• Sonuç bulunamadı

Kıta Sahanlığı Üzerinde Suni Adalar, Tesisler ve Yapılar

KITA SAHANLIĞI ÜZERİNDE KIYI DEVLETİNİN YETKİLERİ I.KITA SAHANLIĞINDA GENEL OLARAK DEVLET YETKİLERİ

C. Kıta Sahanlığı Üzerinde Suni Adalar, Tesisler ve Yapılar

1.Kıta Sahanlığı Üzerinde Suni Ada, Tesis ve Yapı Kurma ile İlgili Düzenlemeler

Yapay ya da suni ada, doğal ada tanımı dışında kalan ve insanın katkısıyla yapılmış her türlü su yüzünde kalan çıkıntıları belirtmektedir.110 Bu tür bir ada, deniz tabanından veya toprak altından petrol ya da doğal gaz elde etmek amacıyla kurulan tesisler gibi tümüyle insan yapısı olabileceği gibi, doğanın sağladığı olanakların insan eliyle tamamlanması biçimiyle de gerçekleşebilmektedir. Dolayısıyla, bu tür

110Günümüzde 1994 yılında faaliyete başlayan Kansai Uluslararası Havaalanı, Japonya’da Osaka

Körfezi’nin ortasında yapılmış bir yapay ada üzerine inşa edilmiştir. Dubai’de inşaatı 2001 yılında başlayan palmiye şeklinde yapılan yapay adalar üzerinde otel ve yerleşim yerleri kurulması planlanmaktadır. Beaufort denizinde bulunan Alaska’nın 9,7 km kuzeyinde bulunan Northstar adası ise petrol sondajı amacıyla kurulmuş yapay bir adadır.

57 bir adanın yapay olması için tümüyle insan yapısı olması gerekmemektedir. Şekil 6’da kıta sahanlığında petrol veya doğal gaz elde edilmesi amacıyla kurulan yapıların farklı örnekleri bulunmaktadır.

Şekil 6: Kıta sahanlığı üzerinde petrol veya doğal gaz elde edilmesi amacıyla kurulan taban destekli ve yüzen yapı örnekleri

Kaynak: KAISER Mark J., MESYANZHINOV Dmitry V.,PULSHIPHER Allan G., “Explosive Removals of Offshore Structures in the Gulf of Mexico”,

58 Suni adalar, kıyı devletlerince içsular ya da karasularında kurulabileceği gibi, doğal kaynakları değerlendirmek üzere, münhasır ekonomik bölge ya da kıta sahanlığı üzerinde de kurulabilmektedir.

Kıta sahanlığı üzerindeki suni adalar, tesisler ve yapılar hakkında BMDHS 80. maddesi, 60. maddeye atıfta bulunarak gerekli değişikliklerle, bu hükmün kıta sahanlığı üzerindeki adalara, tesislere ve yapılara da uygulanacağını belirtmiştir.

Kıyı devletinin yetkilerini düzenleyen 60. maddenin 1. ve 2. paragrafına göre; “1- Münhasır ekonomik bölgede, kıyı devletinin:

a) suni adaları;

b) madde 56111’da öngörülen amaçlar ve diğer ekonomik amaçlar için yapılan tesis ve yapıları

c) kıyı devletinin bölgedeki haklarının kullanımına müdahale teşkil edebilecek olan tesis ve yapıları, inşa ettirme, inşasına, işletilmesine ve kullanılmasına izin verme ve bunları düzenleme hususunda münhasır hakka sahip olacaktır. 2- Kıyı devleti, bu tip suni adalar, tesisler ve yapılar üzerinde gümrük, maliye, sağlık, güvenlik ve muhacerat konularındaki kanun ve düzenlemeleri de dahil olmak üzere, münhasır yargı yetkisine sahiptir.”

60 maddenin 7.fıkrası Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinin m.5/6 ile aynı şekilde “suni adalar, tesisler veya yapılar ve bunlar etrafındaki güvenlik bölgeleri, uluslararası seyrüseferde kullanılan belli başlı deniz yollarına engel olabilecek yerlerde kurulamaz” hükmü kıyı devletinin yetkilerini sınırlandırmıştır.

