• Sonuç bulunamadı

Kapitalist Girişimcinin Oluşumunda Psikolojik ve Sosyal Ortam

Girişimciliğin ortaya çıkmasında kişiliğin mi yoksa çevrenin mi daha fazla etkili olduğu düşünürler tarafından oldukça tartışılmıştır. Kişilik üzerinde duranlar, girişimcilerin sahip olduğu psikolojik özelliklere önem vermişlerdir. Girişimcinin psikolojik yapısında en fazla “risk alma”, “başarı ihtiyacı”, “denetim odağı” gibi özellikler üzerinde durulmuştur. Yine aynı şekilde girişimciliğin ortaya çıkmasında çevresel faktörleri öne çıkaranlar ise, grup yapısının, toplumsal gelenek ile kültürel etkilerin etkisi üzerinde durmuşlardır. Ayrıca, devlet ve piyasa koşulları gibi dış faktörlerin etkisi de üzerinde durulan diğer noktalardır. “Gelişmiş ülkelerde girişimci faktörünün ortaya çıkmasında etkili olan pazar mekanizmaları etkili iken, gelişmekte olan ülkeler de ise hükümet politikalarının belirlediği ekonomik güdüler daha çok etkilidir” ( Naffziger, l995:32).

Girişimciliğe yönelik psikolojik kuramlar, kişisel öğelerden yola çıkarak girişimci kimliğini açıklamaya yöneliktir. Bu yaklaşıma göre, “Kişisel nitelikler bizim kim olduğumuz, ne tür psikolojik ve sosyal konumda bulunduğumuzu önemli ölçüde açıklamaktadır.” Kişilik kuramlarında ise, “Psikodinamik ve sosyal psikolojik yaklaşımlar, girişimci bireyi; sahip olduğu tutum ve davranışlarını özellikle olaylara bakış açısı, değişimci performansını diğerlerinden ayırıcı bir tip olarak karşımıza çıkartır.” Freud’un kişilik kuramından türetilen bu yaklaşımlar; insanı yönlendiren bilinçaltı güdülerin kişiliğin oluşmasında temel etken olarak rol oynadığı gerçeğine vurgu yaparlar. “Bilinçaltı güdülerle toplumsal geleneklerin kimi zaman çatıştığı, kişinin genel yargılarına ters düşmeyeceği kabul edilir. Girişimcilerin de, çoğu zaman var olan yerleşik değerlere ters düşen bir kişilik yapısına sahip olduğu varsayılır” (Bridge vd., l998: 42-48).

Girişimcilikte psikolojik ve davranışsal yaklaşımlar daha çok girişimcinin ekonomik değer üretmeye yönelik tercihlerinin tutum ve davranışlarına odaklanırlar. Örnek olarak McKenna, “Kişsel olan nitelikleri; girişimcinin bir kısım tutum, mizaç, uslup, kabiliyet vs. itibari ile diğer insanlara göre farklı bir mizaca sahip olduklarını

44

belirtir.” Çoğu düşünürde, girişimcinin “güçlü başarma duygusuna” ve “kendi kaderini kontrol etme arzusuna” sahip olduklarını vurgularlar. Bu düşünürlere göre girişimcilerin işlerini başarılı bir şekilde yapabilmeleri, onların hayat kapasitelerini arttırma ve güçlü bir başarı isteme arzusuna sahip olma eğilimine bağlıdır. Stevenson ve Gumpert ise, “Girişimcinin en belirgin özelliği olarak “risk alabilme” eğilimine sahip olmalarına bağlar.” Bu düşünürlere göre girişimciler, risk almaya isteklidirler ve sürekli olarak iş fırsatlarını kollarlar. Bu noktada Timmons da, girşimcilerin, kararlı, problem çözebilme yeteneği güçlü ve güvenilir bireyler olarak belli bir mizaca sahip olan kişiler olarak tanımlar (Bridge vd,1998: 42-43).

Üç temel özelliğin başarılı olan girişimcilerde olduğu ifade edilmektedir bu özellikler; “misyon” “vizyon” ve “hırslı olma” dır. Başarı olan girişimciler, başkalarının algılayamayıp görmezden geldiği ekonomik sinyalleri algılama yeteneğine sahiptirler. Girişimciler ilgilendikleri alanlarda, yoğunlaştıkları vizyonu geliştirmek amacıyla azami çaba göstermektedirler. “Aynı zamanda, yaptıkları işlerde “tutkuyla bağlanma” ve “kararlılık” güdüsüne sahip olmalarıyla dikkat çekerler. Bunlar, rekabetçi ce kazanma arzusuyla bütünleşmiş hırslı insanlardır” (Smilor-Sexton, l996: 7-9).

Kapitalist bir yapının toplumda oluşabilmesi şüphesiz toplumsal değerlerin bireyler üzerindeki etkisiyle de yakından ilişkilidir. Topumun içinde yetişen bireyler, yetiştikleri toplumun egemen değerlerini taşır ve dolayısı ile girişimcilik ruhunun oluşabilmesi de bu değerlerin bireyin kendi psikolojik dünyasında yorumlamasıyla yakından alakalıdır. Bu nedenle girişimcilik ruhunun oluşabilmesinde girişimcinin içinde bulunduğu sosyolojik ortamın büyük etkisi vardır.

Sosyo-Kültürel ortamın; yönetim, liderlik ve insan kaynakları üzerindeki etkisini inceleyen ve birçok değişik ülkede ulusal kültürleri araştıran GeertHofstede’dir (Sargut, 2015: 170-200). Ulusal kültürleri eril ve dişil; bireycil ve Kolektivizm; güç mesafesi; belirsizlikten kaçınma boyutlarında araştıran Hofstede, çalışmalarında girişimcilikle ilgili önemli durumlara değinmiştir.

Hofstede’e göre “Örgütlerdeki eril değerler; başarı, yarışma, hırs ve benzeri durumlar üzerine yoğunlaşırken; dişil değerler ise yaşamın kalitesi, yakın ve samimi ilişkiler olmaktadır.” Bu nedenle düşünürün bu yaklaşımına göre, eril toplumlar ve kültürler, dişi toplumlarla karşılaştırıldığında daha fazla girişimci özelliklere sahiptirler. Yine bu araştırmaya göre Türkiye dişil değerlerin egemen olduğu grupta yer almakta ve bireyciliğin gelişmediği kolektif davranmayı ön planda tutan kültüre

45

sahip ülkeler arasında gösterilmektedir. Hatta Sargut, “Türkiye’deki hemşerilik ve adam kayırmanın, karşılaşılan problemleri devlete, Allah’a veya başka bir güce havale etme alışkanlığının kökeninde kolektif davranış kültürünün yattığını savunur.” Yine bu araştırmanın sonuçlarına göre belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu toplumlarda insanlar riskten kaçınmakta ve belirsizlik korkusuyla kendilerini güvenceye almak istemektedirler. Bu duruma örnek olarak Türkiye ve Japonya’da belirsizlikten kaçınma durumu yüksek iken Amerika Birleşik Devletlerinde bu duruma fazla rastlanmamaktadır. Bu nedenle Türkiye ve Japonya’da bireyler yaşam boyu garanti sunan meslekleri daha çok tercih etmektedirler (Günay ve Çetin, 2003: 189-210).

İKİNCİ BÖLÜM

2. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GİRİŞİMCİLİĞİN TARİHSEL SÜRECİ

Girişimcilik üzerine teoride yapılan açıklamaların, uygulama sürecine nasıl etki ettiğini ve ülkelere göre nasıl farklılık gösterdiğini görmek önemlidir. Her ülkede girişimsel faaliyetler farklı sonuçlar vermektedir. Türkiye’de girişimciliğin teoriden pratiğe geçişte ne tür sonuçlar verdiğini görebilmek için ikinci bölüm “Dünyada ve Türkiye’de Girişimciliğin Tarihsel Süreci” olarak belirlenmiştir. Bunun yanı sıra dünya genelindeki girişimciliğin değerlendirilmesi ve Türkiye’nin bu değerlendirmeye göre uyarlanması adına önemli olacaktır. Girişimciliğin modern çağa kadar nasıl bir seyir izlediği, girişimciliğe tarihte yön veren etkenlerin de belirlenmesi ve bu yönde değerlendirme yapılabilmesi için “Tarihsel Süreçte Girişimcilik” başlığı altında değerlendirilmektedir.