• Sonuç bulunamadı

2. TURİZM DESTİNASYONLARI

2.4. Turizm Destinasyonlarının Sınıflandırılması

2.4.1. Kentsel Turizm Destinasyonları

Kentsel turizm destinasyonlarını açıklayabilmek için öncellikle kent ve kentsel mekân kavramlarını açıklamak yerinde olacaktır. Kent kavramının Güncel Türkçe Sözlük’teki isim anlamı; “şehir, nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı, site”dir (TDK, 2019). Kentsel mekân tanımlamaları ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte; nüfus eşiği, nüfus yoğunluğu, yerleşim alanlarının bitişikliği, politik durum, tarım dışı mesleklerde nüfusun oranı ve belirli hizmet veya faaliyetlerin varlığı gibi değişkenlerden bir ya da birkaçı kullanılarak tanımlanmaya çalışılmaktadır (Hugo, Cahmpion ve Lattes, 2001). Kentler, farklı sınıflardan ve gruplardan insanların bulunduğu, kültürel çeşitliliklerin, değişik yaşam biçimlerinin sergilendiği, görece geniş bir coğrafi bir alana sahip, nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu mekânlardır. Kentsel mekânlar; olayların geçtiği bir yer ya da insanların yöneldiği şeyin ötesinde, karşılıklı olarak, bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde toplumsal olarak üretilmektedir.

Kentlerin oluşumu insanın mekânı biçimlendirme çabasının sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanın kentlileşmesi ise mekânın insanı biçimlendirmesine yol açmıştır. 19. yüzyıldan itibaren sanayileşmenin hızlı bir biçimde yerleşim alanları ile yakın çevresinde veya doğal kaynakların bulunduğu alanlarda sanayi tesisleriyle varlık göstermeye başlaması, söz konusu alanlarda değişimi beraberinde getirmiştir. Sanayi bölgelerine göç, artan nüfus ve söz konusu nüfusun fiziksel ve sosyal gereksinimlerini, isteklerini karşılama amaçlı açılan işletmeler söz konusu mekânlarda çehreyi değiştirmiştir. Söz konusu bu durum ise demografik, sosyal, kültürel ve siyasal süreçleriyle kentleşmeyi beraberinde getirmiştir. 1980’li yıllardan itibaren kentlerde yaşanan gelişim ve dönüşümlerde ulus ötesi ilişkilerin etkisi belirgin biçimde ortaya

74

çıkmış, ilişkilerin rolüne yapılan vurgular belirgin biçimde artmıştır. Sosyologlar uzun yıllar boyunca sosyal bir grup olarak kenti, köy/kır topluluğunun karşıtı olarak görmüşlerdir. Ancak kentsel mekânların kırsal mekânlara dayalı açıklamaları yeni kent oluşumlarını açıklamada yetersiz kalmıştır. Castells (1977), kentsel alanın kıstaslarının tarihsel yönden göreli olduğunu ve muğlaklığından (kuramsal yönden) dolayı kentsel kavramının sınırlarını çizmenin gerekliliğine yönelik kuşkuları bulunduğunu ifade etmiştir. Kentsel mekânların sınırlarının çizilmesinin; ekonomik, ideolojik ya da politik bakış açısıyla tanımlamalar yapma yoluyla olabileceğini belirtmiştir (Gottdiener, 2001). Lefebvre kenti; mekân, gündelik yaşam, sosyal ve ekonomik (üretim) ilişkileri ekseninde, deneyimlerin kazanıldığı, ilişki süreçleri ile yeniden üretilen bir mekânsal alan olarak tanımlamıştır (Aslanoğlu, 1998).

Günümüzde kentsel mekânlar; kentlilerin, küresel ziyaretlere açıklığıyla kentteki ziyaretçilerin ve turistlerin varlığı ile giderek yabancılaşmanın, yeni imajların, değişen yaşam tarzlarının, gelip geçiciliğin ve topluluk duygusundan görece yoksunluğun ya da parçalanmışlığın deneyimlendiği modernitenin mekânlarına5 dönüşmüştür. Modernitenin kentsel mekânları tümüyle şekillendirmesi, kentsel mekânların karakteristik özellikleriyle, kent sakinlerinin kültürel ve sosyal etkileşimlerini biçimlendirmesi hali hazırda devam etmektedir. Bauman (2012) katı-durağan bir moderniteden, sıvı-akışkan modernitiye geçişi tasvir etmekte, bu bağlamda kentsel mekânlar modernite ve küreselleşmenin6 etkisinde, hem “gerçek” hem de “sanal” olarak katedilebilir hale gelmektedir. Bu bağlamda turizm açısından mekânlar; aktif katılım ile ziyaret edilerek, deneyimlenmekten pasif katılım ile uzaktan, sanal olarak deneyimlenen destinasyonlara dönüşebilmektedir.

Kentsel mekânların varoluşları medeniyet tarihi kadar eskiye dayanmakta ve günümüzde uluslararası turizm hareketlerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır (Buhalis, 2000; Urban Strategy Partners, 2017). Turizm açısından kentler; ticari amaçlı

5 Modernite: Kavram köken olarak 17. yüzyıla dayanmaktadır. Endüstriyel üretimin egemen olduğu,

kentleşmenin yoğunlaştığı, bilimsel bilginin öne çıktığı, rasyonel örgütlenmenin başı çektiği manâlar bütünü olarak tanımlanmaktadır (Turan ve Aydilek, 2017, 281).

