıştır. Oysa aradan geçen yirmi yıl içinde, Avrupa Cezaevi Kuralları gibi esasında hapis cezasının infaz edildiği cezaevinin yönetimine ilişkin hususları düzenleyen bir metinde bile, hapis cezasının “son çare (extreme ratio)” vurgusu keskin biçimde ifade edilecek kadar ciddi bir anlayış değişikliği gerçekleşmiştir. 2006 tarihli Avrupa Cezaevi Kuralları, özellikle hücre hapsinin üst sınırı ile uygulama rejimi, hassas durumları bulunan tutuklu ve hükümlülere özgü birtakım değişiklikler yapılmak suretiyle 1 Temmuz 2020’de güncellenmiş ve yeni düzenlemede de hapis cezasının son çare olması vurgusu korunmuştur. Bu gelişim sürecinin günümüzde vardığı nokta ise, alternatif kurumlar içinde önemli bir kapsama sahip olan denetimli serbestliğe özgü olarak Avrupa Cezaevi Kuralları’na benzer biçimde çıkarılan, Rec (2010) 1 sayılı Avrupa Denetimli Serbestlik Kuralları ve tüm kamusal yaptırım ve tedbirler için ayrıca çıkarılan 2017 (3) sayılı Kamusal Yaptırımlar ve Tedbirlere İlişkin Avrupa Kuralları’dır.

Hapis cezasına seçenek kurumlar konusunu doğrudan ele alan ilk karar ise, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Cezanın Ertelenmesi, Denetimli Serbestlik ve Hapis Cezasına Diğer Alternatifler Hakkındaki R (65) 1 sayılı İlke Kararı256’dır. 22 Ocak 1965 tarihinde kabul edilen ve çok kısa bir metin olan bu Karar’da, özellikle ilk defa suç

256 Karar’ın gayrı resmi Türkçe çevirisi için bkz.

http://www.cte.adalet.gov.tr/menudekiler/uluslararasi/dsm_tavsiyekararlari/2.pdf (Erişim tarihi:

5.10.2017).

işleyenler ve özel bir ağırlığı bulunmayan suçlar üzerinde durulmuş; bu kategorideki suçlular hakkında hapis dışı cezaya hükmedilmesi veya hapis cezasına hükmedilse bile, bunun hapis dışında infaz edilecek bir tedbire çevrilmesi tavsiye edilmiştir. Bu Karar, her ne kadar hapis cezasının son çare olması gereği ile seçenek kurumların önemini vurgulamışsa da, belirli suç tipleri ve belirli bir suçlu profili açısından çizdiği çerçeve nedeniyle sınırlı bir alternatif önerisi olduğu izlenimi uyandırmaktadır.

Bundan sonra, 9 Mart 1976 tarihinde, Hapis Cezasına Alternatif Cezai Tedbirler Hakkındaki R (76) 10 sayılı Tavsiye Kararı çıkarılmıştır. Hapis cezasından mümkün olduğunca uzaklaşmanın altının çizildiği bu Karar, öncekine göre daha detaylı ve uzun bir içeriğe sahiptir. Halihazırda gözlemlenen hapis cezasına alternatif yaptırım öngörme ve uygulama eğiliminin, toplum güvenliğini tehlikeye atmaksızın daha ileri götürülebileceğinin belirtildiği bu Karar’da üye devletlere, güvenlik gerekçesiyle hapsin alternatiflerinden korkmamaları gerektiği mesajı verilmiştir. Bu Karar ile ayrıca, hapis dışı tedbirlerin benimsenmesi tavsiyesinin gerekçeleri arasına ilk defa ekonomik saikler de girmiştir. Hapis cezasının maliyetinin yüksekliği, esasında Avrupa Konseyi’nin önceliği olmasa da, 70 ve 80’li yıllardan itibaren üye devletlerin verdiği önem nedeniyle sürekli daha fazla vurgulanan bir mesele halini alacaktır257. Anılan Karar, ayrıca bir dizi alternatif tedbir listesi sunmuş; üye devletlere bunların da dışında yeni alternatifler üzerine çalışmalarını tavsiye etmiştir.

