• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.10. Kavramsal Değişim Yaklaşımı

açısından sürekli olarak hedef üzerinde fikir geliştirirler. Bu durum yeni öğretim yaklaşımlarını doğurmaktadır.

2.10. Kavramsal Değişim Yaklaşımı

Kavramsal değişimin sağlanmasında, bireyde mevcut olan kavramların üzerine yenilerinin eklenmesi gerçekleştirilmeli ve kavramsal gruplaşmalarla birey, kavramsal kargaşasını düzeltme yoluna gitmelidir. Bu sayede birey kavram içeriğini algılayacak, öncekilerle karşılaştırılacak ve kabullenme yoluna gidecektir. Bu durum gerçekleşirken, kademeli olarak gerçekleşecektir. Bu yönüyle gerçekleştirilen yeni düzenlemeler, daha sonraki düzenlemeler için bir taban oluşturur. Kavramlar öncekilerden farklı olarak yeniden şekillenir ve yeni oluşanlarıyla değiştirilir. Bu sayede birey değişimden memnun kalmalıdır (Armağan 2011; Durmuş, 2009; Demirci, 2011; Karakethüdaoğlu, 2010). Kavramsal değişimin gerçekleştirilmesindeki temel sebep kavram yanılgılarıdır. Öğrenciler bu yanılgılarından kurutulmak için öncelikle kendilerinde var olan ön bilgi eksiklikleri sayesinde, bir problemle karşılaştıklarında zorlanırlar ve yetersizliklerini anlarlar. Bu da öğrencinin problem çözümünde hoşnutsuzluğundan, yeni kavramları öğrenmeye çalışmasını zorunlu kılar. Bu durumda öğrenci, kavramsal değişime hazır hale gelir. Öğrenciler bilgiyi öğrendikten sonra onu farklı yerlerde kullanabilmelidir (Posner ve diğ.,1982).

Duit ve diğerleri (2008) “Kavramsal değişim, öğrencilerin kavramı öğrenmelerini gözden geçirmek ve kavramın nasıl geliştiğini anlamak; kavramın doğasını nasıl gördüklerini ve bilimsel kavramları gerçekte nasıl anladıklarını incelemek” olarak tanımlamaktadır. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları çevre, kavramsal edinimlerinde büyük rol oynamaktadır. Bilimsel bilgilerin öğreniminde sürekli olarak öğrenciler, içerisinde bulundukları çevrenin etkisiyle öğrendikleri ya da yeni öğrenecekleri kavramları sürekli sorgulama çabasına girişirler. Böyle olduğu takdirde, yeni bilgilerin kazanımı sekteye uğramakta, istenilen hedeflere ulaşılamamaktadır. Bu şekilde çevrenin bireyin öğrenim hayatına olumsuz etkimesi kaçınılmazdır. Bu sebeple eğitim ortamı içerisinde hedeflenen durumlara en iyi geçişin yapılabileceği yolların bulunması

26 gereklidir (Novak, 1984).

Posner’ın öne sürdüğü kavramsal değişim teorisi gereğince; öğrencide kavramsal değişimin yaratılabilmesi için, ön bilgilerinin değiştirilmesi şarttır. Bilgiler her zaman doğru olarak beyne yerleştirilemediğinden, mevcut kavram yanılgılarının yerine yeni kavramların getirilmesi uygun olacaktır. Kavram değişimi ile birey mevcut duruma uyum sağlayabilecektir (Akbaş,2008,s.31). Kavramsal değişim, zihinde yerleşmiş ve kalıplaşmış kavram yanılgılarının ortaya çıkartılması, bunun içinde mevcut olan kavramlarla yeni kavramlar arasında ilişkisizlik durumundan yararlanıp, yeni öğrenilen bilginin yapılandırılmasını amaç edinmektedir. Bu gerçekleştirilirken, öğrenci içerisinde bulunduğu durumun farkında olmalı, kavramlar arasında sıralama yapabilmeli, en uygun hangi kavram olacağına karar vermelidir. Zihinde kavramları tekrar organize ederek kazanımını arttırmalıdır. Kavramsal değişim yaklaşımında amaç, bilinenlerin üzerine bilinmeyenleri eklemek değil, hatalıları bertaraf edip, yerine yenilerini almaktır (Akbaş, 2008,s.33). Kavramsal değişimin gerçekleşmesi için önce bireyin ön bilgileri ortaya konur, sonra da uygun yöntemlerle yeni kavramlar bireye kazandırılır (Karakethüdaoğlu, 2010,s.16).

