• Sonuç bulunamadı

Kitabı Sağ Tarafından Verilenler ile Sol Tarafından Verilenlerin Mukayesesi

2. AHİRET HESABI İLE İLGİLİ MUKAYESELER

2.2. Kitabı Sağ Tarafından Verilenler ile Sol Tarafından Verilenlerin Mukayesesi

Kur’an-ı Kerim tasvir ve diyalog üslubunu oldukça sık kullanmıştır. Bu şekilde muhatapların zihninde adeta mevzu canlandırılır. Zıt olayların ve durumların bir arada verilmesiyle de insanların hakikati görmeleri sağlanır. Kur’an’ın bu üslubu şu ayetlerde görülmektedir:

“Kitabı sağ tarafından verilen: ‘Alın, kitabımı okuyun’ der.‘Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.’ Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir. Yüce bir cennette, meyveleri sarkmış halde. (Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, afiyetle yeyin, için.

Kitabı sol tarafından verilene gelince, der ki: ‘Keşke, bana kitabım verilmeseydi!’ ‘Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!’ Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! Malım bana hiç fayda sağlamadı; Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti. Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın. Sonra alevli ateşe atın onu!

368

el-Karia 101/6-9. 369

Heyet, Kur’an Yolu, V, 676. 370

Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun! Çünkü o, ulu Allah’a iman etmezdi, Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi. Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.”371

Ayeti kerimelerde adeta hesap günü zihinlerde canlandırılmakta, olayın içindeki şahıslar konuşturularak muhatapların sanki o kişilerin yerine kendilerini koymaları ve nefis muhasebesi yapmaları sağlanmıştır. Kur’an müşahede edilen bir olayı, bir manzarayı, zihni bir manayı, ruhi bir durumu olduğu kadar insan tipini, beşer tabiatını da hissi bir surette ifade eder. Çizdiği bu resme canlı bir hayat, taze bir hareket kazandırır. Öyle ki, o zihni mana, bir şekil, bir hareket olmuş; o ruhi durum bir tablo yahut bir sahne olmuş, o insan tipi, canlı bir hale gelmiştir. Olayları, sahneleri ve manzaraları ise canlı, hareketli bir hale sokar. Buralara bir de konuşma ilave edince dinleyicilere yepyeni bir bakış kazandırır ve onları ilk olayın vuku bulduğu veya bulacağı sahneye çeker. Orada manzaralar birbirini takip eder, hareketler tazelenir, dinleyici bunun okunan bir kelam olduğunu unutur da sahneye gelip giden şahısları görür. Kur’an’ın tamamında hâkim olan üsluplardan biri olan tasvir; ne zaman mücerret bir manayı, ruhi bir durumu, manevi bir sıfatı, insani bir tipi, kıyamet sahnelerinden bir manzarayı, nimet ve azap sahnelerinden birini ifade etse, yahut bir münakaşa veya delil getirme, ikna etme gayesiyle mesel vermek istese daima bu tasviri ifadeyi kullanır, sözleri resimlendirerek ruha, duygulara hitap etmek ister.372

Bilindiği üzere inzar istikbalde meydana gelecek bir durumla korkutmadır. Ve önemli bir ikna üslubudur.373 İnceleyeceğimiz ayetlerde inzar söz konusudur. Aynı zamanda da iki zıt grup olan amel defteri sağ tarafından verilenler ve sol tarafından verilenlerin durumlarının mukayeseli bir üslupla canlı bir şekilde tasvir edilmesi, muhatabın kendine çeki düzen vermesi ve kendini hesaba çekmesine yardımcı olmaktadır. Ayette görüldüğü üzere kitabı sağından verilenler (۪ﮫِﻨﯿ۪ﻤَﯿِﺑ ُﮫَﺑﺎَﺘِﻛ َﻲِﺗۧوُا ْﻦَﻣ) kendilerinden emindirler şaşkın değillerdir. Çünkü o günün geleceğini yaptıklarından hesaba çekileceklerini biliyorlardı. Dünyada iken yapmış oldukları iyiliklere karşılık da yüce bir cennetle mükâfatlandırılacaklar ve orada lütuflara gark olacaklardır. Hemen ardından gelen ayetlerde ise kitabı sol tarafından verilenler (۪ﮫِﻟﺎَﻤِﺸِﺑ ُﮫَﺑﺎَﺘِﻛ َﻲِﺗۧوُا ْﻦَﻣ) zikredilmiştir. Ayette ise onların şaşkın ve pişman hallerinin tasviri vardır. Onların

