• Sonuç bulunamadı

I. Dünya Savaşı’ndan Paris Barış Konferansı’nın Açılışına Kadar Ermen

1. BÖLÜM

1.1.2. Konferans’ta Görüşülen Konular ve Manda Meselesi

Konferans’ta birçok mesele görüşüldü ve tartışıldı. Konferans’a katılan her temsilci kendi memleketinin menfaatini gözetiyordu. Resmi olarak oturumların 25 Ocak’ta açıldığı Konferans’ta, gündemdeki ilk ve önemli sorunlardan birisi Alman meselesi oldu. Almanya’nın hudutları, müstemlekeleri, harp tazminatı, Almanya’nın doğu hudutları görüşüldü. Bu mesele, özellikle Fransızlar tarafından ayrı bir öneme sahipti. Diğer bir konu, Fiume ve Dalmaçya meselesiydi. Bu sorun üzerinde de özellikle İtalya durmaktaydı. İtalyanlar sınırlarını Fiume’ye kadar genişletmek istiyordu7.

Konferans’taki mühim gelişmelerden biri de, parçalanan Osmanlı Devleti’nin bünyesinden kopan azınlıkların talepleriydi. Bu münasebetle, Araplar, Siyonistler, Yunanlılar ve Ermeniler, tüm iddialarını Konferans’ta dile getirdiler. Araplar, biri Şerif Hüseyin’in liderliğinde Büyük Arabistan’ı, ötekisi onun oğlu Emir Faysal liderliğindeki Birleşik Suriye Devleti kurmayı düşünüyor ve bu yönde İngilizler ya da Fransızlar ile anlaşabileceklerini umuyorlardı. Yunanlılar ise Başbakan Venizelos öncülüğünde, Epir’i, Doğu Trakya’yı ve Batı Anadolu’yu, Yunanistan’a katma fikri vardı. Siyonistler ise, Filistin’de bir Yahudi Devleti kurmak amacıyla Konferans sürecinde İngilizlerin bir hayli desteğini sağlıyordu. Özellikle İngiltere Siyonistlerinin lideri Chain Weizmann’ın Konferans müddetince gerçekleştirdiği teşebbüsler oldukça etkili olmuştu8.Taleplerini

6 Thompson, The Peace Conference..., s. 116-117.

7 Charles Homer Haskins, Robert Howard Lord, Some Problems of the Peace Conference, Harvard

University Press, Cambridge 1920, s. 75-132, 251-261.

dile getiren diğer grup Ermenilerdi. Ermeni talepleri, daha sonraki konumuzda genişçe ele alınacağından burada üzerinde durulmayacaktır.

Paris Barış Konferansı’nın gündeminde olan en mühim meselelerden biri de “Milletler Cemiyeti”nin kurulmasıydı. Nitekim bu yöndeki ilk adım, Konferans’ta Güney Afrika’yı temsil eden General Smuts tarafından geldi. Smuts hazırladığı bir öneri niteliğinde olan raporunda, “Milletler Cemiyeti’nin kurulması, Barış Konferansı’nın ilk işi olmalıdır” diyordu9. Bu rapor, ABD Başkanı Wilson’a ulaşınca çok beğenmiş ve

derhal uygulamaya koyulmasına değer görmüştü. Bir müddet sonra 25 Ocak 1919’da Milletler Cemiyeti Komisyonu kuruldu. Komisyon, Konferans’ın beş büyük devletinden ikişer delegenin katılmasıyla oluşuyordu. Ancak bu duruma diğer devletlerin itiraz etmesi sonucunda onlara da dört ek üyeyi oylarıyla seçme hakkı tanınmıştı10.

Komisyon’un ilk işi, Milletler Cemiyeti Antlaşması’nın prensiplerini belirlemekti. Bunun için ilk taslak 13 Şubat’ta hazırlandı. Taslak, 26 maddeden ibaretti ve Milletler Cemiyeti’nin işlev mekanizmaları, milletlerin her birinin karşılıklı olarak toprak bütünlüğüne saygı göstermeleri önemli maddelerdendi. Taslak metin neredeyse hiç değiştirilmeden 28 Nisan 1919’da Konferans’ın Genel Kurulunca kabul edildi11.

Böylece Milletler Cemiyeti, Wilson’un da söylemiyle “Hâlihazırdaki durumu korumak ve dünya sulhunu koruyup desteklemek” amacıyla kurulmuş oldu12.

