• Sonuç bulunamadı

3.1. Araştırma

3.3.3. Lola ve Bilidikid Filmi Bulgular ve Yorum

3.3.3.2.4. Karakter Analizleri

Karakterler, film boyunca farklı anlatım ve sahnelerle analiz edilmiştir. Filmde Lola, ana karakterlerden biri olan Murat’ın ağabeyi olarak izleyici karşısına çıkmaktadır. Lola, hakkı olan mirası soruşturmak için Murat’ın ve ağabeyin yaşadığı eve gelir ve Murat ile karşılaşır. Evden yine kovulan ve reddedilen Lola, kardeşini, ailesini ve mirasını geri kazanmaya yemin eder.

Sahne 30. Murat’ın Yıllar Sonra Eve Gelmesi ve Ailesini ve Mirası Almak İçin Yemin Ettiği Sahneler

Filmde anlatılan bir başka eşcinsel ilişki ise İskender’in bir Alman ile yaşadığı aşktır. Bu ilişkide zengin ve yaşlı Alman (Friedrich), hayatında ilk defa ilgi gördüğü için İskender’e âşıktır ve onu eşcinsel olabileceğine ikna etmeye çalışmaktadır. Ancak İskender kendisiyle ilişkiye girse bile onunla duygusal ilişki yaşamayı reddederek sadece para ile cinsel birliktelik yaşamaktadır.

Sahne 31. İskender ve Friedrich’in İlişkisi

Burada Bili ve İskender’in eşcinsel erkekler için jigololuk yaptığı da ortaya çıkmaktadır. Filmdeki eşcinsellerin hiç biri mutlu değildir ve hepsi hayatını bedenlerini satarak/sergileyerek kazanmaktadır.

Filmde ilginç olan bir başka sahne ise, Lola ve Bili’ye yolda hakaret eden Almanlardan biri ile Murat’ın yaşadığı cinsel yakınlıktır. Buradan da anlaşılacağı üzere, Batı toplumlarında bile eşcinsellik gizlenmektedir. Murat ile ilişkisi olan genç, bu durumu arkadaşlarından gizlemek için büyük çaba sarf etmektedir. Bunu, Murat ile yakınlaşmak için arkadaşlarına –işemeye gidiyorum- diye yalan söylemesinden açıkça anlamak mümkündür. Yine ilişkileri esnasında Alman gençlere yakalanmaları ile eşcinsel Alman genç Murat’ın üzerine idrarını yapar ve “hadi git şimdi durumu kebapçı Türk dostlarına anlat” der. Diğeri ise çeşitli hakaretler ederek oradan uzaklaşırlar.

Sahne 32. Murat’ın Alman Gençle Yaşadığı Cinsel Yakınlaşma ve Grup Tarafından Tacize Uğraması

Lola ve Bililikid filmi, diğer eşcinsel temalı filmlerden oldukça farklıdır. Eşcinselliği konu alan filmlerde genellikle olay örgüsü bir ilişki üzerine kuruluyken Lola ve Bililikid’de birbiri ile ilişkisi olan bireylerin başkaları ile yaşadığı eşcinsel aşklar ve hem doğu hem batı kültürünün bu ilişkilere bakış açısı sergilenmektedir.

Filmin ilerleyen sahnelerinde, Lola, Murat’a kendinin kadın kılığında olduğu bir fotoğraf bulunan bir mektup ulaştırmaktadır. Yine, on yedi yaşında olmasına rağmen, Murat’ı annesinin yıkıyor olması da annenin oğlunu kız çocuk gibi yetiştirdiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Sahne 33. Murat’ın Ağabeyiyle İlgili Gerçeği Öğrenmesi

Bu sahnelerde (Sahne 33-34) annesinden diğer ağabeyinin nerede olduğunu ve neden dışlandığını öğrenen Murat, abisi (Lola)’ne ait son eşyayı da hediye paketi yaparak onu ziyaret etmeye karar verir. Ancak yolda taksici ağabeyi ile karşılaşır ve ağabeyi onu geneleve götürmeye çalışır. Ancak Murat oradan kaçar ve Lola’nın çalıştığı kulübe gider.

