• Sonuç bulunamadı

İzmir’deki Mülteci ve Sığınmacıların Genel Profil

İZMİR İLİNDEKİ MÜLTECİLERİN HUKUKİ STATÜSÜ

4. İzmir’deki Mülteci ve Sığınmacıların Hukuki Statüleri İle İlgili Bir Araştırma

4.2 İzmir’deki Mülteci ve Sığınmacıların Genel Profil

Bu başlık altında, anket çalışmamızın sonucunda elde ettiğimiz verileri değerlendirmeden önce İzmir’de yaşayan sığınmacı ve mültecilerin genel profiline dair temel bilgilere yer verilecektir.

İzmir’de yaşayan sığınmacı ve göçmenler bize geldikleri ülkeler, dinleri ve etnik kökenleriyle oldukça geniş bir yelpaze sunmaktadırlar. 1 Mart 2011 tarihinde, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yaptığımız, İzmir’de kayıtlı bulunan mültecilerin sayıları ve menşe ülkeleri ilgili bilgi edinme başvurusuna aldığımız yanıta göre, 2011 yılı mart ayı itibariyle İzmir’de toplam 134 kayıtlı göçmen bulunmaktadır. 46 kişi ile

Somali’den gelenler en kalabalık nüfusu oluştururken, onları 35 kişi ile Afganistan’dan gelenler izlemektedir. 3. sırada ise 16 kişi ile Sudanlılar bulunmaktadır. Sudanlıları, Eritre’den gelen 12 kişi ve Etiyopya’dan gelen 11 kişi takip etmektedir. Sri Lanka, Moritanya, Kamerun, Nijer, Nijerya, Kongo, Sierra Leone ve Fildişi Sahilleri diğer kaynak ülkeleri oluşturmaktadır. (Emniyet Genel Müdürlüğü’nün cevabı için bkz. Ek-1)

Tablo-1: İzmir İlinde Yapılan Sığınma-İltica Başvuruları

İzmir Valiliğinden İltica-Sığınma Başvurusunda Bulunan Yabancıların Bilgileri

Uyruk/Durumları MEVCUT FİRAR

SOMALİ 1 45 MORİTANYA 1 ETİYOPYA 11 SUDAN 16 AFGANİSTAN 12 23 NİJER 1 ERİTRE 12 SRİ LANKA 4 KAMERUN 1 2 NİJERYA 2 KONGO 1 SİERRA LEONE 1 FİLDİŞİ SAHİLİ 1 TOPLAM 14 120

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi 2011 yılı itibariyle İzmir İlinde 13 farklı ülkeden iltica başvurusunda bulunmuş kişi bulunmaktadır. Ancak 134 kişiden sadece 14 tanesi başvuruda bulunduktan sonra kentte kalmaya devam etmiş, geri kalan 120 kişinin yeri bilinmemektedir. Tabloya bakıldığında sığınma başvurusunda bulunan kişilerin geldikleri ülkeler Afrika ve Asya ülkeleridir. Türkiye’de mülteci statüsü alamayacaklarından dolayı üçüncü bir ülkeye yerleşmeyi bekleyecek olan bu kişilerin çoğunluğunun firar etmiş olmasının nedeni büyük ihtimalle yasadışı yollardan Avrupa ülkelerine geçmektir. Yine tabloya göre İzmir’de sığınma başvurusunda bulunmuş kişilerin hiçbirinin Avrupa’dan gelmediği görülmektedir.

İzmir’de bulunan mülteci ve sığınmacıların birçoğu her hangi resmi kuruma kayıtlı bulunmamaktadır. Resmi kayıtlarda 100 civarında görünen sayı, gerçekte bunu 10 katı kadar fazla olabilmektedir. Basmane semtindeki ucuz otellerde kalan göçmenlerin birçoğu tüm gün boyunca otelden çıkmadan, Avrupa’ya kaçış için kendilerine haber gelmesini beklemektedirler. Çoğu ülkelerinde bulunan mallarını satarak yola çıkmışlar ve Türkiye’de de bu para ile yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Çoğu parasını kaçış için sakladığından dolayı, barınak, yiyecek, içecek için para harcamayarak ve kötü şartlarda yaşamaya çalışmaktadırlar.( 25 Şubat 2011 tarihinde Basmane Semt Merkezi çalışanları ile yapılan görüşme)