257 PONCELA, Pierretta: “La Politica del Consiglio d’Europa in Materia di Alternative al Carcere”, http://www.radioradicale.it/scheda/472282/la-lotta-al-sovraffollamento-carcerario-in-europa-modelli-di-pena-e-di-esecuzione (Erişim tarihi: 3.10.2017). Belirtelim ki, Avrupa Konseyi’nin ilk tavsiye kararlarında, özellikle kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara getirilen eleştiriler insani ve ideolojik temelli düşünceler iken; sonraki kararlarda ekonomik ve faydacı saikler daha çok öne çıkarılmaya başlanmıştır. Bkz. KALMTHOUT: s. 79.

Konumuz bakımından önem taşıyan bir diğer Avrupa Konseyi tavsiye kararı ise, 19 Ekim 1992 tarihinde kabul edilen Kamusal Cezalar ve Tedbirler258 Hakkındaki R (92) 16 sayılı Karar’dır. Bu düzenlemede, toplum içinde infaz edilen ceza ve tedbirlerin kanuniliği, orantılılığı, usule ilişkin ilkeler, yerine getirilmediğinde doğrudan hapis cezasına çevirme yasağı ve içeriklerine ilişkin sınırlar düzenlenmiştir. Bunlara ek olarak, suça verilen uygun ve inandırıcı karşılık olarak toplum içinde infaz edilen cezaların toplum nezdinde benimsenmesi ve toplumun üyelerinin, örgütlü ve bireysel olarak, aktif şekilde bu süreçlere dahil olmasının da önemi vurgulanmıştır. Bu Karar, aynı organ tarafından aynı konu hakkında sonradan çıkarılan 2017 (3) sayılı Tavsiye Kararı ile geçersiz kılınmıştır.

Bundan başka, aynı organ tarafından 30 Eylül 1999 tarihinde Cezaevinin Aşırı Kalabalıklaşması ve Cezaevi Mevcudu Enflasyonu Hakkındaki R (99) 22 sayılı Tavsiye Kararı verilmiştir. Bu Karar’ın temel ilkeler bölümünün birinci maddesi şöyledir:

“Özgürlükten mahrumiyet bir ceza veya tedbir olarak en son başvuru yeri olarak düşünülmeli ve bu nedenle yalnızca suçun ağırlığının başka bir tedbir veya cezayı açıkça yetersiz hale getirdiği durumlarda kullanılmalıdır.” Bu düzenlemede ayrıca kamusal cezaların, daha sistematik ve geniş bir yelpazede hukuk sistemlerinde öngörülmeleri ve hakim-savcıların bunları mümkün olan en geniş biçimde uygulamaları tavsiye edilmiştir.

Bundan bir yıl sonraki Kamusal Cezalar ve Tedbirler Hakkında Avrupa Kuralları’nın Uygulanmasının Geliştirilmesi konulu Rec (2000) 22 sayılı Tavsiye Kararı’yla Avrupa Konseyi, hapis cezasına alternatif ceza ve tedbirlere ilişkin örnek niteliğinde bir liste

258 “Kamusal cezalar ve tedbirler ifadesi”, “community sanctions and measures” kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır. Bu ve benzeri kavramlar hakkındaki terminoloji sorununa ileride yer verilecektir. Bkz.

aşağıda II. Bölüm, III – B (Kapsam ve Terminoloji Başlığı). Ancak burada belirtelim ki, bu Tavsiye Kararı’nın çevirisinde “Toplum Yaptırımları” ifadesinin tercih edildiği olmuştur. Bkz. DURSUN, Selman – ATLIHAN, Özen: “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Üye Devletlere Toplum Yaptırımları ve Tedbirleri Hakkında Avrupa Kuralları Üzerine (92) 16 Sayılı Tavsiyesi”, Suç Politikası, Karşılaştırmalı Güncel Ceza Hukuku Serisi – 5, (Proje Yön. Kayıhan İÇEL, Haz. Yener ÜNVER) içinde, Ankara 2006, s. 307-322.

