• Sonuç bulunamadı

1. GENEL BİLGİLER

1.7. Konu ile İlgili Yapılan Araştırmalar

1.6.10. Araştırmaların Değerlendirilmesi

ilgilenmeleri ve öğrencilerin basit şekilde punnet karesini kullanarak problemi ve altındaki kuralları tam olarak anlamadan çözmeye çalışmalarıdır. Öğrenciler, doğru cevabı vermek için, genlerin fonksiyonlarının mikroskobik yapısı hakkında bilgi sahibi olmaya ihtiyaç duymamaktadırlar. Punnet karesine, öğretim programının içeriğinde yer verildiğinde ve gametleri içeren allellerle ilişkileri açıklandığında, bu problemin giderilebileceği vurgulanmaktadır (Venville ve Treagust, 1998).

Son yıllarda geliştirilen ve ders materyali olarak kullanılması amaçlanan bilgisayar yazılımına ‘BioLogica’ ismi verilmiştir. Bu yazılım, hipermodel olarak da adlandırılmaktadır. Hipermodelin ayırt edici özelliğinin, farklı seviyelerdeki öğrenciler için genetikle ilgili etkinlikler içermesi olduğu vurgulanmaktadır. Etkinliklerde; DNA, gen, kromozom, hücre, organizma ve soy ağaçları gibi kavramlar uygulamalı olarak tanıtılmıştır (Tsui ve Treagust, 2003).

Hand ve Treagust (1991) tarafından; öğrencilerin, öğrenme düzeylerini ve yanlış anlamalarını belirlemek amacı ile yapılandırmacı yaklaşımın kullanıldığı 15 saatlik bir ders planı geliştirilmiştir. Ders planında, öğrencilerin genetik konusundaki kavram çelişkilerini tespit etmek amacı ile kullanılacak yedi çalışma yaprağının uygulanmasına yönelik etkinlikler yer almaktadır. Çalışma yapraklarının geliştirilmesinde, öğrencilerin genetik konusundaki ön fikirlerinin temel alındığı, uygulamada ise öğrencilerin belirtilen etkinlikleri ikişerli veya üçerli gruplarla tartışarak tamamlamalarının istendiği belirtilmektedir. Çalışmadan elde edilen verilere dayalı olarak, uygulanan yaklaşımın öğrencilerin, önceki yanlış anlamalarını değiştirmede etkili olduğu sonucuna varılmıştır.

Genetik konularında yapılan çalışmalar incelenerek özetle “Araştırmaların Değerlendirilmesi” başlığı altında aşağıda sunulmuştur.

1.6.10. Araştırmaların Değerlendirilmesi

Genetik konuları ile ilgili kaynakçada yapılan çalışmalar kapsamında tespit edilen kavram yanılgıları aşağıda özetlenmiştir:

1) Farklı düzeylerdeki öğrencilerin DNA-gen ve kromozom kavramlarını birbirlerinin yerlerine kullandıkları, bu kavramların hücre içersindeki yerlerini göstermede (Örneğin;

kromozomu stoplazmada gösterme, DNA’yı genin bir parçası olarak gösterme) yanılgılara rastlandığı belirlenmiştir (Lewis ve Robinson, 2000; Lewis vd., 2000a; Lewis vd., 2000b;

Şahin ve Parim, 2002).

2) Kazanılmış karakterlerin kalıtımı ile ilgili Lamarck’ın görüşünü (bireyler eğer ihtiyaç duyarlarsa, çevredeki değişikliklere uyum sağlayabilirler ve bu adaptasyon kalıtsaldır) kabul eden kavram yanılgıları tespit edilmiştir (Lawson ve Thompson, 1988).

3) Öğrencilerin, Aa genotipindeki iki ebeveynin sadece dominant fenotipte yavru elde edebileceklerine inanmaları ve bu nedenle fenotiple-genotipin karıştırıldığı sonucuna varılmıştır (Browning ve Lehman, 1988).

4) Farklı yaşlardaki öğrencilerin, çevreye bağlı karakterlerin (örneğin eksik parmaklılık) özel şartlar altında yavrulara nakledildiğini düşündükleri belirlenmiştir. Bununla birlikte birçok öğrencinin, kazanılan karakterlerin kalıtsal olduklarına inanmalarına rağmen, bu yanlış anlayışın yaş ilerledikçe azaldığı tespit edilmiştir (Clough ve Wood-Robinson, 1985).

5) Öğrencilerin zihinlerinde genleri bir çeşit parçacık ve molekül olarak hayal ettikleri belirlenmiştir. Öğrenciler, genleri pasif (eylemsiz), faaliyeti olmayan veya dış etkiler karşısında hareketsiz olarak görmektedirler. Bu durum “pasif parçacık gen modeli” olarak ifade edilmektedir. Bundan dolayı öğrencilerin, zihinlerinde “genler ebeveynlerden yavrulara geçer” görüşünün, “ gen karakterler üzerine etki eder” görüşünden daha önemli hale geldiği tespit edilmiştir (Venville ve Treagust, 1998).

6) Öğrencilerin, kromozom sayısı ile canlının gelişmişliği arasında ilişki olduğunu düşündükleri belirlenmiştir (Şahin ve Parim, 2002).

7) Öğrencilerin “bitkilerde kromozom yoktur” şeklinde bir yanılgıya sahip oldukları tespit edilmiştir (Enrique ve Enrique, 2000).

8) Cinsiyet kromozomlarının sadece gametlerde bulunabileceği, beyin gibi önemli organların; kromozom, gen ve genetik bilgiye sahip olmaları gerekmesine rağmen, cinsiyet kromozomlarının bu organlara ait hücrelerde bulunmayacağı düşünülmektedir (Enrique ve Enrique, 2000).

9) Öğrenciler, hücrelerin fonksiyonlarına göre, farklı genetik bilgi taşıdıklarına inanmaktadırlar (Enrique ve Enrique, 2000; Lewis vd., 2000a).

10) Öğrenciler, sadece gametlerin kalıtsal bilgi taşıdıklarını ve göz rengi ile ilgili kalıtsal bilginin gözde bulunacağını düşünmektedirler (Enrique ve Enrique, 2000).

11) Öğrencilerin, haploid hücrelerde bulunan kromozomların tek bir çift sarmal DNA molekülünden oluştuğu, diploid hücrelerde bulunan kromozomların ise, iki tane çift sarmal DNA molekülü veya kromatidden oluştuğunu düşündükleri tespit edilmiştir (Kindfield, 1991).

12) Öğrenciler, minyatür bir bebeğin, sperm ve yumurtanın içinde bulunduğunu ve diğer gametlerin bu gelişmeyi başlattıklarını düşünmektedirler (Driver vd., 1994).

13) Öğrencilerin, karakterlerin nesilden nesile aktarıldığı konusunda sabit fikre sahip oldukları tespit edilmiştir. Erkek öğrencilerin, anne ve babadan gelen (karışık) kalıtıma inanmalarının yanında, karakterlerin anneden daha güçlü şekilde geçtiğini düşündükleri ön plana çıkmaktadır. Öğrenciler kalıtımda, asıl katkının anneye ait olduğunu veya kız çocukların anneden, erkeklerin babadan kalıtım aldıklarını gösteren yanılgılı sonuçlar tespit etmişlerdir (Clough ve Wood Robinson, 1985).

14) Öğrencilerin kalıtımdaki rasgelelilik ile ilgili bazı fikirlere sahip oldukları, yavru bireylerin bazen anneye, bazen babaya, bazen de her ikisine de benzediğini düşündükleri belirlenmiştir. Olasılık ve rasgelelilik kavramlarının ileri seviye kurslardan sonra da, öğrencilerde yerleşmediği tespit edilmiştir (Ramorago ve Wood-Robinson, 1995).

İlgili kaynakçadan derlenen çalışmalar kapsamında, farklı seviyelerdeki öğrencilerde tespit edilen bilgi eksiklikleri de aşağıda sunulmaktadır;

1) Mendel genetiği, kalıtım teorisi ve kromozom-gen ilişkisinin öğrenciler tarafından zor öğrenilen kavramlar arasında yer aldığı tespit edilmiştir (Hobbs vd., 1980).

2) Öğrencilerin; gen-protein sentezi, protein sentezi-organizmaların fenotipleri arasındaki ilişkiyi anlamada bilgi eksiklikleri olduğu ön plana çıkmıştır. Öğrencilerin, genlerle protein sentezi arasındaki bağlantıyı kurabilmelerine rağmen, gen kavramlarının geliştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (Venville ve Treagust, 1998).

3) Öğrencilerin, genetiğin mikroskobik yapısıyla ilgilenmedikleri (Finkel, 1996) ve kavramsal değişim süreci ile ilgili öğrencileri motive edici faktörün, kişisel ilgileri olduğunu belirlenmiştir (Pintrich vd., 1993).

4) Öğrencilerin, genlerin karakterleri kontrol etmeleri konusunda, sadece Mendel’in allellerin baskın ve çekinik olması görüşünü benimsedikleri görülmektedir (Finkel, 1996).

5) Genetikte öğretilmesi ve öğrenilmesi zor olan konuların belirlenmesinde öğretmen ve öğrenci görüşlerinin birbirinden farklı olmasının, konunun zor olmasından çok, sunuş yolunun yetersiz kalmasından kaynaklandığı ifade edilmektedir (Bahar vd., 1999a).

6) Öğretilmesi ve öğrenilmesinde zorluk çekilen biyoloji konuları arasında; mayoz-mitoz bölünme, kalıtımda kromozom teorisi, Mendel’in kalıtım kuralları, çok allellilik gibi bölümlerin yer aldığı tespit edilmiştir. Bu kavramların öğrenilmesindeki zorluğun, biyoloji öğretim programındaki seviyeye ve kavramların soyut olma düzeyine bağlı olduğu vurgulanmaktadır (Lazarowitz ve Penso, 1992).

7) Mendel genetiğinde punnet karesini kolaylıkla çözen öğrencilerin, genetikte birçok kavramı öğrenemedikleri tespit edilmiştir. Bundan dolayı, öğretim programının değiştirilmesinin gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Öğrencilerin, daha önce yanlış öğrendikleri kavramları düzeltmek amacı ile, bilgisayar programlarının kullanılması, deney, video ve model yapma gibi birçok farklı etkinliğin uygulanması önerilmektedir (Şahin ve Parim, 2002).

8) Gametogenez sırasında, genlerin sayısındaki azalmanın varlığı, dihibrit çaprazlamada her bir gametin ebeveynlerinin sahip olduğu çift genlerden, sadece bir geni içeren bilgilerinin eksik olması ön plana çıkmaktadır (Browning ve Lehman, 1988).

Son 20 yıldır yapılan çalışmalarda araştırmacılar; genetik konusunun lise düzeyinde dil bilim ve kavramsal açıdan öğrenilmesi ve öğretilmesinde zorluk çekildiği konusunda fikir birliği içerisinde olduklarını belirtmektedirler (Tsui ve Treagust, 2003). Bu kapsamdaki araştırmalarda, öğrencilerin çoğunun daha önceki yanlış kavramlara dayalı bilgi birikimlerini öğrenme ortamlarına taşıdıkları vurgulanmaktadır. Charakupa (1991) ise, sınıf öğretmenlerinin bu görüşleri nadir olarak dikkate aldıklarına dikkat çekmektedir.

Öğrencilerin genetik konularını öğrenme güçlüklerinin nedenleri arasında; içeriğin öğrenci düzeyine göre ağır olması, verilen sürenin yetersiz olması ve yeterli etkinliklerin yapılmaması gibi faktörler sıralanmıştır (Şahin ve Parim, 2002). Genetik dersinin öğrenilmesi ve öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, elde edilen veriler ışığında dil boyutu açısından irdelendiğinde; genetiğin, karmaşık ve geniş kelimeleri olan bir alan olduğu belirtilmiştir. Matematiksel içerik açısından ele alındığında; matematiksel ifadelerin probleme neden olduğu ve sembollerin öğretmenler veya kitap yazarları tarafından sürekli olarak kullanılmadığı belirtilmektedir. Öğrencilerin, genel tutumları açısından incelendiğinde; her zaman olumsuz tutuma sahip olmadıkları, ilgilerinin ders yürütmede kullanılan dil ve dersin öğrencilere sunum faktörleri tarafından olumsuz şekilde etkilendiği ifade edilmektedir. Zaman yeterliliği boyutu açısından ise; bütün öğrenciler ve öğretmenlerin, bu zor alan için zamanın yetersizliğinden şikâyetçi oldukları vurgulanmaktadır (Bahar vd., 1999a).

Öğrencilerde var olan kavram yanılgılarını belirleme alanında yapılan çalışmalar incelendiğinde; örneklem grubu fazla olan çalışmalarda genelde anket metodunun kullanıldığı, bununla birlikte mülakat metodunun da anket metodu ile toplanan verileri desteklemek ve detaylarıyla incelemek açısından, bu çalışmaların bazılarında kullanıldığı tespit edilmiştir. Genetik konusunda gözlem, bilgisayar kullanımı ve kelime ilişkilendirme

metotlarının kullanıldığı birer çalışma belirlenmiştir. Örnek olay metodolojisi ile yürütülen detaylı bir tek çalışma incelenmiştir (Venville ve Treagust, 1998).

Öğretim sürecinden önce ve sonra, bireysel olarak öğrencilerin genetikle ilgili kavramları anlamadaki değişimlerini inceleyen araştırmaların çok az sayıda olduğu dikkat çekmektedir. Ayrıca, yürütülen çalışmalarda öğrencilerdeki kavram gelişimlerinin, sadece bir noktadan ele alınarak incelenmesi ve kaynakçadaki çalışmaların tamamına yakınının, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde olması da bir eksiklik olarak görülmektedir.

Kaynakçada yapılan araştırmalar dikkate alınarak yürütülen çalışma kapsamında ise;

son sınıfta öğrenim gören fen bilgisi öğretmen adaylarının, öğretim sürecinden önce ve sonra genetik kavramlarında meydana gelen değişimler incelenmiştir. Öğrencilerin, seviyelerinde meydana gelen değişimler kavramsal olarak değerlendirilmiş ve grafiksel olarak da sunulmuştur. Bu kapsamda elde edilen araştırma verileri, genetik dersindeki kavram yanılgılarının olası nedenleri açısından irdelenerek, ayrıntılı şekilde analiz edilmiştir. Araştırma verilerinin analizine dayalı olarak ulaşılan sonuçlar, somut önerilerle desteklenerek çalışma tamamlanmıştır. Genetik dersini yürütme sürecinde öğretim elemanları tarafından, araştırma kapsamında tespit edilen kavram yanılgılarının dikkate alınmasının ve geliştirilen etkinliklerin uygulanmasının, öğretmen adaylarının sahip oldukları kavram yanılgılarının giderilmesinde etkili olacağı düşünülmektedir.