Suni adaların, tesislerin ve yapıların inşası ve kullanımının bırakılması ile ilgili 3.fıkraya göre;

1111982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi m.56/1’de kıyı devletinin münhasır

ekonomik bölgede, deniz yatağının üzerindeki suların ve deniz yatağının ve bunun toprak altının canlı ve canlı olmayan doğal kaynaklarını araştırma ve işletme, muhafaza etme ve idare etme amacıyla ve sudan, akıntılardan ve rüzgârdan enerji elde edilmesi gibi bölgenin diğer ekonomik işletme ve araştırma hususunda egemen haklara sahip olduğu belirtilmektedir.

59 “Söz konusu suni adaların, tesislerin ve yapıların inşası gerekli şekilde ilân edilmeli ve bunların varlığı konusunda uyarıda bulunmak amacı ile daimî nitelikte araçlar bulundurulmalıdır. Terk edilmiş veya artık kullanılmayan tesis ve yapılar; seyrüsefer güvenliğini sağlamak üzere genel olarak kabul edilmiş olan ve bu konuda yetkili olan uluslararası bir örgüt tarafından tesis edilmiş uluslararası standartları da göz önüne almak suretiyle, ortadan kaldırılmalıdır. Bunların kaldırılmasında balıkçılık, deniz çevresinin korunması ve diğer devletlerin hakları ve yükümlülükleri de gereken şekilde göz önünde alınacaktır. Tam olarak yerinden alınmayan tesis ve yapıların derinliği, mevkii ve boyutları gerekli şekilde ilân edilecektir.”

Suni adalar, doğal adalar için genelde öngörülenin aksine, hiçbir deniz alanına sahip olmamaktadır. Kendilerine özgü karasuları yoktur ve varlıkları, karasularının, münhasır ekonomik bölgenin veya kıta sahanlığının sınırlandırılmasını etkilememektedir.112 Ancak kıyı devleti, gerekli olan yerlerde, söz konusu suni adaların, tesislerin çevresinde hem seyrüseferin, hem de suni adaların, tesislerin ve yapıların güvenliğini sağlamak için uygun tedbirleri almasına imkân verecek makul güvenlik bölgesi oluşturma hakkına sahiptir. 113 Güvenlik bölgelerinin genişliği, uygulanabilir uluslararası kurallar göz önünde bulundurularak, kıyı Devleti tarafından tespit edilecektir. Söz konusu bölgeler, suni adaların, tesislerin ve yapıların tabiatı ve fonksiyonu ile makûl bir ilişki içinde olacak şekilde ve genel olarak kabul edilmiş uluslararası standartların aksine izin vermesi veya yetkili uluslararası örgütün aksini tavsiye etmesi hali saklı olmak üzere, dış kenarlarının her bir noktasından itibaren ölçülmek üzere çevresi 500 metrelik bir mesafeyi geçmeyecek şekilde tesis edilecektir. Güvenlik bölgelerinin çevre genişliği gerekli şekilde ilân edilmelidir.114 Bütün gemiler, bu güvenlik bölgelerine saygı göstermeli ve suni adaların, tesislerin, yapıların ve güvenlik bölgelerinin yakınlarında seyrüsefer ile ilgili olarak genel kabul görmüş uluslararası kurallara uymalıdırlar. 115

112 1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi m.5/4, BMDHS m. 60/8 113 1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi m.5/2, BMDHS m. 60/4 114 1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi m.5/3, BMDHS m. 60/5 115 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi,m.60/6

