• Sonuç bulunamadı

D- Kişinin Hayat Alanının Korunması

2. Kişinin Gizli ve Özel Hayatı

Hayat alanlarından özel ve gizli hayatın tarif ve kapsamlarının belirlenmesi, bu iki alanın iç içe geçmesi sebebiyle oldukça zor bir konudur. Burada, söz konusu hayat alanlarını birbirinden ayıran ince bir sınır bulunmaktadır. Bu sınır, şu şekilde tarif edilebilir: Gizli hayat alanında esas olan, kişinin sır olarak kalmasını

93

Hatta, kişi hakkında ortak yaşam alanıyla sınırlı kalmak kaydıyla araştırma yapılabilmesi, bilgi ve haber toplanabilmesi mümkündür (Bkz. Tandoğan, s. 27; Tüfek, s. 30). Buna karşılık, Avşar/Öngören kişinin kamuya açık alandaki özel hayatını yaşarken, bunu başkalarından gizleme gereği duymasa dahi, bu alana müdahalenin sınırlı olduğu ve burada geçen olayların ve yapılan faaliyetlerin sürekli olarak izlenemeyeceği görüşündedir. Mahkeme kararlarıyla desteklenen bu görüşle ilgili olarak bkz. Avşar, Zakir/Öngören, Gürsel, Radyo ve Televizyon Hukuku, 2. Baskı, Ankara, 2003. Bu konu ayrıca “Basın Yoluyla Kamuya Açık Hayatın İhlali” kısmında ayrıntılı olarak incelenecektir.

94

Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 419; Tandoğan, s. 27; Dural, s. 137; Dural/Öğüz, s. 126;

Serdar, s. 39; Tüfek, s. 30. Ayrıca kişinin mahrem olmayan, kamuya açık olan alanının da kimi

hallerde korunması söz konusu olmaktadır. Bkz. Uzeltürk, s. 3. Makul özel alan beklentisinin sonucu olarak karşımıza çıkan bu koruma, çalışmanın “Uluslararası Alandaki Gelişmeler” başlığı altında özel olarak ele alınacaktır.

istediği olay ve faaliyetleri kimseyle paylaşmamasıdır. Kişi istisnaen, sırlarını birtakım kişilerle paylaşmayı arzuladığı takdirde, bunu ancak çok yakından tanıdığı ve sırlarını başkalarına açmayacağına güvendiği çok az sayıdaki yakınıyla paylaşır. Bu duruma, müvekkilin avukatına duyduğu güven nedeniyle sırlarını onunla paylaşması uygun bir örnek oluşturur. Buna karşılık, kişinin özel hayat alanında durum biraz daha farklıdır. Özel hayat alanında güvenilen belirli sayıdaki kişilerin, kendilerine açıklanan sırları başkalarıyla paylaşabilecekleri riski, sır sahibi tarafından her zaman göz önünde tutulmaktadır95. Bu nedenle, gizli hayat alanında paylaşılan sırların evleviyetle (a fortiori) korunması düşüncesi yaygın olarak geçerliliğini korur.

Özel hayat ile gizli hayat alanının kapsamı arasındaki farkın açıklanmasındaki zorluk, her somut olayda sır sahibinin konumunun ve bulunduğu durumun değişiklik göstermesine bağlanabilir96. Günay’ın da belirttiği gibi “Kişinin özel

yaşam alanını, bu denli ayrıma tabi tutmak, somut olayla karşılaştırdığımızda, farklılık gösterebilir. Hangi olayın veya şeyin gizli, özel veya ortak alana girdiğinin belirlenmesi, zamana, yer ve kişiye göre yer yer farklılıklar gösterebilir”97. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde daha ayrıntılı olarak ele

alınacağı gibi98, bu durum en çok topluma mal olmuş kişilerde göze çarpmaktadır. Zira bu kişiler toplumda ne derece tanınmışlarsa, özel veya gizli hayatlarının o kadar daraldığı kabul edilmektedir. Ancak kişi, toplum tarafından ne kadar iyi tanınırsa tanınsın, herkes gibi o da gizli ve özel hayat alanlarının kendisine sağladığı korumadan yararlanma hakkına sahiptir. Bu nedenle, ister tanınmış bir kişi olsun ister olmasın, sıfatı veya konumu ne olursa olsun her birey, hukukun korumakla yükümlü olduğu kişilik hakkına dayanarak başkalarından gizli ve özel hayatına saygı gösterilmesini isteyebilir.

95

Örneğin özel hayat sahibinin evlilik törenine katılan davetlilerin, tören hakkında başkalarıyla konuşmaları, anlatımlarda bulunmaları olağandır. Ancak bu tür olayların kamuya açıklanması hukuka aykırılık taşır. Bkz. Kılıçoğlu, Hukuksal Sorumluluk, s. 90, 93.

