• Sonuç bulunamadı

Uygar topluma geçiş sürecinde toplumun birimleri köyler ya da kabileler olmuştur. Mevcut durumlarıyla uygar toplum için yeterli olmayan köyler ve kabileler çevresel koşulların elvermesiyle insanlığı uygar topluma geçirecek niteliğe erişmişlerdir. Çoban toplumu ile yerleşik çiftçi toplumu arasındaki etkileşim sonucunda, Şenel’in deyişiyle fetih ve çöreklenme yoluyla Mezopotamya’daki on beş kadar köy kente dönüşmüştür. Bunun sonucunda siyasal farklılaşmanın

Şenel, savaşçı çoban topluluklarının barışçı çiftçi toplumlarla olan etkileşimi için “çöreklenme”

9

tabirini kullanmaktadır. Şenel çöreklenmeyi, bir fetih sonucunda fetheden toplumun fethedilen toplum üzerinde, onu kendi yararına çalıştırması amacıyla bir denetim ve yönetim kurması anlamında değerlendirmektedir. Bkz. Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma, s.180-190.

Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma, s.190-194.

10

Alâeddin Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi: Tarih Öncesinde İlkçağda, Ortaçağda ve Yeniçağda

11

Toplum ve Siyasal Düşünüş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1982, s.42.

gelişmesiyle kent devletleri meydana gelmiştir. Tarım tekniklerinin gelişmesiyle 12 yiyeceklerin muhafaza edilmesi ve stoklanması yerleşik yaşamı olanaklı kılan gelişmeler olmuştur. Zamanla tapınakların da bulunduğu köy nüfusunun artmasıyla kentler meydana gelmiştir. Nüfus etkileşimiyle toplumsal, askeri ve siyasal bütünleşme ve bağımlılık ortaya çıkmış, dinsel ve düşünsel faaliyetler sonucunda da ilişkiler perçinlenmiştir. Bu bütünleşme sonucunda, sosyal yapıyı denetleyen

“egemen sınıf”; içte ve dışta düzeni koruyan “ordu”; ekonomik, toplumsal ve siyasal işlerleri yürüten “yönetici kadro”; farklı sınıflarda ve mesleklerde yer alan kimselerin davranışlarını belirleyen “yasalar”; yasaların uygulamalarını sağlayan “memurlar” ve inanç alanıyla ilgilenen “din adamları” vasıtasıyla devlet düzenine sahip olan uygar toplum, ilk olarak “kent devleti” şeklinde ortaya çıkmıştır. 13

Tarihteki ilk kent devletleri Mezopotamya bölgesinde ortaya çıkmıştır.

Sümerler ve onlardan sonra Babiller kent devleti şeklindeki siyasal yapılanmalara sahip olan medeniyetler olmuştur. Kent devletleri başlarda din-tanrı etkisi altında gelişen bir siyasal yönetime sahipti. Sümerlerde her kentin bir koruyucu tanrısı vardı.

Tanrılar kentin ve kent topraklarının sahibi sayılmaktaydı. Kentin en büyük yapısı olarak inşa edilen tapınak tanrının eviydi. Tapınaklar tanrı adına din adamları tarafından yönetilmekteydi. Din adamlarının ve devletin başında ise “rahip kral” yer almaktaydı. Kent devletleri arasında su ve toprak yüzünden sık sık savaşların 14 çıkması, kentlerin sık sık göçebe toplulukların saldırılarına uğraması rahip krallar için ileride olumsuz sonuçlara neden olacaktı. Çünkü, sık sık karşılaşılan savaşlar askerin önemini giderek arttırmaktaydı. Rahip kral savaşların artması ve önem kazanması sonucu ordunun başına bir komutan atıyordu. Artan savaş durumu komutanların askeri meşguliyetlerinin yanı sıra, savaşlar için sivillerle daha fazla ve doğrudan ilişki kurmasına sebep olmaktaydı. Zamanla daha fazla yetkiye sahip olan komutanlar savaş durumu dışında da yönetime eğilim göstermiş ve rahip kralların karşısında bir güç haline gelmişlerdir. Kentlerde tapınakların yanında saraylar yükselmiş ve askerler yönetimi ele geçirerek rahip kralları saf dışı bırakmışlardır.

Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma, s.231.

12

Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, s.44.

