• Sonuç bulunamadı

GRAFİKLER LİSTESİ

1.1. Kişilik Kavramı ve Özellikler

19’ uncu yüzyılın sonralarından itibaren örgüt ve örgütsel davranış konularında araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Genel olarak örgütsel performansı olumlu ve olumsuz yönlerde etkileyen faktörler ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Örgütlerin sosyo-mekanik sistemler olmaları sebebiyle insan faktörü hemen hemen tüm araştırmalarda örgütsel performansı belirleyen ve doğrudan etkileyen kilit faktör olarak su üstüne çıkmıştır.

İnsan, anlaşılması kolay bir canlı değildir. İnsandan insana, hatta toplumdan topluma bir takım düşünce, davranış ve yaklaşım farklarının dogması önlenememektedir. Kapalı kutu olarak nitelendirilen insanın, duygu, düşünce ve davranışlarını etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak maksadıyla bugüne kadar yapılan araştırmaların bulgularını, bütün insanlar için genellemek mümkün değildir. Çünkü her insan, çevresindeki farklı şeyleri algılar, farklı düşünür, farklı yeteneklere sahiptir ve farklı reaksiyon gösterir (Zel, 2000: 325). İnsan, "bireysel" bir yaratıktır. Ona bu bireyselliğini kazandıran özellikler "kişilik" denen, onun kendisi ve çevresiyle, başkalarına benzemeyen kendine özgün biçimde geliştirdiği ilişkilerin yapısıdır. Bir diğer ifade ile kişilik, bireyin belirgin, değişmeyen ve tutarlı olan özelliklerinin tümünü ifade eder (Demir, 2002: 65).

Latincede “kişilik” anlamına gelen “persona” kelimesi, antik tiyatroda “oyuncu maskesi” ne verilen isimdir. Hofstaetter (1980)’e göre bu maskelerin sahip olduğu

bazı özellikler, günümüzde kullandığımız “kişilik” kelimesinin içeriğiyle şaşırtıcı benzerlikler göstermektedir.

● Bu maskeler oyun boyunca değişmeyen bir yüz ifadesine sahiptir, ● Sayıları bir düzine kadar tipik yüz ifadesi ile sınırlıdır,

● Seyircide her maskeyle ilgili olarak oyuncunun yapacakları ve becerileri hakkında beklentileri vardır,

● Maskesine, oyuncuyu günlük yaşamın koşulları içinden, sadece bireye özgü bir varlığın içine çekme olgusunu da sembolize etmektedir.

Sayılan özelliklerde de çıkartılabileceği gibi kişilik bireye özgü, çok değişken olmayan, belirli bir konuda söz konusu bireyin ne şekilde davranış göstereceği konusunda tahminlere olanak veren özellikler bütünü olarak tanımlanabilir. Daha ayrıntılı tanımlar, psikoloji bilimindeki çeşitli yaklaşım ve okullara göre değişmektedir.

Antik tiyatroda maskelerin sayısı her ne kadar sınırlı olsa da, konunun ayrıntısına inildiğinde, insanlar arasındaki kişilik farklılıklarının sayılamayacak kadar çok olduğu görülecektir. Bir insanın kişiliği ile ilgili yargılar (örn: bireyin ne derece enerjik, zeki, güvenilir, cesur, bağımsız v.b. olduğu), diğer bireylerce, söz konusu bireyin çeşitli durumlar karşısındaki davranış ve tutumları, değer yargıları, yaşam hedefleri gibi gözlemlenebilir ya da bilgi edinilebilir özelliklerine dayanarak oluşturulmaktadır (Tınar, 1999: 92).

Gerçekte kişiliğin bir yanı, insanın öteki kişilerle ilişkilerinde aldığı tavır, gösterdiği davranış, başka bir deyişle taktiği maskedir. Çevresiyle sürekli ilişkide olan insan, çoğu kez duygularına, düşüncelerine, tutum ve davranışlarına olduğundan değişik biçim vermeye çalışır. Kimi insanda bu durum süreklidir; kimisi yerine göre değişik görünmek ister. Böylece sürekli ya da zaman zaman takılan maskenin arkasına sığınarak, insan kendisini istediği ya da istendiği gibi göstermeye çabalar. O halde kişilik kavramı, bireyin başkalarıyla kurduğu ilişkilerdeki tepkiyi ve kendisini gösterme biçimini de içermektedir (Köknel, 1995: 26).

Uzun yıllardır kişiliğin tam ve tek bir tanımı üzerinde anlaşma sağlanamamıştır. Bu anlaşmazlıkların kaynağını, temel ve davranış bilimlerinin konuya farklı açılardan yaklaşmaları oluşturmaktadır. Çoğu davranış bilimciler

kişiliği sosyal başarı (iyi, popüler vb.) ile bir tutma eğiliminde olmuş ve kişiliği, tek ve baskın bir özellikle tarif etmişlerdir. Örneğin; güçlü, zayıf ve popüler gibi. Böyle düşünüldüğünde, kişilik izahı için 4000’den fazla kelime kullanılabilir.

