• Sonuç bulunamadı

3. TURİZM DESTİNASYONLARINDA YERLEŞİK YABANCI-YEREL HALK

3.1. Yerleşik Yabancı-Yerel Halk Etkileşiminde Bazı Temel Kavramlar

3.1.1. Göç ve Yaşam Biçimi Göçü Kavramları

Dünya genelinde göç hareketlerinin başlangıcı neredeyse insanlık tarihi kadar eski olsa da 21. yüzyıl bazı göç teorisyenlerince “Göç Çağı” olarak adlandırılmaktadır (Castles, Haas ve Miller, 2014; Sağır, 2011). Göç olayının temelinde küreselleşme süreciyle birlikte üretim faktörlerinin uluslararası bir boyut kazanması, özellikle emeğin serbest dolaşımı yatmaktadır. Modern yaşamın temellerini atan göç, uzun yıllar boyunca, geleneksel olarak yeni bir mekânda, yeni bir yaşama doğru atılan bir defalık bir adım olarak görülmüş, farklı disiplinlerce inceleme konusu yapılmıştır. Modernizm7 sonrası çok yönlü bir yapı sergileyen insan hareketlilikleri, turizm ve göç olguları arasındaki sınırları bulanıklaştırmıştır (Waller, 2018). Günümüzde hemen hemen her yaşam biçiminden ve kökenden bireyin katıldığı göç hareketlerindeki yoğunluk; göçün nedenleri, amaçları ve yöntemi gibi etmenlerin yeniden yorumlanmasını ve tanımlanmasını gerekli kılmıştır. Mekânsal bir hareketlilik olan göçün niteliksel ve niceliksel açıdan gösterdiği değişim; yerel, bölgesel, ulusal ve küresel ölçekte yarattığı etkiler nedeniyle uzun yıllar boyunca incelenecek, analizleri yapılacak, çözümlenecek bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Göç; göçün öznesi olan bireylerin doğum yeri, vatandaşlık durumu, ikamet ettikleri mekân, ikametleri (McAuliffe ve Ruhs, 2018, 15), geçicilik ve kalıcılık durumları, aidiyetleri, nereyi evleri kabul ettikleri vb. kriterler gözetilerek birçok farklı biçimde tanımlanmaya çalışılmaktadır.

Türk Dil Kurumu’nda isim anlamı olarak göç; “ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya insan topluluklarının bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma” olarak tanımlanmıştır (TDK, 2019). Genel

7 Modernizm: 17. ve 18. yüzyılda temeli atılan, 20. yüzyılın ortalarına kadar toplumsal yaşamın her

alanına yerleşen bir olgudur. Touraine (1997) tarafından toplumsal yaşamın; siyaset, aile, ekonomi, sanat, din gibi çeşitli bölümlerinin farklılaşması; akılcı, bilimsel, teknolojik ve yönetimsel etkinliğin ürünlerinin yaygınlaştırılması olarak tanımlamıştır (Touraine, 1997 akt., Karakaş M., 2013).

83

olarak göç kavramını; bir bireyin ya da bireyler grubunun uluslararası sınırları geçerek bir devletten başka bir devlete veya bir devletin sınırları içerisinde bir coğrafi mekândan bir başka coğrafi mekâna gitmesi olarak tanımlanmak mümkündür. Göçün süresi, yapısı ve nedeni dikkate alınmaksızın bireylerin yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkan nüfus hareketleri bu eksende değerlendirilmektedir (Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 2018, 7). Türkiye’de 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre göç; “yabancıların, yasal yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını ve Türkiye’den çıkışını ifade eden düzenli göç ile yabancıların yasa dışı yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını, Türkiye’den çıkışını ve Türkiye’de izinsiz çalışmasını ifade eden düzensiz göçü ve uluslararası korumayı kapsayacak biçimde” tanımlanmıştır.

