• Sonuç bulunamadı

ÖDP’nin kuruluşundaki hedeflerinden biri toplumsal muhalefeti sağlamaktı. Bununla birlikte siyasetin toplumsallaşması, toplumun siyasallaşmasını hedeflemekteydi. Toplumdaki insanların politik süreçlerin öznesi olmasından yanadır. Bu nedenle Türkiye ve dünyada gelişen olayları yakından takip edip yaşanan olumsuzlukları, güncel talepleri siyasi eylem ve sloganlarla sokağa taşıdı. Susurluk kazası ile perçinlenen siyasi ve sosyal kriz karşısında “Ya hesap verecekler, ya halk süpürecek” kampanyası ile siyasal çatışmanın odağında duran çetelere karşı toplumsal muhalefetin önünü açmayı parti olarak üstlendi ve kendisini sistem muhalefetinden ayrıştırmayı başardı.133

“Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” kampanyası içinde parti örgütlü olduğu her yerde en geniş muhalefet zeminlerini yaratma çabası içinde oldu, kampanyanın kitleselleşmesine en büyük katıyı sağlayan politik güçler arasında yer aldı.

ÖDP, milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması için 1997 yılının Kasım- Aralık aylarını kapsayan sürede, tüm yurdu kapsayan referandum başlattı. Referandum nedeniyle Beyoğlu, İstiklal Caddesi üzerinde kurulan sandık başında açıklama yapan ÖDP Lideri Ufuk Uras, “Halkın vekillerinin basireti bağlanmışsa,

onlar artık halkı temsil etmiyorlarsa, halkın harekete geçmesinin zamanı gelmiştir”

dedi.134

Parti, Sultanahmet mitinginde “Ne Refahyol Ne Hazır ol” sloganı etrafında mevcut düzene karşı üçüncü seçeneğin varlığını eylemli olarak ifade etmede dikkati

133 A.g.e. , s. 87.

çekti. 25 Mayıs 1997’de yapılan “Işığını Al Sultanahmet’e Gel” ismiyle de yer alan bu miting 50 bin kadar kişiyi ortak bir noktada buluşturmayı başardı. Ufuk Uras, kendilerinden önce meydana dinbazların, çetecilerin geldiğini ve meydanın havasını pislettiğini belirterek şöyle dedi:

“Biz bunları süpürmeye geldik. Buranın eski adı At Meydanı’ydı. Onlar bu At Meydanı’nda atıp tuttular at koşturdular. Biz bu ülkenin aydınlık demokrat yüzünü ortaya koymaya geldik. Bu gün burada bir dev uyanıyor. Onlara görkemli bir cevaptır bu. Bu rezilliklere ve tehditlere yeter artık. Bıktık artık. Kırk katır mı, kırk satır mı yı reddediyoruz. Burada duyarlı ve inatçı insanlar var. Siyasi mefta olmuş Refahyol’a son vuruşu biz vuruyoruz. İsrail’e şeytan dediler şeytanla kol kola girdiler. Onların buyurdukları gibi yaşamak istemeyenleri ortaya katmazlar. Fırsat buldukça bu ateşe tapanlar, kin üstüne kin kusarlar.”135

TBMM’nin Telefonları Dinleme ve Araştırma Komisyonu’na devletin resmi görevlilerin verdiği ifade ve belgeler telefonlar dinleniyor iddialarını doğrulamasından sonra partinin 1 Nisan 1997 tarihinde “Koca Kulak Aradan Çekil!” başlıklı açıklama yaptı. ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ile bir grup parti üyesi, isimleri telefon dinleme skandalına karışan Meral Akşener, Celal Adan ve Saffet Arıkan Bedük hakkında suç duyurusunda bulundu. Uras olayı, “Devlet imkanıyla yapılan siyasi ahlaksızlık” diye niteledi ve “Bugün Hürriyet Gazetesi dinleniyorsa,

ülkenin bütün yurttaşları tehdit altında demektir. Koca kulak Meral skandalı, çetenin işbaşında olduğunu gösteriyor” dedi. Uras ile partililer, 3 DYP’li yöneticinin 3’er yıl

hapisle cezalandırılmalarını istedi.136

Kızılay Meydanı’nda 13 Nisan 1997 tarihli “Halkın Raporu Açıklanıyor” mitingi iktidarın çeteler karşısındaki aciz tutumuna karşı halkın birlikte mücadelesini örgütlemekteydi.

ÖDP, çevre mücadelesi kapsamında Bergama’da köylülerin çok uluslu Eurogold şirketine karşı verdikleri kavgada birleştirici ve ilerletici bir rol oynadı.137

Parti, 5 Temmuz 1997 tarihinde Fenerbahçe stadındaki “Demokrasi Şenliği”nde demokratik haklarını arayan insanları bir araya getirdi.