96

Helvacı, s. 65; Dutertre, Gilles, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarından Örnekler, Ankara, 2007, s. 287.

97

Günay, s. 98. Bu konu çalışmada “Basın Yoluyla Hayat Alanının İhlali” başlığı altında ayrıntılı olarak incelenecektir.

98

Esasen, özel hayat ve gizli hayat alanları kapsamında korunan sırların birbirinden farkı yoktur. Her ne kadar özel hayat ve gizli hayat kavramları hukuksal açıdan farklı şekilde tanımlansalar da, nitelikleri icabı iç içe geçen bu her iki alana da yapılan izinsiz bir müdahale, hukuken korunan ortak yarar olan kişilik hakkına yönelik bir ihlali oluşturacaktır. Bu nedenle, söz konusu iki hayat alanının birbiriyle karışması ve birleşmesinde bir sakınca görülmemekle birlikte, burada asıl önemli olan husus, bu alanlar kapsamındaki kişisel sırların öğrenilmesi ve başkalarına duyurulmasının olayda kişilik hakkına bir tecavüz oluşturup oluşturmayacağıdır99.

b) Kişinin Gizli ve Özel Hayatı Kapsamında Korunan Varlıklar

Gizli hayat alanı kapsamında koruma altına alınan varlıklara örnek olarak; kişinin düşünceleri, inançları, hisleri, sağlığı, aile ilişkileri, günlüğü, kişisel not defteri, kişiye özel mektuplar, anılar, sırlar, resimler, fotoğraflar, filmler, hesap ve iş defterleri, planları vb. verilebilir. Keza Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 12.7.1972 tarihli kararında100 da “Mektup, hatıra, sırlar üzerinde sahiplerinin

mutlak nitelikte hakları vardır; bunların, yazanın muvafakatı bulunmadan yayınlanması şahsiyet haklarına tecavüz teşkil eder” ifadesi yer almaktadır.

Kişinin meslek, sanatıyla ilgili ve ticari sırları da onun kişilik hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Bu değerler parasal sonuçlar doğurduklarından, doktrindeki çoğu yazar tarafından ayrı bir başlık altında incelenmektedir. Söz konusu sırlar, bir işletmenin, tacirin ya da meslek adamının üretim, yönetim, işletme, sevk, idare, planlama, ticaret sırları olabileceği gibi defter, hesap, kredi kaynakları, müşteri portföyü, ağ bağlantıları, teknik sırlar vb. bilgileri de olabilir. Sır sahibinin izni olmaksızın üçüncü kişilerin bu sırlara erişip öğrenmesi; örneğin faturaları incelemesi, bir lisans sözleşmesinin fotokopisini alması, ambalajlama, paketleme ve standardizasyon şekillerini öğrenmesi veya bunları taklit etmesi, bir

99

İmre, Şahsiyet s. 153.

100

Yarg. 4. HD. 12.7.1972, E. 4021, K. 6821. İlgili karar için bkz. Özsunay, Gerçek Kişiler, s. 142.

sır ya da mahremiyet niteliği taşımayan katalogların taklidi vb. davranışlar kişinin meslek ve ticaret hayatına ilişkin sırlarının dışarıya ifşası anlamına gelir101.

Yukarıda örneklendirilen sırların hangi hallerde gizli hayat alanı içinde değerlendirileceği ise, uygulamada tereddüt konusu olmaktadır. Zira bazı meslek ve ticaret alanlarında ekonomik durumun göstergesi niteliğindeki bilgilerin toplanması ve bunun için kimi araştırmalar yapılması zorunludur. Bu sebeple, bir kimsenin ticari ve ekonomik alandaki başarı ya da başarısızlıkları veya bir ticari işletmenin yine aynı alandaki durumu hakkındaki bilgiler gerçeği yansıttığı sürece gizli alan içinde değerlendirilemez. Buradan da anlaşılacağı üzere, mesleki ve ticari faaliyetlerin tümü gizlilik alanına dahil değildir. Nitekim, bankaların kredi başvurusunda bulunan kişilerin ticaret ve endüstri alanındaki faaliyetleri, borç ödeme yetenekleri, üretim ve satış kapasiteleri hakkında bilgi toplamaları102 veya ülke konsolosluklarının vize başvurusunda bulunanların mesleki veya ekonomik durumunu gösteren kimi belgeler istemeleri bu duruma örnek gösterilebilir. Ne var ki, ticari hayatta ve diğer istisnai durumlarda karşılaşılan bu tür zorunluluklar dışında, mesleki ve ticari sırların yine kişinin gizli hayat alanı kapsamında korunması gerektiği kabul edilmektedir. Bu sebeple, banka ve konsolosluk çalışanlarının öğrendikleri bu bilgileri açıklamaktan kaçınmak yükümlülükleri bulunmaktadır.

3. Kişinin Gizli ve Özel Hayatına Tanınan Hukuki Koruma