60 Hem gemilerin sefer güvenliği hem de tesis ve yapıların güvenliğini sağlamak için 1987 yılı Kasım ayında yapılan Uluslararası Denizcilik Örgütü Genel Kurulunda, A.621(15) sayılı Karar ile Denizde Bulunan Tesis ve Yapıların Çevresindeki Güvenlik Bölgelerindeki İhlallerin Engellenmesi Konusunda Tedbirler belirlenmiştir. İlgili tavsiye kararlarına göre, gemiler sefer ile ilgili gerekli önlemleri almalı, kıyı devletleri daha fazla gerekli prosedür ve güvenlik ölçütlerini belirlemeli ve bayrak devletlerine, bayraklarını taşıyan gemilerin güvenlik bölgelerini ihlâli hâlinde uygulanacak kurallarla ilgili bilgi vermeli ve bayrak devletlerine de bu konuda faaliyette bulunmaları ve bu faaliyetleri konusunda kıyı devletlerine bilgi vermelidir.116 Bu karar 19 Ekim 1989 A.671(16) sayılı Genel Kurul kararı iptal edilmiştir. Bir ekten oluşan, Güvenlik Bölgeleri ve Denizde Bulunan Tesis ve Yapıların Çevresinde Güvenli Sefer başlıklı kararda, devletlere öncelikle denizaşırı kaynak araştırma bölgelerindeki deniz trafiğini incelemelerini, kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölgedeki doğal kaynakları araştırma faaliyetinin denizcilik rotalarını engellemeyeceğinin araştırılmasını, trafiğin uygun olması hâlinde, denizde bulunan tesis ve yapıların çevresinde güvenli bölgelerin oluşturulmasını, gemilerin izin olmaksızın girmemesi konusunda gerekli tedbirlerin alınmasını, gemi giriş yasağının tehlike hâlinde, can veya mal kurtarma amacıyla veya mücbir durumlarda geçerli olmayacağını belirtilmiştir. Bayrak devletleri de kendi bayraklarını taşıyan gemiler için, güvenlik bölgelerinin ihlâlini önleyecek tedbirleri almakla ve kıyı devletine bildirmekle yükümlü kılınmıştır. Kararın ekinde ise, denizde bulunan tesis ve yapıların çevresinde seyreden gemilerin uyması gereken kurallar, güvenlik bölgelerinin ihlâli durumu, tesis ve yapılarla ilgili bilginin sunulması ve harita ve denizcilikle ilgili yayınlar konusunda tavsiye kuralları bulunmaktadır.117

2.Kıta Sahanlığı Üzerindeki Tesis ve Yapıların Kaldırılması ile ilgili Düzenlemeler

1958 tarihli Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinin 5. maddesinin 5. fıkrasına göre terk edilen veya kullanılmayan bir tesisin tamamı ile kaldırılması gerekir. Denizde bulunan yapı ve tesislerin uluslararası hukukta ilk kez düzenlendiği 1958

116 http://www.imo.org/includes/blastDataOnly.asp/data_id%3D24323/621%2815%29.pdf,28.07.2009 117 http://www.imo.org/includes/blastDataOnly.asp/data_id%3D22502/A671.pdf,28.07.2009

61 yılında, yapıların su derinlikleri 63 metreden fazla değildi.118 Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte denizde kurulan tesis ve yapıların büyüklükleri de artmaktadır. Bu durum kurulması oldukça maliyetli olan yapıların, ortadan kaldırma maliyetlerini de arttırmaktadır. Tahminlere göre bazı tesis ve yapıların kaldırılması, ilk kurulum maliyetlerini de geçmektedir. Norveç kıta sahanlığında yer alan yapılar, dünyada denizde bulunan yapıların %1’ini oluştururken, ortadan kaldırma maliyetleri dünya çapında yaklaşık %20 oranındadır. 119

Mevcut durum uluslararası düzenlemelere de yansımış ve 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 60. maddesinin 3. fıkrası ile 1958 tarihli Sözleşmede belirtilen yapı ve tesislerin tamamen kaldırılması kuralında değişiklik yapılmıştır. İlgili maddede üç nokta dikkat çekicidir. Birincisi tüm tesis ve yapıların ortadan kaldırılması zorunluluğu kaldırılmıştır. İkinci olarak kaldırılmalarında balıkçılık, deniz çevresinin korunması ve diğer devletlerin hakları ve yükümlülükleri de gereken şekilde göz önünde alınacaktır. Üçüncü husus ise, bu konuda yetkili bir uluslararası örgüt tarafından tesis edilmiş uluslararası standartların göz önüne alınarak ortadan kaldırılması gerekliliğidir. Ayrıca, tam olarak yerinden alınmayan tesis ve yapıların derinliği, mevkii ve boyutları gerekli şekilde ilân edilmesi gerekmektedir.120