135 Sabah, 26 Mayıs 1997.

136 Hürriyet, 22 Aralık 1998.

ÖDP, 3 Ekim 1998’den 3 Kasım 1998’e kadar “Yurttaş Adalet Arıyor” eylemini gerçekleştirdi. ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, 3 Ekim’den itibaren bir ay süreyle Cumartesi günleri gaz lambaları ve ışıklarla çeteleşmeleri protesto edeceklerini bildirdi. Uras, “Yurttaş Adalet Arıyor” eylemi ile ilgili olarak ÖDP’nin Kızılay’daki il eski binası önünde 29 Eylül 1998’de basın açıklaması yaptı. Peş peşe ortaya çıkan kasetlerin sağ partilerin Türkiye’yi nereye getirdiğini açıkça gösterdiğini ifade eden Ufuk Uras, çeteleşme, mafyalaşma ve yasadışı faaliyetlerin hep sağ partilerin ağırlıklı sorumluluk taşıdıkları dönemlerde gerçekleştiğini ileri sürdü. ANAP’ın çeteleşmelere karşı diğer partilerden farklı bir adım atmadığını, bu partinin söyleyecek sözü kalmadığını savunan Uras, CHP’den de hükümete verdiği desteği çekmesini istedi. Yargının, adları ortada dolaşanlar hakkında soruşturma açmasını, Meclis’in de dokunulmazlıkları sınırlayan anayasal düzenlemeyi bir an önce yapması gerektiğini kaydeden Ufuk Uras, vatandaşların temiz siyaset, temiz toplum ve kirli ilişkilerden arınmış demokratik bir devlet istediğini söyledi. Meclis’teki partilerin devletteki çeteleşmenin önüne geçmeye güç ve niyetlerinin olmadığını iddia eden Uras, 3 Ekim’den itibaren Susurluk kazasının yıldönümü olan 3 Kasım’a kadar bir ay süreyle her Cumartesi günü gaz lambaları ve ışıklarla çeteleşmeleri protesto edeceklerini bildirdi. Uras’ın açıklamasını dinleyen partililer, ellerindeki gaz lambalarını kaldırarak, “Çeteler halka hesap verecek” diye sloganlar attı.138

ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, 1998 yılının Ağustos ayında yayınladığı “açık mektup” ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den, Mehmet Ağar’ın oğlunun düğün törenine gitmekten vazgeçmesini istedi. Ufuk Uras, mektupta, bu düğüne gitmenin çetelerin aklanması ve kamu vicdanının ezilmesi çabalarına destek vermek anlamına geleceğini savundu. Uras, cumhurbaşkanlarının toplumsal hayatın gereklerini kamuoyu vicdanını gözeterek yerine getirmeleri gerektiğini de ifade ederek, şunları kaydetti: “Mehmet Ağar’ın düğününe gitmeniz, yargılamadan kaçan

suçluların aklanması ve kamu vicdanının ezilmesi çabalarına doğrudan ve açık destek verilmesi anlamına gelecektir. Bu nikahta şahit olmak, çetelere devlet nişanı vermektir. Bu düğüne katılarak, çetelerin bir kez daha cesaret ve güç bulmalarına katkıda bulunmayınız.”139

138 Sabah, 30 Eylül 1998.

ÖDP’nin “Bir Arada Yaşamı Savunalım” kampanyası için 14 Haziran 2006’da Taksim’de tünel’e kadar bin kişinin el ele tutuşarak zincir oluşturması140, 25 Haziran 2006’da Kadıköy’de 7 bin kişinin toplandığı bu kampanyanın mitingi141, insanların farklılıkları zenginlik sayarak bir arada yaşama isteğinin ve seslerini duyurmalarının gerçekleşmesiydi.

Bunların dışında ÖDP, her sene 1 Mayıs kutlamalarına, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerine, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine katıldı; bu etkinliklerin düzenleyici ve destekleyici kısmında da bulundu.

Yukarıdaki örnekler çoğaltılabilir. Genel olarak baktığımızda eylem biçimleri, işçi ve öğrencilerin daha gelenekselleşmiş eylem biçimlerinden farklılık gösterir. ÖDP, emek ve sermaye karşıtlığına dayalı temel yaklaşımından ayrılmaksızın toplumsal muhalefet güçlerinin ve hareketlerinin farklılık ve çeşitlilik gösteren taleplerini içeren birleştirici bir merkez rolünü oynamayı başarmakta ve sağın ideolojik hegemonyasında gedikler açabilmektedir.

ÖDP’nin çalışmaları sokağa, alan çalışmalarına yöneldiğinde, emekçilerin, kadınların, gençliğin, köylülerin, kent yoksullarının çatışmalarında doğrudan taraf haline geldiğinde, siyaset tarzını ve kültürünü yaşam ve çalışma birimlerine taşıyabildiğinde siyasal etkisi ve çekiciliği artmaktadır.

ÖDP yeni ifade biçimlerini ortaya çıkartabildiği, popüler olduğu kadar hayal gücünü harekete geçirici, yaratıcı ve herkesin katkıda bulunabileceği bir üslup tutturabildiği ölçüde fikirlerini ve mesajlarını daha yaygın bir toplumsal alana taşıyabilmektedir.142