• Sonuç bulunamadı

ÖDP’nin 18 Nisan 1999 Genel Seçim Bildirgesi

3.6. Gökkuşağı Koalisyonu Projesi

3.7.1. ÖDP’nin 18 Nisan 1999 Genel Seçim Bildirgesi

“Türkiye sol’a mecbur! Evet en sol’a – 18 Nisan seçimleri Türkiye açısından bir dönüm noktasıdır.” başlığıyla başlayan bildirge verilecek kararın Türkiye’nin 21. yüzyıla girişindeki pozisyonunu belirleyeceğini belirtiyor; Türkiye’nin sorunları arasında yer alan ekonomik kriz, Kürt sorunu, özgürlük ve demokrasi yokluğu gibi sorunların nedeni olarak sağ politikaları gösteren ÖDP, bunların çözümü için sol politikayı zorunluluk olarak görüyordu.

Parlamentodaki partilerle bir yere varılamayacağı; ÖDP’nin ülkenin bugününe, tarihine ve geleceğine ezilenlerden ve dışlananlardan yana bakabildiği için diğer partilerden farklı olduğu vurgulanıyordu. Halkın siyasetten dışlanmasının Türkiye’deki siyasal kirlenme olduğu belirtilirken, lider sultasına dayalı siyasal partilerin milletvekili adaylarını belirlerken antidemokratik uygulamalar göstermeleri eleştiriliyordu.

İşleyen/işlemeyen düzenin muhalefeti olmaya talip ÖDP, halkın içinden bir parti vurgusuyla mevcut siyasal sisteme tepki gösteriyordu. Uygulanan barajlar, siyaset yasakları, antidemokratik uygulamalar halkın taleplerinin parlamentoya ulaşmasını engellemesinden bahseden ÖDP, bildirgede şu ifadelere yer veriyordu:

“ÖDP, bu seçimlerde muhtemelen bu kısıtlıklar nedeniyle iktidar olamayacak, ama en azından etkili bir muhalefet olmaya aday. Birbirinin seçeneği olarak sunulan

151 Çavdar, a.g.e. , s. 343.

partiler arasında sürüp giden bu kayıkçı dövüşüne son vermeyi başlıca hedefi sayıyor.”153

Öfkeyi umuda çevirecek parti ÖDP olarak tanımlanmıştı. Nedenleri başlıklar halinde şu şekilde sıralandı:

• Biz eşitlik ve adalet istiyoruz

• Biz özgürlük ve demokrasi istiyoruz • Biz barış istiyoruz

• Biz laiklik istiyoruz154

Bu istekleri gerçekleştirebilmenin yurttaşların haklarını gerçekleştirmekle mümkün olabileceğini belirten parti, ayrıca eşitsizlere eşit davranmanın en büyük eşitsizlik olduğu bilinciyle ezilenlere, dışlananlara, toplumun engelli kesimlerine lehte ayrımcılık uygulamanın gereğine inanıyordu. Bu nedenle çeşitli başlıklar altında bazı haklar talep ediyor ve bu hakları elde etmek için hemen mücadele edilmeye başlanacağı belirtiliyordu.

“Politik Haklar” başlığında temsili demokrasinin yanında, tüm karar alma ve tartışma süreçlerine halk kesimleri ağırlığını koyabilmeli, toplumsal gündemin belirlenmesinde, genel bütçe başta olmak üzere kamu kaynaklarının kullanımında, yerel yönetimlerdeki tercihler dâhil kendi yaşamlarıyla ilgili tüm kararlarda söz, yetki, karar sahibi olabilmelidir, denilmekteydi. Devamında politikada para ve gücün egemenliği sona ermeli denilirken “politik etkinlik için eşit fırsat”155 ilkesi yaşam bulmalıdır, açıklaması yapılıyordu.

“Ekonomik Haklar” başlığında her yurttaşın “yurttaşlık payı” altında garantili bir gelir sahibi olması ve istihdam olanağı bulmasının bir hak olduğu vurgulanıyordu.

