• Sonuç bulunamadı

2. Tarihsel Süreçte Mültecilik ve Örgütsel Gelişim

2.2 Yirminci Yüzyılda Mülteciler ve Mülteci Hukukunun Gelişim

2.2.3 Birleşmiş Milletler Dönem

“Dünyayı ülke adı altında parsellere ayıran ve her bir parselde yaşayan insanların korunmasını vatandaşlık bağıyla sıkı bir ilişki içine yerleştiren modern ulus devletler sisteminde, vatandaşı oldukları devletin ülkesini terk etmek zorunda kalanlar kolayca insanlık statüsünün de dışında kalabilirler. Bu durum, söz konusu insanların korunmasını, mensubu oldukları devletin veya diğer ulus devletlerin insafına bırakmak düşünülemeyeceğinden, bu görevi insanlığın daha teknik ve mesafeli deyişle uluslararası topluluğun üstlenmesinden başka yol yoktur.”(Sancar ve Peker, 2002: 11)

Mithat Sancar ve Bülent Peker’in yukarıdaki paragrafta anlattığı gibi mülteci konusu tek tek devletlerin kendi inisiyatiflerine bırakılamayacak kadar önemli bir konu olmuştur. Bu yüzden özellikle büyük savaşlar sonrası yaşanan dramların biraz olsun hafifletilebilmesi için, uluslararası anlaşmalar yapılmaya başlanmış ve tüm dünya ülkelerini çatısı altında toplayabilecek bir barış örgütü kurulması yoluna gidilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen hemen tüm dünyaya yayıldığı, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) de savaşa dâhil olduğu dönemde, 1942 yılında, ABD’de Birleşmiş Milletler (BM) İttifakı kurulmuştur. Ancak savaş içinde kurulan bu ittifak bugünkü BM teşkilatından daha farklı bir yapıda kurulmuştur. İlk aşamada ABD ve İngiltere arasında kurulmuş ve sonradan Sovyetler Birliği ve ardından da 22 devlet katılmıştır. Anlaşmaya göre bu devletler Mihver Devletlere karşı birlikte savaşacaklar ve zafere kadar ayrı barış antlaşmaları imzalamayacaklardı. (Sander, 2008: 169) Bugün hala varlığını aktif bir şekilde sürdüren Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kuruluşu, 1942 yılında bu amaçla olmuştur.

1 Ocak 1942 tarihli “Birleşmiş Milletler Bildirisi” örgütün kurucu belgesi olma özelliğini taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Antlaşması, 26 Haziran 1945 tarihinde ABD’nin San Francisco kentinde imzalanarak kabul edilmiştir. (Toprak, 2003: 56) Kurucu devletler İkinci Dünya Savaşı’nın galip devletleridir. (Çelik, 1975: 415)

Türkiye’nin BM bünyesine katılması ise savaşın sonlarına doğru Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmesi ile gerçekleşmiştir. Çünkü savaş sonrası düzenlenecek barış konferansına katılabilmek ve BM’nin kurucu üyesi olabilmek için Mihver Devletlere savaş açmak şart koşulmuştu. Böylece Türkiye, 1945 yılında San Francisco’da imzalanan Birleşmiş Milletler Anlaşması’na dâhil olmuş ve 15 Ağustos 1945 tarihli ve 4801 sayılı kanun uyarınca 28 Eylül 1945 yılında antlaşmayı onaylamıştır. (Ökçün, 1974: 23-24) BM Antlaşması’nda teşkilatın milletlerarası kişiliği konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Milletlerarası Adalet Divanı, teşkilatın niteliğini göz önünde bulundurarak milletlerarası kişiliği bulunduğu sonucuna varmıştır. (Çelik, 1975: 434)

Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 1. maddesi örgütün amaçlarını şöyle sıralamaktadır:

“Gelecek kuşakları savaş felaketinden korumak, temel insan haklarına ve ulusların haklarının eşitliğine, adaletin korunması, özgürlüğün sağlanması amaçları için hoşgörülü olmak, iyi komşuluk ilişkileri içinde birlikte yaşamak, barış ve güvenliği korumak için güçleri birleştirmek, tüm halkların ekonomik ve toplumsal gelişmesini hızlandırmak üzere uluslararası yollara başvurmak.” (Toprak, 2003: 56)

BM’nin 1945 yılında resmen kuruluşunda önce, 1943 yılında, İkinci Dünya Savaşı henüz sona ermeden, savaş mağdurlarına yardım edebilmek amacıyla, Birleşmiş Milletler Yardım ve Rehabilitasyon Kuruluşu (UNRRA) kurulmuştur. Bu kuruluş sadece bir mülteci örgütü niteliği taşımayıp, savaş boyunca yerlerinden edilmiş herkese yardım ve rehabilitasyon desteği sağlamıştır. Yaklaşık 7 milyon kişinin ülkelerine geri dönüşünü sağlamış olsa da özellikle Sovyetler Birliği’ne gönderilen kişilerin dönüşünün gönüllü olmaması tepkilere neden olmuş ve kuruluş güvenilirliğini yitirmiştir. (HYD, Mülteci Destek El Kitabı,

http://www.carim.org/public/polsoctexts/PS2TUR015 TU.pdf)

