• Sonuç bulunamadı

KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASI A.Genel Olarak Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması

KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASI, SINIRLANDIRMA İLE

I. KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASI A.Genel Olarak Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması

Belirli bir deniz alanı sınırlandırılmasında, sadece antlaşma veya sadece örf ve âdet hukuku tek başına belirleyici olma özelliğine sahip değildir.

Kıta sahanlığının iç sınırı, kıyı devletinin karasularının bittiği çizgidir. Komşu kıyıdaş devletlerin varlığı hâlinde kıta sahanlığı dış ön sınırı ve yan sınırın tespit edilmesi gerekmektedir. Kıta sahanlığı sınırlandırması 1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi ve 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinde farklı şekilde düzenlenmiştir.

1. 1958 Tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesine Göre Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması

Kıta sahanlığının sınırlandırılması ile ilgili ilk kural 1958 Cenevre Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenmektedir. İlgili maddeye göre:

1. “Aynı kıta sahanlığının, kıyıları karşı karşıya olan iki ya da daha fazla Devletin ülkesine bitişik olduğu yerlerde, bu Devletlere ait kıta sahanlığının sınırı bu Devletler arasında anlaşma ile tespit edilecektir. Anlaşma yoksa ve özel şartlar başka bir sınır hattını haklı kılmıyorsa, sınır, her noktası her bir devletin karasularının genişliğinin ölçülmeye başladığı esas hatların en yakın noktalarına eşit uzaklıkta olan orta hattır.

2. Aynı kıta sahanlığının kıyıları yan yana olan iki Devletin ülkesine bitişik olduğu yerlerde, kıta sahanlığının sınırı Devletler arasında anlaşma ile tespit edilecektir. Anlaşma yoksa ve özel şartlar başka bir sınır hattını haklı

71 kılmıyorsa, sınır, her bir devletin karasularının genişliğinin ölçülmeye başladığı esas hatların en yakın noktalarından itibaren eşit uzaklık ilkesinin uygulanması suretiyle tespit edilecektir.

3. Kıta sahanlığının sınırları tespit ederken, bu maddenin 1. ve 2. paragraflarına uygun şekilde çizilen herhangi bir hat belirli bir tarihte mevcut olan haritalara ve coğrafî hususiyetlere göre tarif edilmeli ve kara üzerindeki teşhisi kabil daimî sabit noktalar dikkate alınmalıdır.”

Sözleşmenin 6. maddesi, kıta sahanlığı sınırlandırmasının anlaşma ile yapılacağını belirtmiştir. Anlaşma olmaması hâlinde, iki çözüm önerisi sunulmuştur:

—Kıyıları karşı karşıya olan iki veya daha fazla Devlet arasında başka bir sınır hattını özel şartlar haklı kılmıyorsa, sınır orta hattır.

—Kıyıları yan yana olan Devletlerin başka bir sınır hattını özel şartların haklı kılmaması hâlinde, sınır, her bir devletin karasularının genişliğinin ölçülmeye başladığı esas hatların en yakın noktalarından itibaren eşit uzaklık ilkesinin uygulanması suretiyle tespit edilecektir.129

1958 Sözleşmesinin bu hükmü, sınırlandırma konusunda uygulanması zorunlu olan bir düzenleme değildir. İlgili taraflar anlaşarak kıta sahanlığını diledikleri biçimde sınırlandırma hakkına sahiptirler. Sözleşme’nin 6. maddesi, ilgili taraflar arasında sınırlandırma konusunda bir anlaşmaya varılamaması durumunda önem kazanır.

Eşit uzaklık ilkesinin tek başına otomatik olarak uygulanmasının aşikâr haksızlıklara yol açabileceği düşünüldüğünden, söz konusu ilkenin özel durumlar istisnasıyla birlikte bir sınırlandırma kuralı oluşturduğu ve tek başına kullanılamayacağı belirtilmektedir.