sunarak, bunların hukuken öngörülmesi, uygulamada hükmedilmesi ve bunun sürekliliğinin sağlanması hususlarını yeniden vurgulamıştır. Anılan Karar’da, bu alandaki genişleme ve etkinleştirme konularına dikkat çekilmiş; bunların başarılması adına rehber ilkeler oluşturulmuştur. Bu önemli düzenleme de, 2017 (3) sayılı Tavsiye Kararı ile sonradan geçersiz kılınmıştır.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bu konuda günümüze en yakın tarihli Tavsiye Kararı ise Kamusal Yaptırımlar ve Tedbirlere İlişkin Avrupa Kuralları olarak bilinen CM/Rec (2017) 3 sayılı kararıdır259. Hapis cezasına ve infazına seçenek kurumlar için temel rehber niteliğindeki bu düzenlemede de kanunilik ilkesinin üzerinde önemle durulmuştur. Geçersiz kıldığı önceki iki düzenlemeden farklı olarak bu Karar’da, kamusal yaptırım ve tedbirlere ilişkin bir liste sunulmamış ve bunun gerekçesi olarak, zaten eski düzenlemelerdeki listelerin de sınırlı şekilde sayılmadığı ve üye devletlerin yeni alternatif türleri geliştirmelerinin umulduğu belirtilmiştir. Ayrıca kamusal yaptırım ve tedbirlerin, yerine getirilmedikleri takdirde otomatik olarak hapis cezasına dönüşmemeleri gerektiği burada da yinelenmekle birlikte, koşullu salıverilme sırasında uygulanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hali bundan istisna tutulmuştur. Kamusal yaptırım ve tedbirlere karar vermeye yetkili organ, kararın süresinin önceden belirli olması, karara itiraz hakkı gibi usuli düzenlemeler de, bu düzenlemede detaylı şekilde yer almıştır.

Avrupa Konseyi bünyesindeki uyum çabalarına ek olarak, uyumun yanında iş birliğinin de vurgulandığı, hatta “küçük Avrupa” (Avrupa Birliği) üyesi ülkelerin buna zorlandığı bağlayıcı düzenlemeler de mevcuttur. Konumuza ilişkin bu nitelikteki en önemli düzenleme, Avrupa Birliği Konseyi tarafından 27 Kasım 2008 tarihinde kabul edilen

259 23 Mart 2017 tarihli Tavsiye Kararı’nın orijinal ve gerekçeli metni için bkz.

https://rm.coe.int/168070c09b (Erişim tarihi: 15.12.2017). Karar’ın Türkçesi için bkz. Kamusal Yaptırımlar ve Tedbirlere İlişkin Avrupa Kuralları (Çev. Hakan YAVUZ), Küresel Bakış Dergisi, Y.

8, S. 23, Aralık 2017, s. 149-165.

Çerçeve Kararı’dır260. Denetimli serbestlik tedbirleri ve alternatif yaptırımlar hakkındaki bu Karar’da, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin birinde verilen denetimli serbestlik ve alternatif yaptırım kararının, bir başka üye ülkede tanınması ve infazı hakkında düzenlemeler öngörülmüştür. Bu usul, serbest dolaşım hakkının geçerli olduğu Birlik içinde, vatandaşı olduğu ülkenin dışında okuyan, çalışan veya başka bir ülkede aile üyesi bulunan kişiler hakkında verilen denetimli serbestlik ve hapis dışı alternatif yaptırım kararları için uygulanmaktadır. Bunun dışında, Çerçeve Kararı’nda, konumuzla ilgili olan kurumların tanımları yapılarak ve üye devletlerin bu Karar’da sayılan bazı tedbir ve yaptırımları öngörmeleri zorunlu tutularak, uyum yönünde de çaba gösterilmiştir.

Sonuç olarak, özellikle Avrupalılaşma çerçevesindeki uyum ve iş birliği sürecinde, ceza hukukunda hapsedici olmayan seçenek kurumlar alanındaki çabaların iki amacı bulunmaktadır: Bunlardan ilki bahsedilen kurumların çeşitliliğinin artması, ikincisi de hukuki çerçevede kullanım alanlarının genişlemesi ve uygulamada yaygınlaşmasıdır. Bu anlamda genişleme ve derinleşme sağlanırken, şüphesiz hapis cezasına seçenek kurumların hukuki çerçeveleri, infaz usulleri, bunlara hakim ilkeler de, mevzuat, içtihat ve pratik dünyanın gerekleri ile şekillenerek zamanla yerleşecektir.

260 Bkz. Council Framework Decision 2008/947/JHA, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX:02008F0947-20090328 (Erişim tarihi: 13.3.2019).

İKİNCİ BÖLÜM

SUÇUN HUKUKİ SONUÇLARININ VE HAPİS CEZASINA SEÇENEK