• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.6. KDV Tevkifatı Kavramı

Tevkifat yöntemi gelirin elde edilmesi ile vergilendirilmesi arasındaki süreyi en aza indiren vergi tahsil yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Verginin tevkifat yoluyla alınması gelirin kaynağında vergilendirilmesini açıklar (Kartal ve Palak, 2012: 111).

Tevkifat yöntemi zamansal gelişim sürecinde tahsil yöntemi olmanın yanı sıra bir vergilendirme tekniği olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Bu durumlarda tevkifata tabi tutulan gelirler dolayısıyla beyanname verilmemekte hatta başka gelirler dolayısıyla beyanname verilse bile bu gelirler beyan dışı tutulmaktadır.

Tevkifat yöntemi tahsilâtta kolaylık sağlaması, vergi idaresinin işini kolaylaştırması, mükellefleri şekli yükümlülüklerden kurtarması ve vergi kayıplarını önlemesi gibi sebeplerle tercih edilen bir mekanizma olmuştur. Bu nedenlerle uygulama alanı yapılan düzenlemeler ile sürekli genişleyerek devam etmiştir.

Bu açıklamalar ışığında “vergi tevkifatı; verginin, mükellef tarafından beyan edilmesi beklenmeksizin, vergi sorumlularınca kesilmesi ve mükellef adına alacaklı vergi dairesine ödenmesidir.” şeklinde tanımlanabilir (Tuncer, 1954: 4).

23

Verginin en uygun tarh ve tahsili, toplam gerçek geliri vergiye tabi tutmak ve vergiyi, mümkün olduğu kadar gelirin elde edildiği dönem içerisinde veya ona en yakın bir zamanda tahsil etmek suretiyle gerçekleştirilebilir. Bu koşullara uygunluk bakımından yani gelirin doğumu ile vergilendirilmesi arasındaki zamanı en fazla kısaltan vergi ödeme veya vergi tahsil yöntemi ise, tevkifat yöntemidir (Turhan, 1982: 156).

Vergilemede tevkif yöntemi, verginin sonradan mahsubu yapılmak üzere ödeme yapıldığı anda kesilmesidir. Bu tanıma göre tevkifat usulünün bir vergilendirme şekli olmayıp, verginin toplanması (tahsili) yöntemi olduğu anlaşılmaktadır (Aliefendioğlu, 1975: 3).

Tevkifat, sözcüğü Arapça kökenli olup Türkçe “kesinti”, Fransızca “stopaj” sözcüğü ile aynı anlama gelmektedir. Tevkif kelimesinden türemiş olup; durdurma, duraklatma, alıkoyma gibi anlamlara gelmektedir. Her üç terimde vergi alanında sürekli ve yaygın olarak kullanılmaktadır (Kartal ve Palak, 2012: 113).

İngiliz asıllı bir kelime olan “stoppage” kelimesi “durdurmak”, “tevkif etmek” demektir. Vergi literatüründe “vergiyi kaynakta tutmak”, vergiyi kaynağında tahsil etmek” anlamındadır. Fransızca da ise “stoppage a la source”, “rettenue a source” terimleri kullanılmaktadır. İtalyancadaki terim “per ritenuta”dır. Alman vergi mevzuatında ise “steuerabzug” terimi yer almaktadır. Ayrıca Almancada kaynakta tahsil anlamına gelen “Erhebung an der Quelle” terimi de yer almıştır. Uluslararası literatürdeki terim “Witholding Tax” olarak tanımlanmaktadır (Tuncer, 1954: 5).

Türk mali literatüründe de “Stopaj” teriminin yanı sıra yukarıda ifade edildiği gibi, aynı anlamda “Tevkifat”, “Vergi Tevkifatı”, “Vergi Kesintisi” ve “verginin kaynakta kesilmesi” kavramları yer almıştır (Tuncer,1954: 5).

24

Biz de çalışmamızda, gerek tez çalışmamızın konu başlığı nedeni ile gerekse gelir vergisi kanunumuzda kullanılan tanımlamalar açısından “tevkifat” ve “vergi tevkifatı” ifadelerini kullanacağız. Ancak doğrudan yapılan alıntılarda “vergi kesintisi”, “stopaj” ve “verginin kaynakta kesilmesi” gibi ifadeler de yer almaktadır.