BM kurulduğunda, gündemindeki en önemli konulardan biri, savaş yüzünden yerlerinden edilmiş mültecilerin, zorunlu iç göç mağdurlarının ve vatansızların durumu olmuştur. (BM İnsan Hakları Komiserliği, İnsan Hakları Bilgi Kitapçığı, http://www.ohchr.org/Documents/Publications/FactSheet20en.pdf)  Bu kişilerin durumlarıyla ilgilenmek üzere, BM Genel Kurulu tarafından alınan kararla 12 Şubat 1946’da Uluslararası Mülteci Örgütü (IRO) kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) kuruluşuna kadar olan dönemde mültecilerle ilgilenmek amacıyla Uluslararası Mülteci Örgütü (IRO) görev yapmıştır. (Goldman, http://avalon.law.yale.edu/20th_century/decad053.asp) IRO, Birleşmiş Milletler Yardım ve Rehabilitasyon Kuruluşu’nun (UNRRA) sorumluluklarını

sağlamak amacıyla yetkilendirilmiştir. (BM İnsan Hakları Komiserliği, İnsan Hakları Bilgi Kitapçığı)

Uluslararası Mülteci Örgütü’nün kuruluş amacı, ülkelerini terk etmek zorunda kalmış kişilere hızlı, acil, etkili ve kesin çözümler sunabilmektir. Örgütün anayasasında mülteci şöyle tanımlanmaktadır: “Haklı bir nedene dayanan baskı ve zulüm dâhil olmak üzere ülkesine dönmemek için geçerli nedeni olan kişi.” Bu tanım daha sonra hazırlanacak olan Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme’nin (1951 Cenevre Sözleşmesi) mülteci tanımına kaynak olacaktır. (Odman, 1995:27-28)

Uluslararası Mülteci Örgütü, görev yaptığı 3 yıllık süre içinde mültecilerin kendi ülkelerine ya da daha önce ikamet etmekte oldukları ülkelere geri dönüşlerini teşvik etmek ve mültecilere yardım sağlamak için çalışmıştır. Ana hedefleri, mültecileri kendi ülkelerine geri göndermek olmayıp, bu kişileri üçüncü bir ülkeye yerleştirmek olmuştur. Aktif olduğu dönemde 73.000 mülteciyi ülkelerine geri göndermiş, yaklaşık 1 milyon kişiyi ise üçüncü bir ülkeye yerleştirmiştir. Ancak 1951 yılına gelindiğinde hala 400.000 kişinin ülkelerinden uzakta olması örgütün yeterli olmadığını göstermiştir. (Öner, 2010: 19-20) IRO’nun faaliyetleri, savaş sonrası ortamda politik gerilimlerin neticesinde tartışmalı bir hale gelmiştir. Aynı zamanda örgütün çalışmaları ekonomik anlamda yeterince desteklenmemiştir. Birleşmiş Milletlere üye olan 54 ülkeden yalnızca 18 tanesi IRO’ya maddi destek sağlamıştır. Böylelikle mültecilere ilişkin konuların BM çatısı altında daha fazla uluslararası desteğe ihtiyaç duyulduğu kanısına varılmıştır. Bu düşünceyle yeni bir oluşumun çalışmaları içine girilmiştir. (BM İnsan Hakları Komiserliği, İnsan Hakları Bilgi Kitapçığı)

Örgütün faaliyetleri 1951 yılında resmen sona erdirilmiştir. Bu da yeni bir örgüt kurulması ihtiyacını doğurmuş ve çalışma alanı daha geniş olacak, her milletten mülteciye yardımda bulunacak bir örgütün kurulmasına karar verilmiştir.

Birleşmiş Milletler çatısı altında mülteciler için kurulmuş bir diğer örgüt ise, 1948 yılında kurulan Birleşmiş Milletler Yakın Doğudaki Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Kuruluşudur (UNRWA). UNRWA, İsrail’in Filistin topraklarını işgalinden sonra yerlerinden edilen ve başka ülkelere sığınmak zorunda kalan Filistinli mültecilere yardım amacıyla kurulmuştur. Örgüt halen faaliyetlerine sürdürmekte ve günümüzde yaklaşık 3 milyon Filistinli mülteciye yardım sağlamaktadır. (HYD, Mülteci Destek El Kitabı)

2.2.4 Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)

Kısa bir süre faaliyet göstermesine rağmen IRO, birçok mülteciye yardım eli uzatabilmiş, birçoğunu yeni ülkelere yerleştirdiği gibi birçoğunu da güvenle kendi ülkelerine geri döndürmeyi başarmıştır. Ancak Avrupa’da Soğuk Savaş’tan kaynaklanan gerginlikler ve Doğu Avrupa’da yaşanan politik değişimler nedeniyle konunun daha geniş kapsamlı olarak ele alınmasına gereksinim duyulmuştur. Böylece BM, yeni bir oluşum yoluna gitmeyi tercih etmiştir. (Odman, 1995: 30)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3 Aralık 1949 tarihli ve 319 (IV) sayılı kararı ile 1 Ocak 1951’den itibaren Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ni kurmaya karar vermiştir. (BMMYK, 1998: 60) Komiserlik, 14 Aralık 1950 tarihinde resmen kurulmuştur. (BMMYK Türkiye,

http://www.unhcr.org/pages/49c3646c2.html) Komiserlik görevine ise avukat Gerrit Jan van Heuven Goedhart atanmıştır. (Odman, 1995: 31) BMMYK, ilk yıllarında, 3 yıllık bir süre için Genel Kurul’un bir yan organı olarak düşünülmüştür. Ancak daha sonraları rutin olarak 5 yıllık dönemler şeklinde uzatılmaya başlanmıştır. Merkezi, İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan komiserliğin 100’ü aşkın ülkede temsilciliği bulunmaktadır. (BM İnsan Hakları Komiserliği, İnsan Hakları Bilgi Kitapçığı)