• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III: YÖNTEM

3.3. Araştırmada Kullanılan Araçlar

3.3.1.Kavramsal Değişim Metinleri

Kavramsal değişim metinleri, öğrencilerde geçmişteki yaşadıkları olaylar, içinde bulundukları çevre ve aldıkları eğitim sonucunda oluşan kavram yanılgılarını açığa çıkartan, bu kavram yanılgılarının düzeltilmesi için örnekler ortaya koyan metinlerdir. Bu sebeple, öğrencide mevcut olan kavram yanılgılarının ortaya konması ve yanlışlıklarının ortaya çıkartılması gereklidir. Bu nedenle öğrenci kendisinde yetersizlik hissederek huzursuz olacak ve en kısa sürede bu hatayı düzeltmek için yeni kavramlar öğrenme yoluna gidecektir (Konur, 2010; Aydın, 2007). Gerçekleştirilen çalışma Posner’ın öne sürdüğü kavramsal değişim yaklaşımını örnek alan kavramsal değişim metinleri üzerinden yürütülmüştür.

Posner ve arkadaşlarına (1982) göre, öğrenmenin gerçekleşmesinde bireyin içinde bulunduğu durumdan rahatsız olması, kavramsal kargaşa içerisine düşmesi, yeni kavram öğrenimi sağlayacaktır. Öğrenciler önceki bilgileri olmaksızın yeni bir durumla karşılaştıklarında ya da herhangi bir olgu hakkında soru sorulduğunda, bu soruya cevap verebilmesi için bir ilişkilendirme yapmaya gereksinim duyacaktır. Bu sebeple mevcut bilgiler önemlidir. Eğer mevcut bilgiler içinde bulunulan durumu kurtarmaya yetiyorsa, öğrenci yeni durumu özümser ve kabullenir. Eğer mevcut bilgiler problemi

50 çözemediyse, kavramsal değişim veya düzenlenme olarak adlandırılır. Bu sayede öğrenci yeni kavramlarını organize eder ve kabullenir.

Araştırmada kullanılan Kavramsal Değişim Metinlerinin hazırlanmasında aşağıdaki sıra izlenmiştir.

1. Konunun belirlenmesi M.E.B Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından yayınlanan Ortaöğretim 10.Sınıf Kimya Dersi Öğretim Programı incelenmiş, Maddenin Halleri Ünitesi kapsamında Gazlar konusu belirlenmiştir. Araştırılan konuya yönelik olarak, yerli ve yabancı yayınlar, üniversite dergileri, genel kimya kitapları incelenmiştir. Gerçekleştirilen araştırma neticesinde öğrencilerde mevcut olabilecek kavram yanılgılarının belirlenmesi maksadıyla literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 10. sınıf öğrencilerine konuyla ilgili kavram testi uygulanmıştır. Yapılan bu incelemeler sonucunda, gazlar konusuna ait olan 154 tane kavram yanılgısının bu alanda yapılan araştırma çalışmalarıyla tespit edilmiş, ayrıca kavram testi ile yanılgılar doğrulanmıştır.

2. Kavram yanılgıları tespit edildikten sonra, bu kavram yanılgılarının giderilmesini sağlayacak kavramsal değişim metinlerinin oluşturulma sürecine başlanmıştır. Tespit edilen yanılgılar incelendiğinde sonuç itibariyle gazlar konusunun genelinde, yani tüm ana başlıklarında yanılgılar olduğu, bu sebeple gazlar konusunun hepsini kavrayacak kavramsal değişim metinleri geliştirilmeye karar verilmiştir.

3. KDM hazırlanırken nelere dikkat edileceği, nasıl düzenleneceği konusunda literatürde araştırmalar yapılmıştır. Hazırlanan kavramsal değişim metinlerinin pilot çalışması 10.sınıf 2 şubede(4 ve 6. şubeler) uygulanmıştır. KDM’lerde ilk olarak, öğrencilerin konu ile ilgili kavram yanılgılarını aktif hale getirebilecek bir soru sorulmuştur. Öğrencilerden bu sorulara cevap vermeleri istenilmiştir. Daha sonra, konularla ilgili tespit edilen yaygın kavram yanılgıları verilerek bu bilgilerin neden yanlış olduğu açıklanmıştır. Böylece öğrenciler sahip oldukları kavram yanılgılarını sorgulayarak kendi kavramlarının yetersizliğini hissetmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. İkincisi, konularla ilgili yeni kavramlar verilmiştir. Öğrenciye kazandırılacak yeni kavramlar detaya girilmeden öğrencilere kolay anlayacakları ve kavrayabilecekleri şekilde aktarılmıştır. Üçüncüsü, öğrencilere sunulan yeni kavramların mevcut olan