13

Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, s.50.

14

Sonuçta yönetici kadro askerlerden oluşmuş ve “asker kral” rahip kralın yerine geçmiştir. 15

Mezopotamya’da gelişen kent devleri hakkında yapılacak bir tespitte göze çarpan önemli bir nokta demokratik kültürün zayıf kalmış olmasıdır. Yunan kent devletleri diğer uygarlıkların kent devletlerinden ayrı bir şekilde “polis” olarak adlandırılmaktadır. Bunun sebebi, polisin tarihte görülen diğer kent devletlerinden farklı sosyoekonomik ve siyasal yapıya ve buna bağlı olarak da gelişen düşünce sistemine sahip olmasıdır. Yunan polisi diğer kent devletlerinden çok daha kapsayıcı niteliğe bürünerek insan davranış ve düşünce kalıplarını belirlemiştir. Yunan polisi 16 uzun bir tarihsel sürece sahiptir. Minos Uygarlığı’nın ardından gelen Mikenai Uygarlığı’nın MÖ XII. yüzyılda Dorlar tarafından yıkılmasıyla Yunan dünyası feodalizme benzer bir düzenin içine girmiştir. Çeşitli halklar ticaretin hemen hemen ortadan kalkmış olması ve güvenlik ihtiyaçları sebebiyle kabile tipinde örgütlenmiş, köyler kurmuşlardır. 17

Kent devletlerinden ayrı olarak, Yunan polisinin ilk elde güvenlik sebebiyle ortaya çıktığını belirtebiliriz. Bu sebepten ötürü kentler güvenliğin sağlanması amacıyla daha çok elverişli yüksek tepelere kurulmuştur. Zaten polis başlarda

“yüksek kent” anlamında kullanılmış, zamanla kent ve devleti kapsayan anlama evrilmiştir. Ticaretin gelişmesiyle bazı bölgelerde köy şeklindeki örgütlenmenin 18 kasaba ve/veya kentlere dönüştüğü görülmektedir. Para kullanımının yaygınlaşması pazarlarda sunulacak gıda ve eşyanın üretimini attırmış, zamanla zanaatkarların sayısında artış ve pazarların niteliğinde gelişim gözlenmiştir. Pazarların gelişmesiyle daha çok bu alanlara yakın kent yerleşimleri ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda köyler önemlerini yitirmeye başlamıştır. İlk kurulan polislerde kabile gelenekleri tümden terk edilmemiş, bu gelenekten gelen belli özellikler sürdürülmüştür. Bir

Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, s.50-51.

15

Mehmet Ali Ağaoğulları, Kent Devletinden İmparatorluğa, 5.Baskı, İmge Kitabevi Yayınları,

16

Ankara, 2006, s.12.

Ağaoğulları, Kent Devletinden İmparatorluğa, s.13. Ayrıca, Aristoteles Politika’da topluluk türlerini

17

sayarken sırasıyla aile, köy ve polisten söz eder. Buna göre, en küçük topluluk kadın-erkek, efendi-köle ilişkilerinden meydana gelen ailedir. Günlük gereksinimlerin karşılanmasının ötesinde ortak amacların karşılanması için birleşen evler köyü oluşturmuştur. Son birlik olarak çeşitli köylerin daha kapsamlı bir toplum olmak üzere bir araya gelmesiyle şehir ya da kent devleti, yani polis oluşmuştur.

Aristoteles, Politika, Çev: Mete Tunçay, Remzi Kitabevi Yayınları, İstanbul, 1975, s.9-10.

Ağaoğulları, Kent Devletinden İmparatorluğa, s.13.

18

kısım Yunan polisinin yapılanmasında kentleşmenin itici gücü toprak sahibi soylulardan kaynaklanmıştır. Bu nedenle soylular polisi örgütlerken kabile şeklinde sınıfsal bir örgütlenmeye gitmiştir. Fakat, daha sonra kurulan polislerde tüccarlar ve zanaatkarların gelişmesi ve sayısının artmasıyla soyluların bu isteklerine karşı, kabilesel yaşamdan uzak bir örgütlenme gelişmiştir. 19

