• Sonuç bulunamadı

1. GENEL BİLGİLER

1.7. Konu ile İlgili Yapılan Araştırmalar

1.6.7. Kavram Yanılgıları ve Nedenleri

gözlem, öğrenci çalışmaları gibi değişik kaynaklara dayalı olarak yürütülmektedir (Saban, 2000).

Üniversitelerdeki yapılandırmacı öğrenme süreçlerinde, öğretim elemanlarının istekleri doğrultusunda değil, öğrencilerin ön bilgilerinin, ilgi ve isteklerinin ön planda olduğu öğrenci merkezli uygulamalara yer verilmesi önerilmektedir (Tynjala, 1999).

Öğrencilerin ilgi ve isteklerini öğrenmek ve ön öğrenmelerine ilişkin bilgi elde etmek için onlarla mülakat veya anket yapılabileceği belirtilmektedir (Bernhisel, 1999). Derslerin başlangıcında bu tür etkinliklerin yapılması, öğretimin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda yönlendirici nitelik taşımaktadır. Yapılandırmacı öğrenme sürecinde, önceki bilgilerin harekete geçirilmesi yeni bilgilerin öncekilerle ilişkilendirilmesi, bilginin farkında olunması, anlaşılması ve uygulanması gerekmektedir (Ayas vd., 2005). Bunun için, örnek olay incelenmesi, rol oynanması, proje çalışması yürütülmesi, öğrenilenlerin başkalarına öğretilmesi ya da yazıya dökülmesi gibi etkinlikler gerçekleştirilebilir.

Bunların dışında, başka benzetimler, çoklu öğrenme ortamları gibi stratejilere de yer verilebilir (Aytunga, 2004).

Üniversitelerde yapılandırmacı öğrenme uygulamalarına yer verilerek, öğrencilerin üst düzeyde bilişsel, duyuşsal ve devinişsel davranışları kazanmalarının sağlanması gerekmektedir. Yapılandırmacı yaklaşım uygulamalarında; yeni teknolojilerin kullanımına olanak verilmesi ve öğretim elemanlarının yapılandırmacı öğrenmeye uygun öğrenme ortamı hazırlama konusunda yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu süreçte, yüksek öğretim düzeyinde grup çalışmasına olanak sağlayan oturma düzeni esnekliği sağlanması zorunlu hale gelmektedir. Bu durumda, yükseköğretimde yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına dayalı uygulamaların yürütülmesini ve değerlendirilmesini içeren araştırmaların yapılmasının gerekliliği ön plana çıkmaktadır (Aytunga, 2004). Son yıllarda bu alanda yapılan çalışmalara rastlanmaktadır (Taşçı ve Soran, 2006). Bununla birlikte, öğrencilerin kavram yanılgılarının nedenleri ve giderilme yollarının bilinmesi de bu alanda çalışan her birey için bilinmesi gereken konular arasında yer aldığı söylenebilir.

1.6.7. Kavram Yanılgıları ve Nedenleri

Kavram yanılgıları en genel anlamıyla; bilimsel olarak doğru olmayan, öğrencilerin kendilerine özgü biçimde anlam verdikleri kavramlar şeklinde ifade edilmektedir. Bu yanılgılar, anlamlı öğrenmeyi engelleyen bir faktör olarak görülmektedir. Bu bağlamda,

“kavram yanılgıları, hem yeni öğrenilen bilginin tekrar yapılandırılmasına ket vurduğu, hem de kavramlar arasında anlam bütünlüğünü bozduğu için, bir elektrik devresinde kısa devreye yol açan iletken tellere benzer” şeklinde tanımlanmaktadır (Bahar, 2003). Duit (1991) tarafından yapılan araştırmada, öğrencilerin kavram yanılgılarını inceleyen binden fazla çalışma listelenmiştir. Bunlardan yaklaşık 200 tanesinde, biyoloji konuları incelenmektedir. Son on yılda ise, bu çalışmaların artarak devam ettiği gözlenmektedir (Köse, 2004; Kılıç vd., 2006; Güngör ve Aydın, 2006; Sülün vd., 2006; Yakışan vd., 2006;

Dervişoğlu ve Soran, 2006; Atıcı ve Karahan, 2006). Alanda yapılan araştırmalar incelendiğinde, yürütülen çalışmaların beş güncel alanda (canlılık, hayvanlar ve bitkiler, insan bedeni, üreme-genetik ve evrimi içeren konular ve hücrelerden besin ağlarına kadar uzanan diğer biyoloji konularında) yoğunlaştığı görülmektedir (Simpson ve Marek, 1988;

Bahar, 2003).

Kavram yanılgılarının nedenleri, farklı kaynaklara dayanmaktadır. Öğrencilerin, var olan kavramlarını deneyimlerinden oluşturdukları düşünülmektedir. Öğrenci kavram yanılgısını, ders sırasında öğretmen ya da ders kitabından kazanabileceği gibi, sahip olduğu bilişsel düzeyin de, öğretilen kavramı yanlış algılamasına neden olabileceği vurgulanmaktadır (Bernhisel, 1999). Okul deneyiminin yanı sıra, kavram yanılgıları olan yetişkinlerin öğrencilere yaptıkları açıklamaların da, kavram yanılgılarının önemli bir nedeni olduğu ifade edilmektedir. Öğrencinin yaşadığı çevrenin de, kavram yanılgılarının oluşmasında etkili olduğu vurgulanmaktadır (Chambers ve Andre, 1997). Cho vd.

