• Sonuç bulunamadı

Kentsel dönüşüm ile belirlenen hedeflere ulaşabilmek için kullanılan en önemli araç kentsel dönüşüm projeleridir. Kentsel dönüşüm projeleri, sahip oldukları ölçeklere göre büyük, orta ve küçük olarak sınıflandırılabilirler. Büyük ölçekli projeler, çoğunlukla kent çevrelerinde uygulanmaktadırlar. Bu projeler; geleceğe yönelik sosyal-ekonomik ve kültürel hedefler taşımalı, kentin diğer bölgelerinde uygulanan projelerle uyumlu olmalı ve bu projeler çevrelerine güçlendirici ve itici bir güç vermelidirler. Orta ölçekli projeler ise mevcut altyapıyı güçlendirme ve çevresel kaliteyi yükseltme yoluyla kentin gelişme stratejileri ile doğrudan bağlantı kurmadan, kentte yeni merkezi alanlar yaratılabilmesi için kullanılmaktadırlar. Bu projeler; hem fiziksel hem de kent imajı, servisler ve donatılar bakımından yüksek kalite sağlamalı, bunun yanı sıra projenin gerektirdiği sosyal kullanımları, kamusal ve özel fonları harekete geçirecek kapasiteye sahip olmalıdırlar. Küçük ölçekli projeler ise özellikle kentsel alanlarda bulunan ve çeşitli özellikleri olan yapıların restore edilmesi, onlara yeni fonksiyonlar verilmesi gibi amaçlar içermektedir. Bu projeler, uygulandıkları mekânların değerini ve çevresel kaliteyi arttırmaktadırlar (Castells ve Borja’dan aktaran Özgür, 2009).

Kentsel dönüşüm alanlarında fiziksel çevrenin değişimi yanında, farklı ekonomik sektörlerin ve istihdamın yaratılması, toplumsal hayatın geliştirilmesi, hayat standardının arttırılması, kollektif faaliyetlerin ve buna imkan verecek mekânların oluşturulması ihtiyacı vardır (Balamir, 2004, s. 26). Batı’da ve Türkiye’de kentsel dönüşümün tarihsel gelişimine ve kentlerdeki oluşumuna bakıldığı zaman, kentsel dönüşümün mevcut fiziksel çevrenin başka bir fiziksel çevreye dönüştürülmesinden daha geniş kapsamlı olduğu görülmektedir. Bu yüzden, kentsel çevrenin dönüşümü sosyal gelişim, ekonomik kalkınma, çevre koruma ve demokratik örgütlenme ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla düşünülmesi gerekliliği genel kabüldür (Ataöv ve Osmay, 2007, s. 73).

18

Kentsel dönüşüm projeleri, 1990’lı yıllara kadar genel olarak devlet eliyle yürütülmüşlerdir. Fakat 1990’lı yılların başlarından itibaren kentsel dönüşüm projelerinin yürütülmesine yerel ve özel kuruluşların da katılmaya başladığı ve bu amaçla merkezi hükümet ile çeşitli ortaklıklar kurdukları görülmektedir. Kentsel dönüşüm yöntemleri ise ulaşılmak istenen amaca, dönüşümün gerçekleştirileceği alanın büyüklüğüne ve farklı gereksinimlere göre çeşitlilik arz etmektedir. Bu yöntemler şunlardır;

Rehabilitasyon: Planlı olarak gelişmiş ancak zamanla yıpranmış, yoğunluğu artmış ve işlevlerini yerine getiremeyen bölgeleri tekrar değerli hale getirme yöntemidir. Mevcut bölgenin yapısının korunarak, koruma, tamir ve restore edilmesi temeline dayanmaktadır. Rehabilitasyonun bütün aşamalarından halkın katılımı gerekmektedir. Bu yöntemin sosyal yapıya etkisi ise iki farklı yönde gelişmektedir. Birincisi soylulaştırma; yani bölge halkının uzaklaştırıp yerine üst ve orta sınıf alıcıların yerleşmesidir. İkincisi zorunlu iyileştirme bölge halkının aynı yerde ikamet etmeye devam etmesidir (Karadağ, 2008, s. 1).