Göç ve turizm olguları uzun yıllar boyunca birbirlerinden bağımsız olarak incelenmiştir. Turizmin önemi göç literatüründe çok az ilgi görmüştür (İbrahim ve Tremblay, 2017, 4). Göç çalışmalarında turizm, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan uluslararası göçler nedeniyle, ilgi duyulan ve araştırılan bir alan olmaya başlamıştır. Günümüzde artan bir seyirde devam eden esnek göç biçimleri, turizm ve göç arasındaki ayrımın yapılmasını zorlaştırmıştır. Turizm; geçici bir seyahati, bir başka ifadeyle geçici nüfusu hareketini veya bir dolaşım şeklini temsil etmektedir. Geçici hareketlerin, her ne kadar ayrımını yapmakta yaşanan metodolojik açıdan zorluklar olsa da, “süre, sıklık ve mevsimsellik” boyutlarıyla incelenmesi gerektiği öne sürülmektedir. Geçici hareketler ile kalıcı göç, zaman ve mekândaki aynı sürekliliğin bir parçasını oluşturmaktadır. İkinci dikkat çekici husus ise “olağan ikametgah” durumudur. Geçici hareketler eve dönüşe, kalıcı göç ise olağan ikametgah ve yeni yerleşilen eve atıfta bulunmaktadır. Ayrıca tekrarlayan/döngüsel bazı hareket biçimleri ikametgaha, evin neresi olduğuna dair vurguları gizleme eğilimi göstermektedir (Bell ve Ward, 2000, 87-91). Söz konusu durumlara verilecek örneklerden bazıları şunlardır: Yazlık ve kışlık olarak kullanılan evler, farklı uluslardan bireyler arasında yapılan evliliklerin bitmesi sonucu çocukların çift kutuplu ev durumu ve turizmde sezonluk çalışma amacıyla yapılan göçler ve benzeri durumlardır.

Literatürde, çağdaş nüfus hareketlerinin tipolojilerini oluşturmak, karakterize etmek ve isimlendirmek amacıyla birçok girişimde bulunulmuştur (O'Reilly, 2003). Bazı araştırmacılar turizm ve geçici hareketler/dolaşım (temporary movement/circulation),

84

işçi göçü (labor migration), ikinci konut sahipliği/konut turizmi (second home ownership/residental tourism), tüketim göçü (consumption migration), arkadaş-akraba turizmi (visiting friends and relatives- VFR tourism), sezonluk göç (seasonal migration), emekli göçü (retirement migration) ve yaşam biçimi göçü (lifestyle migration) üzerine çalışmaları ile turizm ve göç ilişkilerine dikkat çekmeye çalışmaktadır. Söz konusu göçlerin büyümesi, yeni hareketlilikler ve yeni göç biçimleri üretme kapasitesine sahip görünmektedir (A. Williams ve Hall, 2002, 3).

Turizm ve göç olguları arasında fonksiyonel, yakın ve karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Turizm geçici, döngüsel veya kalıcı bir göç yaratabilmekte, söz konusu göç biçimleri özellikle akraba ve arkadaşların da göçmeni ziyaret etmesi ile turizme yönelik talebin artmasında etkili olmaktadır. Turizm ve göç etkileşiminin bir sonucu olarak turizm destinasyonları, uluslararası göç hareketliliğinde hedef mekânlar olarak seçilmektedir. Günümüzde bir turizm destinasyonuna taşınma, geçici olarak yaşama, köken ülkeye gidiş-dönüşler, birden çok mekânı yaşanan yer-birden fazla şehir ya da ülkede yaşama- olarak tanımlama, postmodern toplumun bir parçası haline gelmeye başlamıştır. İnsanlar şimdilerde her nerede isterlerse orada yaşayabileceklerini ve her nereye yerleşirlerse “ev”in orası olduğunu varsaymaktadırlar (Urry, 1999). Bir diğer taraftan 21. yüzyıl insanları artık tek bir mekânda uzun süre yaşamamakta, daha hareketli bir görüntü çizmekte, farklı mekânlar arasında seyahat etmekte, birden fazla evde yaşayabilmekte, kalmak ve yerleşmek için yeni destinasyonlar aramaktadırlar. Hatta günümüz gezginleri, küresel köyü mesken edinmekte, dünyayı ev olarak görmektedirler (Cohen, Duncan ve Thulemark, 2015).

Küreselleşme ile yaşam biçimlerine yönelik gelişen trendler, turizm ve göç olguları üzerinde de etkili olmuş, mekânlar arasında yaşanan hareketlilik birçok birey için yaşamlarının bir parçası haline gelmiştir. Urry (2002); “hareket halinde” olmanın birçok birey için yaşam biçimi haline geldiğini ifade etmektedir. Teorik olarak yaşam biçimi kavramı, modernizm sonrası, geç modernite ile tanımlanan değişimlerle ilişkili görülmektedir (Giddens, 1991). Dünyanın küresel bir köy olarak görülmeye başlanması, turizm ve turist davranışlarında da değişim ve dönüşümlere yol açmıştır. Günümüz dünyasında küreselleşmenin etkisiyle yaşam biçimlerinin de ulus ötesi bir yapıya büründüğü gözlemlenmektedir. Cohen’in “yaşam biçimi yolcuları”, genişletilmiş turizm deneyim bölümleri veya geçici hareketlilikleri ile turizmin devam

85

eden bir yaşam biçimine dönüşmesi açısından umut verici gezginler olarak görülmektedir. Turizm ve göç arasındaki ince çizginin, yaşam biçimi hareketliliği merceğinden daha iyi anlaşılabileceği savunulmaktadır (Cohen vd., 2015). Aşağıda Şekil 2’de turizm ve göç ilişkisi gösterilmektedir.