“Kültürel Haklar” başlığında çok kimliklilik, çok kültürlülük, çok inançlılık üzerinden hareket edilmekteydi. Düşünce ve inanç özgürlüğü, tartışma ve eleştiri özgürlüğü kültürel hakların temeli olarak gösteriliyordu. Kültürel hakların korunmasında özgürlükçü laiklik anlayışı devreye sokulmaktaydı.

“Sosyal Haklar” başlığında anayasada yer alan hakların dışında temel bir vurgu yapılmamaktaydı.

153 “18 Nisan 1999 Genel Seçim Bildirgesi”, ÖDP Belgeler 1, Mavi Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 591. 154 A.g.e. , s. 593-594.

“Örgütlenme Hakkı” başlığında Sivil Toplum Örgütleriyle bir benzeşim yapılmakta; yalnız devamında mesleki, sendikal, toplumsal talepler etrafında örgütlenmiş bu gruplar, özerk kuruluşlar aracılığıyla bu haklarını kullanabilmelidirler denilmekteydi.

“Huzur ve Barış İçinde Yaşama Hakkı” başlığında devletin kendi baskı aygıtlarıyla, insan hakları ve demokrasi ihlalleri yaparak insanları tedirgin etme hakkına sahip olmadığı; çetelere, mafya ve suç örgütlerine karşı tavizsiz tutum takınarak yurttaşın güvenliğini sağlamakla da yükümlü olduğu belirtilmekteydi.

“Bedensel Haklar” başlığında kişinin bedensel ihtiyaçlarının ve zevklerinin doğal kabul edilmesi, doğurganlıkla ilgili kararları kendisinin verebilmesi, cinsel tacize karşı mücadele edilmesi gerektiği üzerinde durulmuştu. Başlık şöyle devam etmekteydi: “Bölgesel, sınıfsal, cinsiyete ve etnik kökene bağlı eşitsizlik biçimleri ile

ortalama yaşam süresi, çocuk ölümleri, fiziksel ve ruhsal hastalıklar arasında bir paralellik vardır. Bedensel hakların gerçek anlamda kullanımı tüm yurttaş haklarının eşitlikçi bir toplum projesinde yaşam bulmasıyla ilintilidir.”156

“Çevresel Haklar” başlığında sosyal ve ekonomik ilişkilerde doğaya saygı ilkesinin göz önüne alınması istenilirken; çok tüketmenin yaşam kalitesinin ön koşulu sayılmadığı, üretimin demokratik ve katılımcı süreçlerde yeniden tanımlanan ihtiyaçların karşılanması için yapıldığı bir toplumda çevresel hakların uygulanabilirliği artacaktır deniliyordu.

Seçim bildirisi “Dünya Nereye Gidiyor?” başlığı ile devam ederken bu konuda genel bir değerlendirme yapılıyordu. Dünya’nın 21. yüzyıla girerken, kapitalizmin etkisinin büyüdüğünün, ulusal devletlerin özerkliğini yitirdiğinin, çok uluslu şirketlerin ve uluslararası sermayenin uydusu haline geldiklerinin altı çiziliyordu. Küreselleşmenin emekçilere yoksulluk getirdiği; yeni liberalizmin, serbest piyasa kapitalizminin tüm hayat alanlarına nüfuz etmesiyle ekonomik büyümenin hızlanacağı, istihdamın artacağı, gelir ve servet dağılımının düzeleceği tezinin tamamen çöktüğü157 belirtiliyordu.

Yeni Dünya Düzeni (YDD)’nin emperyalizmin politik boyutu olduğu belirtilirken, dünyanın farklı coğrafyalarında savaşlara, soykırımlara neden olduğu vurgulanıyordu. YDD’nin uygulayıcısı ABD’nin karşısına Çin, AB ve Rusya gibi

156 A.g.e. , s. 597. 157 A.g.e. , s. 598.

ciddi rakiplerin çıkmasıyla 21. yüzyılın büyük güçler arasında nüfus mücadelesine sahne olacağı ifade ediliyordu.