371

el- Hakka, 69/19-35. 372

Çelik, Kur’ân’ın İknâ Husûsiyeti, s. 349-350. 373

ağzından hakikat söyletilir böylece bu hal muhataba hissettirilir. Mallarının onlara hiçbir fayda sağlamadığı, saltanatlarının, makamlarının hiçbir şeye yaramadığı yok olup gittiğini de dilleri ile itiraf etmektedirler. Ardından gelen ayetlerde ise onun maruz kalacağı azabın tasviri yapılmış ve onun bu azabı hak etmesinin sebebini ise Cenab-ı Hak ﯿ۪ﻜْﺴِﻤْﻟا ِمﺎَﻌَﻃ ﻰٰﻠَﻋ ﱡﺾُﺤَﯾ ﺎَﻟَو ِﻢﯿ۪ﻈَﻌْﻟا ِﮫّٰﻠﻟﺎِﺑ ُﻦِﻣْﺆُﯾ ﺎَﻟ َنﺎَﻛ ُﮫﱠﻧِاِﻦ (Çünkü o, ulu Allah’a iman etmezdi,

Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi) buyurarak izahlandırmıştır.

Bu bağlamda bir başka ayette ise amel defteri sağından verilenler ile arkasından verilenler canlı bir tasvirle mukayese edilmiştir:

“Kimin kitabı sağından verilirse kolay bir hesapla hesaba çekilecek ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. Kimin de kitabı arkasından verilirse derhal yok olmayı isteyecek ve alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı. O hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sandı. Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu.”374

Görüldüğü üzere ayet-i kerimelerde muhatabı ikna etme yollarından sayılan tasvir yöntemi kullanılmıştır. Ayetlerde insanların hem yaptıkları hem de hissi dünyaları canlandırılmıştır. Bununla birlikte mukayese üslubu da kullanılarak muhatabı ikna daha da tesirli bir hale getirilmiştir. Nitekim ayette önce kitabı sağ tarafından ( ْﻦَﻣ ۪ﮫِﻨﯿ۪ﻤَﯿِﺑ ُﮫَﺑﺎَﺘِﻛ َﻲِﺗۨوُا) yani amel defteri sağ tarafından verilenlerden bahsedilmiş. Onların hesaplarının kolay olacağı beyan edilmiştir. Taberi kolay hesabı günahların affedilmesi iyiliklerin ise mükâfatlandırılması olarak yorumlamıştır.375 Bu kolay hesaptan sonra da cennetteki ailelerinin yanına mutlu bir şekilde dönerler.376 Diğer taraftan amel defteri sırtlarının arkasından sol taraftan verilenlerin ruh hali ayette tasvir edilmiştir. Onlar ise; derhal yok olmayı isterler (اًرﻮُﺒُﺛ ﻮُﻋْﺪَﯾ َفْﻮَﺴَﻓ). Çünkü cehenneme atılacaklardır sebebi ise dünyada ailesi ile birlikte iken şımarmıştı ve hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı. Ama Rabbi onu görüyordu (اًﺮﯿ۪ﺼَﺑ ۪ﮫِﺑ َنﺎَﻛ ُﮫﱠﺑَر ﱠنِا ﻰٰﻠَﺑ). Ayetlerde inanan ve inanmayanların akıbetleri, o günde ne duruma düşecekleri mukayeseli bir üslupla gözler önüne serilmiştir. Bununla muhataplara kıyamet sahnelerinden bir sahne sunulmuş böylece muhatapların algısı daha da netleşmiş görülmektedir. Hele de bu iki zıt grubun hallerinin birbiri ardınca zikredilmesi muhatabın hakikati görmesini daha da kolaylaştırmaktadır.

374

İnşikak 84/7-15. 375

Taberi, Câmiu’l-Beyân, XXIV, 236 376