19 Ekim 1989 tarihinde A.672(16) sayılı Uluslararası Denizcilik Örgütü Kararı ile Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge Üzerindeki Yapı ve Tesislerin Kaldırılması Anahatları ve Standartları belirlenmiştir. Kararın temeli, Uluslararası Denizcilik Örgütü Sözleşmesinin 15. maddesinin j bendinde belirtilen deniz güvenliği ve deniz kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü konusunda Genel Kurulun düzenleme yapma fonksiyonuna ve 1982 tarihli BMDHS m.60’ a dayandırılmıştır.

118 BROWN E.D. ,s.370 119 DAY M.D.,s.189

62 Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge Üzerindeki Yapı ve Tesislerin Kaldırılması Anahatları ve Standartları genel taşıma gereklilikleri, anahatlar ve standartlar olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. M.3.1’e göre, eğer yapı 75 metreden daha az bir derinlikte ve 4000 tondan daha az ağırlıkta ise, tamamıyla kaldırılmalıdır. Madde 3.2.’ye göre, Ocak 1988 tarihinden sonra kurulan yapılar 100 metreden daha az bir derinlikte bulunuyorsa ve 4000 tondan daha az bir ağırlıkta ise, güverte ve üstyapı dışında, tamamıyla kaldırılmalıdır. Eğer ortadan kaldırma kısmen yapılmışsa, seyir güvenliği için su üzerinde en az 55 metrelik bir yapı bırakılmalıdır.(m.3.6) Eğer yapı veya tesisin tekrar kullanılma imkânı varsa, tesisin varlığı diğer deniz kullanım amaçları ile çakışmıyor ise veya teknik olarak kaldırılması uygun değilse veya çevre ve insanlar için risk oluşturuyorsa kaldırılmaması söz konusu olacaktır. Ancak eğer tesis ve yapılar yerlerinde kalırsa, bakım ve tutumunun yapılması gerekmektedir.121

3.Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokol

26 Ocak 1998 tarihinde 23242 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, 10 Mart 1988 tarihli Protokolde122, Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme’nin 5 inci ve 7 nci ve 10 ila 16 ncı maddeleri hükümlerinin kıta sahanlığı üzerinde bulunan sabit platformlar için de geçerli olduğu belirtilmiştir. Protokolün 1. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Sabit Platform”, tabii kaynakların araştırılması veya işlenmesi veya diğer ekonomik gayelerle deniz yatağına daimî surette bağlanmış (demirlenmiş) bulunan suni ada, tesis veya yapı anlamına gelmektedir.

Protokolün 2. maddesine göre, herhangi bir şahıs, kuvvet kullanarak veya

tehditle veya herhangi bir korkutma şekli ile bir sabit platforma el koyar veya bunun kontrolünü ele geçirirse, bir sabit platformda bulunan bir şahsa karşı, bu platformun güvenliğini, tehlikeye sokması muhtemel bir şekilde, şiddet hareketinde bulunursa, sabit bir platformu tahrip eder veya güvenliğini tehlikeye sokabilecek şekilde zarar

121 http://www.imo.org, 28.07.2009

63 verirse, sabit bir platformu, tahrip edebilecek veya güvenliğini tehlikeye sokabilecek bir cihaz veya maddeyi herhangi bir surette sabit platforma yerleştirir veya koydurtursa veya bunlara teşebbüs edilmesi münasebetiyle bir kimseyi öldürür veya yaralarsa suç işlemiş kabul edilir. Eğer bir şahıs belirtilen suçları işlemeye teşebbüs ederse, bu nev’i suçlardan birini işleyen kimseyi azmettirir veya suç ortağı olursa yine suç işlemiş sayılacaktır.

Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme’nin 5 inci maddesine göre bu tür suç işleyenleri, akit devlet, uygun cezalarla cezalandıracaktır. 123

D. Kıta Sahanlığı Üzerinde Deniz ile İlgili Bilimsel Araştırma Yapılması