51 kavramlarla uyumluluk içinde olmasına ve mevcut olan problemleri çözebilme gücüne sahip olmasına dikkat edilmiştir. Ayrıca, adayların yeni kavramları okudukça, konuların diğer konularla ve alanlarla ilişkisini daha kolay kurabilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Bunun için, her metnin verilmesinden sonra öğrencilerle o metindeki kavramlarla ilgili sınıf tartışması yapılmıştır. Son olarak, kazanılan yeni kavramlar öğrencilerdeki ön bilgilerinin çözemediği problemlere çözüm bulmasını sağladığı gibi, diğer alanlara da uygulanabilme imkânı sunacak şekilde öğrenciye aktarılmıştır. Örneğin; öğrenciler gazların özelliklerini öğrendiklerinde gaz kanunları öğrenilirken farklı durumlar hakkında yargıya varabilmekte ve gazlar hakkında kararlar verebilmektedirler.

4. Taslak olarak hazırlanan metinler, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan alanında uzman 2 öğretim üyeleriyle birlikte incelenmiştir. Onların görüşleri doğrultusunda metinlerde bazı düzenlemelere gidilmiştir. Özellikle verilen bilimsel bilgilerdeki eksiklikler giderilmiş ve son yıllarda bu alanda yapılan bilimsel gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan yeni bilgiler eklenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda KDM’ye son şekli verilmiştir.

Bu araştırmada literatür taraması yapılarak ve kavram testi uygulanarak elde edilen kavram yanılgıları ve muhtemel nedenlerini dikkate alınıp Maddenin Halleri Gazlar konusu ile ilgili 14 farklı KDM hazırlanmıştır. 10. sınıf 2 şubede toplam 41 öğrenciye göre geliştirilen kavramsal değişim metinleri uygulandıktan sonra öğrencilere 20 maddelik KDMTÖ uygulanmış ve KDM hakkında görüşleri alınmıştır. Elde edilen güvenirlik değeri 0,73 olarak elde edilmiştir.

Kavramsal değişim metinlerinin uygulaması deney grubunda toplam 42 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Öncelikle öğrencilerin kavram yanılgılarını aktif hale getirmek için metinlerin başında bir soru sorulmuş, soruya verilen cevaplar ve nedenleri üzerinde sınıf tartışması yapılmıştır. İkinci aşamada, kavram yanılgılarını, nedenlerini ve bilimsel bilgileri içeren bölüm öğrencilere dağıtılarak sessizce okumaları istenilmiştir. Üçüncü aşamada ise, öğrencilerin kavramlarla ilgili örnekleri içeren durumlar üzerinde tekrarlar yapılarak sınıf tartışması yapılmıştır.

52 Aşağıda çalışmada kullanılan KDM’lerinden üç tanesi örnek olarak verilmiştir.

KAVRAMSAL DEĞİŞİM METNİ 1

GAZ TANECİKLERİNİN KAP İÇERİSİNDEKİ HAREKETİ

Gazların akışkan niteliğe sahip olduğunu söyleyebilir misiniz? Gaz tanecikleri sizce konuldukları kapta hangi yöne doğru hareket etme özelliği gösterirler?

(Düşüncenizi nedenleriyle birlikte bu kısma yazabilirsiniz)

... ...

...

Gazlar, özellikleri incelendiğinde bulundukları kabın şeklini alırlar, yoğunlukları azdır ve sıvılar gibi hareket edebilme özelliğine sahip olduklarından akışkan niteliğe sahiptirler

.

Gazların yayılma özelliği

bulunduğu kabın her tarafına doğru

gerçekleşeceğinden hiçbir zaman kabın dibine doğru bir toplanma olması beklenemez. Gazlar hareketsel özeliklerini gerçekleştirirlerken,

(Resim www.nkfu.com sitesinden temin edilmiştir.)

durumlarına da bakmak gerekir. Bulundukları kap sabit hacimli bir kapsa gazların akışkanlığını gözlemlemek imkansızdır; fakat hacmi değişen bir kapsa yada bir borunun ucundan gönderiliyorsa gazların akışkanlığını yani hareketini gözlemek daha kolay olacaktır. Bu durumu çaydanlıkta kaynayan suyun buharının çaydanlığın su dökülen uç kısmından çıkmasıyla gözlemleyebiliriz. Tanecikler sıvılar gibi buldukları yolu kullanarak hareketlerine devam edeceklerdir.

