• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE MÜLTECİLERİN HUKUKİ DURUMU

3. Mültecilerin Statüsünün Belirlenmesine İlişkin Prosedür

3.4 Kayıt ve Başvuru Sürec

Türkiye Mülteci Mevzuatının temel belgesi olan İltica Yönetmeliğine göre, sığınma talebiyle ülkeye gelen herkes, resmi makamlara başvurmak zorundadır. Sığınma arayan kişi ülkeye yasal yollardan giriş yapmış ise herhangi bir valiliğe, yasal olmayan yollardan girmiş ise ülkeye giriş yapmış oldukları ilin valiliğine başvurmalıdırlar. Başvuruların süresi önceleri “en geç 10 gün” iken, 2006 yılı değişiklikleri ile “en kısa zamanda” cümlesiyle daha esnek hale getirilmiştir. Eğer sığınma talebinde bulunan kişi Avrupa dışından geliyorsa, İçişleri Bakanlığı’nın yanı sıra bir de BMMYK’ya başvurmak zorundadır. (UAÖ, 2009: 10)

Türkiye sınırları içinde iltica başvurusu yapanlar hakkında sırasıyla şu işlemler yapılmaktadır:

“1. İltica-sığınma amacıyla il valiliğine verilen dilekçenin kabulü,

2. Başvuru sahibinin kayıtlarının kontrolü,

3. Başvuru sahibine tebligat yapılması ve broşür verilmesi,

4. Yabancının parmak izlerinin alınması,

5. Ön görüşme öncesi gerekli tebligatların yapılması,

8. Belirlenen tarihte mülakatın yapılması,

9. İşlemi tamamlanan dosyanın İçişleri Bakanlığına gönderilerek verilecek karara göre hareket edilmesi.” (İzmir Emniyet Müdürlüğü,

http://www.izmirpolis.gov.tr/index.php?s=108)

Mülteci statüsü belirleme prosedürü, yabancının Türkiye’ye gelerek İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlara sığınma talebinde bulunarak kayıt yaptırmalarıyla başlamaktadır. Bu makamlar bulunulan yerin kolluk kuvvetleri ya da valilikler olarak belirlenmiştir. Kayıtları alınan kişiler hem Türk makamları tarafından hem de buna paralel olarak BMMYK tarafından inceleme altına alınmaktadır. Mülteciyle mülakatlar yapılarak, ülkesini terk etme nedeni öğrenilmekte, ülkedeki durum ile ilgili bilgilerle sığınma başvurusunda bulunan kişinin iddiaları karşılaştırılmakta ve kişinin korku duymakta haklı olup olmadığına karar verilmektedir. Bu süreç içinde bu kişi, “sığınma talep eden kişi” olarak adlandırılmakta ve uluslararası koruma altında bulunmaktadır. (Çorabatır, 2008)

Valiliğe başvuran kişinin, kimlik bilgileri tespit edilerek fotoğrafları çekilmekte ve parmak izleri alınmakta, ardından mülakatları yapılmaktadır. İlk mülakatta bir kayıt formu doldurulmakta, ilk mülakattan en az iki gün geçtikten sonra ikinci bir mülakat yapılarak yeni bir form doldurulmaktadır. Daha sonra bu iki formun karşılaştırılması yapılarak, başvuranın bilgilerinin tutarlı olup olmadığı kontrol edilmektedir. Mülakat sonunda hazırlanan raporla birlikte evrakların tamamı İçişleri Bakanlığı’na gönderilmektedir. Mülteci statüsü verme konusunda karar mercii İçişleri Bakanlığıdır. (Çiçekli, 2007: 222-223-224)

Mülakatı yapılan ve ülkesini terk etme nedenleri haklı bulunan kişi BMMYK tarafından mülteci kabul edilmekte, ancak Türk makamları için bu noktada devreye coğrafi sınırlamalar girmektedir. Bu yüzden BMMYK tarafından mülteci olarak kabul edilen kişiler, eğer Avrupa ülkelerinden gelmiş iseler Türk makamları

tarafından mülteci kabul edilmekte, eğer Avrupa ülkeleri dışından gelmiş iseler mülteci kabul edilmeyerek sığınmacı olarak adlandırılmaktadırlar. Bu noktada sığınmacılar artık BMMYK’nın himayesi altında, üçüncü bir ülkeye mülteci olarak gitmek için beklemeye alınmaktadır. Bu bekleme sürecinde sığınmacılar, mecburi olarak İçişleri Bakanlığınca tespit edilen “uydu kent”lerde ikamet etmektedirler. (Çorabatır, 2008) Türkiye’de 28 uydu kent bulunmaktadır. Bunlar: Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Bilecik, Burdur, Çankırı, Çorum, Eskişehir, Hakkâri, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Kütahya, Nevşehir, Niğde, Şırnak (Silopi), Sivas, Tokat, Van ve Yozgat’tır.