Buna karşılık psikologlar ise kişilerin özelliklerinin sadece bir bölümünü alarak olaya sıfatsal bir yaklaşımla bakmışlardır. Bireyi diğer bireylerden ayıran zihinsel, duygusal ve davranışsal özellikler olarak tanımlamaktadırlar. Bunlara göre kişilik, bireyin özel ve ayırıcı davranışlarını içermektedir. Özeldir, çünkü bireyin sıklıkla yaptığı ya da en tipik davranışlarını temsil eder. Ayırt edicidir, çünkü bu davranışlar kişiyi başkalarından ayırır. Bir toplumdaki insanların hemen hemen aynı olan birçok yanları vardır. Kişiliğin incelenmesinde bireyin başkalarından hangi noktalarda ayrıldığı önem kazanmaktadır (Morgan, 1998: 311).

Kişilik, bireyin birkaç niteliğine dayanan bir şey değil, bireyin tüm niteliklerini ve bunların etkileşimini içerir. Bu etkenler, bireyin fiziksel, zihinsel, duygusal yapısı, güdüleri, yaşantıları, alışkanlıkları, çevresi, çevresinde kendisine açık olan olanakların tümü ve bunların karşılıklı etkileri ile birlikte bir sistem olarak bireyin kişiliğini etkiler. Kişilik yapısı olarak bireyin davranışları, ne düşündüğü, neler hissettiği, ne söylediği ve ne yaptığı bu etkenlerden etkilenmektedir (Özgüven, 1992: 1).

Aslında kişilik ilk etapta tanımlanamayacak kadar zor ve soyut bir kavramdır. Kişilik, içeriği geniş olan bir kavramdır. Kişilik, insanın ilgilerinin, tutumlarının, yeteneklerinin, konuşma tarzının, dış görünüşünün ve çevresine uyum biçiminin özelliklerini içerir. Bununla birlikte, kişilik bireye özgü, uyumlu bir bütündür. Öyle ki, bir insana ilişkin her nitelik, o insanı anlamada ipucu verir. Onun belleği, dış görünüşü, konuşma tarzı, tepki hızı, insanlara, doğaya ya da makinelere karşı ilgi duyması vb. özelliklerinin tümü o insanın kişiliğini tanımlamada önemlidir. Bütün bu özellikler bireye özgü uyumlu bir bütün oluşturur. Kişilik adı altında onu diğer bireylerden ayırıcı bir niteliğe bürünmüş olur (Baymur, 1994: 253).

Her insanın davranışını şekillendiren bir yasam tarzı vardır. Bu tarz tamamen bireyin kişilik özellikleriyle şekillenmiştir. Kişilik kavramı, bir insanı diğerlerinden ayıran özelliklerin tümünü, çevresine uyum sağlamak için geliştirdiği davranış biçimini belirtir. Her insan belli durumlarda, önceden kestirilebilen belli tutumlar

takınır. Olaylar karsısında belli duygusal tepkiler gösterir ve kendine özgü davranış sergiler. Başka söyleyişle, kişilik, insanın duygu, tutum ve davranışlarının örgütlenmiş, kalıplaşmış, alışkanlık haline gelmiş bütünüdür. Kişilik çizgileri uzun sürede biçimlendiği için kolay değişmez. Kişilik, bireyin çevresiyle sürekli etkileşimi ve uyum çabası sonucu oluşur. İste bütün bu özellikleriyle kişilik için çok çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlardan bazıları aşağıya çıkartılmıştır. Kişilik, büyük oranda kalıcı ve kişinin diğerlerinden ayrı düşünce tarzı, davranış ve belirli şartlara uyumunu belirleyen duygusal yanıdır (Laik, 2003: 42). Kişilik, kişinin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılanmış bir ilişki biçimidir (Cüceloglu, 1994: 404). İnsanların diğerlerini etkileme biçimi, kendilerinin ölçülebilir iç ve dış yapılarını anlama biçimi ve kişi durum etkileşimidir (Luthans, 1992: 85). Bir insanı objektif ve sübjektif yanlarıyla diğerlerinden farklı kılan duygu, düşünce, tutum ve davranış özelliklerinin tümüdür (Köknel, 1984: 21). Bir bireyin zihinsel ve bedensel özelliklerinde görülen farklılıklar ve bu farklılıkların kişinin davranış ve düşüncelerine yansıyış biçimidir (Erdoğan, 1997: 255).

Kişilik, hem oluşum hem de içerik öğelerini bir arada taşıyan, aynı şekilde hem değişime, hem de kararlılığa olanak tanıyan karmaşık ve dinamik bir sistemdir (Onur, 1991: 119).

Konuyla ilgili en kapsamlı tanımlamayı ise çağdaş ruh bilimcilerden G. Allport yapmıştır. Allport kişiliği, kişinin kendine özgü düşünce, davranış ve his kalıbını üreten psikolojik sistemin insan içindeki dinamik bir organizasyonu olarak tanımlamıştır (Binbaşıoğlu, 1983: 19).