Bazı öğrenciler kap içerisinde bulunan gaz taneciklerinin kabın dibinde toplandıklarını, bu taneciklerinin kinetik enerjilerinin farklı olduğunu, çünkü gaz taneciklerinin hareketinin birbirinden farklı olduğunu düşünmektedirler.

53 Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

(Düşüncenizi nedenleriyle birlikte bu kısma yazabilirsiniz)

... ...

Bildiğiniz gibi hareket enerjisinin kökeninde sıcaklık vardır. Sıcaklık arttıkça kinetik enerji artmaktadır. Bu durumu gaz tanecikleri için düşündüğümüzde de farklılık göstermesini bekleyemeyiz. Gazların sıcaklıkları arttıkça kinetik enerjileri artar. Tabi ki her gaz taneciğinin enerjisinin birbirine eşit olmasını bekleyemeyiz. Örneğin; bu olay kalabalık bir ortamda aynı özelliklere sahip iki kişiyi bulmaya benzer. Böyle bir durumun olması da imkânsızdır. Bu kişiler ikiz bile olsa mutlaka farklı özellikleri olacaktır. Öyleyse her bir gaz taneciğini temsil edecek ortalama bir kinetik enerji ifadesi kullanmak gerekir. Buna göre aynı sıcaklıkta bütün gazların ortalama kinetik enerjileri aynı olacaktır.

(Resim www.karmabilgi.net web adresinden temin edilmiştir.)

Gaz molekülleri arasında çekim kuvvetinin olmamasını beklemek zordur. Hareket halinde olan gaz atomları/molekülleri arasında birçok çarpışma gerçekleşir. Bu durum tanecikler arasında bir etkileşim olmasını sağlar. Bu durum reaksiyonla ya da birleşmeyle sonuçlanacak bir etkileşim olmadığından gazın basınç, hacim yada mol miktarında bir değişikliğe yol açmaz. Bu nedenle gaz tanecikleri arasında çekim kuvvetleri yok denecek kadar zayıftır. Bu sebepten gazlar ideal gaz denilen ve aralarında etkileşimin olmayan bir durumla ifade edilirler.

54 KAVRAMSAL DEĞİŞİM METNİ 2

GAZ TANECİKLERİ ARASINDAKİ MESAFE

Gaz tanecikleri arasında boşluk var mıdır? Gaz tanecikleri birbirleriyle çarpışırlar mı? Tanecikler arasındaki mesafe katı ve sıvılara göre nasıldır?

(Düşüncenizi nedenleriyle birlikte bu kısma yazabilirsiniz)

... ... ...

Gaz molekülleri arasında çekim kuvvetlerinin olmadığının düşünülmesi, taneciklerin serbest bir şekilde bulundukları ortamın her tarafına hareket edebilecekleri anlamına gelmektedir. Gazın bulunduğu ortam ne kadar genişse tanecikler arasındaki mesafe

(Resim www.mühendishane.org sitesinden temin edilmiştir.)

o derece artacak demektir. Öyleyse gaz tanecikleri arasındaki mesafenin azaltılması için gaz taneciklerinin sahip olduğu kinetik enerjinin düşürülmesi gereklidir, gaz molekülleri arasındaki mesafenin azalması içinse sıcaklık faktörünün her zaman azaltılması gerekir. Kinetik enerjinin azaltılmasında en önemli faktör sıcaklıktır.

Bazı öğrenciler gaz tanecikleri arasındaki mesafenin çok fazla olduğunu, bu mesafenin azaltılması için sıcaklığın arttırılmasını, bu sayede hızlanan taneciklerin birbirine daha çok yaklaşacağını, bu sayede aralarındaki uzaklığın azaltılabileceğini düşünmektedirler.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

(Düşüncenizi nedenleriyle birlikte bu kısma yazabilirsiniz)

... ...

55 ... ...

Gaz moleküllerinin sıcaklığını değiştirmeden aralarındaki mesafenin azaltılmasının başka bir yöntemi hareketli bir sistemde gaz taneciklerinin üzerine basınç uygulamaktır. Gaz molekülleri üzerine ne kadar fazla basınç uygulanırsa tanecikleri birbirlerine yaklaştırmak o kadar kolay olacaktır. Şekle baktığımızda gaz tanecikleri üzerindeki ağırlık azaldıkça tanecikler arasındaki uzaklık artmakta, ağırlık arttıkça tanecikler arasındaki mesafe azalmaktadır.