Sahne 35. Ağabeyinin Murat’ı Geneleve Götürmesi ve Murat’ın Oradan Kaçması

Film boyunca erkeklerin birbirleri ile cinsel ilişkiye giriyor olmaları eşcinsel karakterleri tespit edebilme konusunda izleyiciye büyük kolaylık sağlamaktadır. Ancak dikkat çeken bir nokta, eşcinsel bireylerin bazılarının kendileri ve içinde oldukları erkek bedenleri ile oldukça barışık olduğu, kimilerinin ise kadın bedenine sahip olmak

istedikleridir. Parkta İskender ile sevişen Türk eşcinsel karakter, göğüslerini göstermekte ve –bir gün gerçek olacaklar, bir de kukum olacak- demektedir. Buna karşın Lola, Bili’ye, “çükümü aşk için kestiririm, ama o zaman âşık olduğun Lola olmam” demektedir. Kurt’un makalesinde, eşcinsel kimselerin kendilerini kadın ve erkek olarak tanımlayamadığı, her eşcinselin kendi bedeninden rahatsız olmadığı, ancak kimilerinin ise bedenlerini olmak istedikleri cinsiyete göre değiştirmek istediği (Kurt, 2013: 104) ifade edilmektedir ve Lola ve Bililikid’deki durum da aynen bu şekildedir.

Bu açıdan bakıldığında, Berlin’de yaşayan heteroseksüel veya eşcinsel Türklerin yansımaları, farklı coğrafyada ve kültürde de olsa Türk insanının içinde bulunduğu toplumsal cinsiyet kalıplarının dayatmaları içinde yer almaktadır. Kabadayı’ya göre; filmin sergilediği ataerkil yapıda, kadın gibi cinsel azınlıklar kendi bedenlerine sahip değildirler. Eril erkek gücü, cinsel azınlığın bedeninde kendi istekleri doğrultusunda kontrolünü kurmaktadır. Kültürel yapılanma içinde eril olan, kendisine güç veren fallusu ve gücünü başkasıyla paylaşmayı istememektedir. Film, kadınlar gibi cinsel azınlıkların özgürleşebilmesi için maçoluğa dayalı ataerkil yapının çözülmesi gerektiğini, kurduğu alternatif homoseksüel dünya ile dile getirmektedir. Ancak bu dünya, ataerkilliğin büyük etkisinin kırılamamış olmasının etkisiyle oldukça karamsardır. Yeniden düzenlenen kültürel hegemonya, coğrafi değişikliklere rağmen her yerde Türk insanı üzerindeki egemenliğini kurmaktadır. Bu nedenle filmin anlatısı, evrenseldir (Kabadayı, 2004: 329).

Filmin sonlarına doğru Murat ve Bili tanışırlar. Murat’ı cinsel ilişkiye girerek para kazanmaya ikna eden Bili ile aralarında geçen konuşma, filmin vermek istediği ana mesajı kanıtlar niteliktedir:

Bili: Lola’yı nerden tanıyorsun? Murat: Erkek kardeşiyim. (…)

Bili: Sevdim seni, güzel çocuksun. Kız olsan hemen evlenirdim seninle. Eşcinsel değilsin ya? Sorarlarsa her zaman inkâr et. İbnelerin hayatı hayat değil. K.çını vermediğin sürece her şey normal sayılır. Verdin mi yoksa? Bunu aklına bile getirme. Erkek erkektir. Bir delik deliktir. Nereye sokarsan sok ama kestaneyi çizdirme tamam mı?

İki erkek arasında geçen konuşma, eşcinselliği yaşıyor olmalarına rağmen bunu ayıpladıklarının bir göstergesidir. Bili’nin tüm hayatı eşcinsellerle birlikte geçmesine ve

Lola ile düzenli bir sevgililik hayatı yaşamalarına rağmen, erkeklikten bahsetmekte ve Murat’a erkeğin asla yapmaması gerekenleri öğütlemektedir. Yine ikili arasındaki konuşmada eşcinsellerin hayatının ne kadar kötü olduğuna vurgu yapılmaktadır. Ancak buradaki en önemli konu, eşcinsellerin hayatının kötü olması üzerindeki Bili’nin zihniyetidir.

“Bili'nin Lola'ya davranışlarından, ameliyat olmasıyla ilgili sözlerinden ve Murat'a verdiği öğütlerden hareketle, filmde eşcinseller arasında da bir egemenlik ilişkisinin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz” (Okumuş, 2003: 199).

Bili gibi düşünenler yüzünden eşcinsellerin toplumda kabul görmediği, hatta eşcinseller gibi kadınların da haklarının verilmediği görülmektedir. Bili, Murat’a fikrini sormadan, “kız olsan seninle hemen evlenirdim” demektedir. Bu, filmde, kadın erkek eşitsizliğine yapılan bir gönderme olarak da kabul edilebilecektir.

Filmin sonunda Lola ile buluşmaya çalışan Murat günlerce beklemektedir ve Lola’nın intihar ettiği görülmektedir. Lola’nın ölümüyle birlikte onu erkek bir eşcinsel olarak görmeyen ve kadın organlarına sahip olması için ameliyata zorlayan Bili’nin pişmanlığı görülür.

Sahne 36. Murat’ın Ağabeyini (Lola) Araması ve İntihar Ettiğini Öğrenmesi ve Bill’in Üzüntüsü

Lola’nın intiharı İskender’i etkilemiştir. Bu durumdan ders alan İskender de Friedrich’i arayarak ona aşkını itiraf eder. Bunun üzerine Friedrich’in annesi İskender’e rüşvet vermeyi ve karşılığında oğlunu bırakmasını teklif eder. Bir sonraki sahnede annenin teklifini kabul etmeyen İskender’den özür dilediği görülür. Bu sahne sayesinde izleyiciye erkeğin erkeğe karşı duygularının saf ve içten olabileceği mesajı verilmektedir.

Sahne 37. İskender’in Friedrich’e Aşkını İtiraf Etmesi ve Annesinin Rüşvet Teklifi

Sahne 38. Friedrich’in Annesinin İskender’den Özür Dilemesi ve Barışmaları

Filmin son sahnesi de, başlangıç sahnesi gibi, gece kulübünde geçmektedir. Burada akşamki gösteri için prova yapan Lola’nın arkadaşlarının ve bir köşede uyuyan Murat ile aralarında geçen konuşma şu şekildedir:

Lola’nın eşcinsel arkadaşı: Kafese girmezden önce, erkekler hakkında birkaç şey öğrensen iyi olur. Abin Osman, angutun tekinden Lola’nın ibne olduğunu öğrenince onu

bi de kendi düzmüş. Seni üzmek istemezdim koçum ama gerçeği bil. Onu düzmüş, hem de defalarca.

(Murat saldırır)

Sahne 39. Murat’ın Ağabeysiyle İlgili Gerçeği Öğrenmesi ve Lola’nın Arkadaşına Saldırması

Lola’nın eşcinsel arkadaşı: Dinle! Benim için çok mu kolay sanıyorsun ha? Ama gerçeği bilmen lazım. Kendi iyiliğin için. Lola Osman’ın yanında kendini çok değersiz hissetmiş. Sonunda işte, ertesi gün canına tak etmiş kafasına o kırmızı peruğu geçirdiği gibi odaya girivermiş. Gençliğin aptallığı işte. Bi de hepimizin içindeki Türkan Şoray! Öyle yaparak Osman’ı utandırıp vazgeçireceğini sandı zahir. Kendisini sokakta buluvermiş. Senin anlayacağın Bili ile Osman arasında hiçbir fark yok. İkisi de aynı b.kun soyu.

Gerçekleri öğrenen Murat ve Bili, Lola’yı öldürdüklerine inandıkları Alman gençlerin peşine düşerler. Murat’ı kovalarken sıkışan bir gencin erkeklik organını kesen Bili, diğerlerini kovalamaya başlar. Filmin en başında Murat ile ilişkiye gireceği sırada onunla alay eden Alman genci Murat Bili’den kaçırır. Bili vurularak ölür. Murat ailesi ile yüzleşmek için evine döner. Lola’yı gerçekte ağabeyleri Osman’ın öldürdüğü ortaya çıkar ve film son bulur.