Kavramsal değişimin gerçekleşmesi iki süreçte ele alınabilir. Bunlardan ilkinde öğrencinin mevcut, yani ön bilgilerinde bir takım düzenlemeler yapmaktır. Öğrenci kendisinde var olan bilginin yetersizliğinin farkına varabilmelidir. Kendisinde var olan yetersizlikleri gördüğünde ise, yeni bilgiler ile eski bilgiler arasında bir uyuşmazlık meydana gelecek, sonuçta bireyin beyninde onu kemiren bir çatışma oluşacaktır. Bu sebeple öğrencide bu durumun üstesinden gelebilmek için kendisini kavramsal bir çatışmanın ortasına sokacaktır. Yeni edinilen bilgileri ise hemen kabul etmek istemeyecek, kendisine verimli ve mantıklı gelene yönelecektir (Demirci, 2011; Çermik,2008).

Kavramsal değişim yaklaşımı, yapılandırmacı ya da inşacı yaklaşım olarak öne sürülen ve son dönemde revaçta olan bir modele dayanmaktadır. Kavramsal değişim yaklaşımı temelde iki basamak üzerine kuruludur. Özümseme ve bağdaştırma basamağıdır. Özümseme de birey, mevcut kavramlarından yola çıkar ve yeni kavram kazanımında bunu bir basamak olarak kullanır. Bağdaştırma basamağında ise, öğrendiği kavramlar üzerine yenilerini koyarak bir takım farklı şeyler inşa etme çabasına girişir. Bunun

27 sağlanabilmesi için şu şartların gerçekleştirilmesi gerekir (Yılmaz, 2010; Demir, 2010; Akbal,2009; Armağan 2011; Durmuş, 2009; Demirci, 2011; Çermik,2008).

Posner ve arkadaşları tarafından şöyle sıralanmaktadır; 1. Yetersizlik (Dissatisfaction)

2. Anlaşılabilirlik (Intelligiblity) 3. Mantıklılık (Plausibility) 4. Verimlilik (Fruitfulness)

1.Yetersizlik

Öğrenciler kazanmış oldukları kavramları her ne olursa olsun değişmez olarak görmekten vazgeçmelidir. Öğrenciler problemle karşılaştığında bu sorunu ortadan kaldıracak bilgi yetersizliğini kendisinde hissettiği sürece, kendisinde bir takım eksikliklerin farkına varmaya başlayacaktır. Bu neticenin temelinde yeni kazanılmaya başlanan kavramlar öncekilerle uyuşmazlık gösterir. Öğrenci kavramlar arasında bocalamaktansa, en uygun ve sorunu en pratik olarak çözen kavramların daha iyi olacağı düşüncesiyle hareket ederek yeni kavramlar kazanma yoluna gider. Bu sayede alternatifler geliştirir. Öğrencide bulunan bilgi düzeyi ile yeni öğrenilen kavramlar arasında uyuşmazlık çıkması, öğrencinin sahip olduğu kavramların yetersizliğinin farkına varmasına neden olacaktır (Yılmaz, 2010;Demir, 2010).

2.Anlaşılabilirlik

Öğrencinin ön bilgilerinde değişiklik olabilmesi için yeni kazanılan kavramların öğrenci açısından anlaşılır bir nitelik taşıması şarttır. Öğrenciler anlamlandırabildikleri kavramları zihinlerine en iyi şekilde yerleştirebilirler. Kavramların anlaşılır olması, her zaman kavramsal değişime yol açmayabilir. Yeni bilginin anlaşılır olmasının iki yönü vardır. Bunlar aşağıdaki gibidir;

1. Yüzeysel olarak anlaşılırlık; yüzeysel seviyedeki anlaşılırlıkla, öğrenilecek bilginin sunuş şekli, kullanılan sembol ve terimlerin birey tarafından algılanabilir olması

28 kastedilmektedir. Bu sayede yeni öğrenilecek kavramların bu yönüyle, yerine getirilmesi söz konusu olabilir (Konur, 2010).

2. Ayrıntılı olarak anlaşılırlık; yeni bilginin, ayrıntılı olarak anlaşılır olması, yüzeysel anlaşılırlıktan daha çok birey tarafından öğrenilebilir olması demektir. Bu şekliyle, konu içerisinde ifade edilen kavramların öğrenci tarafından daha teferruatlı olarak, mantıksal çerçevede açıklamalarının yapılabilmesini belirtir (Yılmaz, 2010; Demir, 2010; Akbal,2009; Çermik,2008).