BMMYK Dış İlişkiler Sorumlusu Metin Çorabatır, sığınmacıların Türkiye’de yaklaşık 3-4 yıl, üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeyi beklediklerini anlatmaktadır. Diğer ülkeler de kendi göç mevzuatları kapsamında karar verdiklerinden dolayı bazı sığınmacıların üçüncü ülkelere yerleştirilmelerinin de imkânsız hale geldiğini belirtmektedir. (Birgün Gazetesi Resmi İnternet Sitesi,

http://www.birgun.net/research_index.php?category_code=1208228204&news_code=120 8704560&year=2008&month=04&day=20) 

İltica başvuruları incelenip, iltica talepleri uygun görülmeyen, mülteci statüsünün koşullarını sağlamayan kişiler, İçişleri Bakanlığı’nın emri ile yetkili valiliklerce sınır dışı edilmektedir. Ancak sınır dışı edilmeden önce başvuru sahiplerinin karara itiraz hakları bulunmaktadır.

MSB prosedürünün tamamlanması sonucu yetkili makamlar tarafından verilen karara itiraz hakkı bu prosedürün temel ilkelerinden biridir. Türkiye iltica mevzuatına göre, mülteci başvurusunun değerlendirilmesi sonucu verilen olumlu ya da olumsuz karar sığınmacıya yazılı olarak tebliğ edilmek zorundadır. (UAÖ, 2009: 19) Başvurusu kabul edilmeyen kişiler, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde

olumsuz karar veren makamın bir üst makamı tarafından incelenerek nihai olarak sonuçlandırılır. İlgili valilik tarafından nihai karar itiraz sahibi yabancıya tebliğ edilir. (Ümit, 2001: 26)

Başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye’de ikamet eden sığınmacıya verilen ikamet izni, sığınmacının üçüncü ülkeden olumlu yanıt alamaması durumunda uzatılmayarak sonlandırılabilmektedir. Bu durumlarda sığınmacı İçişleri Bakanlığı tarafından ülkeyi terk etmeye davet edilmektedir. (Ümit, 2001: 26)

Ülkede bulunan mülteci ya da sığınmacı, kamu düzenini ya da ulusal güvenliği tehdit edici davranışları nedeniyle, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne dayanarak sınır dışı edilebilmektedir. Mültecinin ya da sığınmacının bu karara da itiraz etme hakkı saklı bulunmaktadır. Sınır dışı kararına karşı on beş gün içinde İçişleri Bakanlığı’na itiraz edilebilmektedir. İtiraz, daha önce karar veren yetkili kişinin bir üst makamı tarafından incelenerek sonuçlandırılır. Valilik nihai kararı mülteci ya da sığınmacıya tebliğ eder. (Ümit, 2001: 26)

Anayasa madde 125, “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” şeklinde düzenlenmiştir. Yine Anayasa’nın 36. maddesine göre, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” Bu düzenleme vatandaşa tanındığı gibi yabancılara da tanınmış bir haktır. Bu düzenlemelere bağlı olarak mülteci, sığınmacı ya da bu statüler için başvuruda bulunmuş kişilerin idarenin eylem ve işlemlerine karşı iptal davası açma hakkı bulunmaktadır.

Sığınma ya da iltica başvuruları ile ilgili idarenin eylem ve işlemlerine karşı iptal davası açma yeri idare mahkemeleridir. Yetkili mahkeme olan idare mahkemelerinin kararlarının temyiz yeri ise Danıştay’dır. Danıştay en yüksek temyiz mercii olduğundan dolayı kararları kesindir. İdari işlemin yürütmesinin durdurulması talebi üzerine, idare mahkemelerinin verdiği kararlara itirazları incelemekle görevli mahkemeler ise Bölge İdare Mahkemeleridir. İtiraz üzerine verilen Bölge İdare Mahkemesi kararı kesindir. Açılan iptal davaları yabancının aleyhine sonuçlanmış ise ve iç hukuk yolları tüketilmiş ise yabancıların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açma hakları bulunmaktadır. (Ümit, 2001: 27)

Kayıtları alınan sığınmacılarla, 1951 Cenevre Sözleşmesi ölçütlerine göre valilikler tarafından mülakat yapılır. Bir sığınmacının mülteci statüsü alması ya da üçüncü bir ülkeye gönderilmek üzere geçici ikamet izninin verilmesi İçişleri Bakanlığınca karara bağlanır. Mülakat sonucunun olumsuz olması durumunda başvuru sahibi 15 gün içinde itiraz etme hakkına sahiptir. Eğer itiraz hakkı kullanılmazsa başvuru sahibi 15 gün içinde ülkeyi terk etmek zorundadır. Zamanında ülkeden ayrılmayan kişi İçişleri Bakanlığı tarafından sınır dışı edilir. Karara yapılan itiraz nihai olarak reddedilirse sığınmacı İçişleri Bakanlığı tarafından sınır dışı edilir. (UAÖ, 2009: 10)