KDV Tevkifatı ise uluslararası literatürde Value Added Tax

Witholding (VAT Witholding) olarak tanımlanmaktadır. Fransızcada ise taxe à la valeur ajoutée (TVA) stoppage a la source olarak tanımlanmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında tevkifat türleri bağlamında tam tevkifat ve kısmi tevkifat tanımları şu şekilde yapılabilir;

Tam tevkifat uygulamasında; işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV tutarının tümü, mal veya hizmetin alıcıları tarafından tevkifata tabi tutulur. Tam tevkifat uygulanacak işlemler KDV Genel Uygulama Tebliği’nde belirtilmiştir.

Kısmi Tevkifat uygulamasında ise yine ilgili tebliğde belirtilen işlemlerde işlem tutarı üzerinden hesaplanan KDV tutarının bütünü değil, bu işlemler için takip eden bölümlerde belirlenen orandaki kısmı, alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecek; tevkifata tabi tutulmayan kısmı ise satıcılar tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip ödenecektir. Kısmi tevkifat uygulanacak hizmetler KDV Genel Uygulama Tebliği’nin ilgili maddesinde açıkça sıralanmıştır (Aygün ve Savcı, 2013: 82).

Tevkifat önceden tahsil işlemi olup, hak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben yapılmaktadır. Mahsup işlemi açısından bakıldığında tevkifat, verginin önceden tahsil edilmesi veya sorumluları tarafından önceden ödenmesi özelliğini taşımaktadır (Seviğ, 2005: 43).

25

Ancak tevkifat usulü sadece bir tahsil usulü değil bazı durumlarda bir vergilendirme tekniği olarak da kullanılmaktadır. Tevkifat yoluyla vergilendirilen bazı gelir unsurları için beyanname verilmez hatta başka gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi durumunda tevkifata tabi tutulan gelirler bu beyana dahil edilmez. Bu gibi durumlarda tevkifat yöntemi sadece bir tahsil usulü değil aynı zamanda bir vergilendirme tekniği haline gelmektedir (Kocahanoğlu, 1984: 54)

Bu durumlarda, tevkifatın ilgili bulunduğu dönemler vergilendirme dönemi kabul edilir ve tevkif edilen veya tevkif edilmesi gereken vergiler yıllık verginin yerine geçer. Bu açıklamalar doğrultusunda vergi tevkifatı “Bir kısım gelir unsurlarının mükellef tarafından beyan edilmesi beklenmeksizin, verginin bu gelirleri mükellefe sağlayan vergi sorumlularınca kesilmesi ve mükellef adına alacaklı vergi dairesine ödenmesidir.” şeklinde tanımlanabilir (Seviğ, 2005: 45).

Mükellefin Türkiye’de ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkez ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir. Yasaya konan bu hükümle, idarece, mükelleflerin takibinin güçlüğü nedeniyle verginin tarh, tahakkuk ve tahsilatlarında meydana gelebilecek olan gecikme ve kaybın önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil bu işlemlere muhatap olanlar tarafından kısmen veya tamamen vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir (Akdoğan, 2014: 38).

“Tam tevkifat” işlem bedeli üzerinden hesaplanan verginin tamamının

işleme muhatap olan alıcılar tarafından beyan edilip ödenmesidir. Tam tevkifat uygulanacak işlemler,

- İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler

26

- Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler - Kiralama İşlemleri

- Reklâm Verme İşlemleri oluşturmaktadır.

“Kısmi tevkifat” ise hesaplanan verginin Maliye Bakanlığınca

belirlenen kısmının, işleme muhatap olan alıcılar tarafından, diğer kısmının ise işlemi (teslim veya hizmeti) yapan tarafından beyan edilip ödenmesidir. İşlem tutarı üzerinden hesaplanan KDV’nin bütünü değil, bu işlemler için izleyen bölümlerde belirlenen orandaki kısmı, alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecek; tevkifata tabi tutulmayan kalan bölüm ise satıcılar tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip (beyannamede ödenmesi gereken KDV çıkması durumunda) ödenecektir.