tarafından, genetikteki kavram yanılgılarının nedenleri araştırılırken Amerika’da kullanılan üç ayrı lise biyoloji kitabı incelenmiştir (Bahar, 2003). Elde ettikleri bulgulara dayalı olarak, kitapların içerik sıralaması, kavramsal ilişkilerin kurulması, terminoloji kullanımı ve matematiksel unsurların sunulmasında ciddi sorunların olduğu tespit edilmiştir. Son yıllarda, öğretmenlerin bilimsel kavramları anlayışlarını irdeleyen çalışmalar ön plana çıkmaktadır (Bahar, 2003). Bu çalışmalar, genellikle ilköğretim birinci kademe öğretmenlerini kapsadığından, hizmet öncesi öğretmen eğitimi sürecindeki fen bilgisi öğrenimlerini nasıl yansıttıklarını ortaya koymak açısından önem taşımaktadır (Bahar, 2003).

Fen bilimleri eğitimi alanında son 70 yıldır yapılan birçok çalışmada; kavram yanılgılarının nedenleri tespit edilmeye çalışılmakta ve öğretmen ve öğrencilerin kavramlarını bilimsel şekilde oluşturabilmeleri için, onlara yardımcı olabilecek metotlar önerilmektedir. Bazı araştırmacılar, öğrencilerin okullara kavram yanılgıları ile

geldiklerini, bu yanılgıların yerleşmiş ve değişmeye karşı dirençli olduklarını vurgulamaktadırlar (Bernhisel, 1999). Diğer taraftan, bütün kavram yanılgılarının dirençli, yani değişime kapalı olmadığı, yüksek düzeyde kavramsal değişim stratejisinin uygulanmasını gerektirecek kavramlar dikkate alınarak, etkili şekilde planlanmış geleneksel yöntemlerle istenen sonuca ulaşılabileği ve kavramlar arasında ayırım yapmanın önemli olduğu vurgulanmaktadır (Bahar, 2003).

Öğrencilerin bazen, okulda öğrendikleri kavramları benimsemelerine rağmen, okul dışında yine deneyimlerinden gelen kavramları kullandıkları ifade edilmektedir (Kılıç vd., 2001). Bu durumda öğrenciler, okulda öğrendikleri kavramı ezberledikleri için, diğer kavramlarla ilişkilendirmede güçlük çekmektedirler. Bununla birlikte, her iki görüşü de hafızalarında tuttukları düşünülmektedir. Örneğin; okulda doğal seleksiyonu kabul etmelerine rağmen, karşıt görüş olarak yaratılış düşüncesi hakkında da bilgi sahibi oldukları ifade edilmektedir (Bahar, 2003).

Kavram yanılgılarının genel özellikleri irdelendiğinde; farklı cinsiyet, yaş, ırk ve kültürdeki çoğu öğrencinin sahip olduğu bazı görüşlerin benzer olduğu ön plana çıkmaktadır (Küçüközer, 2004).

Bernhisel’e (1999) göre, sınıf ortamındaki öğretimin etkili olması ve öğrencilerin kavram değişimlerini sağlayabilmesi için, öncelikle öğretmenlerin öğrencilerin sahip olduğu kavram yanılgılarının farkında olmaları gerekmektedir. Öğrencilerin bireysel olarak sahip oldukları, kavram yanılgılarının farkında olmanın çok kolay bir işlem olmadığı, geleneksel testlerle, standart değerlendirmelerle her zaman yanılgıları tespit etmenin mümkün olamayacağı belirtilmektedir (Bernhisel, 1999). Bununla birlikte, genellikle öğretmen ve öğrencilerdeki kavram yanılgılarının tespit edilmediği bilinmektedir.

Öğrenciler, bir soru karşısındaki doğru cevabı, öğretmenin ezbere sunmasına dayalı olarak öğrenmektedirler. Bu yaklaşım, öğrencilerin test sorularına iyi cevap vermelerini sağlamasına rağmen, sahip oldukları önceki kavramların değişmesini çok az sağlamaktadır.

Öğrencilerin, öğretmenden öğrendiklerine dayalı olarak sorulara cevap verebildikleri, ancak gerçek dünyadan bir problemle karşılaştıklarında cevabı bulma sürecinde sahip oldukları yanılgılara geri döndükleri ifade edilmektedir (Bernhisel, 1999).

Bernhisel’e (1999) göre, biyoloji alanında öğrenciler, özellikle sağlıkla ilgili kavram yanılgılarına sahip olduğunda, bazen çok tehlikeli durumlar yaşanabilmektedir. Bu bağlamda, bazı araştırmalarda ve medyada çıkan haberlerde, AİDS virüsünün taşınması ve yayılması ile ilgili sahip olunan kavram yanılgılarının, sağlığı ciddi boyutlarda tehdit ettiği

görülmektedir. Bu tür yanılgılar, AİDS virüsünün bulaşma yollarını iyi bilmeyen insanların, AİDS hastalığa yakalanmalarına neden olmaktadır. Bundan dolayı, gelişmiş ülkelerde kavram yanılgıları konusunda özel dergilerin yayınlandığı görülmektedir.

Türkiye’de, sadece kavram yanılgılarının tespitine yönelik çalışmalara daha fazla yer verilmektedir. Diğer taraftan, kavram yanılgıları ile karşılaşılan konularda, kavramsal değişimin sağlanmasına yönelik araştırmaların yapılmasının ve bu araştırmalara eğitim fakültelerinin dergilerinde daha fazla yer verilmesinin teşvik edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Bahar, 2003). Kavramsal değişim kavramından ne anlaşılması gerektiği aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır.