• Sonuç bulunamadı

TAEK Kanunu, Türkatom, Nelsak

3 SOĞUTMA SUYU 4 METEORLOJİ

ELEKTRİK YÜKSEK GERİLİM BAĞLANTI HATLARI

2.2.11. TAEK Kanunu, Türkatom, Nelsak

Asea Atom teklifinin iptal edilmesinden sonra yapılan temaslar politik nedenlerle bu aşamada yeni bir ihalenin sonuç vermeyeceğini göstermiştir. Bu nedenle, başlangıçta çalışmalar aşağıda belirtilen konularda yoğunlaşmıştır:

a-) Akkuyu ve Sinop’ta yapılan ayrıntılı deprem ve diğer araştırmalara devam edilmesi: 1983 yılına kadar ön güvenlik raporu ve tasarım esaslarının belirlenmesi için gereken ayrıntılı yer etütleri tamamlanmıştır. Hazırlanan raporlar Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından oluşturulan bir uzmanlar gurubunca değerlendirilmiş ve Akkuyu çevresinde mikro sismik ve meteorolojik ölçümlere devam edilmesi, Silifke yakınlarındaki bir fayın aktiflik derecesinin incelenmesi ve kazılar sırasında yapılacak bazı zemin etütleri dışında yeterli bulunmuştur. Ölçümler ve araştırmaların sonuçları derlenerek ihaleye hazır hale getirilmişlerdir (Tablo 36).

b) Akkuyu’da yol bağlantıları, saha düzenlenmesi, dalgakıran çalışmalarına devam edilmesi:

1980-81 yıllarına kadar Akkuyu’nun 4 km bağlantı yolu, şantiye binaları ve altyapıları, atölye ve depolar, 15 lojman binası, içme suyu, elektrik ve telefon bağlantıları, meteoroloji istasyonu ve çevre çiti tamamlanmıştı. Şantiyede yaklaşık 50 kişilik bir ekip çalışmaktaydı. 1983 yılında liman tesisleri, dalgakıran, saha düzenlenmesi ve kazı işleri başlatılmıştır.

c) Ön Güvenlik Analizi Raporuna (PSAR) esas oluşturacak şekilde ihale şartnamelerinin revizyonu

d) İhtiyaç duyulan kanun ve idari yapılanmaların oluşturulmaları: Bu amaçla: - Atom Enerjisi Komisyonu Kanunu’nun revizyonu,

- Nükleer santralın kuruluşuna paralel olarak, teknoloji transferi, yakıt çevrimi ve kullanılmış yakıtların depolanmasını da içerecek şekilde entegral bir yapılanma: Türkatom Kanunu

O tarihlerde hükümette devlet bakanı olarak enerji, nükleer ve diğer bilimsel konulardaki koordinasyonu yapmakla görevlendirilen, uzun süre İTÜ de hocalık yapmış, Tübitak’ın kuruluşunda önemli katkıları olan Prof. Dr. Nimet Özdaş’ın yönettiği AEK, TEK ve diğer ilgili kuruluşların temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından “Atom enerjisi ile ilgili kuruluşların düzenlenmesi” başlıklı bir doküman hazırlanmıştır [80] Ek.1. Giriş bölümünde belirtildiği gibi, “ülkemizde nükleer enerjiyle ilgili çalışmalar, çok uzun süreden beri devam etmekteyse de, istenilen düzeye gelemediği ve gerekli atılımların yapılamadığı” vurgulanmaktadır [80]. Bunun, kuruluşlar arasındaki ilişkilerin kopukluğundan, üst düzeyde ana politikaları saptayacak kuruluşların olmamasından kaynaklandığı” ifade edilmektedir. ”Yönetim ve çalışmalara işlerlik kazandırabilmek için, en üst düzeyden başlayarak kuruluşlar arasındaki ilişkilerin açık olarak tanımlanması, kuruluşların sürekliliği, eleman temini, eğitim ve kullanımındaki yeterliliği, yatırım kararlarının alınabilmesi ve hızla yürütülebilmesi için gerekli statülerin saptanması” önerilmektedir.

Söz konusu raporda önerilen genel düzenleme Şekil 30'da şematik olarak gösterilmiştir. Ülkenin tüm nükleer enerji uygulamalarını en üst düzeyde saptayan ve koordine eden, Atom Enerjisi Kurumu, Tübitak, Çevre Müsteşarlığı gibi kuruluşları tek bir çatı altında toplayan, bilimsel yapılı bir Yüksek Atom Enerjisi Konseyi’nin oluşturulması ve bir Başbakan Yardımcısı veya Devlet Bakanı’na bağlanması önerilmektedir. Konseyin yetki ve görevleri aşağıdaki şekilde özetlenmektedir:

Şe

- Atom enerjisiyle ilgili genel politikaları saptamak,

- İlgili kuruluşlarca, genel politika çerçevesinde yürütülen çalışmaları denetlemek ve gerekli durumlarda politikayı revize etmek,

- Gerekli hallerde, devletin diğer kademelerinde alınması gereken önlemleri belirlemek ve yürütülmesini sağlamak,

Konseyin nasıl ve kimlerin iştirakiyle oluşturulacağı, nasıl karar alacağı, ilgili kuruluşların yapılandırılmaları, yetkileri, görevleri gibi hususlarda çok ayrıntılı olarak önerilere yer verilmektedir.

Benzer bir şekilde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı olarak, ülkenin genel enerji tüketim tahminlerini ve üretim programlarını, kaynak envanterlerini, öngörülen aramaları, kaynakların tüketici sektörlere dağılımını, ikincil enerji üretimlerini v.s. görüşmek ve karara bağlamak, genel politikaları saptamak, ilgili kuruluşların çalışmalarını koordine etmek, ülkenin uzun vadeli bir enerji ve kaynak programını oluşturmak ve bu programların yürütülmesi için devletin diğer kademeleri ile yapılması gereken girişimleri belirlemek üzere bir Genel Enerji ve Tabii Kaynaklar Konseyi kurulması önerilmektedir Şekil 30 [80].

1970 yıllarına kadar Türkiye’de yerli enerji kaynakları tüketimin yaklaşık 2/3 ünü karşılamıştır. 1970 yılından sonra tüketim hızla artarken üretim oldukça sınırlı kalmış ve 1980 yılında enerji tüketiminin yaklaşık yarısının ithal edilen petrol, taşkömürü gibi kaynaklarla karşılanması gerekmiştir. 1990 yıllarından sonra enerji gereksiniminin karşılanması son derece güçleşecektir. Bu nedenle:

- Enerji tasarrufu,

- Yurt içi enerji kaynakları üretiminin artırılması,

- Birincil enerji kaynakları aramalarının hızlandırılması,

- Yeni enerji kaynaklarının kullanımı (nükleer, güneş, rüzgar, jeotermal, biyogaz), - Enerji kaynaklarının tüketim sektörlerine göre dağılımının optimizasyonu gibi hususlarda çok geç olmadan gerekli önlemlerin alınabilmesi için Genel Enerji ve Tabii Kaynaklar Konseyinin kurulması çok yararlı olacaktır.

Önerilen düzenlemeler çerçevesinde hukuki altyapıyı oluşturmak amacıyla, ilgili kuruluşların iştirakiyle:

- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu Şekil 31 [81], Ek.2

- Türkatom Kanunu taslakları üzerinde çalışmalar başlatılmıştır Şekil 32 [82], Ek.3. Yoğun çalışmalar sonucunda, yürürlükte olan 6821 sayılı kanundaki eksiklikler giderilerek, görev ve yetkiler daha düzenli bir sistem içerisinde sıralanarak hazırlanan 9.7.1982 tarih ve 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu 13 Temmuz 1982 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 2690 sayılı kanunla, evvelce Atom Enerjisi Komisyonu olarak tanımlanan kuruluşun adı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) olarak değiştirilmiştir. Esas itibarıyla benzer olmakla beraber, yeni kanunda TAEK doğruca Başbakan’a bağlı, kamu tüzel kişiliği haiz, özerk bir kuruluş olarak tanımlanmıştır. Ayrıntılarda, özellikle nükleer tesislerin ve malzemelerin lisanslanması ve denetlenmesi açılarından kurumun bağımsızlığı, tarafsızlığı ve alınan kararların bağlayıcılığı vurgulanmıştır

Şe kil 31

A

TO

M ENERJİS

İ KUR

U

MU B

A

ŞK

ANLI

ĞI

Yüksek Atom Enerjisi Konseyi ve Genel Enerji ve Tabii Kaynaklar Konseyi’nin öngördüğü genel politikalar çerçevesinde Türkiye’de nükleer santralar, yakıt çevrimine ait tesisler, kullanılmış yakıt ve radyoaktif artıkların depolanması için planlama, etüt, proje, inşaat, imalat ve işletmesiyle ilgili her türlü işleri yürütmekle görevlendirilen, özel kanunla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilişkili bir iktisadi devlet teşekkülü olarak Türkatom A.O. nun kurulması önerilmektedir Şekil 32, [82].

TÜRK

AT

O

M AN

O

NİM O

RT

AKLI

ĞI

Şe kil 32

Türkatom kuruluşunun gerekçeleri şu şekilde özetlenmiştir:

- Büyük güncel sorunlarla uğraşmak zorunda kalan TEK’in Nükleer Enerji Dairesi ve Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün (MTA) Radyoaktif Mineraller Dairesi ve diğer ilgili bölümleri çerçevesinde nükleer konulara ilişkin çalışmalar, kadro temini, eğitimi v.s. geri planda kalmaktadır. Nükleer yakıt çevrimiyle ilgili tesisler konusunda Etibank tarafından hemen hiçbir çalışma yapılmamaktadır. Bu dağınık çalışmaları esas görevi nükleer tesisler kurmak olan bir tek kuruluşta toplamak yerinde olacaktır.

- Yeni teknolojilerin transferine dayanan, dış ülkelerle, Uluslararası kuruluşlarla çok sıkı bir ilişki içinde çalışılması gereken bir alanda kadro kuruluşu, eğitimi, deneyimlerin tek bir kuruluşta birikmesi daha kolay olacaktır.

- Nükleer yakıt hammaddesi aramaları ve üretimi nükleer santralların işletme güvenliği açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu yöndeki çalışmaların hızlandırılabilmesi nükleer santralların kurulmasında önemli bir rol oynayacaktır.

- Nükleer yakıt çevrimi birbirini tamamlayan çeşitli adımlardan oluşmaktadır. Bu adımların değişik kuruluşlarca yapılması koordinasyon güçlüklerine ve kopukluklara yol açacaktır.

Türkatom Kanunu taslağı da ayrıntılı olarak tartışılmış ve son duruma getirilmiş; fakat, politik nedenlerle uzunca bir süre bekletilmiştir. Ne yazıktır ki, 3 Kasım 1983 seçimlerinden 2 gün önce, Keban hidroelektrik santralı ünitelerinden birinin açılışında, Cumhurbaşkanı her biri değişik tipte 3 nükleer santralın kuruluşuna başlanmasının karara bağlandığını ve çalışmaları tek elden yürütmek üzere Nükleer Elektrik Santraları Kurumu (NELSAK) adında yeni bir iktisadi devlet kuruluş kararnamesinin imzalandığını duyurmuştur.

Yeni hükümetin göreve başlamasından sonra, NELSAK’ın hayata geçirilmesi için harcanan tüm çabalar sonuç vermemiş, NELSAK ölü doğmuş ve nükleer santral çalışmalarının TEK’e bağlı Nükleer Santrallar Proje ve Tesis Dairesi tarafından yürütülmrsine devam edilmiştir.

2.2.6 bölümünde açıklandığı gibi, Bakanlar Kurulu’nun 5.12.1974 tarih ve 7/9141 sayılı kararıyla yürürlüğe giren Nükleer Tesislere Lisans Verilmesine İlişkin Tüzük esas alınarak AEK tarafından Akkuyu yer lisansı verilmişti. Söz konusu tüzük, 13 Temmuz 1982 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 90 sayılı kanun uyarınca, AEK tarafından revize edilerek, Bakanlar Kurulunun 18.11.1983 kararıyla yürürlüğe konulmuştur [83], Ek.4.