Şekil 2. Turizm ve Göç İlişkisi

Kaynak: D. R. Williams ve McIntyre (2012, 218).

Turizm hareketleri sonucunda ortaya çıkan bu durum “turist dolaşımlarının yerleşime dönüşmesi”, bir başka ifadeyle turistlerin göç davranışları olarak karşımıza çıkmakta ve yukarıda da belirttiğimiz klasik göç kategorilerinin kapsamı dışında kalmaktadır. A. Williams ve Hall (2002, 1)yaşam biçimi göçlerinin/seyahatlerinin kökenini; 18. ve 19. yüzyıldaki Tarihi Avrupa Turu’na (Grand Tour) katılan İngiliz aristokrasisine dayandırmaktadır. Daha sonraları Amerika’da genç Asyalılardan oluşan uzun dönemli turistlerin okul giderlerini karşılayabilmek ya da seyahat harcamalarını finanse edebilmek için kayıt dışı çalışmaları, sırt çantalıların İsrail’de, kuzey Avrupalıların İspanya ve İtalya’da kalıcı/yerleşik ya da yarı kalıcı/yarı yerleşik olarak yaşamaları gözlemlenebilen örnekler arasında sayılmaktadır (Waller, 2018). Ayrıca turizm deneyimleri; konut turizmi kapsamında ikinci ev satın alımı veya uzun süreli ev

86

kiralama biçiminde, bir sonraki aşama olarak da turizm destinasyonuna sürekli yerleşme ile sonuçlanabilmektedir (D. R. Williams ve McIntyre, 2012, 216-217). Yaşam biçimi göçü; özellikle kuzey Avrupadan güney Avrupaya; sosyal, ekonomik, doğal ve yapay fiziki çevre etmenlerinin motivasyonu ile iyi bir yaşama ulaşma arzusu içerisinde bulunan görece kalıcı turistlerin gerçekleştirdiği göç biçimidir. İyi bir yaşam ile yaşam kalitesini ve mutluluğunu artırmaya çalışan bireyler, yaşamlarında eksikliğini hissettikleri şeyler için, uluslararası göçün öznesi olmaktadırlar. Günümüzde klasik göç biçimleri dışında tutulan göç biçimleri; emekli göçü, kalıcı turist göçü, ikinci konut göçü, iklime bağlı göç, yavaş yaşam göçü, güneş arayanlar, kış kuşları gibi birçok farklı başlık altında incelenmektedir. Karmaşık yapısı ile karşımıza çıkan söz konusu göç biçimleri, farklı özelliklere sahip turizm destinasyonlarında, farklı nüfus hareketleri yaratarak kendilerini göstermektedir. Böylesine farklı ve geniş bir yelpaze oluşturan bu yeni göç biçimleri, üst başlık olarak yaşam biçimi göçü olarak adlandırılmakta; sebepleri, özellikleri ve yapısı yapılan çalışmalar ile anlaşılmaya çalışılmaktadır. Yaşam biçimi göçünün kendisi başlı başına karmaşık bir yapıya sahiptir. Yaşam biçimi göçüne yönelik yapılan kavramsallaştırmalarda, bireylerin görece refahı ön plana çıkmakta ve ayrıcalıklı bir göç türü olarak görülmektedir (Lawson, 2017). Genel olarak yaşam biçimi göçünü, nispeten varlıklı bireylerin daha iyi bir yaşam arayışı için turizm destinasyonlarına gerçekleştirdikleri göç hareketi olarak tanımlamak mümkündür. Bireylerin köken ülkelerindeki bireysel, toplumsal, siyasal ve ekonomik kısıtlar ve tehditlerden ziyade göç edecekleri destinasyonlardaki varolan fırsatlar, yaşam biçimi göç hareketlerinin doğasını açıklamaya yardımcı olmaktadır. Yaşam biçimi göçleri; kalıcı, geçici, döngüsel, tam veya yarı zamanlı ya da bunların bir kombinasyonu biçiminde gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle turizm olgusu geçici veya döngüsel bir göç biçimi olarak kavramsallaştırılabilmekte ve bir zaman/mekân sürekliliğine yerleştirilebilmektedir. Bauman (2012)’a göre, yaşam biçimi göç hareketlerinin ortaya çıkışında, bireylerin iyi yaşamı sürekli tatile yakın bir şey gibi düşünmelerinin önemli bir payı bulunmaktadır (Urry, 2009).