( Resim malzemebilimi.net web sitesinden temin edilmiştir.)

Öyleyse gaz taneciklerini birbirine yaklaştırmanın en kolay yolu sıvılaştırma olsa gerek. Çünkü sıvı tanecikleri arasındaki mesafe gaz taneciklerine göre daha azdır, katılarda ise en azdır. Bu açıdan düşündüğümüzde hal değişimleri tanecikler arasındaki mesafenin değişimine neden olmaktadır.

56

KAVRAMSAL DEĞİŞİM METNİ 3

GAZ TANECİKLERİNİN KABIN HER NOKTASINA UYGULADIĞI BASINÇ

Gaz tanecikleri içerisinde bulunduğu kabın her tarafına basınç uygular mı? Gaz tanecikleri kabın belirli bölgelerinde daha mı çok bulunurlar?

(Düşüncenizi nedenleriyle birlikte bu kısma yazabilirsiniz.)

... ... ...

Gaz tanecikleri bulundukları kabın her tarafındadırlar ve her noktaya eşit basınç uygularlar. Gaz tanecikleri üzerine yapılacak herhangi bir etki bütün moleküllere iletilecektir. Gazların bulundukları kap ne olursa olsun her noktasında aynı oranda gaz taneciğini bulmak olasıdır. Öyleyse gaz tanecikleri bulundukları kabın altında, üstünde, sağında ya da solunda birikmiş yani toplanmış bir şekilde bulmak yanlış bir davranış olacaktır. Gaz taneciklerinin hareketi bulundukları ortamda her yöne doğrudur.

(Resim www.mühendishane.org sitesinden temin edilmiştir.)

Bazı öğrenciler gaz tanecikleri arasında çekim kuvveti olduğu bu sayede birbirlerini kabın her tarafına çekip götürdüklerini, bazı noktalarda daha fazla taneciğin bulunduğunu düşünmektedirler.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

(Düşüncenizi nedenleriyle birlikte bu kısma yazabilirsiniz).

... ... ...

57 ... ... ... Gaz moleküllerinin konulduğu kabın altında toplanacağını ve sıvı bir molekül gibi davranacağını düşünebilirsiniz. Tanecikler sahip oldukları ağırlıkları nedeniyle kabın alt kısmına daha yakın olmalıdır diyebilirsiniz; fakat bu durumda şunu gözden kaçırmış olursunuz. Gaz tanecikleri arasında çekim kuvvetleri yok denecek kadar azdır, bu sebeple tanecikler birbirlerinden bağımsız olarak kabın her yerine gidebilirler.

Gaz tanecikleri üzerine basınç uygulamak ve onları bir noktaya doğru sıkıştırmak tanecikler arasındaki mesafenin azalmasına neden olacaktır, taneciklerin hareketlerinde kesinlikle bir durma olmasını bekleyemeyiz. Örneğin şırıngalar pistonlu sistemlere en güzel örnektir. Pistona basınç uygulandıkça gaz tanecikleri arasında boşluk fazla olduğundan, gaz molekülleri birbirine daha çok yaklaşacak ve hacim azalacağından gazın basıncı artacaktır.

(Resim www.mühendishane.org sitesinden temin edilmiştir.)

Bu durumla ilgili olarak şunu düşünmemiz yersiz olacaktır. Gaz tanecikleri sıkıştırıldıklarında küçülürler ve hacimleri azalır demek hatalı bir düşüncedir. Gaz taneciklerinin ebatlarında değişmenin gerçekleşmesi beklenemez. Gaz tanecikleri ancak kimyasal reaksiyonlarla farklı yapılara dönüşürler. Bu şekilde fiziksel olaylar gaz moleküllerinin şekillerinde herhangi değişime yol açmayacaktır.

58 3.3.2. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları

Testler genel olarak kısa cevap gerektiren testler, sınıflama gerektiren testler ve seçme gerektiren testler olmak üzere üç grupta toplanabilir. Öğrencilerin kavram yanılgılarının belirlenmesinde, birçok araştırmacı tarafından tanımlanan çoktan seçmeli testlerde kullanılmaktadır. Çoktan seçmeli testlerin geliştirilmesi esnasında çoktan seçmeli testlerdeki çeldiricilerin literatür de ifade edilen kavram yanılgılarına ve öğrencilerin açık uçlu sorulara verdikleri cevaplara dayandırılması gereklidir (Yılmaz, 2010; Kılıçoğlu, 2011; Yıldırım, 2010; Konur,2010;Sevim,2007; Armağan;2011).