6 Küreselleşme: Dünyada farklı mekânlarda yaşayan birey, toplum ve devletlerarasındaki çevresel ilişki

ve etkileşimlerin derecesinin “karşılıklı bağımlılık” kavramı çerçevesinde artan bir eğilim göstermesidir (Bayar, 2008). Yaşamın hemen her alanında; sosyal, kültürel, ekonomik, hukuki, fiziki çevrelerin ulusal, uluslararası veya dünya ölçeğinde yürütülen faaliyetlerden, insan, bilgi, sermaye hareketliliğinin yarattığı bağlılıklar ve birbirine bağımlı bir mekânlar bütünü olma durumudur.

75

yapılan seyahatler, Antik Yunan’da düzenlenen olimpiyatlar, 14. yüzyılda hacıların Canterbury gibi kentlere ziyaretleri, 18. ve 19. yüzyılda Tarihi Avrupa Turu (Grand Tour) gibi keşif ve inceleme gezileri ile hedef varış yerleri olmuş, zenginler için eşsiz kentsel deneyimler sunmuşlardır (Karski, 1990: 15 akt., Hayllar, Griffin ve Edwards, 2008). Kentlerin sundukları fırsatlar, ziyaretçilere değer yaratan birer çekim merkezi olarak ön plana çıkmalarında etkili olmuştur. Kentler bir taraftan ekonomik gelişmişlikleri ile iş amaçlı seyahat edenlerin, bir diğer taraftan ise kentlilerin eş, dost ve akrabalarının ziyaretleri ile hedef olma özelliklerini sürdürmüşlerdir. Kentlerin ulaşım, konaklama, eğlence, boş zaman aktiviteleri açısından sundukları zengin çeşitlilik, hem ticari hem de turistik açıdan gelişmelerinde olumlu etkiler yaratmıştır. Kentlerin geçmişleri, sahip oldukları kültürel miras değerleri de kentsel mekânların bilinirliğini ve tanınırlığını arttırak, daha fazla ziyaretçi çekmelerine yol açmıştır.

Ashworth (1989, 2003) kenti, turist aktiviteleri açısından önemli bir ortam olarak tanımlayan ilk araştırmacılardan birisidir. Kentlerin turizm destinasyonlarına dönüşmelerinde geçirdikleri evrim incelendiğinde üç durumdan söz etmek mümkündür: Bunlar; eski sanayi kentlerinin canlandırılarak turizme açılması, otantik değerlerin kentlerde turizm amaçlı değerlendirilmesi ve yapay çekicilikler oluşturularak turizmin kentte geliştirilmesidir (Hayllar vd., 2008). Eski sanayi kentleri yeniden canlandırılarak, dönüştürülerek, turizme kazandırılmış, birer çekim merkezi oluşturularak, popüler kentsel turizm destinasyonları yaratılmıştır. Liverpool’daki Albert Rıhtımı (Albert Dock-İngiltere) 1846 yılında yapılmış ve yıllar boyunca ülkenin ticari yaşamına yön vermiştir. Günümüzde çevresindeki kırmızı tuğlalı evler, kafeler, restoranlar, mağazalar ve müzeler ile turistler açısından uğrak ziyaret merkezlerinden biri konumuna ulaşmıştır (Kırtıloğlu, 2017). Chicago’daki Navy Pier İskelesi (ABD) en çok bilinen örneklerden bir diğeridir. 1916 yılında yapıldığında dünyanın en büyük iskelesi konumunda olan Navy Pier; lunaparkı, kentin birçok yerinden görünen dönme dolabı ile özellikle çocukları çekmekte, restoranları, alışveriş mağazaları, kongre-fuar alanları, sanat müzesi, sinema ve tiyatro salonları ile Chicago’yu ziyaret eden eden turistlerin uğrak mekânları arasında yerini almaktadır (Demir B., 2013). Otantik değerlerin kentlerde turizm amaçlı değerlendirilmesi; yerel kimliğin, kültürel miras çekiciliklerinin kenti ziyaret edenlere ve turistlere turizm amaçlı sunulması ile gerçekleşmektedir. Yunanistan’ın Atina kentinde bulunan Plaka mahallesi, Türkiye’de İstanbul kentinde; Fatih, Üsküdar ve Eyüp semtleri, İzmir’de Kadifekale, Muğla’da

76

Saburhane mahallesindeki eski Muğla evleri geçmişten günümüze taşımış oldukları kültürel miras değerlerini turizm amaçlı değerlendiren kentsel turizm destinasyonları örneklerinden sadece birkaçını oluşturmaktadır. Sanayileşmiş ve ekonomik açıdan gelişmiş kentlerde turizm açısından yapay çekicilikler oluşturularak turizm endüstrisi güçlendirilmekte, kentsel turizm destinasyonları yaratılmaktadır. Kentlerde; uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapabilecek spor kompleksleri, müze kampüsleri, sanat merkezleri, büyük festival mekânları, çok kapsamlı eğlence merkezleri ve temalı parklar (Disneyland; Paris, California, Tokyo), kongre ve fuar alanları (Londra, Paris, Frankfurt, İstanbul, Antalya) gibi yapay çekicilikler oluşturularak turist ve ziyaretçiler söz konusu yerlere çekilmeye çalışılmaktadır.

İlgi çekici yerleri olan büyük veya küçük kentsel turizm destinasyonları içerisinde; başkentler, kültürel başkentler, büyük tarihi kentler, endüstriyel kentler, kültür ve sanat kentleri yer almaktadır. Kentsel turizm destinasyonları; iş, kongre, kültür, sanat, eğitim, sağlık, din ve incentive (özendirici, teşvik edici) etkinliklerin gerçekleştirilebildiği mekânlardır. Küreselleşme ve 21. yüzyıl politikalarının etkisiyle biçimlenen kentler, özellikle megakentler ve küresel kentler, sosyal statüsü yüksek gruplara hitap eden lüks turistik yerleri ile ön plana çıkmaktadır.