Polis için, “Yunan toplumunun siyasal düzenine ve siyasal düşünüşüne damgasını basmış olan toplumsal ve siyasal örgütleniş biçimidir.” diyebiliriz. 20 Polisin toplumsal yapısını büyük toprak sahibi olarak “soylular”, ticaret ve zanaatlarla uğraşan ve daha sonra zenginleşen kentli orta sınıf “tüccar ve zanaatkarlar”, küçük toprakları olan fakir “köylüler” ve ne toprakları ne de işleri olan

“kentli emekçiler” oluşturmaktaydı. Sözü edilen toplumsal dinamikler arasındaki ilişkiler ve mücadeleler polisin siyasal yaşamını ve düşünüşünü etkilemiştir. Kabile ve klan şefleri şarap ve zeytin yağından elde ettikleri kazançlarla soylu sınıfını oluşturmuş, köylülerin ellerindeki toprakları almışlardır. Soylulara ekonomik olarak yetişmek için borçlanan köylüler ise, zamanla borç batağına girerek köle durumuna düşmüşlerdir. Mücadelelerde soylulara karşı durabilen kesim orta sınıf zanaatkarlar ve tüccarlar olmuştur. Siyasal olarak polis, daha çok aristokratların egemenliği 21 altında gelişim göstermiştir. Krallık döneminde soyluların gücü sayesinde aristokratik bir yönetim ortaya çıkmıştır. Ancak, aristokrasi daha sonra güçlenen tüccarlar ve zanaatkarların verdiği mücadeleler sonrası ceza, baskı, şiddet yolunun sağlıksız olduğunu anlamıştır. Bunun sonucunda daha sonra sınıf çatışmalarını yumuşatacak reformlar gerçekleştirilmiştir. Demokrasiyi geliştirmek adına reformlarla birlikte halk meclisleri, dört yüzler meclisi, yüksek yönetici memurlar ve halk mahkemeleri gibi kurum ve kuruluşlar oluşturulmuştur. Kanun koyucu olarak 22 atanan Solon, hazırlamış olduğu anayasa ve yasalarla birlikte demokrasiye kadar gidecek yolun taşlarını döşemiştir. Yurttaşlık statüsünün kazanılması sağlam temeller üzerine bina edilmiş; örneğin, özgür babadan doğan çocuğun köle konumuna

Ağaoğulları, Kent Devletinden İmparatorluğa, s.14.

19

Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, s.136.

20

Ağaoğulları, Kent Devletinden İmparatorluğa, s.18-24.

21

Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, s.140-145.

22

indirgenemeyeceği garanti altına atılmıştır. Böylelikle, köylüler için büyük bir sıkıntı olan borç köleliği ortadan kaldırılmıştır. 23

Polis(ler)in diğer kent devletlerine nazaran uzun ömürlü olmaları, imparatorluklara dönüşmemeleri; karadan genişleme yerine, denize açık yapılarından kaynaklanmıştır. Yunan Yarımadası’nın coğrafik şartları, dağlarla kapalı denize açık vadileri sebebiyle daha çok denize doğru yol alınmasını zorunlu kılmaktaydı. Diğer 24 uygarlıkların kent devletlerinin son bulması daha çok imparatorlukların ortaya çıkmasına veya bunların imparatorluklara dönüşmesine dayanmaktaydı. Ancak, Yunan polisinin sonunu hazırlayan temel faktörler ekonomik ve siyasal nedenlere dayanan polisler arasındaki savaşlar olmuştur. Atina’da ekonomik neden olarak ordu ve donanma harcamalarının büyük oranda soylu ve zenginlerin cebinden çıkmasına karşılık, devlet gelirlerinin daha çok halk arasında dağıtılması huzursuzluğun önemli bir kaynağı olmaktaydı. Öte yandan, siyasal olarak demokratik yönetim tarzının halka sunmuş olduğu olanaklar aristokrat kesimin tepkilerine yol açmaktaydı.

Atina’daki aristokratların aleyhine, halkın leline olan gelişmeler diğer polislerin elitlerini tehdit edince bunlar arasında ekonomik ve siyasal nedenlerden kaynaklı yirmi yedi yıl sürecek olan savaşlar meydana gelmişti. Kanlı sınıf çatışmalarının yaşandığı bu savaşlarda sonuç, polisin sonu oluyordu. Bu çatışmalardan sonra başa geçen elitler bir tiranlık rejimi kurarak demokratik yapıya son vermişlerdir. 25