Konferans’ın en can alıcı noktası “manda” meselesi oldu. Manda meselesi, aslında Konferans’tan önce bile Yüksek Konsey tarafından görüşülmüştü13 ama

Milletler Cemiyeti’nin kurulmasıyla meşru olarak kabul edildi. Manda terimi, siyasal manada I. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıktı. Kelime, köken olarak Latince “Mandatum” sözcüğünden gelmektedir ve Türkçe literatüre “vekâlet” anlamında girmiştir. Siyasî anlamda “manda”, “Mandater devletin başında olduğu ve Milletler Cemiyeti’nin denetimi altında, manda yönetimine konulan ülke ahalinsin çeşitli yönlerden ilerlemesine çalışmak ve bu ahaliyi kendi kendilerini yönetecek bir düzeye getirmekti.”14.

9 Macmillan, Paris 1919…, s. 94. 10 Macmillan, Paris 1919…, s. 94-95. 11 Macmillan, Paris 1919…, s. 98-100.

12 Mine Erol, Türkiye’de Amerikan Mandası Meselesi 1919-1920, İleri Basımevi, Giresun 1972, s. 3. 13 Macmillan, Paris 1919…, s. 102.

14 Kadir Kasalak, Millî Mücadele’de Manda ve Himaye Meselesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993,

Manda konusu, Konferans’ta Onlar Konseyi’nin temel gündemini oluşturmuştu. Görüşmelerde Türkiye’den koparılacak ve diğer sömürge topraklarında bir manda sisteminin kurulması yönünde uzlaşma sağlandı. Bununla birlikte ilk somut fikir, Güney Afrika temsilcisi Jan Smuts tarafından teklif edildi. Jan Smuts, 16 Aralık 1918’de artık ömrünü tamamlamış olan Türk, Rus ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarına ait toprakların Milletler Cemiyeti’ne verilmesini istedi. Smuts’un önerisi bu toprakların tek gücün kontrolündeki bir mandaya bırakılmasıydı. Toprak ilhakı yasaklanmalı ve mandater güç, ekonomik gelişmeyle ticareti ilgilendiren konularda bir açık kapı politikası izlemeliydi. Manda idaresi altındaki bölgeler sonu itibariyle bağımsız olmalıydı. Nitekim Smuts’un bu önerisi, Başkan Wilson tarafından da olumlu karşılanmıştı15.

Smuts’un önerisi ve Başkan Wilson’un kabulü ile diğer güçler tarafından sağlanan fikir birliği neticesinde Manda, Milletler Cemiyeti Antlaşması’nın 22. maddesinde yer aldı. Bu maddenin Osmanlı Devleti ile ilgili kısmı ise şöyleydi16:

“Evvelce Osmanlı imparatorluğuna bağlı bulunan bazı cemaatler belirli bir gelişme derecesine erişmişlerdir. Kendilerinin bağımsız milletler olarak mevcudiyetleri kendi kendilerini yeterli hale gelinceye kadar bir mandater devletin idarî bakımdan yol gösterme ve yardımına bağlı olmak üzere şartlı olarak tanınabilir. Bu cemaatlerin arzuları mandater devletin seçiminde göz önünde bulundurulacak birinci derecede hususlar olmalıdır.”

Mandalar, halkın gelişme derecesine, coğrafî durumuna, iktisadî koşullarına ve buna benzer diğer durumlara göre üç gruba ayrılmışlardı. Buna göre; A sınıfı mandalar, Osmanlı Devleti’nin topraklarını kapsıyordu. B sınıfı mandalar, Almanların Orta Afrika kolonilerini, C sınıfı mandalar ise, Güney Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda gibi yerleri ilgilendiriyordu17.

A sınıfı mandalar grubuna giren Osmanlı Devleti’nde ne tür ve hangi mandaların olacağı ise sonradan karara bağlandı. Buna göre; Osmanlı Devleti’ne ve kendinden kopacak topraklarla birlikte Suriye, Mezopotamya, Filistin, Arabistan, Kürdistan( İngiliz diretmesiyle eklenmişti) ve Ermenistan mandaları kurulacaktı18. Hiç şüphesiz

Ermenistan mandası hakkındaki düşünceler, tamda Ermenilerin Konferans’ta taleplerini dile getirdikleri bir zamana rastlamıştı.

15 Paul C. Helmreich, Sevr Entrikaları (Büyük Güçler, Maşalar, Gizli Anlaşmalar ve Türkiye’nin

Taksimi), (çev: Şerif Erol), Sabah Kitapları, İstanbul 1996, s. 18.

16 Erol, Türkiye’de Amerikan Mandası…, s. 4-5.

17 Kasalak, Millî Mücadele’de Manda…, s. 27; Macmillan, Paris 1919…, s. 107. 18 Helmreich, Sevr Entrikaları…, s. 19.

1.1.3. Konferans’ta Ermeniler ve İstekleri