Kişilik; bireyin bakış, konuşma, düşünme, hissetme şekilleri, sevdiği ve nefret ettiği şeylerle, becerileri ve ilgilendiği şeyler, ümit ve arzularıdır. Kişilik en basit tanımı ile insanın tüm kendisidir (Ceylan, 1998: 24).

Kişilik, bir insanın duyuş, düşünüş, davranış biçimlerini etkileyen etmenlerin kendine özgü görüntüsüdür. Devamlı olarak içten ve dıştan gelen uyarıcıların etkisi altında olan kişilik, bireyin biyolojik ve psikolojik, kalıtsal ve edinilmiş bütün yeteneklerini, güdülerini, duygularını, isteklerini, alışkanlıklarını ve bütün davranışlarını içine alır. Kısaca, kişiliğin oluşmasında insanın doğuştan gelen kalıtımsal özellikleri ve içinde yer aldığı çevrenin etkisini bir arada görmek

mümkündür. Buradan, çevrenin etkisini dikkate alarak, kişiliğin sadece bireye özgü özellikleri değil, belirli ölçüde içinde yaşanılan insan topluluğunun, belirli ölçüde de tüm insanlarda ortak bazı özellikleri yansıttığı sonucu çıkartılabilir.

Genetik özellikler ve çevresel etkenler insanın kişiliğini şekillendirdiği için, her insanın kişiliği bir diğerinden farklıdır. Kişiliğinde farklılık gösterdiği ölçüde de yeteneği farklılaşmaktadır. Kimi insan, zekâsı ölçüsünde teknik yeteneğe sahip olabilir. Bir başkası kişilik yapısı özelliği olarak başka insanlarla iyi iletişim kurma yeteneğine sahip olabilir. Kişilik, bir kişinin tüm özelliklerini yansıtan ve doğumdan ölene kadar devam eden bir süreçtir. Kişiliğin bir süreç içinde oluştuğu ve bu süreçte eğitim, deneyim ve öğrenmenin önemli bir rol oynadığı görülür.

Kişilik, bir kişiyi öbüründen ayıran bütün çizgiler ve niteliklerdir (Şemin, 1992: 95). Bu yüzden kişilik özeldir, ayırt edicidir. Kişiliğin bir diğer özelliği, davranışların tutarlılığı ve devamlılığı ile ilgili olmasıdır. Başka bir deyişle kişilik, belli uyaranlara karşı bireyin topluma uyum sağlamak amacıyla geliştirdiği düzenli ve sürekli davranış örüntüleridir. Ayrıca kişilik nispeten kalıcı özellikler göstermekle birlikte, bağlamsal koşullara göre evrimleşen dinamik bir süreçtir. Kişilik, tamamlanmış bir olgu değil, sosyal etkileşime bağlı olarak gelişen uzun erimli bir süreçtir (Aydın, 2000: 70).

Kişilik, insanın konuşma, düşünme, hissetme, olaylara ve insanlara bakış şekillerliyle, doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı, onu diğer insanlardan ayıran özelliklerin tümünün oluşturduğu bütündür (Güney, 2000: 256). Kişilik, belirli bir bireyin zihinsel ve bedensel özelliklerinde görülen farklılıklar ve bu farklılıkların kişinin davranış ve düşüncelerine yansıyış biçimi olarak da tanımlanabilir (Erdoğan, 1997: 236). Diğer bir ifade ile kişilik, bireyin diğer bireylerden ayırt edilmesini sağlayan ve onu diğerlerinden farklı kılan özelliklerin oluşturduğu tutarlı bir bütündür.

Kişilik, bireyin tüm davranışlarının bireye özgünlüğünü belirleyen, içeren, psikolojik örüntü olarak tanımlanabilir. Kişilik dinamik bir bütünlük olarak bireyin fiziksel ve toplumsal çevresine tepkilerinin birikimi ile gelişmektedir. Yani bireyin yaşamında etkili olmuş ya da olmakta olan tüm etmenlerin sonucudur (Özoğlu, 1982: 74).

Kişilik, kavram olarak "bireyin yaşama biçimi" seklinde tanımlanabilir. Ancak bu yaşama tarzının içinde birçok özellik, bilinen veya bilinmeyen kimi birinci kimi ikinci derece olmak üzere birçok boyut mevcuttur. Bunlar içerisinde yetenek, zeka, eğitim, duygu, neşe, keder, öfke, inanç, arkadaşlık, gelenekler, toplumsallık, çıkarcılık, ahlak, konuşma şekli, sorumluluk, kültür, içtenlik, konuşkanlık, kıskançlık, sinirlilik gibi örnekler verilebilir. Kişilik, insanın doğumundan ölümüne kadar devam eden dinamik bir süreçtir. Bu bakımdan yaşayan her insanın bir kişiliği vardır (Zel, 2000: 326).

Bu tanımlardan yola çıkarak kişilik, düşünceye, objelere ve çevredeki insanlara yanıtta davranış kalıbının temelini oluşturan, kişilere özgü sabit kalan ve büyük oranda değişmeyen özellikler bütünüdür diyebiliriz.