Yenileme: Yapıların iyileştirilmesi, daha iyi barınma koşulları, ticaret ve sanayi olanakları, kamu yapıları sağlanması amacıyla kentlerin ve kent merkezlerinin tümünü ya da bir bölümünü günün değişen koşullarına daha iyi yanıt verebilecek bir duruma getirme yöntemidir (Göz, 2013, s. 1).

Koruma: Toplumun geçmişteki sosyal, ekonomik koşullarını, kültür değerlerini yansıtan fiziksel yapının günümüzün değişen sosyo-ekonomik koşulları altında yok olmasına engel olma ve bu yapının çağdaş gelişmelerle bütünleştirilerek yaşamasını sağlama yöntemidir (Göz, 2013, s. 1). Yeniden Canlandırma: Sosyo-kültürel, ekonomik ya da fiziksel açılardan bir çöküntü süreci yaşamakta olan kentsel alan parçalarının, çöküntüye neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması ya da değiştirilmesi sonucu tekrar hayata döndürülmesi canlandırılması yöntemidir (Göz, 2013, s. 1).

Yeniden Geliştirme: Ekonomik ve yapısal özelliklerinin iyileştirilmesi mümkün olmayan ve özellikle maddi geliri düşük grupların yaşadığı konutların yıkılması ve bunların oluşturduğu kent bölümlerinin yeni bir tasarlama düzeni içinde barındırılması yöntemidir (Keleş, 1980, s. 163).

Yerel yönetimler için bu yaklaşım, arazinin maksimum kullanımı, daha yüksek zemin alanı ve şehir merkezine daha yüksek gelir grupları ve bunların aktivitelerinin gelmesi ile avantajlı görünmektedir. Yeniden geliştirme yaklaşımı, genellikle orijinal kent nüfusunun

19

kentin başka bir kısmına yerleştirilmesini öngörmektedir. Bu da ağır sosyal ve çevresel maliyetler taşımaktadır. Kiracılar, mal sahipleri ve iş sahipleri için mahallenin yıkımı, sosyal ve psikolojik kayıplara neden olurken, sadece eski binaları değil, işlevsel bir sosyal sistem de harap edilmektedir. Gelişmiş ülkelerin büyük bir çoğunluğunun artık kullanmadığı bu yöntem, gecekondu mahallelerinin kentin başka bir yerde yeniden oluşmasını engelleyememektedir. Bununla birlikte birçok gelişmekte olan ülkede, konut koşullarını iyileştirmek ve şehir merkezi alanlarını modernize etmek için tek uygun yol

olarak kabul edilmektedir (Karadağ, 2008, s. 1). Entegrasyon: Bu yöntemle, kent kimliği korunurken, mevcut binaların yanına yeni

binaların katılımıyla zengin bir çevre yaratılmaktadır. Alanın asıl sakinleri, bölgeden ayrılmayarak dönüşüme katkıda bulunmaktadır. Mevcut yapıların yanına konumlandırılacak yeni yapılarda çağdaş mimarlık örnekleri de ortaya konabilmektedir. Pek çok girişimci ve yerel yönetime göre, entegrasyon yöntemi ile konut üretimi daha az karlı ve zaman kaybettirici bir yöntemdir (Karadağ, 2008, s. 1).

Riskli evini getir, yeni evini al: Yeni proje kapsamında riskli evini belediyeye veren mülk sahibi, karşılığında yeni evi %15-20 m2 eksiği ile almakta ya da yeni ev ile riskli ev arasındaki farkı ödemektedir (Gümüşboğa, 2009, s. 19).

Kalitenin yükseltilmesi: “Uygulama alanında yaşayanların sosyo-ekonomik açıdan statü ve yaşam kalitelerinde önemli ölçüde değişiklik yaşanmadan; fiziksel çevrenin iyileştirilmesi” olarak ifade edilmektedir (Ertaş, 2011, s. 5).