Sahne 40. Bill’in Cinayet Eylemi ve Ölümü

Filmde pek çok eşcinsel karakter görülmektedir ve her birinin ilişkisinin detayı verilmektedir. İzleyiciye erkeklerin birbirlerine karşı aşklarının gerçek olabileceği mesajı verilirken, toplum baskısından ötürü erkeksi görünmesine rağmen, eşcinsel bireyleri kendi zevkleri için kullananlara da yer verilmektedir. Osman ve Bili toplum içinde saygı duyulan ve “erkek” olarak algılanan kişilerdir. Ancak her ikisi de Lola ile cinsel ilişkiye girmişlerdir. Lola’nın eşcinselliğini bastırmaya çalışan, onu suçlayan Osman, durumundan faydalanmaya çalışmıştır. Bu tutum aslında Osman kanalıyla travesti ve eşcinsellere toplumun tutumunu göstermektedir. Kadın ve eşcinsel erkekler sadece birer seks objesi olarak görülmektedir ve tercihlerine saygı duyulmamaktadır.

Lola ve Bililikid eşcinselliğin doğuştan ya da cinsel bir seçim mi yoksa ideolojik-kültürel bir sonuç mu olduğu tartışmaları bir yana bırakıldığında var olan durum içerisinde eşcinselliğin, "bir kimlik olarak kabul edilemez; kamusal alanda bir özne olarak var olamaz, ancak bir konu olarak işlenebilir" nitelikte olduğunu kanıtlar nitelikte bir yapıttır (Türker, 1999’dan Akt: Okumuş, 2003:199). Filmde ailesi tarafından kabul görmeyen bir eşcinsel, evden kovulmadan önce ensest ilişkiye zorlanmış, yani eşcinsel karakterin bu “anormal” durumundan ailenin erkeği Osman bir

çıkar elde etme çabası içine girmiştir. Bunun karşılığında, eşcinsel kimliğini saklamaya gerek duymayan Lola, evden kovulmuş ve gece hayatı içinde kendine yer bulmuştur.

Filmde dikkat çeken bir diğer unsur ise, Lola gittikten sonra yapılan ikinci erkek çocuğun da eşcinsel olmasıdır. Bu durum, izleyicide eşcinsellik genetik olabilir mi düşüncesini uyandırıran bir etmendir. Lola’nın eşcinselliğini gizleyen aile, aynı durum i Murat’ta da yaşanmasın diye onu korumaya çalışmıştır. Murat, eşcinsellerden uzak tutulmasına, sürekli kadınlara karşı duygusal ve cinsel olarak yönlendirilmek istenmesine karşn ergenlikte erkeklere karşı ilgisini keşfetmiştir ve eşcinselliğini yaşamaya başlamıştır. Ailenin tutumunun kişinin eşcinselliği üzerinde bir etkisi olmadığı bu sayede izleyiciye gösterilmiştir. İster sonradan “normal” olma üzerine yapılan baskı olsun, isterse de yetiştirirken “erkek gibi” yetiştirme çabası söz konusu olsun, kişinin eşcinselliği baskılanamamıştır. Burada verilmek istenen mesaj, eşcinselleri olduğu gibi kabul etmek gerektiğidir.

3.3.3.2.5. Sonuç

Sonuç olarak Lola ve Bilidikid filmindeki erkek eşcinsel bireyler daha önce de belirtildiği gibi giyimleri, makyajları konuşmaları kadınsı hareketlerde bulunmaları ve cinsel yönelimleriyle kolaylıkla tespit edilebilmektedir.

Filmin eşcinselliğe bakış açısı toplumun bakış açısını yansıtmaya yöneliktir. Buradan hareketle filme baktığımızda, Lola ve Bilidikid filminin Türk ve Batı toplumundaki kültürel farkların altını çizdiğini görmemiz mümkün olacaktır. Türk aile Almanya’da yaşamasına rağmen ataerkil yapısından sıyrılamamıştır ve eşcinselliği ‘ayıp’ olarak değerlendirmektedir. Alman gençler filmde eşcinseller ile dalga geçmektedir ancak yetişkin Almanlar ve hatta eşcinsel bireylerin aileleri bile çocuklarının cinsel tercihlerini olgunlukla karşılamaktadır ve düşmanca hareket etmemektedirler. Bu durum izleyiciye eşcinselliğe karşı iki kültürün bakış açısı ile ilgili karşılaştırma imkânı sunmaktadır. Filmde eşcinsel çocuklarına karşı katı tutum sergileyen Türk ailesi evlatlarını kaybetmekte ya da kendilerinden uzaklaştırmakta ve bunun neticesinde mutsuz olmakta; Alman aile ise çeşitli güvensizliklerden dolayı başta ilişkiyi desteklemese de sonrasında aile mutluluğu için kabul etmektedir. Filmde yönetmenin ve senaryonun Alman ailenin tutumunu destekleyici bir bakış açısıyla izleyiciye yaklaştığı söylenebilir. İzleyici eşcinsel kardeşlerine yaptığı kötü

muameleden dolayı Osman’dan nefret ettirilirken, Friedrich’in annesinin, oğlunun eşcinsel ilişkisine karşı olgun yaklaşımı izleyicinin gözünde olumlulaştırılır.

