• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Kalkınmayı Kolaylaştıran Bir Faktör Olarak Devlet

3.2. Devlet Müdahalesi ve Ekonomik Kalkınma

3.2.1. Ekonomik Kalkınmayı Kolaylaştıran Bir Faktör Olarak Devlet

19. yüzyılda devletin ekonomiye müdahalesinin ekonomik kalkınmada etkili olduğu gözlemlenmiştir. Endüstri Devriminin baş göstermesine ve yayılmasına neden olan koşulların alt yapısının oluşmasında ekonomik bakımdan güçlü olan Avrupa Ülkeleri önemli bir etken olmuştur. II. Dünya Savaşı ile 1970 yılları arasındaki dönemde de devletin ekonomiye müdahalesi başarılı olmuştur. Büyümenin hızlı olduğu bu dönemde, devletin müdahalesinin entelektüel alanda da etkisini gösterdiği görülmüştür.

Devletin birbirine yakın politikaları uygulayarak bu iki dönemde de başarı gösterdiği söylenebilir (Adelman, 1999: 46):

Ekonomiyle ilgili kurumların geliştirilmesi kapitalist sistemde büyümenin anahtarı olarak görülür. Bu kurumların oluşturulması ve geliştirilmesinde ise hükümetlerin öncülük etmesi gerekir. Bu tip sistemlerle faaliyet gösteren ülkeler özel

124

mülkiyeti koruma, mal ve faktör piyasalarını serbest bırakma yolunu seçmektedir. Kapitalist sistemi benimsemiş ülkeler, teknolojik gelişmeleri takip edip ekonomiye uyarlamış, tüm ticaret, eğitim ve ekonomi politikalarını ekonomik büyüme amacına bağlı olarak düzenlemişlerdir.

“Beşeri sermaye, altyapı ve sanayi yatırımları devletin ekonomik gelişimine her iki dönemde de etki etmiştir. Okuma yazma oranı yüzde 50'nin altında olan ülkeler ekonomik anlamda başarı gösterememiştir” (Çokgezen, 2012: 21).

1960’lı yıllarda ülkeler arasında ekonomik büyüme ve farklılıkların belirleyicileri altyapı ve beşeri sermaye unsurlarıdır.

19. yüzyılda özellikle bazı Avrupa ülkeleri ve Japonya’nın belirlediği gümrük politikaları dünyada sanayileşmenin temelini oluşturmuştur. Ülkelerin belirlediği dış ticaret uygulamaları ekonomik gelişimi etkilemiştir. Gümrük konusunda önemli adımlar atmayan ülkeler, sanayileşme sürecinde büyük atılımlar gerçekleştirememiştir. 1950 sonrasında sanayileşme sürecinde etkin olan ve büyük gelişme gösteren ülkelerin tümü gümrük konusunda etkin kararlar almıştır. Bu durum, gümrük politikasının sanayileşme ve ekonomideki rolünün büyüklüğünü göstermektedir.

Tarihe bakıldığında, sanayileşme sürecinde gelişim gösteren ülkelerde hükümetlerin ne denli etkin olduğu görülür. Hükümetler, teknolojik gelişimi, sanayi politikasını ve ekonomik büyümeyi doğrudan etkileyen en büyük mekanizmalardır.

Yapılan çalışmalar incelendiğinde Sanayi Devrimi dönemi ve II. Dünya Savaşı sonrasında devletin müdahalesinin ekonomik kalkınmada önemli olduğu görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında devletin ekonomiye müdahalesi bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin kalkınması için önemlidir (Adelman, 1990: 49).

Ülkedeki ekonomik büyüme ve sanayileşme sürecinde hükümetlerin rolünü görmek için bazı ülkeleri sıralayabiliriz. Yapılan araştırmalar bu konuda özellikle Güneydoğu Asya ülkelerini işaret etmektedir. Güney Kore, Singapur ve Tayvan gibi ülkelerde 1960 sonrası hükümet politikaları etkili olmuştur. Bu ülkeler, önceleri sermaye yoksunu fakir ülkelerken, hükümetlerin ekonomik politikaları sayesinde kısa sürede dünya pazarlarında yer edinmişlerdir. Şimdi adı geçen ülkeler tüm dünyaca bilinen kaliteli marka değerleriyle dünya ekonomisinde söz sahibidirler. Elbette bunda en büyük etken hükümetlerin belirlediği verimli sanayileşme politikalarıdır.

