• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM KONKORDATO ĠLE ĠLGĠLĠ YENĠ YAPILAN DÜZENLEMELERĠN

2. YENĠ DÜZENLEMELERE GÖRE KONKORDATO SÜRECĠ

2.6. Kesin Mühlet

ĠĠK. 289. Maddesine göre, Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir.

Kesin mühlet hakkında bir karar verilebilmesi için;

 Mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruĢmaya davet eder.

 Geçici komiser, duruĢmadan önce yazılı raporunu sunar ve mahkemece gerekli görülürse, beyanı alınmak üzere duruĢmada hazır bulunur.

 Mahkeme yapacağı değerlendirmede, itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır.

Konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının mümkün olduğunun anlaĢılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da aynı gerekçeler ile uzatma talebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüĢü alınır. Her iki hâlde de uzatma talebi kesin mühletin sonra ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, Mahkeme, varsa aĢağıda oluĢumu belirtilen alacaklılar kurulunun da görüĢü alınır.

Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder.

Mahkeme, ‘kesin mühlet’ hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir ‘Kesin

mühlet’ hakkında bir karar verilebilmesi için, mahkeme borçluyu ve varsa

konkordato talep eden alacaklıyı duruĢmaya davet eder. Konkordato mühleti verilmesi, bir çekişmesiz yargı işi olduğundan (HMK. mad. 382/2-f-6), asliye ticaret mahkemesi basit yargılama usulünü uygulayarak konkordato mühleti tayin eder.

Geçici komiser, duruĢmadan önce yazılı raporunu sunar ve mahkemece gerekli

görülürse, beyanı alınmak üzere duruĢmada hazır bulunur. Mahkeme yapacağı değerlendirmede, itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır.

Konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının mümkün olduğunun anlaĢılması hâlinde, Mahkemece borçluya verilen bir yıllık kesin mühlet kararnın etkilerini doğurabilmesi için ilân edilmesine veya ilgililere duyurulmasına gerek yoktur. Kararla birlikte, mühletin etkileri kendiliğinden ortaya çıkar.

Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da uzatma talebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüĢü alınır. Her

iki hâlde de uzatma talebi kesin mühletin sona ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kurulunun da görüĢü alınır.

Bir yıllık kesin mühlet, geçici mühlet içinde verildiğinden, kararın verildiği tarihten baĢlayacaktır. Bir yıllık mühletin baĢlaması için, geçici mühletin sona ermesi beklenmez ya da geçici mühlette geçen süre, bir yılın hesabına dahil edilmez (Uyar:2019,:289).

Bunun yanında, (…) kesin mühletin altı aya kadar uzatılması (…) ifadesinde geçen «altı aya kadar» vurgusu, en fazla altı aylık bir uzatma süresinin verilebileceğine iĢaret etmektedir.

Konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının mümkün olmadığının anlaĢılması hâlinde ise; tüm ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına ve tüm davacılar yönünden konkordato komiserlerinin görevine son verilmesine karar verilerek davacı borçlunun iflasına karar verilir.

Bu konunun daha iyi anlaĢılması için aynı konuda Ġlk Derece ve Ġstinaf Mahkemesi Kararlarını örnek olarak verebiliriz; Ġzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/01/2019 tarih, 2018/1235 Esas ve 2019/52 sayılı Kararında; “(…) Davacı gerçek kiĢiler yönünden konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının konkordato talep eden davacı Ģirketler tarafından sunulan konkordato ön projesinin baĢarıya ulaĢmasına bağlı olduğu, diğer davacı Ģirketlerin borçları ödendiği takdirde söz konusu Ģirketler lehine kefalet veren gerçek kiĢi borçlularında konkordato kapsamındaki borçlarının ödenmiĢ ve tasfiye edilmiĢ olacağı bu durumda davacı Ģirketler yönünden konkordatonun baĢarıya ulaĢması mümkün görülmediğinden davacı gerçek kiĢiler yönünden de konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının mümkün görülmediği, her iki gerçek kiĢi yönünden de iflas kararı verilmesine iliĢkin yasal koĢulların oluĢmadığı, incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaĢılmıĢ, davacı Ģirketler ile davacı gerçek kiĢiler yönünden kesin mühlet verilmesi talebi ile konkordato taleplerinin reddine, mahkememizce konulan ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına ve geçici konkordato komiser heyeti ile geçici konkordato komiserinin görevine son verilmesine karar vermek gerekmiĢtir. (…).” Denilmektedir.