Geldikleri ülke, ait oldukları etnik köken, din, konuştukları dil gibi kimliksel özellikleri farklılık göstermesine rağmen, geldikleri ülkede, yollarda ve yolculuk sonunda ulaştıkları yerde yaşadıkları genellikle benzerlik göstermektedir. Ülkelerini terk ederek daha güvenli bir yer arayışında olan göçmenler, birçok eziyete katlanarak ve bir takım sorunlarla mücadele ederek Türkiye’ye varmaktadırlar. Bu zorlu yolculuklara çıkabilmek için, yüklü miktarlarda paralar ödemektedirler. Çoğu zaman onları ülkelerinden kaçırmak amacıyla paralarını alan göçmen kaçakçıları tarafından dolandırılmaktadırlar.

Ancak yaşadıkları sorunlar çoğu zaman dolandırılmakla sınırlı kalmamaktadır. Günler süren yolculuklar boyunca ölüme terk edilenler, silahlı saldırıya, tecavüze uğrayanlar, dövülenler, tehdit edilenler azımsanmayacak kadar fazladır. Bunların yanında, sınırlarda askerler tarafından yakalanarak gözaltına alınma, sınır dışı edilme gibi yasal işlemlerden de etkilenenleri sayısının oldukça fazla olduğu bilinmektedir. (Kılıçaslan, 2001: 4) Özellikle, hassas gruplar olarak bilinen çocuklar, kadınlar ve yaşlılar bu kaçış boyunca yaşadıklarından daha fazla etkilenmektedirler.

Göç boyunca ve sonrasında, yaşanan zorluklardan ötürü aile yapısı parçalanmakta, alışık oldukları yaşam tarzları değişmekte ve gelenek göreneklerinden uzak, farklı bir yaşam tarzını benimsemek zorunda kalmaktadırlar. Bu tip durumlarda, aile içi şiddetin arttığı yönünde raporlar bulunmaktadır. (Kılıçaslan, 2001: 5) Kadınların, erkeklere nazaran daha çok zarar gördüğü ve yaşadıkları en büyük sorunlardan birinin fuhuşa zorlanma olduğu bilinmektedir. (Kılıçaslan, 2001: 7) Bu ve buna benzer birçok sorunla karşılaşan mülteciler, her şeye rağmen hayatta kalma mücadelesi vermeye çalışmaktadırlar.

Çok çeşitli ülkelerden İzmir’e gelen mülteciler de diğer tüm mülteciler gibi bu zorlu yolculuklardan etkilenmekte ve yaşadıklarının etkilerinden uzun süre kurtulamamaktadırlar. Özellikle psikolojik açıdan aldıkları yaralar, destek almadıkları sürece bütün hayatlarını etkileyecek derecede ağır olmaktadır. Yaşamsal ihtiyaçları için dahi desteğe ihtiyaç duyan bu kişiler, bulundukları şartlar altında psikolojik destekten yoksun olarak, kendi dertlerine yine kendileri deva olmaya çalışmakta, bu da ruh sağlıklarında onarılmaz hasarlar bırakmaktadır. Bütün bu sorunları aşmalarında onlara yardımcı olmak, öncelikle bulundukları devlet yetkililerine düşmektedir. Ancak İzmir’de bulunan göçmenlerin çoğu yasadışı yollardan ülkeye girmiş ve kayıt dışı olarak ülkede yaşamaya devam etmekte olduklarından, mülteci ya da sığınmacı statülerine sahip bulunmamaktadırlar. Bu

sırasında bu konuda sıkça karşımıza çıkan ve bize de bu konuda yardımcı olan iki kuruluş bulunmaktadır. Biri, İzmir’de kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu olan Mültecilerle Dayanışma Derneği, diğer ise Konak Belediyesi’ne bağlı Basmane Semt Merkezi.

Basmane Semt Merkezi çalışanları ile yaptığımız mülakattan edindiğimiz bilgiye göre, İzmir’e farklı dönemlerde farklı ülkelerden gruplar gelmektedir. Bir dönem ağırlıklı olarak Afrikalı göçmenler İzmir’de ikamet ederken, bir başka dönem ise Orta Doğu’dan gelen gruplar ikamet etmektedir. Bunun ilk nedeni, sığınmacıların ülkelerinde yaşanan olaylar doğrultusunda ülkelerini terk ederek sığınma aramaları olarak görülmektedir. İkinci nedeni ise göçmenlerin genellikle tek başlarına değil grup olarak hareket etmeleri sayılmaktadır. Çünkü göçmenlerin genellikle ülkelerinden kendi imkânları ile ayrılmadıkları, göçmen kaçakçılığı yapan organize örgütlerin yardımıyla ülkelerinden çıkarak Türkiye’ye giriş yaptıkları bilinmektedir. Bizim anket çalışmamızı yaptığımız dönemde ise kentte ağırlıklı olarak Afgan göçmenler ikamet etmekteydiler.