Henüz sanayileşme dönemine girmiş olan ülkelerin, güçlü hükümetlere sahip olmuş olmaları ve hatta diktatörlerce yönetilmeleri onların önemli bir özelliğidir.

125

Ayrıca kapitalistlerin ve işçi sınıfın, kültürel ve etnik konulardan dolayı örgütlenme konusunda yetersiz olmalarıdır. Bu yüzden, hükümetin çıkarlarına uymayacak ve gücünün sınırlanacağı durumlarda politikalarını değiştirmesi pek mümkün değildir (Brohman, 1996: 23).

Yeni sanayileşen ülkelerin hükümetleri küresel talep esneklikleri ve teknolojik ilerleme potansiyellerini dikkate alarak “stratejik sektörler” belirlemiş ve bununla birlikte bu sektörler üzerinde devletin müdahalesi artmıştır Gelişmeye meyilli endüstriler bir taraftan dış rekabetten korunmuş bir taraftan da sübvansiyonlar aracılığıyla güçlendirilmişlerdir. Ancak, uluslararası anlamda rekabet edebilecek düzeye ulaştığında devlet endüstrideki korumacılığını durdurmuştur (Brohman, 1996: 24).

“Yeni sanayileşen ülkeler dışa dönük sanayileşme politikaları ile ithal ikameci sanayileşme politikalarını birlikte sürdürmüşlerdir.” Tarımı desteklemek amacıyla tarımsal sanayilerin gelişimi desteklenmiştir. Bu ülkelerde tarımsal sanayi ürünleri ihracatta önem kazanmıştır. Politikalara, ekonomik ve sosyal altyapının geliştirilmesine yönelik yatırımlar eşlik etmiştir (Brohman, 1996: 25).

Amsden (1990: 4) de sanayileşen ülkelerin ihracattaki büyümesi ülkelerde uygulanan devlet politikaları ile ilgilidir. Bu ülkelerde ihracat yapanlar devlet tarafından desteklenmişlerdir ve ihracatçılardan belirli bir hedefe ulaşmaları istenmiştir. Kredi kaynağı sağlanma adına bankalar ile faizler kontrol edilmiş ve şirketlere/sektörlere uygun krediler sunulmuştur. Ayrıca önemli şirketlerin yurtdışında aktif olma durumunda borçlanmalarına garanti vererek uluslararası alanda borçlanabilmelerini kolaylaştırmıştır.

Desteklemelerin büyük iş sektörlerine verilmesi başarılı olmada etkili olmuştur. Sübvansiyonların, çok yönlü çalışan iş sektörlerine verilmesi, desteklerin rantabıl olması sağlanmış ayrıca devlet bu şekilde büyük sermaye gruplarını istediği doğrultuda yön vermiştir. “Diğer ülkelerde olduğu gibi yeni sanayileşen ülkelerin hükümetleri de büyük iş sektörlerini desteklemekte, fakat diğerlerinden farklı olarak onlardan beklenen performansı göstermeyenlere ceza sistemi uygulamaktadırlar. Bu sistemle sübvansiyon sistemi garanti altına alınmaktadır” (Amsden, 1990: 6).

Dünya genelinde, Sanayi Devrimi sonrasında devletler ülke ekonomisinin gelişimine öncülük etmişlerdir. Gelişmiş ülkelerde devlet, alt yapı hizmetlerini yine yürütmekte ve ekonomik gelişimi izlemektedir. Devletin ekonomik gelişimde ne denli etkin olacağının belirlenmesi için ülkenin gelişmişlik seviyesine bakmak gerekir.

126

Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde devletlerin ekonomik gelişimde birinci derecede etkin rol aldığı görülmektedir. Sermaye azlığı ve ekonomide etkin olabilecek olan girişimci sınıfın yokluğu bunun nedeni görülebilir. Devletin böyle bir durumda ekonomi politikaları üretmesi ve hükümetlerin de ekonomik gelişimi hızlandırması beklenen bir durumdur. Diğer yandan, devletin ve hükümetlerin ekonomik büyümeyi sağlarken özel sektörün de ekonomide söz sahibi olmaları için gayret göstermesi gerekir. Girişimcilerin desteklenmesi, özel sektöre finans sağlanması gibi hamleler ülkelerin ekonomik büyümesine destek olacak ve devletin yükünü hafifletecektir.

3.2.2. Kaynakların Etkin Olmayan Kullanımına Yol Açan Bir Faktör Olarak