Son zamanlarda kullanılan bir diğer test ise teşhis edici testlerdir. Bu testler iki aşamalı teşhis testleri olarak da adlandırılmaktadır ve son 10-15 yıllık süre içerisinde birçok araştırmacı tarafından fen bilimlerinin farklı alanlarında yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. İki aşamalı testleri eğitim araştırmalarına kazandıran Treagust (1988) “Bu testlerin geliştirilmesi için, içeriğin belirlenmesi, öğrencilerin yanlış anlamaları hakkında bilgi edinilmesi ve teşhis testinin geliştirilmesi adlı üç ana aşama altında toplam on basamaktan oluşan bir yöntem” önerisinde bulunmuştur.

İki aşamalı testler, iki kısımdan oluşur. Oluşturulan iki aşamalı testlerin birinci kısmında, çoktan seçmeli test basamağı yer alır. Bu kısımda öğrenci sadece işaretleme yapmalıdır. Açıklama istenmez. Kök olarak adlandırılan soru maddesi ya da bilgi önermesi, ilk kısımda çeldiricilerle beraber çoktan seçmeli kısımda öğrenciye cevap olarak yöneltilir. İki aşamalı testler çoktan seçmeli testler gibi görünse de esas fark ikinci kısımda yer alan açıklama kısmıdır. Kişinin verdiği cevaba neden işaretlediğini bu kısma yazmaları istenir (Yılmaz, 2010; Kılıçoğlu, 2011; Yıldırım, 2010; Armağan,2010; Çermik,2008; Akbal,2009).

3.3.2.1.Kavram Testi

“Gazlar” konusu ile ilgili Gazlar Kavram Testi, kavramsal değişim metinlerinin öğrencilere uygulanması ve üzerinde çalışılan konuların öğretiminden önce öğrencilere bu konulardaki kavramlarla ilgili kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla öntest olarak uygulanmıştır. Öğretimden ve kavramsal değişim metinlerinin uygulamasından sonra

59 öğrencilerde meydana gelen kavramsal değişimi tespit etmek amacıyla sontest olarak hem deney grubuna hem de kontrol grubuna aynı gün uygulanmıştır. İlgili literatür incelendiğinde, bu çalışmada üzerinde çalışılacak konularda öğrencilerin kavram yanılgılarını tespit etmek amacıyla birçok çalışma yapılmıştır. Dolayısıyla bu çalışmada kullanılacak testlerin literatürde geliştirilen testlerden oluşturulmasının güvenirlik açısından daha doğru olacağı düşünülmüştür. Çalışmada kullanılan testlerden Gazlar Kavram Testi(GKT) için Yıldırım (2010) tarafından hazırlanan testten yararlanılmıştır. Hazırlanan Gazlar Kavram Testi teşhis edici bir test olup, birebir alınmamış, sadece 21 soru bazı şıklar değiştirilerek oluşturulmuştur. Testteki sorular, seçeneklerden biri doğru dördü çeldirici olmak üzere beş seçenek içerecek şekilde düzenlenmiştir. Test, kavram yanılgılarının çeldirici olarak kullanıldığı çoktan seçmeli sorular içermektedir. Teşhis edici testlerde öğrencilerin işaretledikleri cevabı neden işaretlediklerini her sorunun altında bulunan boş tabloya yazmaları istenmiştir. Böylece hem kavram yanılgıları tespit edilmiş hem de nedenleri tespit edilmiştir. Geliştirilen testlerin güvenirlik analizlerinin yapılması amacı ile bir ortaöğretim kurumunda 10.sınıf öğrencilerinden pilot uygulama olarak seçilen 4 ve 6. şubelerde toplam 41 öğrenciye uygulanmıştır. Aynı zamanda testler Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görev yapan 2 alan uzmanına incelettirilerek, gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Çalışmada kullanılan çoktan seçmeli test Ek 2 ’de sunulmuştur. Bu tür çoktan seçmeli sorularda her bir sorunun bir doğru cevabının yanında çeldiricilerde verilerek, öğrencilerde var olan kavram yanılgılarının ortaya çıkartılması sağlanmıştır.