Ancak yukarıda anılan Ġzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/01/2019 tarihli ve 2018/1235 Esas - 2019/52 Karar sayılı kararına karĢı Ġstinafa gidilmesi sonucu, Ġzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 29.03.2019

tarih ve 2019/663 Dosya , 2019/691 Karar Numaralı Kararında; “ (…) Mahkeme dosyası ve Dairemizin daha önceki uygulamaları birlikte değerlendirilerek; mali konularda uzman kiĢilerce oluĢan komiserlerin varmıĢ olduğu sonuçlar itibariyle davacıların konkordato taleplerinin yerinde olduğu ve tasdiki halinde projenin uygulanabileceği belirtilmiĢ olmasına rağmen mahkemece bu konuda uzmanlarından rapor alınmayarak, hakimlik bilgisi de mali konularda değerlendirmeye yetmediğinden, ayrıca iflas yönünden konkordato da belirlenen rayiç değerlerin güncel ve iflas kararlarına özgü yöntemle denetlenmeden sonuca varılmasının kanuni dinlenme hakkı ve usul kurallarına uygun görülmemiĢtir.

Bu nedenle tüm davacılar yönünden davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, yukarı da belirtilen Ģekilde yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesine, konkordato komiserlerinin vardığı sonucu da tartıĢıp değerlendiren bir uzman heyet raporu alınıncaya kadar önceki tarihli tedbir kararlarının devamına, kararının kaldırıldığının HMK 289. maddesi gereğince mahkemece ilanına, ayrıca aynı hüküm gereğince usul ekonomisi ilkesi gereği ilgililere tebliğine gerek olmadığına, davada birden çok davacı olmasına rağmen projenin tek olması, alacaklıların çoğunlukla aynı kiĢiler olması dolayısıyla değerlendirmenin tek taraf gibi yapılacak olması karĢısında kamu düzenine iliĢkin olan usul ekonomisi ilkesi nazara alınarak ve de talep edenlerin davayı açmaktaki durumları dikkate alınarak usul ekonomisi ilkesi gereğince komiser heyetine takdir edilen ücretin mahkemesince yeniden değerlendirilmesine, karardan bir örneğinin derhal iflas Müdürlüğüne ve Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne bildirilmesine, ilgililerin diğer istinaf talepleri yönünden verilen karar içeriği nazara alınarak Ģu aĢamada karar verilmesine yer olmadığına dair HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince, zmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/01/2019 tarihli ve 2018/1235 Esas - 2019/52 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASI (…)” yönünde karar VerilmiĢtir.”

Müteselsil kefil olan olan gerçek kiĢinin Konkordato talebi ile ilgili olarak Ġstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. hukuk dairesi 21/03/2019 tarihli 2019/17 Esas 2019/512 Kararında; “(…) Müteselsil kefalette alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taĢınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Konkordato talebine eklenecek belgeler ĠĠK „nun 286. maddesinde düzenlenmiĢtir. Tacir olmayan bir borçlunun da, malvarlığının durumunu gösterir belgeleri konkordato talep dilekçesi ve ön proje ile mahkemeye sunması gerekir. Borçlu, malvarlığı durumunu

açıklığa kavuĢtururken, kefalet borçlarını ve verdiği rehinleri de bildirmelidir. Adi borçlu ( tacir olmayan) ayrıca alacaklılarının bir listesini vermeli ve bu alacaklıların kimliği ile alacaklarının miktarını ve vadelerini belirtmeli, baĢlatılmıĢ icra takipleri varsa bunların dökümünü yapmalı, bu icra takiplerinin hangi icra dairesinde, hangi miktar üzerinden ve ne zaman baĢlatıldığı açıklığa kavuĢturulmalıdır. Konkordato talebiyle birlikte ibrazı öngörülen bir diğer belge de , ön projede yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karĢılaĢtırmalı olarak gösteren tablodur.