Bu anlamda özel durumlar istisnası, eşit uzaklık ilkesi gibi, 6. maddede öngörülen düzenin ayrılmaz bir unsurudur. Özel durumlar istisnasının hangi

129Handbook on the Delimitation of Maritime Boundaries, Division for Ocean Affairs and the Law of

72 durumlarda söz konusu olabileceği ve hangi ilkelerin ışığında uygulanabileceği, ilgili Sözleşme hükmünde açıkça belirtilmemiştir. Buna rağmen kıyının özel biçimi, sınırlandırılacak alanda ada ve adacıkların bulunması ve özellikle eşit uzaklık ilkesinin uygulanmasının haksız sonuçlara yol açtığı durumlar özel durumlar kavramının içinde değerlendirilmektedir. Bir yandan eşit uzaklık ilkesinin örf ve âdet hukukunda hiçbir zaman esas kural olarak kabul edilmemiş olması, diğer yandan, Truman Bildirisinde kıta sahanlığı sınırlandırmasında hakça ilkelerin benimsenmesi, 1958 Sözleşmesi 6. maddesinde de hakça ilkelerin esas kuralı oluşturduğu biçiminde yorumlanmaktadır. İngiltere ile Fransa arasındaki Manş Denizi kıta sahanlığının sınırlandırılması uyuşmazlığında Hakem Mahkemesinin vermiş olduğu 30.06.1977 tarihli kararında, 1958 Sözleşmesinin 6.maddesinde öngörülen eşit uzaklık ilkesi ve özel durumlar istisnası unsurlarının hakça ilkelere uygun bir sınırlandırmayı amaçladıkları belirtilmektedir.130

2. 1982 Tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine Göre Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması

1982 Sözleşmesinde farklı alanlar olmalarına rağmen münhasır ekonomik bölge (m.74) ve kıta sahanlığı (m.83) sınırlandırılması aynı hükümlerle düzenlenmektedir.

1982 Sözleşmesinin 83. maddesi kıyıdaş devletler arasındaki kıta sahanlığının sınırlandırılmasını aşağıdaki şekilde düzenlemiştir:

“Kıyıları karşı karşıya veya yan yana olan Devletler arasında kıta sahanlığının sınırlandırılması, hakça bir çözüm bulmak üzere, Milletlerarası Adalet Divanı Statüsünün 38. maddesinde zikredilen milletlerarası hukuka göre anlaşma ile gerçekleştirilecektir.”

Sözleşmenin 83. maddesinde iki önemli unsur yer almaktadır. Birinci unsur, sınırlandırmanın anlaşma yoluyla yapılacağına ilişkindir. Ancak buna, Uluslararası

73 Adalet Divanı Statüsünün 38. maddesinde belirtilen biçimde ve Uluslararası Hukuka göre kaydı eklenmiştir. Böylece, sınırlandırmada uygulanacak ilkeler, “Uluslararası Hukuka” atıf yapılmak suretiyle düzenlenmiştir.

İkinci unsur, hakça çözüm sağlanmasına ilişkin şarttır. Buna göre, kıta sahanlığı sınırlandırmasının ilgili devletlerce anlaşma yoluyla uluslararası hukuka uygun olarak hakça bir sonuca varılacak şekilde yapılması gerekir. Taraflar arasında bir anlaşmanın yapılmaması durumunda da, sınırlandırmaya ilişkin uygulanacak her türlü yöntemde hakça ilkelerin göz önünde bulundurulması söz konusu olacaktır. 131

1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 83. maddesi, 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinin 6. maddesi ile karşılaştırıldığında, düzenleme ile nihaî çözüm kazandırılmış; ancak hakça çözüm çerçevesinde devletlere özel kurallar belirtilmemiştir. Sınırlandırma ile ilgili her iki düzenleme de genel kural olarak belirlenmiş; uygulanmasında ise kuralların ve olayların yorumlanması ayrıntısına girilmesini gerekli kılmıştır.

1982 Sözleşmesinin 83. maddesinin 4. fıkrasına göre, taraflar arasında bir anlaşmanın bulunması durumunda, kıta sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin sorunlar bu anlaşma hükümlerine göre çözümlenecektir. Sözleşmenin 309. maddesinde, Sözleşmenin diğer maddeleri tarafından açıkça izin verilmedikçe bu Sözleşmeye hiçbir çekince veya istisna ileri sürülemeyeceği belirtilmektedir. Aynı zamanda Sözleşmenin 298. maddesi paragraf 1 (a) (i)’ye göre sınırların tespiti ile ilgili 15,74 ve 83. maddelerin veya tarihî körfezlerin veya hakları içeren maddelerin yorumlanması veya uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda devletler, Bölüm 1’den doğan yükümlülüklerine hâlel gelmemek üzere, Bölüm 2’de öngörülen prosedürlerden herhangi birini veya daha fazlasını kabul etmediğini yazılı şekilde beyan edebilir.

74

B. Kıta Sahanlığının Sınırlandırılmasında Adaların Etkileri