3.3.2.2 Kimya Tutum Ölçeği

10. sınıf öğrencilerinin kimya dersine olan ilgiyi ölçmek amacıyla KTÖ hazırlanmıştır. Genel itibariyle başarısız olanların çoğunun bu ders hakkında olumsuz düşüncelere sahip olduğu, birçok kimya araştırmalarında ortaya konulmuştur. Bu bir sonuç olabileceği gibi başarısızlığın temelinde yatan nedenlerden biri de olabilir. Ölçek; Nihal YEŞİLOĞLU (2007) tarafından hazırlanan tutum ölçeği incelenerek araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. Tutum ölçeğinin analizi pilot çalışma olarak seçilen 4. ve 6.şubelerde bulunan toplam 41 öğrenciye uygulanmıştır. Tutum ölçeğinin faktör analizi yapılarak Ek 3’te sunulmuştur. Hazırlanan ölçek 5’li likert tipte olup 10 olumlu, 5

60 olumsuz ifadeli toplam 15 madde içermektedir. Bu maddeler “Tamamen Katılıyorum, Kısmen Katılıyorum, Kararsızım, Katılmıyorum ve Hiç Katılmıyorum” olmak üzere beş kategoride ölçeklendirilmiştir. Ölçek uygulandıktan sonra olumlu cümleler “Tamamen Katılıyorum” kategorisinden başlayarak sırayla 5,4,3,2,1 olarak, olumsuz cümleler ise “Hiç Katılmıyorum” kategorisinden başlayarak 5,4,3,2,1 olarak puanlanmıştır.

3.3.2.3. Mülakat Metodu

Mülakatların kullanım maksatları üç şekilde ele alınabilir. Birinci olarak, doğrudan bilgi toplama maksatlı olarak kullanılabilir. Mülakat yapıldıkça, insan zihnindeki bilgilere direkt olarak ulaşılması sağlanabilir. Bu sayede bireyin ölçüm yapılan konuya olan düşünceleri de açığa çıkmış olur. İkinci olarak, hipotezlerin test edilmesinde, yeni bir hipotez önermede ya da ilişkileri tespit etmede aracı bir alet olarak kullanılabilir. Üçüncü olarak, araştırmada kullanılan metotların diğer metotlarla karşılaştırmasının yapılmasında kullanılabilir.

Kavramsal değişim yaklaşımının temelinde olan kavram yanılgılarının tespiti, mülakat yöntemiyle gerçekleştirilebilir. Öğrencilerde konunun anlaşılma durumu ya da hatalı kavramların ortaya çıkartılması, bireysel mülakatla gerçekleştirilebilir. Mülakat çeşitleri içerisinde araştırmacılar tarafından en fazla kullanılan iki yöntem ise, kavramlarla ilgili yapılan mülakatlar ve olaylarla ilgili yapılan mülakatlardır (Akbaş, 2008; Konur, 2010; Akbal, 2009). Olaylar ve durumlarla ilgili yapılan mülakatlar, literatürde klinik mülakatlar olarak da tanımlanmaktadır.

Olaylar ve durumlar ile ilgili yapılan mülakatlarda, öğrencilerin bir konu hakkında tuttukları ilişkili kavramları, bu kavramlar hakkındaki ilişkisel bağlantıları, çok özel konularda bireyin bilgisini ve boyutunu belirlemektir (Posner 1982). Gerçekleştirilen mülakatlar esnasında, öğrencilerin incelenen kavram ya da materyaller hakkında nasıl bir bilgisinin olduğu, neyi bilip neyi bilmediği ortaya çıkartılmaya çalışılır. Fen alanında gerçekleştirilen klinik mülakatlarda ise öğrencilere, araştırılan konuyla ilgili işlem ve deney yaptırılmakta, kavram ve konu öğrenciye gösterilmekte, daha sonra işlemlerin gerçekleştirilmesinde öğrenciden fikirlerini, görüşlerini belirtmesi istenmektedir.

61 öğrenci rastgele seçilmiş ve 12 öğrenciyle klinik mülakat yapılmıştır. Öğrencilerin gazlar konusuyla ilgili olarak konu başlangıcında ve konu sonunda olmak üzere 20 dakikalık sürelerde mülakatlar yapılarak gazlar konusunu öğrenme durumları incelenmiştir. Elde edilen veriler sesli olarak videoya kaydedilmiş, hazırlanan puanlama tablosuna göre sayısal değerlere dökülmüş, ulaşılan sonuçlar analiz edilmiştir. Bu sayede kontrol grubu ve deney grubu arasında öğrenme düzeyleri yönünden farklılığın ortaya çıkarılması sağlanmıştır.