3.Mantıklılık

Kavramların mantıklı olması şarttır. Öğrenciler bir problemi, anında üstesinden gelebilmeyi sağlayan kavramları kabullenirler; fakat mantıklı olmak kaydıyla kabul ederler. Mantıklılık, kazanılmak istenen yeni kavramın önceki kavramlarla uyumlu olmasını gerektirir. Öyleyse yeni kavram, önceki kavramla ne kadar oranda uyuşuyorsa o ölçüde mantıklıdır (Yıldırım, 2010, Yılmaz, 2010; Demir, 2010; Akbal,2009; Armağan 2011; Durmuş, 2009; Demirci, 2011; Çermik,2008).

4.Verimlilik

Öğrenci değiştirmek istediği kavramın yerine yeni kavramı aldığında, kazanılan kavramla sorunların üstesinden gelebilmelidir. Tabiki bu olay, mantıklılık ve anlaşılabilirlik çerçevesinde olmalıdır. Bu durum sadece sorunu çözmekle kalmaz. Öğrenci öğrendiklerinden yeni çıkarımlarda bulunuyorsa, farklı kazanımlar sağlayabiliyorsa kavramların verimli olduğu söylenebilir (Yılmaz, 2010; Demir, 2010; Akbal,2009; Armağan 2011; Durmuş, 2009; Demirci, 2011; Çermik,2008).

Sınıf ortamında ders etkinliğinin ayarlaması öğrenciye göre yapılmalıdır. Bu durum öğretmenlere düşmektedir. Kazanılacak kavramlar, öğrenci açısından kolay, anlaşılabilir olmalı ve verimlilik arz etmelidir. Öğrencilerde mevcut olan kavram yanılgılarının ortaya çıkartılabilmesi için, kavramlar mantıklı ve makul niteliklerde olmalıdır. Bireyin önceki bilgileriyle uyumlu olmalıdır. Bu sebeple öğretmen farklı

29 öğretim stratejileri kullanmalıdır.

Bir öğretim tekniğinde sadece prosedürleri izlemek yeterli olmaz. Normal klasik öğretim mantığında kitaplarda belirtilen aralıklardaki konuları kavratmak, ödevler vermek, deneylerin yapılmasını sağlamak ve problem çözümleri üzerinden konunun kavratılması sağlanmaya çalışılır. Kavramsal değişim yaklaşımında ise, kavram yanılgılarını ortadan kaldırmak amaçlandığı için, farklı teknikler uygulanma yoluna gidilir (Akbal,2009; Armağan 2011; Durmuş, 2009; Demirci, 2011; Sevim, 2007). Öğretmen her ne kadar bilginin öğrenciye sunulmasında aktif rol oynasa da, her zaman öğretmen çalışması da öğrencilerde istenilen düzeyde kavramsal değişimin gerçekleşmesinde yeterli değildir. Öğrencilerde kavramsal değişimin sağlanmasında Posner ve diğerlerine göre şu durumlar oluşmalıdır;

1. Öğrencilerde onlara eksik bilgilerinin olduğunu hissettirecek bir takım aktiviteler olmalıdır.

2. Öğrencileri bilimsel düşünceye sahip olmaları konusunda yönlendirmeye özen göstermek gereklidir.(Yılmaz, 2010; Demir, 2010; Çermik,2008).

Öğrenciler, sahiplendikleri yani aklına ve mantığına uygun gelen ya da kendince doğru kabul ettiği kavramları hemen atma yoluna gitmez. Zihin içerisine yerleştirilen kavramlar, belli bir sıralamaya göre yerleştirildiğinden, yeni öğrenilen kavramların eski kavramların üstüne biriktirmek, beynin istemediği bir olaydır. Bu sebeple kavramsal değişim yaklaşımının buradaki etkisi, öğrencilerde sahip oldukları kavram yanılgılarını açığa çıkartacak ve anlaşılabilir, önceki kavramlarıyla uyumlu, mantıklı kavramları uygun olmayanlarıyla değiştirmektir. Sadece öğrenciler açısından değil, insanların bütüne baktığımızda aynı durumu görmek olasıdır. İnsanlar kendilerine fayda sağlamayan, sorunlarının üstesinden gelmeyen kavramları kabullenmek istemezler. Bu sebeple çalışma yapan araştırmacılar, insanların bu durumunu dikkate alarak, öncelikle onların zihnindeki kavram yanılgılarını belirlemekte, sonrada bu yanılgıları ortadan kaldıracak şekilde etkinlikler ile kavramsal ilerlemeyi sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu açıdan ele alındığında kavramlarda değişiklik yaratabilmek ve öğrenimi en iyi şekilde gerçekleştirebilmek yönünden kavramsal değişim yaklaşımının en iyi yöntemlerden biri olduğu söylenebilir (Yılmaz, 2010; Demir, 2010; Akbal,2009; Armağan 2011; Durmuş, 2009; Demirci, 2011; Çermik,2008).

30