• Sonuç bulunamadı

4.1. FEODALİZM

4.1.1. Feodalizmin Doğuşu

Modern devlet çok kapsamlı ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu sebeple çalışmanın sağlam bir kuramsal çerçevesini çizmek için feodalizmi siyasal açıdan incelemenin yanı sıra toplumsal ve ekonomik boyutlardan da ele almak gerekir.

Birçok otorite gibi, Gianfranco Poggi de bu sebeplerden ötürü modern devleti feodal yönetim biçimini hazırlayan Karolenj İmparatorluğu’ndan itibaren işlemeye başlamaktadır. Poggi, feodalite öncesi üç ayrı gelişmenin Batı Avrupa'nın maddi ve 89 kurumsal görüntüsünü ciddi bir şekilde etkilediğini belirtmektedir: Hem merkezi bir yönetimi hem de yerel yönetimleri içeren bir sistem olarak Batı Roma İmparatorluğunun çöküşü; Batı Avrupa’daki nüfusun büyük çapta yerinden olması;

Batı Avrupalıların hem kendi aralarında hem de başkalarıyla olan ilişkilerinde önemli rol oynayan temel ulaşım ve ticaret yollarının Akdeniz'den kayması. 90

Feodal düzenin ortaya çıkmasında Cermen akınlarının doğrudan bir etkisi vardır. Bu akınların feodal düzenin ortaya çıkması yolundaki etkileri ilk elde Roma

Mehmet Ali Ağaoğulları, v.d., Sokratesten Jakobenlere: Batı’da Siyasal Düşünceler, Ed: Mehmet

88

Ali Ağaoğulları, 4.Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, s.242.

Modern devlet genel olarak feodalizmden başlanarak incelenmektedir. Bu konuda Giddens genel

89

kanının aksine modern devleti geleneksel devletten bağımsız işlemez. Giddens, modern devletin kendine has özelliklerini ortaya çıkaran Avrupa feodalizmi gerçeğini kabul eder. Ancak, bu yöntem üzerinde yoğunlaşmanın modern Batı’nın dinamizmini klasik dünya, feodalizm ve modern toplumları birleştiren bir silsile olarak ele alan ve tarihsel materyalizm tarafından da benimsenen “ilerlemeci” bir tarih yorumuna yol açacağı endişesini taşır. Bu sebeple Giddens, modern devletlerin kümesel olarak geleneksel devletler ile mukayese edilerek de açıklanması gerektiğini belirtir. Bkz. Giddens, Ulus Devlet ve Şiddet, s.119-120.

Gianfranco Poggi, Modern Devletin Gelişimi: Sosyolojik Bir Yaklaşım, Çev: Şule Kut/Binnaz

90

Toprak, 6.Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2012, s.33.

İmparatorluk düzenini, imparatorluğun sınırları içerisindeki ülkelere sağlamış olduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal bütünlemeyi parçalayarak ortamı feodal düzene hazırlamaları olmuştur. İkinci elde barbar saldırıları, yalnızca siyasal birliği parçalamakla kalmamış aynı zamanda imparatorluğun kara ve deniz ulaştırma sistemlerini, kır-kent arası ticareti de yıkarak ekonomik bütünlemenin koşullarını yok etmiştir. Doğudan ve kuzeyden gelen büyük göçebe Cermen akımları, toplulukların 91 çoğunun yaşam alanlarını silahlı kaleler ve etrafı kuşatılmış savunma bölgeleri haline getirerek kıta üzerindeki yaşamı şiddetle sarsmıştır. Yüzyıllar boyunca Roma 92 İmparatorluğu’nu ayakta tutan “zorunlu vergilendirme” sisteminden yoksun olarak gelişmiş olan Cermenler’in örgütlenişi, siyasal ve ekonomik kurumların kurumsallaşmasından ziyade, bireysel çabalara dayanmıştır. Henri Pirenne de 93 benzer şekilde Cermenler’in iç sorunlarından söz ederken, kontrolü zor olan toprakların genişlemesinin yanı sıra kurumsal disiplin ve otorite zayıflığının çöküşe sebep olduğunu belirtmektedir. 94

Feodal örgütlenişin kurucu unsurlarından birisi olarak Cermen toplulukları kır kökenli ve savaşçı özellikler taşıyan, sürekli bir siyasi birleşmeye ve kaynaşmaya ayak direten; kralların ülkelerini alt bölgelere ayırdığı ve ülke topraklarını kabile geleneklerine uygun olarak yakınları arasında paylaştırdığı kabile örgütlenişine sahip topluluklardı. Bu konuda Parkinson, kralların çocuklarının bir soylu sınıfını 95 yarattığını, zamanla büyüyen çocukların uzak diyarlara giderek bağımsızlıklarını elde etme uğraşına girdiklerini ve krallık hanedanının bu şekilde zayıflamaya başladığını belirtir. Sonuç olarak zamanla soyluların hanedanı ele geçirme isteğiyle oluşan çatışma ortamının bir arada yaşama arzusuyla neticelenmemesi üzerine feodalizmi ortaya çıkaracak zeminin oluştuğunu tespit eder. Merkezi bir 96 imparatorluk yönetimi kurma amaçlarının sonuçsuz kalmasıyla kontlukların her

Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, s.265.

91

Murray Bookchin, Köylü İsyanlarından Fransız Devrimine: Devrimci Halk Hareketleri Tarihi,

92

I.Cilt, Çev: Sezgin Ata, Dipnot Yayınları, Ankara, 2012, s.49.