Lola ve Bilidikid filmi klasik erkek eşcinsel temsilinden uzak olduğunu söylemek mümkündür. Filmde eşcinsel olarak tespit edilen bireyler basmakalıp tiplerden ziyade birer karakter özelliği taşımaktadır. Film boyunca, arzuları, korkuları, umutları, beklentileri olan karakterler derinlemesine işlenmiştir. Filmdeki birçok erkek eşcinsel karakterlerin içinde bulundukları durumu kabullendikleri ve kendileriyle oldukça barışık oldukları gözlemlenirken Bili ve İskender gibi karakterlerin kendilerini normal olarak değerlendirdikleri görülmektedir. Bu normallik yaşadıkları eşcinsel ilişkide erkek rolünü üstlenmelerinden, ilişkide edilgen değil etken rol oynamalarından kaynaklanmaktadır.

Her ne şekilde olursa olsun hemcinsle cinsel yakınlık ya da cinsel ilişki toplumumuzca hoş karşılanmadığı için Bili’nin ve İskender’in de izleyici gözünde diğer eşcinsel karakterlerden bir farkı olmadığı iddia edilebilir. Filmdeki eşcinsel bireyler halkın düşünce biçimine uygun bir hayat yaşamaktadırlar. Para kazanmak için bedenleri satmaktadırlar ve bu durum genel yargıya da oldukça yakındır. Filmde eşcinsel bireyler arasında da güçlü bir bağ vardır ve bu durum da gerçek hayata oldukça uygundur. Filmde eşcinsel karakterler aşk ve dostluklar sergilemektedir. Aşk yaşayan çiftin erkeklik çelişkileri yaşadığına da değinilmektedir.

Örneğin Lola’nın ameliyat olması için sevgilisi tarafından baskı görüyor olması, Lola ile ilişkiye giren erkeğin kendi çevresinden eşcinselliğini saklamaya çalışması ve maço bir görüntü sergilemesi, bireyin kişisel olarak çeşitli çelişkiler yaşadığının da göstergesidir. Lola ve sevgilisi, “normal bir evlilik gibi” sözlerini sıklıkla sergilemektedirler. Gençlerin kendilerini anormal, kadın-erkek evliliklerini normal gördüğü de buradan anlaşılmaktadır. Film de kendinden önce yapılmış eşcinsellik temalı Türk filmlerine oranla erotik sahnelerin sıklıkla işlenmiş olması, eşcinselliğin temsilinin daha “açık ve rahat” biçimde sergilenmeye başlandığının bir göstergesidir

Lola’nın öldürülmesi ile sonlanan film, eşcinselliğin mutlu son ile bitmeyeceğine vurgu yaparak Türk sinemasında hâkim olan eşcinselliğin bireye mutsuzluk getirdiği anlayışıyla örtüşmektedir.

Sonuç olarak Lola ve Bilidikid filminde Lola, sosyalist feministlerin kadınların (ve burada cinsel azınlıkların) baskı altında oluşlarını açıklarken, egemen ataerkil düşüncenin ürettiği cinsiyetçilik kavramlarını kullanışını ele almaktadır. Film, ataerkil

yapıyı tanımlamakla birlikte, sosyalist feminizm gibi sosyal davranışların cinsel ve psikolojik özgürlükle gelişebileceğini söyleyen anarşist feminist öğelere de yer vermektedir. Bu açıdan da Lola ve Bilidikid filminden filmdeki eşcinsel karakterlerin klasik temsilden ve anlayıştan uzak olarak işlendiği bir film olarak bahsedilebilir.

3.3.3.3. Lola ve Bilidikid Filminin Göstergebilimsel Çözümlemesi