Somut olayda, konkordato talep eden gerçek kiĢinin iddiası, ortağı olduğu dava dıĢı Ģirketlerden 4 adedinin Ġflas erteleme süreci içinde bulundukları, yargılamaların devam ettiği ve kefil olduğu borcu ödeyecekleri ve bu Ģekilde kendisinin kefil olarak sorumlu olduğu borçları ödemek zorunda kalmayacağıdır. Geçici komiser raporunda ifade edildiği ve aksinin iddia veya ispat edilmediği Ģekli ile de, davacı borçlu yalnızca Ģahsi borçları toplamı yönünden konkordato ön projesi düzenlemiĢ ve sunmuĢtur. Yukarıda ifade edildiği üzere, malvarlığı durumu açıklanırken, borçlunun kefalet borçlarını da bildirmesi gerekir. Davacının iddiası, ĠĠK 285 vd düzenlemeye uygun değildir. Yasa koyucu, kefaletten kaynaklı borçlar yönünden bir ayrım yapmamıĢtır. Kaldı ki, TBK „nın ifade edilen düzenlemelerinde de, müteselsil kefalette alacaklı, borçluyu takip etmeden kefili takip edebilir. ĠĠK 286/1-a bendinde, borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiĢ olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılarına ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut baĢka bir yöntem kullanarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi, konkordato talebine eklenecek belgeler arasında ilk sırada yer almıĢtır. Bu anlamda, davacının kefil olduğu borçlara, ön projede yer vermemesi doğru değildir. Asıl borçlu Ģirketlerin ödeyeceği varsayımı ile kefalet borçlarına yer verilmemesi ön projenin, yasal düzenlemeler karĢısında uygulanırlığını sağlamamaktadır. Diğer yandan, geçici mühletin düzenlendiği ĠĠK „nın 287. maddesinde, 291‟nci ve 292. Maddelerin, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanacağı belirtilmiĢtir. Yasanın, 291. maddesinde, borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması, 292. maddesinde ise, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile Ġflasın açılması düzenlenmiĢtir. ĠĢ bu yasal düzenleme kapsamında, belirli Ģartların varlığı halinde,

mühletin sona ermesi beklenmeden karar verilebilmektedir. Mühletin sonuna kadar mahkemece beklenmesi gerektiğine dair yasa da bir düzenleme mevcut değildir. Mahkemece, ĠĠK „nun 287.maddesi gereğince, geçici mühlet kararı ile birlikte konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının mümkün olup olmadığının incelenmesi amacıyla geçici konkordato komiseri görevlendirmiĢtir. Konkordato geçici komiser heyeti tarafından ayrıntılı Ģekilde belirtildiği üzere, konkordato talebinin davacının tüm borçlarını kapsamadığı, talebin yasaya uygun olmadığı, borçlunun gösterdiği kaynaklara göre konkordatonun, konu edilen ve konu edilmeyen borç için baĢarı Ģansının bulunmadığı belirtilmiĢtir. ĠĠK 289 /3.fıkrada, konkordatonun baĢarıya ulaĢmasının mümkün olduğunun anlaĢılması halinde borçluya kesin mühlet verileceği ifade edilmiĢtir. Somut olayda ise, kıyasen uygulanması gereken ĠĠK „nun 292/1-b bendi gereğince, konkordatonun baĢarıya ulaĢamayacağı anlaĢıldığından mahkemece davanın red kararında bir isabetsizlik görülmemiĢtir.(…)” denilmektedir.