Basmane’de bulunan göçmenlerden 25 kişilik bir grupla 32 sorudan oluşan bir anket çalışması yaparak, İzmir’de bulunan mülteci ve sığınmacıların hukuki ve sosyal durumlarını ortaya koymaya çalıştık. Bu soruları, spss analiz programı ile değerlendirerek, anketin sayısal sonuçlarına ulaştık. Aşağıdaki başlıklar altında, çalışmanın sayısal sonuçları verilerek, bu sayısal sonuçların analizleri yapılacaktır.

4.3 Yaşa Göre Dağılım

Yaklaşık 50 kişilik grubun içinden, görüşme yapacağımız kişileri yetişkinlerden seçmeye gayret gösterdik. Görüştüğümüz 25 kişinin en küçüğü 14 yaşında, en yaşlısı ise 56 yaşında idi.

Tablo-2: Yaşa Göre Dağılım

Yaş Grubu Sayı Yüzde Geçerli Yüzde

14-18 5 20,0 20,0 19-25 6 24,0 24,0 26-35 5 20,0 20,0 36-45 5 20,0 20,0 46-56 4 16,0 16,0 Toplam 25 100,0 100,0

Yaş gruplarına göre dağılıma bakıldığında her yaş grubunun birbirine yakın oranlarda olduğu görülmektedir. 14-18 yaş arası 5; 19-25 yaş arası 6; 26-35 yaş arası 5; 36-45 yaş arası 5 ve son olarak 46-56 yaş arası 4 kişi bulunmaktadır. Ancak en çok 19-25 yaş grubundan kişinin olması ve 14-35 yaş arası, genç olarak tanımlanabilecek yaş grubundan kişinin 16 kişi ile grubun %64’ünü oluşturması, gençlerin ağırlıkta olduğu sonucunun çıkmasına neden olmaktadır. 25 yaş altı gençlerden yalnızca 3’ü ülkeye yalnız geldiklerini, ailelerinin geldikleri ülkede kaldıklarını belirtmiştir. 25 yaş altı 11 gencin 8’i ise aileleri ile beraber gelmiştir. Bu da kişilerin genellikle aileleri ile göç etme eğiliminde olduklarını göstermektedir.

4.4 Cinsiyete Göre Dağılım

25 kişilik grubun %40’ını kadınlar, %60’ını erkekler oluşturmaktadır. Aşağıdaki tabloya bakıldığında, grubun içinde 10 kadın, 15 erkek bulunduğu görülmektedir.

Tablo-3: Cinsiyete Göre Dağılım

Cinsiyet Sayı Yüzde Geçerli Yüzde

Kadın 10 40,0 40,0

Erkek 15 60,0 60,0

Toplam 25 100,0 100,0

 

Tabloda erkek ve kadınların sayısına bakılarak, erkeklerin kadınlara göre daha fazla göç ettiğini söylemek doğru olmayacaktır. Görüşmelerimiz sırasında genellikle erkeklerin görüşmeyi kabul ettiği, kadınlarınsa daha çekingen olduğu ve utanarak konuşmak istemediklerini belirtmek gerekmektedir. Bunun yanı sıra, görüşmeleri otelin ortak kullanım alanı olan salonda yaptığımızdan, genellikle erkeklerin orada bir arada oturması, kadınların otelin mutfağı ya da banyosunda günlük işlerini yapıyor olmaları ya da çocuklarla ilgileniyor olmaları, otelde bulunan kadınlarla çok karşılaşmamamıza neden olmuştur.

 

Yalnız göç ettiğini söyleyen 3 erkek evli olmadıklarını belirtmiş ve evli olanların tamamı aileleriyle gelmeyi tercih etmiştir. Tahmin edilenin aksine, erkekler daha önce gidip bir iş bulup düzen kurduktan sonra ailelerini yanlarına aldırmayı düşünmemişler, aileleriyle göç etmeyi tercih etmişlerdir. Kadınların ise tamamı aileleriyle birlikte göç ettiklerini söylemiştir.