Marvin Perry v.d., Western Civilization: Ideas, Politics, and Society, 9th Edition, Cengage

93

Learning, Boston, 2009, s.212.

Henri Pirenne, Mohammed and Charlemagne: A History of Europa from the İnvasions to the

94

XVI. Century, Çev: Bernard Miall, Murray Printing Company, New York, 1955, s.109-128.

Şenel, s.264-265.

95

C. Northcote Parkinson, Siyasal Düşüncenin Evrimi, Çev: Mehmet Harmancı, Remzi Kitabevi

96

Yayınları, İstanbul, 1976, s.86-94.

birinin kendi bölgelerinde bağımsız birer iktidar odağı halini alması kaçınılmazdır. 97 Böyle bir modelde güç, tek bir hükümdarda toplanmak yerine daha alt düzeyde soylular hiyerarşisi içinde dağılmıştır. İmparatorluğun çöküşü ve krallıkların 98 zayıflamasıyla kontların üzerinde yaşadıkları topraklarda egemen olmasının sonucu olarak kontun toprakları üzerinde yaşayanların güvenliklerini sağlaması, canlarını ve mallarını koruması sadece kontlara ya da yerel beylere güvenilebileceği algısını doğurmaktaydı. Bu örgütlenme “devleti kişilerden oluşan bir topluluk” haline getirmekteydi. Bu bağlamda, feodal devlet için “kendini güçsüzleştiren, geniş 99 alanlara hakim olmayı olanaksız hale getiren, merkezi örgütlenmeyi parçalayan ve kabile şeklinde örgütlenen bir yapı” diyebiliriz.

V.-VI. yüzyıllarda güçlü bir idari sistem kuran ve Roma İmparatorluğu’nun önceden yürüttüğü birçok siyasi görevi yerine getiren Kilise’nin de tüm çabalarına rağmen, Cermen kabileleri derinden kök salmış çoban, kır kültürünü terk etmemiştir. Feodal dönemde geleneklerin bireyler üzerindeki etki gücü çok 100 fazlaydı. O kadar ki, Huberman, o dönemde geleneklerin XXI. yüzyılın yasa gücüne eşdeğer olduğunu belirtmektedir. Cermen kabilelerinin yaşam biçimlerinin farklı 101 olması, baskın bir kültüre sahip olması ve bu tarzlarında ısrarcı olmaları gittikleri yerleri birçok konuda etkilemelerine yol açmıştır. Onların bu özellikleri Roma İmparatorluğu’nun siyasi yapısıyla doku uyuşmazlığına sebep olmuştur. Doğal olarak yüzyıllardan beri farklı yaşam tarzlarına sahip olan toplulukların geleneklerini terketmeleri kolay kolay beklenemez. Dolayısıyla Cermen topluluklarının şehir kültürüyle uyuşmayan kır yaşamları toplumsal düzeni derinden sarsmıştır.

Üretim teknolojisine ağır sabanın; savaş teknolojisine ağır süvarilerin (şövalyelerin) girişi de feodal yapının oluşumunu kolaylaştırmıştır. Ağır sabanın feodalizme etkisi, feodal beylerin geçimi için gerekli tarımsal verimliliği arttırarak ekonomiyi canlandırması ve güçlendirmesi anlamına gelirken; barbar saldırılarını

Ağaoğulları/Köker, İmparatorluktan Tanrı Devletine, s.180.

97

Christopher Pierson, Modern Devlet, Çev: Neşet Kutluğ/Burcu Erdoğan, 2.Baskı, Chiviyazıları

98

Yayınevi, Ankara, 2015, s.26.

Poggi, Modern Devletin Gelişimi, s.41.

99

Perry v.d., s.218.

100

Leo Huberman, Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla, Çev: Murat Belge, 12.Baskı, İletişim

101

Yayınları, İstanbul, 2009, s.18.

engelleme görevini üstlenen şövalyelerin sayısındaki artış ise onların beslenmeleri için ayrılan toprağın genişlemesi anlamına gelmekteydi. Bu beraberinde 102 feodalitenin temel unsurlarından biri olan lord kurumuna bağımlılığı arttırmaktaydı.

Merkezi güçlü yapılanmalara uymayan olumsuz taraflarının yanı sıra, feodalitenin faydalı yanlarının da olduğunu belirtmek gerekir. Perry, feodalitenin merkezi otoritenin çöktüğü, istilaların yaşandığı, halk gelirlerinin yetersiz olduğu, şehir hayatının ve ticaretin zayıfladığı bir ortamda güvenlik ve düzeni sağlamak için ortaya çıktığını; mantıksal olarak önceden düşünülmüş ve planlanmış bir sistem olmadığını; daha çok merkezi otoritenin güçlü olmamasından kaynaklanan zorluklara karşılık vermeye çalıştığını; yalnızca geçici bir tedbir olmasına rağmen çöküş döneminde kısmen düzen, adalet ve hukuksal güvenirliği sağladığını belirtir. 103 Merkezi güçlü bir yapının çökmesi, dönem itibariyle büyük göç dalgalarının olması, ticaret yollarının değişmesi ve bu sonuçlara kültürel, ekonomik ve teknik zorlukların da eklenmesiyle Batı Avrupa’da büyük çapta çok yönlü değişimler meydana gelmiştir. Bütün bunlar feodal düzeni ortaya çıkarmıştır. Ortaya çıkan değişiklikleri siyasal, toplumsal ve ekonomik açılardan incelemekte fayda vardır.