Teknolojik gelişmelerin insanlığın yararına kullanılamadığı tam tersine emekçilerin yaşamına daha yüksek işsizlik, düşen ücretler şeklinde yansıdığının altı çiziliyor. Bu durumun geniş kitlelerin üretim süreçlerinden, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi toplumsal hizmetlerden, giderek tüm yaşam alanlarından dışlanması, gettolarda, varoşlarda marjinalleşmesi şeklinde yaygınlaşmasının üzerinde duruluyordu.

Globalleşmeye karşı muhalefetin gelişmekte olduğu açıklanıyor; küreselleşmeye karşı muhalefetin gelişmesine paralel olarak sol/sosyalist dünya görüşüne aktif bir yönelim olduğuna dikkat çekiliyordu.

Krizin çözümü için çare olarak özelleştirmenin gösterildiğinden, bütçe açıklarının kapatılması gerekçesiyle kamuya ait varlıkların sermayeye devredildiğinden söz ediliyordu. Özelleştirmenin aynı zamanda sendikasızlaştırmanın, taşeronlaştırmanın, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi kamusal hizmet alanlarının ticarileştirilmesinin de dayanağı olduğu belirtiliyordu.

“Türkiye Nereye Gidiyor” başlığı altında cumhuriyetin ilan edilmesinden bu yana başa geçen partilerin, ideolojilerin, seçim sistemlerinin genel bir değerlendirmesi yapılmış, cumhuriyetin ilanından bugüne gelinen yerde bir başarı sağlanamadığı ifade edilmişti. Ekonomik olarak da Türkiye’nin çokuluslu şirketlere, IMF, Dünya Bankası gibi yapılara bağımlı olduğu belirtilirken ülkenin gelir dağılımının bozukluğundan, kişi başı gelir dağılımındaki rakamlarda dünyada kötü bir yerde bulunulduğundan, enflasyon oranlarındaki bozukluktan bahsedilmekteydi.

Cumhuriyetin kuruluşundan o güne kadar geçen 75 yılın yarısının seferberlik, sıkıyönetim, askeri diktatörlük ya da olağanüstü hal altında geçirildiğinin üzerinde durulurken demokrasi özürlü, insan hakları sicili bozuk bir ülke olarak Türkiye’nin, hapisteki gazeteci ve yazar sayısı bakımından dünya üçüncülüğünü elde tuttuğu158 belirtilmekteydi.

Bunalımı yaratanların bunalımı çözemeyeceği, ÖDP’nin sol değerlerin tek savunucusu olduğu, değişimin ÖDP ile başlayacağı, ÖDP’nin taleplerinin toplumsal muhalefetin talepleri olduğu, üzerinde durulan diğer konulardır.

158 A.g.e. , s. 608.

Son olarak ÖDP’nin faaliyetlerinin, toplumsal muhalefetin hedefleri üzerinde yükseldiği açıklanırken amaçlanan hedefler şu başlıklar altında sıralanıyordu:

• Demokratikleşme adımları derhal atılmalıdır. • Yargı bağımsızlaştırılmalıdır.

• Güvenli bir gelecek için herkese eşit, ücretsiz sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik hizmeti verilmelidir.

• Kürt sorununda barışçı, demokratik çözüm sağlanmalıdır.

• Siyasal İslam’a karşı mücadele özgürlükçü laiklik anlayışıyla yürütülmelidir. • Emeğin ekonomik, sosyal ve örgütsel hakları eksiksiz tanınmalıdır.

• Kadınlar adına değil, kadınlarla birlikte mücadele edilmelidir. • Gençlere söz ve karar hakkı sağlanmalıdır.

• Tarım üreticileri desteklenmelidir.

• Her türlü insan etkinliğinde doğal çevre ve insan sağlığı gözetilmelidir. • Kaynaklar kâr için değil, toplumsal yarar için kullanılmalıdır.

• Engellilere daha çok hak • Emeklilere borcumuz var159